1781.
yorgun hissediyorum, dokunsan ağlarım derler ya hani işte tam o noktadayım.
saatlerdir fuar izmir'de yardımları organize ediyoruz.
saat 1'e geliyor, şimdi bir kahve molası verdim 6 saat sonra.
birazdan da görevimi başkasına devredip, sabah yine gelebilmem için dinlenmem gerekiyor ama öyle bir psikolojide de değilim.
çıkıp sabaha kadar yollarda kafamı boşaltsam, nasıl hissettirir ki?

tek derdim bu emeklerimizin işe yaraması.
bir insanın üşümemesi, karnı aç olan bir çocuğun doyması belki.
yeter ki onlar iyi olsun.
saçmaladım, farkındayım.
e kusura bakmayın artık.
iyi değilim, değiliz.
devamını gör...
1782.
psikolojik olarak çok zorlanıyorum. 99 depreminde yaşadığım travmalar nedeniyle rüzgar sesi bile çok ürkütüyor beni. ben ve annem daha yeni ameliyat olduk. bölgeye bu yüzden gidemiyorum. tv'ye bakamıyorum bile. bir yandan artçıları takip edip bir yandan arşivlere bakıyorum. çok fazla kirli bilgi var. yeni deprem dedikoduları çok canımı sıkıyor. bölge halkının neler hissettiğini çok iyi anlıyorum. elimden en fazla bu kadarı geliyor. aklım larktwain'de yaşıyor mu ne oldu hiç bir şey yok. çok zorlanıyorum çok.
devamını gör...
1783.
"hiç"
devamını gör...
1784.
(bkz: enkaz altında 182 bin insan olduğunu düşünüyoruz) şu başlığı gördükten sonra nefes alamadım. çok fazla insanımızın bu sıkıntıda olduğu bilinmeyen bir vaziyet değil elbette. ancak çok çok kötü hissediyorum. #2416383 şu tanıma katılıyorum, elden gelen şey yalnızca bunlar ve bu da insana çok yetersiz hissettiriyor.
kendinize iyi bakmaya çalışın güzel insanlar, olabildiğince iyi olmaya çalışın. *
devamını gör...
1785.
demin avucumun sıcaklığını alsın diye odamın duvarına dokundum; sonra birdenbire irkildim ve çektim elimi. düşmanıma dokunmuşum gibi bir ürperti... sanki pusuda bekleyen bir cehennem alevi ya da buz kütlesi, duvarlar...
devamını gör...
1786.
psikolojim berbat.. hatay'da ki o dümdüz olan yerleri görünce özellikle çok kötü hissettim. hala enkazın altında olan binler var bu soğukta, sesini duyurmak isteyen, çoluk çocuk.. çok kötü.
devamını gör...
1787.
kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım.
kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.


abdurrahim karakoç şiiri gibi hissediyorum. kirli bir mekânda ve iğrenç bir zamandayım. kendi milletimi ne kadar sevsem de bir kısmından nefret ediyorum üstelik şeytanı bile sevebilecekken onları sevemiyorum. enkazdan çıkarılan çocukları kaçırma girişimine nasıl girebiliyorlar bunu anlayamıyorum. bu kötülük değil, bu çok başka bir boyut ve ben bu boyutu görmek istemiyorum...

her seferinde on sekiz yaşında olduğumu belirtiyorum ama on sekiz gibi hissetmiyorum. yüzyıllara bölerek yaşanılacak ne kadar felaket varsa hepsini görmüş olmak beni çok üzüyor. bir tek tsunami göremedim ciddi ciddi. muhtemelen kısa bir zamanda onu da göreceğim. çocukluğuma ve ilk gençlik yıllarıma baktığımda sadece acı görebiliyorum; acı ve bu acı yüzünden edinilmiş milyon tane tecrübe. ben bu tecrübeleri o kadar tatmak istemezdim ki...

hiç tanımadığım insanlar için gözyaşı döküyorum ve ben bile bu kadar üzülmüş, her şeyi sorgularken onlar ne durumdadır diye düşünmeden edemiyorum. bu olaydan sonra ne yaşanacağını merak ediyorum ama yine deprem için önlem alınmayacağına eminim. bunda da yanılmayı çok istiyorum.
devamını gör...
1788.
depremin olduğu sabahtan beri kötüyüm, kötüyüz... o gün zaten sabah deprem haberi ile uyandık. devamında ankara-niğde yolunda istanbul'a gelirken yolda kar, tipi, buzlanma vs zincirleme kazanın ortasında kaldık ve arabanın içindeyken iki farklı araç da gelip bize vurdu. kulağımda hala oradaki çığlıklar var ve etrafta birbirine girmiş bir sürü araç ve yaralı insanlar...
yol boyunca radyodan deprem haberleri alarak ve hasarlı araba ile eve gelip gelemeyeceğimi bilemeden; deprem haberlerine üzülüp ağlaya ağlaya beni arayan tansiyon ve şeker hastası annemi (kendi yaşadığım durumu ve paniğimi gizleyip) sakinleştirmeye çalışarak geçen bir yol ve akşam eve vardığımdan beri tv'de görüp, sosyal medyada okuduklarıma çaresizce dua etmek, ağlamak dışında bir şey yapamadığım berbat bir haldeyim. yapabiliyor olduğum her şeyden dolayı o insanlardan utanıyorum, suçlu hissediyorum, burnumun direği sızlıyor. üzüntümü tarif edecek kelimelerim bitiyor.
çok üzgünüm, sadece üzgün olmaktan dolayı daha da üzgünüm.
yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. geçmiş olsun canım ülkem *. çok büyük bir felaket yaşıyoruz. hep olduğu gibi beraber saracağız bu yaraları.
ama umarım bu sefer ders alırız. çok şey söylemek istiyorum ama artık faydası yok o yüzden sadece ders almış olmayı umuyorum.
devamını gör...
1789.
hayat sıradan görünen çok değişik bir şey ben şuanda yalnızca bunu hissediyorum
devamını gör...
1790.
artık bir şey hissedemiyorum öfkeden başka.

insanları bu hale dusurenlere olan nefretim hiç dinmeyecek.
devamını gör...
1791.
eskisinden üzgün, düşünceli ve biraz da umutsuzum. hayatımı sürekli yoluna koymaya çalışırken ve bir şeyleri tamamlamak için çabalarken hep bir yerlere geç kaldım; hep geriden geldim, hiç yetişemedim insanlara. hayatım hep geç kalmakla geçti ama buna neyin neden olduğunu da bir türlü bulamadım.
devamını gör...
1792.
ay ne hissedeyim çıldırmama çeyrek kalmış gibi hissediyorum, yulaflı burçak kemiriyorum.
devamını gör...
1793.
inanılmaz bir boşluk hissediyorum, ruh gibiyim evin içinde. hiçbir şeye odaklanamıyorum ama lanet olsun ki elimden bir şey de gelmiyor.
devamını gör...
1794.
ne hissettiğimi ben de bilmiyorum. hiç tanımadığım insanların hayatlarına bir şekilde dokunmaya onlara yardım etmeye çalışıyorum. hatta bazen yardım ettiğim insanlar kendi arkadaşlarım, ailem yerine koyduğum insanlar oluyorlar. en çok yardım edecek dediğim kişi yerinden kıpırdamıyor, hiç ummadığım insanlarla birlikte mücadele ediyoruz. ben mi insanları yanlış tanıyorum yoksa insanlar mı kendilerini yanlış tanıtıyorlar hiçbir fikrim yok. tek bildiğim daha fazla kişiye yardım etme isteğimin olması. umarım böyle hissetmeyen kişiler bunun karmasını alırlar.
devamını gör...
1795.
hınç ve öfke dolu, acılı ve hüzün dolu, nefret ve katletme isteği dolu hissediyorum.

hüznüm zamanla azalacak biliyorum, biliyorum acım katlanılır düzeye inecek, biliyorum kimsenin katili de olmayacağım. ama kaybettiğim onca insandan; akraba, dost, komşu, kanka, esnaf arkadaş, sonra nefretim, hıncım, hesap sorma isteğim, öfkem dinmeyecek. ve ben ant olsun hesap soracağım. kimse sormasa, tek başıma sormak zorunda kalsam da, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış gibi olsa da, tutsak da etseler, tetikçilerine vurdursalar da beni; görürsünüz birazcık ayağa kalkabildiğimde bir yerlerde tek başına hesap sorarken beni.

hesap soracağım!
devamını gör...
1796.
yetersiz, çaresiz, suçlu ve öfkeli.
depremde ülke olarak çok kaybımız var ve giderek artacak olmasının üzüntüsünü hepimiz yaşıyoruz.
evimde uyumaktan, su içmekten, sıcak bir yerde oturmaktan utanır bir durumdayım. bu olanlara ne kadar çabalasakta çare olamamaktan utanç ve buna sebep olanlara karşı büyük bir öfke duyuyorum.
insanların acısının büyüklüğü karşısında başımı kaldıramıyorum. bunca acılarına rağmen bizi kucaklayan duruşları karşısında başımı kaldıramıyorum.


pazartesi sabahı 04:27 de arkadaşımın telefonuyla uyandım onun sesi halen daha kulaklarımda. ona bakarken bile önce o acının sesini duyuyorum gözlerine bakamıyorum. aradığı ilk andan bugüne hala elim ayağım, tüm bedenim buz gibi ne yapsam ısınamıyorum. acı süt emdik, biyolojik yapımız ısınmak için baskı yapıyor ama biliyorum olur da ısınırsam kendimi daha da kötü hissedeceğim.

işte bu tüm yaşamsal ihtiyaçlarımdan, bunları karşılayabilme imkanlarımdan dolayı kendimi mahçup ve suçlu hissediyorum.

şimdi arkadaşıma ve çocuğuna bir ev kurabilmek için çabalıyorum ama yinede eksik kalıyorum, bundan dolayı suçlu hissediyorum.
orada ki insanlar için bir şeyler yapmaya çalışıyorum yinede yeterli değil diyorum çünkü biliyorum ne olursa olsun hiçbir şey giden sevdiklerini ailelerini geri getirmeyecek. acılarını silemeyecek binlerce parçaları eksik olarak yaşamaya çalışacaklar.

bilmiyorum ne yazdım dönüp geriye okumadım bile kopuk kopuk belki anlamsız, saçma gelebilir sizlere ama kafam ve yüreğim darmadağın düşündüğümle, hissetiğimle bile zaman zaman büyük kavgalar veriyorum.
he deyin geçin boşverin...
devamını gör...
1797.
yorgun
devamını gör...
1798.
ne bileyim ya. öyle.
devamını gör...
1799.
kötü.
askerden arkadaşım vardı, hatay'daydı. hatay'da olduğunu unuttum. daha bu gün aklıma geldi. bu ayıp bana yeter. evi, işyeri yıkılmış. kendisi iyiymiş.
dediği şey bu;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu mesajın üzerine kötü hissetmekten başka nasıl hissedilebilir?
devamını gör...
1800.
gündemi takip ettikçe duygu karmaşası yaşayanlardanım. bu hissiyatın tarifini de bugün sözlükten öğrendim, daha iyi anlatılamazdı sanırım. televizyonda dünyalar güzeli bir bebeğin enkazdan çıkarılmasını izleyip “yerim seni çocuk” diyorum ve kısa bir süreliğine de olsa mutlu oluyorum.

sonra twitter'dan gördüğüm fotoğraflar, kayıplar, yağma olayları beni delirtiyor. bazı gerizekalılara ise çok sinirlenip sövüyorum. az önce gördüğüm şu fotoğraf ise depreme dair o iç burkan fotoğraflar gibi aklımda hep kalacak olanlardan.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının hissettikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim