1761.
intihar etmek için denize atlayıp , suyu soğuk bulup , karaya yüzmeye çalışan biri gibiyim şu an . oturup ağlasam mı , kalkıp göbek mi atsam bilmiyorum .:)
devamını gör...
1762.
başka türlüsü gelmiyor aklıma ve bunu yaşarken de hissediyorum, o günler yakında, o gelecek yakında, yaşanacaklar çok yakında ve bekliyor. başka türlüsü güç!
devamını gör...
1763.
keyifliyim. bugün karşıma çıkan kedileri besledim. şans usulü. yüzleri sesleri unutulmaz. korkumu da yenerim belki. alışırım sokulmalarına.
devamını gör...
1764.
takdir edilmemekten çok yoruldum. sürekli kıyaslanmaktan,yargılanmaktan, sanki kendileri en iyisini başarmışlar gibi bana karışmalarından bıktım. beni önemseyip yanımda duruyormuş gini davranıp en ufak pürüzde suçu bana atmalarındanda bıktım çünkü onlara yanımda durmaları için yalvarmıyorum. çevremdekilerin kum torbasıymışım gibi hissediyorum ne yapsam ne söylesem sürekli yumruk yiyorum. her şeyden çok sıkıldım. bu bir kabussa uyanmak istiyorum, kabus değil hayatın ta kendisiyse de ebediyen uyumak istiyorum.
devamını gör...
1765.
yalnız.
devamını gör...
1766.
korkuyorum.
ve korkum, şuna dönüştü.
devamını gör...
1767.
hiçbir yere ait olmayan, uzayda başıboş bir meteor gibi dolaşan gibi hissediyorum.
devamını gör...
1768.
huzurluyum; ara ara işler yüzünden endişeli de olsam içim çok rahat ve huzurlu. değiştirdiğim iş bana iyi geldi, hem yollardayım, hem daha iyi bir ortama denk geldim ama sorumluluğu çok büyük, en baştaki adama raporluyorum ve çok dikkatli olmam lazım. bu kadar stresi varken bir bu kadar da keyifli; bir gün buradayım, bir gün başka şehirde. hatta aynı günde 3 şehir değiştiriyorum ve yolda olmak -iş için bile olsa- bana inanılmaz iyi geliyor. etrafımdaki herkes bu temponun çok yorucu olduğunu söylüyor ama bense geçtiğim yerlere bir daha bakıyorum, kitapları yalayıp yutuyorum, insanları gözlemleme şansı yakalıyorum.

içimdeki değişiklik telaşına da engel olamıyorum. yaşadığım yeri değiştirmek, daha merkezi yere gitme fikri o kadar heyecanlandırıyor ki beni, her gün bunu hayal etmekten kendimi alamıyorum.

bir de bunlar olurken, devamlı yanımda olan biri var. 2 gün konuşmadan dursak bile, ertesi güne dayanamayıp telefona sarıldığım ya da onun aradığı... arkadaşlık desem az kalıyor, birliktelik desem telaffuz etmeye korkuyoruz sanırım. güzel şeylerden bahsedince büyüsü gidiyor diye kimseye de anlatamıyorum ama gecenin bir körü eve dönsem de ertesi gün onu göreceksem sabah erkenden uyanıp hazırlanıyorum, içim kıpır kıpır gidiyorum yanına. birlikte sokak sokak gezmek, yeni yerler keşfetmek, alışveriş yapmak... bunların hepsi de güzel ama benim için daha da güzeli korkularımın üzerine benimle birlikte yürüyor, atlatabilmem için resmen elimden tutuyor. sıkıldığım işlerde yanımda oluyor ki bitireyim. sanırım hayatımda ilk defa birine tüm kapılarımı açtım, düşünüyorum ve bakıyorum ki gerçekten tüm kapılarım açık. ve bunun için o da bir şey demedi, ben de ona demedim ama saklama gereği de duymadık. önemli kararlarda birbirimize tüm detayları anlatıp birlikte karar almaya çalışıyoruz ve takip ediyoruz. kafamın basmadığı ya da kafa yormadığım şeylerde beni yönlendirip takip ediyor, aynısını ben de keyifle onun için yapıyorum, yük gelmiyor bana. ve fark ediyorum ki saatlerce yan yana olsak da ayrılmak zor oluyor. birinin "haydi gidelim" demesi gerekiyor, onu da öteledikçe öteliyoruz. bunların hepsi belki çok küçük detaylar ama düşününce, yaşayınca, hissedince beni çok iyi hissettiriyor. bana bu dünyada yalnız olmadığımı, yalnız olmayacağımı hissettiriyor; birlikte bir hayat yaşayacağımızı hissettiriyor.
devamını gör...
1769.
öfkeliyim.
kendime çok öfkeliyim, kızgınım.
devamını gör...
1770.
iyi hissediyorum.
devamını gör...
1771.
bugün 1 yıl oldu, o gün ve o günden sonra hissettiklerimi unutmak istemediğimi hissediyorum.

herkesin hayatında kırılma noktaları olur, 1 sene önce bugün kırılma noktalarımdan biriydi. o gün ve o günlerden sonra hissettiklerimi unutmak istemiyorum. bu demek değil ki halen o hislere tutunuyorum, o şekilde hissediyorum veya hissetmek istiyorum zira o dönem korkunçtu. sadece bugün olduğum kişi olmamı sağlayan o günleri unutmak istemiyorum.

inişler ve çıkışlar var. bu yolculuğu dolu dolu hatırlayıp üzerine acı-tatlı şeyler koyarak ilerlemek istiyorum.

bugün böyle bir gün, sadece kafamı dinlemek istiyorum.
devamını gör...
1772.
nötr olduğum günlerden biri. bir şey hissetmiyorum. çok işim var, çalışmalarım var. hangisini yapacağım diye düşünüyorum sadece.

ya da s**tir et işi falan! yürüyüşe çıkayım en iyisi.
devamını gör...
1773.
youtube.com/al7Ik42U2ss
devamını gör...
1774.
iyi hissetmeye çabalıyoruz işte. zihnimizi bir şeyler ile ne kadar meşgul edersek o kadar stabil oluyoruz. şu an aksine zihnim bomboş. en iyisi bir kahve yapayım.
devamını gör...
1775.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1776.
çağımızın en büyük problemi hissetmemek… ama öyle lafın gelişi değil tamamen her duyguya yabancılaşmaktan bahsediyorum his dediğin şeyin ne olduğunu unuttuk. mutsuzluk bitmişlik amaçsızlık nerede dipte kalmışsa umutsuzluklar ayyuka çıktı.
devamını gör...
1777.
i have become comfortably numb
devamını gör...
1778.
soyutlanma sürecinin ileri seviyesine gelmiş bulunmaktayım. ne önemi vardan geçip ne önemli kaldı demeye başlamışken birden bire hiç bir önemi kalmadı evresine geçmiş bulunmaktaydım...
şuanda ise tamamen hayatın dışındayım. ne olduğum ne olmak istediğim ne de olabileceğim kişilerden oldukça uzağım. kim olduğumu çoğu zaman unutmakla birlikte, hatırlatan detaylardan da kaçınmaktayım. artık ön görü kabiliyetimi bilinmezliğin esiri olarak kaybetmiş durumdayım. acınası hatta bir hayli umursanmayan bir insana dönüştüm.
somut ile soyut, öznel ile nesnel gibi bir sıkalanın hayatımda yeri kalmadı; bu sebeptendir ki, gerçeklik algım ve kişiliğim tamamen formasyon değiştirmek suretiyle beni; yani kendimi, tranvatik bir nesne olarak görmekte... ben kendim tranva iken, tranvalarla yüzleşmek de çare değilken... yapılacak ya da yapılabilecek olay şey neydi?
biliyorum cevapsız bir soru... çünkü cevabı olsaydı bende olurdu.
o altını doldurabildiğim mütiş (haklı) egom insanlığımın sınırını aşarak olduğum kişiden ve olabileceğim kişilerden beni oldukça farklı bir konuma getirdi. çünkü bu sonu olmayan ego tersine işlemekte yedi ve ben bunu göremedim.
elbet suç egoda da değil, suç bende de değil. ben sadece varılacak noktası olmayan bir yolcuyum. insanlığımın getirisi olan kusurlar ile hayatımı devam ettirirken bir yandan da haklı mücadeleler vererek, insanlık ve var oluş görevimi yerine getirmek için uğraşan bir savaşçıya dönüşmek...
bu savaş benim ötemde, benim üzerimde gerçekleşti. ben bundan büyük bir haz alarak, gerçeklik dışı dünyamı renklendirmek le birlikte, bir yandan da beslediğimi yeni yeni fark ediyorum. bundan ibaret iken ve kimse benden daha iyi değilken, çare arayışı sadece daha anlamsız bir kayıp getirse de... olduğum kişi beni mücadele etmek zorunda bırakıyor.
bunları buraya yazıyorum çünkü not defterlerimin yaktım, insan suretinde olanları ise tam anlamıyla geçmişte bıraktım.

uzun süre sonra anlatmanın hazzını kapılmadan, bu günü noktalayacağım. yarın görüşmek üzere. sevgilerimle sevgili kendime.

23.01 sabah saatleri
bitkin ve yorgun bir haldeyim. zihinsel enerjimin ne kadar yüksek olduğunu düşününce, bu bitkinliğin gündelik hayatımda mümkün olacağını hiç düşünmemiştim. gereksiz ve önemsiz gördüğüm bir dünya detay var içimde, içten içe beni yiyip bitiren. kendime acımaya başladım ve kızmaya...
ben öfkenin esiriyim, çünkü kendime kırgınım. tipik olarak öfkemi yutmak içinse kendimden uzaktayım. ah kendim... seni nasıl da özledim. bitmiş bir hikayenin roman kahramanı olarak hayat sürdürmek, o hikayenin dışında var oluş mücadelesi vermek ve bu mücadeleyi önemsiz kılmak...
süreçler değişse de kişi asla değişmiyor. sadece özüne dönen kişi, özünü kabullenip devam ediyor. çünkü geçmişi yalanlamak şuan yalanlamaktan daha kolay geliyor.
en azından tipik insan davranışları bunu söylüyor. benim içinse bu durum oldukça ters işlemekte... hiç var olmamış ve asla var olmayacak bir kaç hayali yaşamaktayım. beklentim ve isteklerim doğrultusunda her vaz geçmişte kendimden ve diğer her şeyden biraz daha uzaklaşmaktayım.
bu gün ağlamak yok, bu gün rahatlamak yok. bu gün sadece savaşmak var, tıpkı her gün olduğu gibi.
akşam vakti...
biraz daha sakinim. tanrı kul ilişkisinin verdiği huzurla kendime bir nebze olsun gelebildim

not : vermem gereken mücadeleler ve gerçekleştirmem gereken meseleler var. durup düşünmeye söylenmeye ya da diğer şeylere vaktim yok. bu yüzden mücadele vermeye devam ediyorum.
devamını gör...
1779.
sabah erken saatlerde kağıt mendil satan bir çocukla karşılaştım. havanın soğukluğuna aldırış etmeden bu saatte burada olup mendil satmaya çalışması içimi burktu biraz hayat hiçte adil değil.
ayakkabı yalayanların yükseldiği,emeğin dürüstlüğün hiç önemli olmadığı bir döneme geldin çocuk..
senin suçun yok suç bizim gibi bu düzene sebep olanları görmemezlikten gelmemiz...
devamını gör...
1780.
dünya ve minare kapsamında bir söz vardır ya. birçok şeye karşı bu durumdayım şu an.

ama şu an geldi. dünya yansa elimle saçlarımı okşaya okşaya tararım. bu umursamazlık nasıl ne zaman geldi bilmiyorum.
git.alışık değilim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının hissettikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim