romantik / yerli
6 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

sinemada izlediğim ve sonra dünyadan silinen filmdir.

tekrar izlemek için internette araştırmalar yaptım ve bulamadım.
filmi sildiler mi utandılar mı ne yaptılar hiç bir fikrim yok film ortadan yok oldu.

insanların aksine ben beğenmiştim filmi.
buradan kaybedenler kulübü yetkililerine sesleniyorum "amir yapacağınız işe şöyle koyayım böyle koyayım".
devamını gör...
vizyona girdiği zaman yoğun bir hafta geçiriyor olmam hasebiyle; " nasıl olsa sonra izlerim" diyerek ertelemiştim. gelin görün ki hâlâ izleyemedim. dün akşam yakın dostumun "seni çıldırtacak bir haberim var" diyerek; filmin 13 ocak'ta netflixte yayınlayacağını söylemesiyle beraber, kadıköy'ün ortasında zıplamama sebep olmuştur. kaybedenler kulübü basit bir seks filmi olarak görülse de bendeki yeri çok ayrıdır. kaan ve mete'nin yaşadığı rahat hayat ve bu hayatı yaşamak için ödedikleri bedeller ve kaçırdıkları fırsatlar, insana yaşadığını hissettirir cinsten. hepimiz bazen kendimizden kaçarız, sıkılırız ve düşüncelerimizi durdurmak için bir sürü yola başvururuz. içki içeriz, kalabalıklara karışırız, kitap okuruz, yüksek sesle müzik dinler kendimizi o müziğin trafiğine bırakır, kah sol şeridi kapatır 120'yle basar, kah sağ şeritten yavaş yavaş seyrederiz o yolu. yeterince hızlı veya kararında yavaş gidersek de yolda bir yerlerde kendimizle karşılaşabilir ve kendimizle tanışabiliriz. ilk filmde kaan'ın kaçışını; mete'nin ise kovalayışını izlemiştik. ama insan sormadan edemiyor da; mete ikinci dükkanı kovalarken acaba neyden kaçıyordu, annesine sorduğu gibi 'boş yaşamaktan' mı? neyse çok uzattım; melancolyh man dinleyerek cuma akşamına antrenman yapmam lazım. yılbaşından kalan rakımıza da istihdam alanı açılmış oldu. cumartesi güncellerim buraları, bu bekleyişe değeceğine inanıyorum.
devamını gör...
yıllarca bekleyen tayfayı hüsrana uğratmış film. netflix'de şuan en popüler filmler arasında öne çıksa da beklentiyi karşılayamamıştır. net bir olay örgüsü yok. karakterlerimizin içinde bulunduğu ruh hali anlatılmış hepsi o kadar. film içindeki şarkılar bile üstünkörü. başrollere lafımız yok ne haddimize?

kaan'ın hayatına hande doğandemir'in canlandırdığı sevda karakteri dahil oluyor. onların deyimiyle normalin çok üstünde bir kadın. fakat hayat sürprizlerle dolu. sevda düşündükleri kadar normal biri değil. kaan'ın kağıda not alıp yazdığı o son yazı çerçeveletip duvara asmalık. radyonun aksine olay filmin de ana konusu gibi yolda ordan oraya koşuşturma içinde geçiyor. tıpkı murat ve alper'in ofiste koşuşturduğu gibi. bu ikilinin arasında geçen diyaloglar güldürdü. mayonez canavarı murat, hepimizin hayal ettiği gibi yaşıyor yine. yazarlara diklenmesi, işini yapmak yerine tüm gün belgesel izleyip masa başında yemek yemesine şaşırmadık.

mete'nin içler acısı hali, gittikçe alkolik bir adam olup çıkması, tedavi sürecini reddetmesi, aradığı kitabı bulamaması, durumunun farkında olup öfkelenmesi ve gaye'ye hakkettiği gibi davranmamasını izledik.

sonu beklediğim gibi bitti filmin. bazı ayrılıklar ilişki içinde olmaktan daha hayırlıdır. kaybedenler kulübü bu sefer kaybetmedi kazandı dedirten türden. kaan payına düşeni aldı sevda gibi ama ya mete? o da belki gaye'den kazanmıştır.

sevda'nın o çok anlayışlı, affeden nişanlısının yüzünü her ne kadar filmde göstermeseler de kim olduğunu ses tonundan az buçuk tahmin edebiliyorum. cemal toktaş değilse ben de bir şey bilmiyorum. sevda rolü için hande doğandemir ne kadar uygun olmuş orası da tartışılır. kaan ile sevda'yı yakıştıramadım. ilk filmde ki zeynep nerede sevda neredee be babacım.

ya gidip ilk filmi izleyin ya da izlemedim dememek için gidip bunu izleyin.
devamını gör...
asgard üçlemesini ikileme yapmış oluşlarının acısını çeken iki kişiyiz sanmıştık bir zamanlar:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

meğer sövgü dolu mailler almışlar. senaryoya bu detayı sokuşturdukları için çok teşekkür ederim. benim için başkaca kayda değer yanı olmayan film.
devamını gör...
cengiz denen gawatın, nişanlısı sevdaya basan kaan çaydamlının hikayesi. ne eksik ne fazla.
filmin sonunda cengiz bu durumu kabullenip sevdayı affediyor. ben böyle gawatlık görmedim.
devamını gör...
iki kere izlediğim, ikisinde de aynı tadı aldığım film. nejat işler gözleriyle konuşuyor resmen. canım kadıköy'ümü ara ara göstermeleri, güldürmeleri, hüzünlendirmeleri, can gox... ilk filmden daha güzel olmuş. son filmdi sanırım. güzel bir nokta koymuşlar.
devamını gör...
ilk filmi tutup belli bir kitlesi olunca, sırf para kazanmak için hadi birşeyler karalayıp bunun ikincisini yapalım diye çekilen filmler kategorisine girmiş.

ilk filmi izleyip bunu izlemeyen hiçbir şey kaybetmez hatta kazanır. çünkü izleyince ilk filmi de aşağı çekiyor. elli tane normalin üstüne yenilen bir tane acı çekirdek gibi adeta, önceki elli taneyi de kaldırıp atıyor.

filmde konu yok. replikler, olaylar birincinin aynısı. sanki bir gölün replayını izliyoruz. kolpaçino 4 4'lük gibi her anlamda. orda da bazı ünlüleri kadroya dahil edip zengin kadro çabası vardı. burda da bazı yazarlar arada görünüyor ama senaryoya en ufak etkisi yok. kolpaçino'da önceki filmlerdeki repliklerin ve konunun tekrarına düşüyordu, bu filmde de aynı durum söz konusu.

filmden alınabilecek en fazla şey sevda karakterinin nişanlısı gibi insanlar daima silkelenir bu hayatta. gerçi onun da olanı biteni kabullenmesi ayrı bir kafa ve mide meselesi ya neyse.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kaybedenler kulübü yolda" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim