normal sözlük yazarlarının hissettikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
başlık "hame" tarafından 07.11.2020 16:02 tarihinde açılmıştır.
2521.
boyle:
devamını gör...
2522.
üzgünüm, şaşkınım.
anlamaya çalışıyorum, yoruluyorum.
anlamaya çalışıyorum, yoruluyorum.
devamını gör...
2523.
döner eti gibi dönüyorum sanki, bir tarafım yanık, bir yanım çiğ. salatam mevcut altımda. ayranım da var. buz gibi ayranlarım, kayıp sevdalarım benim. ben ben ben ben ben ben temalı bir narsist kezo entrysi yazdığım için pardon arkadaşlar. arada bu şekil krizlerim tutar. eski twittercıyımdır.
devamını gör...
2524.
2525.
beklenmeyen bir yer ve zamanda karşılaştım seninle. ve tekrar vazgeçmem gerektiğini anladım senden. sen beni silip atmadan ben atmalıyım seni. gömmeliyim seni yüreğime. keşke senin beni sevdiğini düşündüğüm halinle kalsaydın sevgilim.
ve fakat bugün anladım ki sen çoktan vazgeçmişsin benden. gitme vakti gelmiş çoktan.
ve fakat bugün anladım ki sen çoktan vazgeçmişsin benden. gitme vakti gelmiş çoktan.
devamını gör...
2526.
2527.
her doğa olayında olduğu gibi yine aynı şeyi hissettim. çaresizlik. bazı şeyler üzerinde etkimiz yok.
devamını gör...
2528.
sıkışmış hissediyorum.
keyifsiz.
keyifsiz.
devamını gör...
2529.
açıkçası ben bugün ne yaşadım ne oldu o kadar bulanık ki. bunca saat nasıl geçti inanın fikrim yok.
gözüm hep kapıda her sese irkilir oldum
dermanım bir telefon ötemde belki
hem başıma kötü bir şey geldi hem de ben mi hatır soracağım diyor kalbim.
lafın ağırlığını bile içim almadı midem bulandı ansızın.
açıkçası bu gece uyuyamam.
soğudu ev ısıtıcı bile açamıyorum gürültüden duymazsam, geç hissedersem o yüzden diye.
tek başına olunca bir de
bön bön bakıyorum etrafa her sese tedirgin vaziyette
koltukta oturdum buzdolabının sesi üst kattaki komşudan gelen tv sesi ve beni çok tedirgin eden arada pencerenin oradan gelen çıt sesi eşliğinde duruyorum.
öylece duruyorum.
sırtım neden ağrıyor boynuma kramp acaba gerginlikten mi girdi hiçbir fikrim yok
sanki anda donmuşum kalmışım gibi
kafam gitti odağım sıfır.
ah bir de sen olsaydın bambino, ellerimden tutup yatıştırırdın beni.
gerçi artık yatıştırmak nedir biliyor musun yoksa kafan çoktan mı uçtu bilemiyorum ama
eskiden yatıştırdıklarına sayarım madem.
keşke daha çok yatıştırsaydın harlamak yerine
bazen öyle eserdi heralde iyiliğin tutuverirdi yatıştırırdın.
şu çıt sesleri canımı fena sıkıyor.
ah bambino bir iyi misin diye bile sormadın.
neyse.
bugün de ölmedik...yani umarım.
öylece durunca da uykusu geliyor insanın
hayır yani hava soğuk olmasa bahçede yatardım.
neyse, kahve yapayım bari kendime
sen de ister misin bambino?
söz zehir koymam.
sen zaten acı çekerek ölmeyi kafaya koymuşsun ben bir anda öldürürsem planın bozulur.
ahh ah
hayat ne garip.
her şey bir anda oluverir.. bir anda aşık olmak
bir anda ölmek..
bakalım kaderimde daha neler var !?
gözüm hep kapıda her sese irkilir oldum
dermanım bir telefon ötemde belki
hem başıma kötü bir şey geldi hem de ben mi hatır soracağım diyor kalbim.
lafın ağırlığını bile içim almadı midem bulandı ansızın.
açıkçası bu gece uyuyamam.
soğudu ev ısıtıcı bile açamıyorum gürültüden duymazsam, geç hissedersem o yüzden diye.
tek başına olunca bir de
bön bön bakıyorum etrafa her sese tedirgin vaziyette
koltukta oturdum buzdolabının sesi üst kattaki komşudan gelen tv sesi ve beni çok tedirgin eden arada pencerenin oradan gelen çıt sesi eşliğinde duruyorum.
öylece duruyorum.
sırtım neden ağrıyor boynuma kramp acaba gerginlikten mi girdi hiçbir fikrim yok
sanki anda donmuşum kalmışım gibi
kafam gitti odağım sıfır.
ah bir de sen olsaydın bambino, ellerimden tutup yatıştırırdın beni.
gerçi artık yatıştırmak nedir biliyor musun yoksa kafan çoktan mı uçtu bilemiyorum ama
eskiden yatıştırdıklarına sayarım madem.
keşke daha çok yatıştırsaydın harlamak yerine
bazen öyle eserdi heralde iyiliğin tutuverirdi yatıştırırdın.
şu çıt sesleri canımı fena sıkıyor.
ah bambino bir iyi misin diye bile sormadın.
neyse.
bugün de ölmedik...yani umarım.
öylece durunca da uykusu geliyor insanın
hayır yani hava soğuk olmasa bahçede yatardım.
neyse, kahve yapayım bari kendime
sen de ister misin bambino?
söz zehir koymam.
sen zaten acı çekerek ölmeyi kafaya koymuşsun ben bir anda öldürürsem planın bozulur.
ahh ah
hayat ne garip.
her şey bir anda oluverir.. bir anda aşık olmak
bir anda ölmek..
bakalım kaderimde daha neler var !?
devamını gör...
2530.
karmakarışık hissettiğim bir gün. 10dan 90a kadar değişen yaş skalasında güne başladım. ciddi bir seminerden üniversite öğrencilerinin küçüklere yaşattığı eğlenceli bir güne ışınlanmışken depremle birlikte sevdiğim insanların hayatından şüpheye düştüm derken tekrar eğlenceye devam etmek durumunda kaldım. günün yorgunluğuyla birlikte 2 kadeh birşey içeyim derken bi de hayatlarında başka başka zorluklarla savaşan 20li yaşlardaki insanları düşünüp hem yetemediğime üzüldüm hem de bir günümün sadece 24 saat olmasına. neyse bi yatıp uyuyalım, yarın kaldığım yerden devam ederim.
devamını gör...
2531.
boykota tam olarak uymaya çalışıyorum.
bu yüzden artık sigara değil tütün içiyorum. o da öksürtmeye başladı. boğazımda bir gıcık var. beni rahatsız ediyor.
zamanımı çok fazla boşa harcıyorum. bu yüzden tatilin nasıl geçtiğini bilmiyorum.
hayat nedir? diye kendime soruyorum bazen.
hayat, ibadetlerini eksiksiz yerine getirmek, edebiyat, felsefe ve sanatla uğraşmak, spor yapmak ve sohbet etmek, sevgiline-eşine sarılarak uyumak, sevişmek, güzel yemekler yemek, güzel yerler görmektir bana göre.
bunların kaçta kaçını yerine getiriyorum? belki %10, belki %20.
annem babam 60'lı yaşların ortalarında. onlar hayattan göçtükten sonra yapayalnız kalacağım. bu düşünce beni korkutuyor. sonra kimin daha önce göçeceği belli değil diyerek kendimi avutuyorum.
bu yüzden artık sigara değil tütün içiyorum. o da öksürtmeye başladı. boğazımda bir gıcık var. beni rahatsız ediyor.
zamanımı çok fazla boşa harcıyorum. bu yüzden tatilin nasıl geçtiğini bilmiyorum.
hayat nedir? diye kendime soruyorum bazen.
hayat, ibadetlerini eksiksiz yerine getirmek, edebiyat, felsefe ve sanatla uğraşmak, spor yapmak ve sohbet etmek, sevgiline-eşine sarılarak uyumak, sevişmek, güzel yemekler yemek, güzel yerler görmektir bana göre.
bunların kaçta kaçını yerine getiriyorum? belki %10, belki %20.
annem babam 60'lı yaşların ortalarında. onlar hayattan göçtükten sonra yapayalnız kalacağım. bu düşünce beni korkutuyor. sonra kimin daha önce göçeceği belli değil diyerek kendimi avutuyorum.
devamını gör...
2532.
yorgun, uykusuz, aç, hayal kırıklığı vs.
halledeceğiz.
halledeceğiz.
devamını gör...
2533.
çaresizlik çok düşündürüyor beni. zor toparlıyor insan.
devamını gör...
2534.
iskambil kağıtlarından yaptığınız kulenin devrilmesi gibi bir akşam.
onca emek, normal insan psikolojik sınırlarının üstünde direnişler ve çabalar.
karşılığı öyle olmamalıydı diyesin gelir ya hani, o tarz.
şimdi olmak istediğim sahilde değilim, zaten uzağım oraya ve arabayı almadım.
otobüsle gideyim desem, gitmesine giderim ama dönme işi yaş.
kıyafetlerim müsait değil aslında. derdim o.
yoksa sahilde sabahlamanın tadını özlemedim değil.
iyi değilim sözlük.
anlatmadığım ve muhtemelen anlatmayacağım dertlerimi boşaltacağım bir süre.
bu sizi rahatsız ederse de inanın umurumda değil, az çok tanıdınız beni diye düşünüyorum.
öyle düşündüğünüz gibi bir ilişki ayrılığı falan değil olay.
onu net olarak belirteyim de, saçma sapan sorular cevaplayasım yok çünkü.
sadece sessizlik istiyorum ama ondan da sıkılırım ben.
önemli kararlar öncesinde böyle can sıkıcı buhranlara girmeyi sevmiyorum işte.
yeni tanışılan bir komşu evinde sabahlasam geçer gibi, hani şu mutfak masasında sigara içilen o evler.
ben evimde asla sigara içmem sözlük. acaba diyorum, gidip yaksam bir tane...
geçer mi?
çocukluğumu hatırlıyorum...
ağlayarak uyuyakalmak diye bir şey hatırlıyorum gri bulutların ardında.
muhtemelen çok yaşamadım ama aşırı rahatlatıcı bir aktivite olarak kodlamış beynim.
acaba diyorum, ağlayarak uyuyakalsam daha iyi hisseder miyim güneş doğarken?
bunu okuyan psikiyatrist varsa ne gülüyordur şimdi, keh keh sırıtıyordur en kötü.
yapma doktor. sen yapma bari.
psikologlar gülebilir, onlara serbest.
aslında bana en iyi gelecek şeyi biliyorum ama vakit yok.
şöyle virajlı ama keyifli bir yollarda saatlerce araba kullanmak ne resetlerdi bünyeyi ya...
çevir kontağı, önce sabahtan safranbolu mesela. güzel kahvaltını yap, çarşıdan el yapımı hediyeliklerini al ve öğleden sonra yola çık.
türkiye'nin en güzel yolundan geçerek amasra'ya geç.

evet şu yol.
sakin sakin ilerle, termosunda mis gibi kahve.
mabel çalsın madem hayale daldık, güzel olsun.
şöyle bir yolculuk bir kaç seans terapist randevusuna bedel benim için.
he bir de karadeniz'de kıyıdan lüfer avı ama onun mevsimi değil.
havalar buz gibi olunca tatlı o.
ne güzel uzaklaştık konudan.
buraya kadar okuyan manyak varsa bir dürtsün beni.
belli ki akli dengesi en az benim kadar yerinde değil, deli insan severim ben.
onca emek, normal insan psikolojik sınırlarının üstünde direnişler ve çabalar.
karşılığı öyle olmamalıydı diyesin gelir ya hani, o tarz.
şimdi olmak istediğim sahilde değilim, zaten uzağım oraya ve arabayı almadım.
otobüsle gideyim desem, gitmesine giderim ama dönme işi yaş.
kıyafetlerim müsait değil aslında. derdim o.
yoksa sahilde sabahlamanın tadını özlemedim değil.
iyi değilim sözlük.
anlatmadığım ve muhtemelen anlatmayacağım dertlerimi boşaltacağım bir süre.
bu sizi rahatsız ederse de inanın umurumda değil, az çok tanıdınız beni diye düşünüyorum.
öyle düşündüğünüz gibi bir ilişki ayrılığı falan değil olay.
onu net olarak belirteyim de, saçma sapan sorular cevaplayasım yok çünkü.
sadece sessizlik istiyorum ama ondan da sıkılırım ben.
önemli kararlar öncesinde böyle can sıkıcı buhranlara girmeyi sevmiyorum işte.
yeni tanışılan bir komşu evinde sabahlasam geçer gibi, hani şu mutfak masasında sigara içilen o evler.
ben evimde asla sigara içmem sözlük. acaba diyorum, gidip yaksam bir tane...
geçer mi?
çocukluğumu hatırlıyorum...
ağlayarak uyuyakalmak diye bir şey hatırlıyorum gri bulutların ardında.
muhtemelen çok yaşamadım ama aşırı rahatlatıcı bir aktivite olarak kodlamış beynim.
acaba diyorum, ağlayarak uyuyakalsam daha iyi hisseder miyim güneş doğarken?
bunu okuyan psikiyatrist varsa ne gülüyordur şimdi, keh keh sırıtıyordur en kötü.
yapma doktor. sen yapma bari.
psikologlar gülebilir, onlara serbest.
aslında bana en iyi gelecek şeyi biliyorum ama vakit yok.
şöyle virajlı ama keyifli bir yollarda saatlerce araba kullanmak ne resetlerdi bünyeyi ya...
çevir kontağı, önce sabahtan safranbolu mesela. güzel kahvaltını yap, çarşıdan el yapımı hediyeliklerini al ve öğleden sonra yola çık.
türkiye'nin en güzel yolundan geçerek amasra'ya geç.

evet şu yol.
sakin sakin ilerle, termosunda mis gibi kahve.
mabel çalsın madem hayale daldık, güzel olsun.
şöyle bir yolculuk bir kaç seans terapist randevusuna bedel benim için.
he bir de karadeniz'de kıyıdan lüfer avı ama onun mevsimi değil.
havalar buz gibi olunca tatlı o.
ne güzel uzaklaştık konudan.
buraya kadar okuyan manyak varsa bir dürtsün beni.
belli ki akli dengesi en az benim kadar yerinde değil, deli insan severim ben.
devamını gör...
2535.
devamını gör...
2536.
sabah kalktım, her şey normaldi. kahvemi yaptım, pencereden dışarı baktım ve klasik bugün de bir şeyler ters gidecek hissiyle iç geçirdim. ama hiçbiri, kafama metaforik bir levyenin saplanacağına dair yeterli uyarı değildi. şimdi kendimi, kafasına gerçekten levye saplanmış bir fok balığı gibi hissediyorum. nasıl mı?
öncelikle, şaşkınım. yani fokum, evet, ama kim neden bana levye sallasın? bir levyenin seni hedef alması çok kişisel bir şey. dertliyim ama neye dertliyim? tadında bir kafa karışıklığı var içimde. bir yandan düşünüyorum acaba ben mi hak ettim bu levyeyi? öte yandan, lan ben sadece balığım, belki biraz tombulum ama kimseye zararım yok sakarlığım dışında diye de haykırmak istiyorum.
fiziksel olarak: ağırlık var. sanki beynimin üzerine babasının tamirci dükkanından çıkma, hafif paslı ama hala işlevsel bir levye düşmüş. ne tarafa dönsem tınk diye bir ses geliyor. beyin sinyalleri sol kulaktan girip sağ levye sapına saplanıyor gibi. hani düşünüyorsun ama düşüncen tamamlanmadan takılıyor loading çubuğunda %74’te kalan bir windows 98 gibiyim. ihtiyarlığımı belli edeyim...
sosyal olarak da zor. kimseyle konuşamıyorum çünkü herkes bana bakıp kafandaki levye mi? diyor. evet kardeşim, o levye benim levyem artık. ama belki dikkatini kalbimdeki çatlağa ver? yok, illa ki fiziksel levye daha dikkat çekici...
ve en önemlisi, duygusal olarak çok... fokum. üzgünüm ama tam anlamıyla fokum. denizde değilim, özgür değilim, kafamda levye var ve hala taklalar atmaya çalışıyorum. içimdeki fok, hoop diye sevinçle yuvarlanmak istiyor ama dışımdaki levye, otur lan yerine diye bastırıyor.
sonuç olarak, hayat zor. özellikle kafanda bir levye, içinde bir fok, ruhunda da yılbaşı gecesi nasıl sevişilmez kırmızı donu içinde çirkin adam özgüveni varsa...
öncelikle, şaşkınım. yani fokum, evet, ama kim neden bana levye sallasın? bir levyenin seni hedef alması çok kişisel bir şey. dertliyim ama neye dertliyim? tadında bir kafa karışıklığı var içimde. bir yandan düşünüyorum acaba ben mi hak ettim bu levyeyi? öte yandan, lan ben sadece balığım, belki biraz tombulum ama kimseye zararım yok sakarlığım dışında diye de haykırmak istiyorum.
fiziksel olarak: ağırlık var. sanki beynimin üzerine babasının tamirci dükkanından çıkma, hafif paslı ama hala işlevsel bir levye düşmüş. ne tarafa dönsem tınk diye bir ses geliyor. beyin sinyalleri sol kulaktan girip sağ levye sapına saplanıyor gibi. hani düşünüyorsun ama düşüncen tamamlanmadan takılıyor loading çubuğunda %74’te kalan bir windows 98 gibiyim. ihtiyarlığımı belli edeyim...
sosyal olarak da zor. kimseyle konuşamıyorum çünkü herkes bana bakıp kafandaki levye mi? diyor. evet kardeşim, o levye benim levyem artık. ama belki dikkatini kalbimdeki çatlağa ver? yok, illa ki fiziksel levye daha dikkat çekici...
ve en önemlisi, duygusal olarak çok... fokum. üzgünüm ama tam anlamıyla fokum. denizde değilim, özgür değilim, kafamda levye var ve hala taklalar atmaya çalışıyorum. içimdeki fok, hoop diye sevinçle yuvarlanmak istiyor ama dışımdaki levye, otur lan yerine diye bastırıyor.
sonuç olarak, hayat zor. özellikle kafanda bir levye, içinde bir fok, ruhunda da yılbaşı gecesi nasıl sevişilmez kırmızı donu içinde çirkin adam özgüveni varsa...
devamını gör...
2537.
gayet iyi. şimdilik herhangi bir olumsuzluk yaşanmadi. dilimi istirayim.
devamını gör...
2538.
sadece 14 yaşındaydım. o gece uyuyamadım ve canlı gözlerle yerin alt üst olduğunu izledim. o günden beri geceleri uyuyamıyorum. kısmet, bugün de çok şükür o travma tazelendi.
hayatımdan çıkarmak mümkün olsaydı, depremi seçerdim ilk sırada. bıktım bundan vallahi bıktım.
hayatımdan çıkarmak mümkün olsaydı, depremi seçerdim ilk sırada. bıktım bundan vallahi bıktım.
devamını gör...
2539.
dün geceki can sıkıntımın gerginliği, stresi ve yorgunluğu devam etse de biraz kendime geldim.
devamını gör...
2540.
western filmlerindeki tozlu kasaba meydanında yuvarlanan çalı öbeği gibi hissediyorum.
coğrafyam orası diye varım, hiçbir olayda rol almamakla birlikte gerçekleşen hiçbir şeye de tesirim yok.
öylece savrulup duruyorum, figüran figüran..
coğrafyam orası diye varım, hiçbir olayda rol almamakla birlikte gerçekleşen hiçbir şeye de tesirim yok.
öylece savrulup duruyorum, figüran figüran..
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136