1561.
sabahtan beri baldırlarım ağrıyor.
kaslarımı ovuyorum ama geçmiyor.
baldır çiğnemeyi bilen var mı? masajın etki etmediği yerde alternatif tıbba yöneldim bence.
devamını gör...
1562.
korku,sinir,acabalar karıştı yine zihnimde ortalık .oysa sabah ne kadar mutluydum .*
devamını gör...
1563.
çok sıkıcı ya sarhoş olmak gerek ya da uyumak.
devamını gör...
1564.
hasta olmak üzere gibi
devamını gör...
1565.
başım ağrıyor çok fazla midem bulanıyor sanki hafiften boğazım da ağrıyor gibi fiziksel olarak yine de daha iyiyim ama ruhsal halimden.
devamını gör...
1566.
pause mod. durgun , algı kapalı ,bitkin . harekete geçmek için bi dokunuş lazım belki de.
devamını gör...
1567.
anın fotoğrafı gibi başlık.
kendimi aç hissediyorum, kahvaltı hazırladım. yetiştirmem gereken bir iş var, telaşlı hissediyorum. sözlükte anlamdığım işler gelişmiş, meraklı hissediyorum.

en önemlisi kendimi umutvar hissediyorum.
hastası olanlara şifa diliyorum,
derdi olanlara deva diliyorum,
kendine dert bulmakta üstüne olmayanlara
kolaylık diliyorum.
güzel şeyler olsun inşallah.
devamını gör...
1568.
kötü.

ama bunu söylemeye çekiniyorum. hatta utanıyorum da diyebiliriz. çünkü kötü hissetmeye karşı bir mahalle baskısı var. bu mahalle baskısını kuran şeylerden biri sosyal medya. sosyal medyada eğer kötü hissettiğinizi söyleyecekseniz bunun için iyi bir sebebiniz olmalı: yakınınızı kaybetmiş olabilirsiniz, işsiz kalmış olabilirsiniz vs. bunun dışında hemen herkes sadece mutlu oldukları anları paylaşıyorlar. keyifli bir yaşam sürdükleri imajını kurmaya çalışıyorlar. çünkü bu talep görüyor, prim yapıyor. depresyon, bunalım, melankoli bir hastalıkmış gibi muamele görüyor. instagram'da 800 hesap takip ediyorum ve bunların yarısından fazlası gerçek kişiler. bu gerçek kişilerden en az yarısı ayda birkaç defa mutlu anlarını paylaşıyorlar. yani instagram'da boğulana kadar maruz kalabileceğim "mutlu an" lar var. sevgilisiyle tatile giden, evlenen, konsere giden, çocuğu olan, kampa giden vs. "allahım herkes bu hayattan faydalanıyor, herkesin keyfi yerinde, ben kusurlu biri miyim, ben neyi başaramıyorum, neyi göremiyorum?" demeye başlıyorum. dışarıyı sevmiyorum, genellikle evdeyim, insanlarla aram pek iyi değil!?

eskiden bunalımın, melankolinin de prim yaptığı bir dönem vardı. hüzünlü adamın bir karizması vardı. şimdi bu adamı gören birileri olursa "s.. g.. şuradan, sinirlerimizi bozuyorsun." diyorlar. bir yandan hak veriyorum. kendilerini kötü hissedenler başkalarına da kendilerini kötü hissettiriyorlar. ama yolunda gitmeyen bir şeyler var yani. kötü olduğumuzu, hissettiğimizi sadece terapistimize mi söyleyebileceğiz. ne kadar böyle konuşsam da çoğunuzun keyfinin yerinde olduğunu düşünüyorum. bu yazıyı, buradan kurabileceğim muhtemel arkadaşlıklara da engel olabileği endişesiyle sileceğim muhtemelen.

kendimi cennetin dışına atılmış hissediyorum. ve evet ben de cennetten birileriyle tanışmak istiyorum. benimle aynı dünyada yaşıyorsanız ben size, siz bana ne katabiliriz ki? ama işte öyle bir cennet de yok. bunu çok iyi biliyorum ama buna inanan tarafıma güç yetiremiyorum gerçekten. herhangi bir cennetin olmadığına dair bütün varlığıma bahse girebilirim.
devamını gör...
1569.
şu an bir mutlu oldum. ay ne güzel sabah oldu.
sevdim .
gözüme de bir şey kaçtı ama olsun.
devamını gör...
1570.
şu an hulk gelse yedi ceddini severim.
bir sey cocugu yuzunddn trafik perişan oldu.
devamını gör...
1571.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1572.
gayet normal bir şeyin bile yanlış taraflara çekilmesinden bıktım. üstelik ailenin bu taraftan bakıp "sen böyle yapmasaydın, şu şekilde olsaydı" söyleyişleri daha da can sıkıcı bir durum. aile söyledikten sonra herkes söyleyebilir. siz yanlış düşüncelerle gelindiğinde karşınıza bana nedenli amanlı konuşmak yerine bir orda dur diyebilmelisiniz. çünkü benim sakladığım bir şey yok. evirip çevirmeye gerek yok. karşıya göre davranmaya, yol almaya gerek yok. bırakılmıyor şu her şeye kulp bulma olayı. hep bir rahatsızlık hep bir saçmalık. karşıya ne yakınlıkta olunursa olunsun yanlışı için cevap veremiyorsa, kestirip atamıyorsa önünü aile zaten her şey boş. önce içindekiler anlayabilmeli. bunlar halledilmeli. konu uzun, yazılacaklar uzun. ben yoruldum.
devamını gör...
1573.
o kadar çok şey hissediyorum ki... ama bunları bir türlü bir araya getiremiyorum. ya rüyalarımda bir araya geliyorlar zaman zaman ya da içince ortaya çıkıyorlar. hiç bir zaman içimi tam anlamıyla dökemiyorum. keşke tüm sevdiklerim bir arada olabilseydi. keşke en acı ayrılıkları en acı şekilleriyle tatmasaydım. keşke sevdiklerimin yerine ben ölseydim.
devamını gör...
1574.
yarım saattir yazıp yazıp siliyorum. bir defter olsaydım ayvayı yemiştim.
devamını gör...
1575.
istenmediğimi hissettiğim hiçbir yerde durmayacağım dedim. ne olursa olsun gitmeyi, gidebilmeyi başarmaya şartladım kendimi. nefret ediyorum böyle hissetmekten hissettirilmesinden. bazen muhtaç gibi davranıyorum sanırım insanlara. bana karşı vicdani bir sorumluluk hissediyorlar. acıyor gibiler sanki içten içe halime ve ben kesmezsem sohbeti istemeye istemeye de olsa konuşma zorunluluğunda davranıyorlar. bir yanım "sen alınganlık yapıyorsun" dese de diğer yanım "vazgeç artık, daha çok kırılacaksın bak ben sana diyim" diyor. bir süre kendi kendime konuşarak idare etmem gerekecek galiba yine. aslında zaten hep kendi kendime konuşuyordum, biri ya da birileri denk geliyordu sadece. acaba diyorum kendimle de küsüp konuşmasam mı bi süre?
devamını gör...
1576.
yorgun umutsuz mutsuz dargın arabesk yalnız
vazgeçtiğim günlerden birindeyiz. kısaca yum-day
yum-day tanımı: hiç bir halt düzelmeyecek gözlerini yum ve bütün gün uyu.

evet 22.10.22 bundan sonra yum day olarak anılacak olup, bütün gün yatakta geçirilecek. dışarıda dolaşırken görünen herkes kınama cezası alacak.
sosyal platformlarda mutluluk pozu verilmeyecek.

herkesten nefret ediyorum
devamını gör...
1577.
bir şarkı var sözlük, ne zaman dinlesem ağzıma bira tadı geliyor.
yazın dinlerdim bu şarkıyı hep. üç beş tane balkonda yuvarlamış ve mutsuz hissederken.
özellikle açtım bu defa.
yine o tat gelecek mi diye merak ettim. geliyor. sanırım pavlov'un köpeğinden halliceyim.
baykuşlu bardağıma doldurduğum fındık aromalı kahvemden içiyorum bekler misin?
ben göründüğüm kişi değilim sanki bazen. aynaya baksam ve eğer mümkün olsa içimden başka biri çıkacak ve yeter diyecek.
artık saklama.
o kırık dökük, mücadele eden fakat her daim yaptığın gibi koşup aniden durduğunda hissettiğin o yorgunluğunu dök.
hissedemediğin sevgileri bağır çağır dök.
bir defa yapsan,artık kendine ait bir yer aramana gerek kalmayacak.
her yer senin olacak.
ama biliyorum ki öyle bir şey olmayacak.
ve ben kendime ait olduğunu sandığım yerlerde sürünmeye devam edeceğim.
bir süre daha.
devamını gör...
1578.
evin içi çiğ yumurta gibi kokuyor cinlenmiş olabilir miyim?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1579.
tuhafım bu sıralar. bir yanım sürekli hiçbir şey istediğin gibi olmuyor diye isyan ediyor bir yanım her şey daha güzel olucak sabret diyor. hem kızgın hem mutlu, hem tükenmiş hemde çok umutluyum*
devamını gör...
1580.
ev arkadaşımın tayini çıktı ya. kendisi adına çok sevindim ama kendim için üzüldüm. büyük bir boşluk olacak şimdi ortamda. işler daha da aksayacak. keşke benim de çıksaydı . bıktık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının hissettikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim