normal sözlük yazarlarının hissettikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
başlık "hame" tarafından 07.11.2020 16:02 tarihinde açılmıştır.
901.
boşluk.
devamını gör...
902.
aşırı büyümüş ve aşırı büyümemiş hissediyorum bugün... belki okuduğunuz zaman bu ne saçmalıyor yine diyebilirsiniz ama gerçekten çok absürd bir farkındalıkla tanıştım. kime neye hizmet ettiğini bilmediğim bir kabullenilmişlik mevcut ruh halimde. insanları yadırgamak ve yargılamak için çok fazla efor sarf etmeliyim gibi hissediyorum. hani bana ait o ufak alanda diğerlerine karşı fazla yadırgayıcı olduğum o pervasız özgürlük hissi kendini bir nevi sorumluluk yumağına dönüştürdü. çok garip geliyor bana ama bir açıdan da sanki olması gereken gibi, bir nevi zorunluluk...
devamını gör...
903.
bir şeylere olan inancımı yitirdim.sorsanız ne olduğunu söyleyemem.
her şey beni yordu ama tek tek sayamam.
güvenim yerle bir oldu ama toplamak istemiyorum.
birçok şeyden vazgeçtim ama bu vazgeçmeye neler dahil bilmiyorum.
kimseyi istemiyorum, buna herkesin dahil olduğunu biliyorum.
yoruldum. öyle çok yoruldum ama beni hangi hayat gayesi bu duruma getirdi bilmiyorum.
uyuyamıyorum,konuşmuyorum,sevmiyorum
neden böyle olduğumu, bana neden böyle olduklarını da bilmiyorum. sorgulamayı kestim. pay biçiyorum bazen kendime. herkesin yaptığı davranışta bir anlam arıyorum. korkuyorum bazen. bazen siktir ediyorum. bunun ortası yok çünkü. birbirine çok değer veren insanların bile acimasiz olduğuna şahit oluyorum. ona bunu yapan, sana neler yapar? soruyorum kendime.
bilmemenin veya öğrenmemenin cahillik olduğunu düşünmüyorum bu sıralar. her yeni şeyin sana acı katma ihtimali varken, bırak cahil kal diyorum. yeni bir tecrübe istemiyorum. bildiklerim bana yetsin istiyorum. zihnimde ağırlık yapan şeyleri bedavaya satmak istiyorum.
her şey beni yordu ama tek tek sayamam.
güvenim yerle bir oldu ama toplamak istemiyorum.
birçok şeyden vazgeçtim ama bu vazgeçmeye neler dahil bilmiyorum.
kimseyi istemiyorum, buna herkesin dahil olduğunu biliyorum.
yoruldum. öyle çok yoruldum ama beni hangi hayat gayesi bu duruma getirdi bilmiyorum.
uyuyamıyorum,konuşmuyorum,sevmiyorum
neden böyle olduğumu, bana neden böyle olduklarını da bilmiyorum. sorgulamayı kestim. pay biçiyorum bazen kendime. herkesin yaptığı davranışta bir anlam arıyorum. korkuyorum bazen. bazen siktir ediyorum. bunun ortası yok çünkü. birbirine çok değer veren insanların bile acimasiz olduğuna şahit oluyorum. ona bunu yapan, sana neler yapar? soruyorum kendime.
bilmemenin veya öğrenmemenin cahillik olduğunu düşünmüyorum bu sıralar. her yeni şeyin sana acı katma ihtimali varken, bırak cahil kal diyorum. yeni bir tecrübe istemiyorum. bildiklerim bana yetsin istiyorum. zihnimde ağırlık yapan şeyleri bedavaya satmak istiyorum.
devamını gör...
904.
acı, çile, keder.
devamını gör...
905.
içimde bi yumru var uyutmuyor. yeni yıla yalnız girmek istemiyorum.
devamını gör...
906.
ensemde banyodan sonra hafif ürpermiş saçlar ve yarına dair umutlar beslemem gerekiyor hissiyatı.
devamını gör...
907.
tabiri caizse bok gibi hissediyorum, ne yapayım da bilemiyorum.
devamını gör...
908.
içimde bir şeylerin tükendiğini hissediyorum. artık hiçbir şeyi kaldıracak gücüm kalmadı. sanki kilometrelerce hiç durmadan koşmuşum ve artık ayaklarım tutmuyor gibi. o sürünmedeki kas acısını kalbimde hissediyorum sanki. belirsizlik çok yoruyor, o koşuda taşı kütüğü bırak dağ çıkarıyorlar sanki karşıma. bitmiyor, bitmeyecek gibi. ama içimden bir ses de diyor ki yaşamak bu değil, bunlar da geçecek. o ses uğruna varım. allah yanıltmasın.
devamını gör...
909.
en sevdiğim hallerden birindeyim. yapmam gereken şeyler var ama ben son ses şarkı dinliyorum bunu yapmayı da çok seviyorum.
devamını gör...
910.
911.
uzun zamandır içim sıkılmamış diye biliyordum.
akşamdan beri mideme vuran ağrı ile hissettim.
sanırım şu anki duygu nasıl altından kalkacaksın oğlum duygusu.
akşamdan beri mideme vuran ağrı ile hissettim.
sanırım şu anki duygu nasıl altından kalkacaksın oğlum duygusu.
devamını gör...
912.
913.
kalabalık içinde yalnızlık.
devamını gör...
914.
kaç yere kaç kere yazarsam anlaşılır kırgınlığım bilmiyorum. sevgim incindi. kocaman bir hayal kırıklığı. asla kırılmaz sandığın,özenle etrafınızı çevrelediğin fanusun paramparça olması. kendime çok kızıyorum, umrunda olmayacağını bile bile kendimi paralıyorum. çevremdeki herkes atıp tutuyor: bırak, vazgeç, istese yazardı, değmez, saçmalıyorsun, yanlış yapıyorsun, önüne bak... her şeyi duyuyorum ama yapamıyorum, arkamı dönemiyorum, veda edemiyorum, vaz geçemiyorum. kimin ne düşündüğü umrumda değil, içimi biliyorum. fotoğrafları silemiyorum, mesajları tekrar tekrar okumaktan vaz geçemiyorum, umut etmeden yapamıyorum çünkü özlüyorum. ama işte sadece ben özlediğim için bir şeyler olmuyor, istemem yetmiyor, sevmem yetmiyor, çırpınışım bir para etmiyor. onca şey yaşadığın insan karşında bir yabancı gibi hissedeceklerini umursamadan buz gibi durabiliyor konuşabiliyor. belki de kabul etmek istemediğim bittiği değildir belki kabullenemediğim yaşadığımız her şeyin koca bir yalan olduğudur, sevginin kocaman bir yalan olduğudur. tek bir şey biliyorum ama şu an seviyorum desen inanırım, her şeyi yok sayar koşarım, veda ederken bile gel demeni beklerim. ben böyle bir aşığım ya da böyle bir aptalım.
devamını gör...
915.
bu haftanın nasıl geçeceğine dair dolu endişe
devamını gör...
916.
917.
yıllardır görmediğim birini rüyamda gördüm bugün.
çok gerçekti,elimi uzatsam dokunabilecekmiş gibi hissettim.sesi,görünüşü o kadar oydu ki hayret içindeyim şimdi,hala nasıl bu kadar net hatırlıyorum diye.ama daha da şaşırdığım şey;rüyamda bile,"aaa!nasıl barışırız ki biz bununla!"şaşkınlığını yaşamamdı.kabul etmek istemesem de muhtemelen özlediğim için rüyamda görüyorum ama rüyamda bile ona ne kadar kırgın olduğumu ve söylediği o cümleleri unutmuyorum ....
özlediğim halde iletişime geçmediğim çok insan var.sebep bu sanırım.o kırgınlık özleme rağmen unutulmuyorsa asla unutulmaz ve o kırgınlık oldukça bir daha asla eskisi gibi olunmaz.
çok gerçekti,elimi uzatsam dokunabilecekmiş gibi hissettim.sesi,görünüşü o kadar oydu ki hayret içindeyim şimdi,hala nasıl bu kadar net hatırlıyorum diye.ama daha da şaşırdığım şey;rüyamda bile,"aaa!nasıl barışırız ki biz bununla!"şaşkınlığını yaşamamdı.kabul etmek istemesem de muhtemelen özlediğim için rüyamda görüyorum ama rüyamda bile ona ne kadar kırgın olduğumu ve söylediği o cümleleri unutmuyorum ....
özlediğim halde iletişime geçmediğim çok insan var.sebep bu sanırım.o kırgınlık özleme rağmen unutulmuyorsa asla unutulmaz ve o kırgınlık oldukça bir daha asla eskisi gibi olunmaz.
devamını gör...
918.
ne hissettiğimi, hissetmem gerektiğini bilmiyorum aslında.
boncuk kuşum birkaç gündür hasta*. ötsün diye gözünün içine bakıyoruz, cik dedikçe mutlu oluyoruz. bu sabah daha iyi sanki, bir an önce iyileş boncuk kuş.
annemin anneannesi* rahatsız son birkaç zamandır. annemin dayısında kalıyor. son birkaç gündür anneannem de başında büyük anneannenin*. yalnız bırakmayın demişler, anneannem her aradığında kalbim bir tekliyor.
bir tarafta boncuk kuşum, diğer tarafta büyük anneanne. tüm dönem yarıyıl tatilini bekledim ama şimdi düşünüyorum da aynı gün 10 sınava girip hepsinden kalmayı bu zamanlara tercih ederdim sanırım. sanki tatil de tatil diye ağlamışım da biri al sana tatil demiş gibi.
az önce ablamla birbirimize bakıp birden gülerken ağlamaya, ağlarken gülmeye başladık. her şey birbirine girmiş durumda.
tuhaf zamanlar oluyor, iyi günler.
boncuk kuşum birkaç gündür hasta*. ötsün diye gözünün içine bakıyoruz, cik dedikçe mutlu oluyoruz. bu sabah daha iyi sanki, bir an önce iyileş boncuk kuş.
annemin anneannesi* rahatsız son birkaç zamandır. annemin dayısında kalıyor. son birkaç gündür anneannem de başında büyük anneannenin*. yalnız bırakmayın demişler, anneannem her aradığında kalbim bir tekliyor.
bir tarafta boncuk kuşum, diğer tarafta büyük anneanne. tüm dönem yarıyıl tatilini bekledim ama şimdi düşünüyorum da aynı gün 10 sınava girip hepsinden kalmayı bu zamanlara tercih ederdim sanırım. sanki tatil de tatil diye ağlamışım da biri al sana tatil demiş gibi.
az önce ablamla birbirimize bakıp birden gülerken ağlamaya, ağlarken gülmeye başladık. her şey birbirine girmiş durumda.
tuhaf zamanlar oluyor, iyi günler.
devamını gör...
919.
ön ekleme: dün boncuğumuz, bugün de ninemiz vefat etti. rabbim merhametiyle muamele etsin.
formata aykırı mı bilmiyorum üst üste bir başlığa yazmak ama çatlayacağım yazmazsam. o yüzden formata aykırı ise şimdiden özür diliyorum.
ne yapmam gerektiğini bilmiyorum sözlük. ne yapmalıyım? ne hissetmeliyim? iyiyi mi düşünmeliyim? yoksa kötüye mi hazılamalıyım kendimi?
son birkaç gündür hasta olan bir minik kuşumuz var. dün iyiye gidiyor yazmıştım, dünle kıyaslayınca kötü diyebiliyorum sadece. saat saat besliyoruz, başında bekliyoruz miniğin. yemek yiyorsun bir şekilde mübarek de bir damlacık su içsen rahatlamaz mısın yav? lütfen su da iç boncuk kuş. bugün kalbimizi bir yokladın, hadi iyileşmenin vakti gelmedi mi sence de?
dün de yazmıştım büyük anneannemin rahatsız olduğunu. sabah akşam bekliyorlarmış, annem bilinci yerinde değil diyor. rabbim selamet versin büyük anneannem.
annemle kardeşim o kadar ters zamanda gittiler ki anlatamam sözlük*. bir yandan büyük anneannenin durumunu düşününce iyiki gittiler diyorum* .
ablam bana böyle durumlarda ne kadar soğukkanlısın diyor. aslında normalde hiç soğukkanlı değilimdir. kendimi güvende hissetmediğim veya huzursuz olduğum yerden kaçarım, çok korkak ve panik bir insanım işin aslı. sanırım şartlar böyle olduğunda birimiz soğukkanlı olmalı. burada da o biri ben oluyorum sanırım. kendimi pandeminin ilk senesinde gibi hissediyorum, geçirdiğim en kötü yıllardan biriydi. o zamanlar annem de böyle şeyler söylerdi. bilmiyorum sözlük o korkak kız nasıl böyle davranabiliyor, birileri o korkak kıza nasıl bunları söyleyebiliyor hiç bilmiyorum
bugün omuzlarımın ağırlaştığını hissediyorum.
duaya çok ihtiyacım var. dua eder, dua isterim. allah'ım sen minik kuşuma şifa, bizlere de selamet ver*.
üst üste girdiği tanım formata aykırı olduğu için uçmuş. o yüzden buraya ekliyorum zira bugün benim için önemli.
bugün formatın içine ettim biliyorum ama kuşum ölüyor babam severek rahatlatmaya çalışıyor - babmın yanında bile duramıyorum- , büyük ninem son nefesini vermeyi bekliyor ve 1 haftadır hiç güzel bir şey olmuyor.
kardeşim çok bağlı ona ve ona haberi nasıl veririm, nasıl söylerim bilmiyorum. kendim nasıl kabullenirim, onu da bilmiyorum. söylesene sözlük ne kadar sürer alışması? eve geliş saatlerimizde cickuş diye evi inleten, şarkılar söyleyen, en b**tan gününüzü bile aydınlatan, sevip sevebileceğiniz en saf şey, sizi de sevip sevebilecek en saf şey aranızdan ayrıldığında ne kadar sürer alışması? alışılır mı?
yavrumuz gözümüzün önünde eridi resmen elimizden geleni yaptık biliyorum olmayacak ama hala bir mucize bekliyorum.
güzel şeyler olmasına, bir mucize olmasına ihtiyacım var. inan şu halde nasıl yazıyorum bilmiyorum bundan çok az şey bu kadar yaktı canımı.
başlık neydi? normal sözlük yazarlarının hissettikleri. perişan hissediyorum, canım yanıyor. çok yanıyor. biri sanki içimden bir parçamı lime lime ediyormuş gibi. b** gibi hissediyorum.
formata aykırı mı bilmiyorum üst üste bir başlığa yazmak ama çatlayacağım yazmazsam. o yüzden formata aykırı ise şimdiden özür diliyorum.
ne yapmam gerektiğini bilmiyorum sözlük. ne yapmalıyım? ne hissetmeliyim? iyiyi mi düşünmeliyim? yoksa kötüye mi hazılamalıyım kendimi?
son birkaç gündür hasta olan bir minik kuşumuz var. dün iyiye gidiyor yazmıştım, dünle kıyaslayınca kötü diyebiliyorum sadece. saat saat besliyoruz, başında bekliyoruz miniğin. yemek yiyorsun bir şekilde mübarek de bir damlacık su içsen rahatlamaz mısın yav? lütfen su da iç boncuk kuş. bugün kalbimizi bir yokladın, hadi iyileşmenin vakti gelmedi mi sence de?
dün de yazmıştım büyük anneannemin rahatsız olduğunu. sabah akşam bekliyorlarmış, annem bilinci yerinde değil diyor. rabbim selamet versin büyük anneannem.
annemle kardeşim o kadar ters zamanda gittiler ki anlatamam sözlük*. bir yandan büyük anneannenin durumunu düşününce iyiki gittiler diyorum* .
ablam bana böyle durumlarda ne kadar soğukkanlısın diyor. aslında normalde hiç soğukkanlı değilimdir. kendimi güvende hissetmediğim veya huzursuz olduğum yerden kaçarım, çok korkak ve panik bir insanım işin aslı. sanırım şartlar böyle olduğunda birimiz soğukkanlı olmalı. burada da o biri ben oluyorum sanırım. kendimi pandeminin ilk senesinde gibi hissediyorum, geçirdiğim en kötü yıllardan biriydi. o zamanlar annem de böyle şeyler söylerdi. bilmiyorum sözlük o korkak kız nasıl böyle davranabiliyor, birileri o korkak kıza nasıl bunları söyleyebiliyor hiç bilmiyorum
bugün omuzlarımın ağırlaştığını hissediyorum.
duaya çok ihtiyacım var. dua eder, dua isterim. allah'ım sen minik kuşuma şifa, bizlere de selamet ver*.
üst üste girdiği tanım formata aykırı olduğu için uçmuş. o yüzden buraya ekliyorum zira bugün benim için önemli.
bugün formatın içine ettim biliyorum ama kuşum ölüyor babam severek rahatlatmaya çalışıyor - babmın yanında bile duramıyorum- , büyük ninem son nefesini vermeyi bekliyor ve 1 haftadır hiç güzel bir şey olmuyor.
kardeşim çok bağlı ona ve ona haberi nasıl veririm, nasıl söylerim bilmiyorum. kendim nasıl kabullenirim, onu da bilmiyorum. söylesene sözlük ne kadar sürer alışması? eve geliş saatlerimizde cickuş diye evi inleten, şarkılar söyleyen, en b**tan gününüzü bile aydınlatan, sevip sevebileceğiniz en saf şey, sizi de sevip sevebilecek en saf şey aranızdan ayrıldığında ne kadar sürer alışması? alışılır mı?
yavrumuz gözümüzün önünde eridi resmen elimizden geleni yaptık biliyorum olmayacak ama hala bir mucize bekliyorum.
güzel şeyler olmasına, bir mucize olmasına ihtiyacım var. inan şu halde nasıl yazıyorum bilmiyorum bundan çok az şey bu kadar yaktı canımı.
başlık neydi? normal sözlük yazarlarının hissettikleri. perişan hissediyorum, canım yanıyor. çok yanıyor. biri sanki içimden bir parçamı lime lime ediyormuş gibi. b** gibi hissediyorum.
devamını gör...
920.
- sacmalamak -
hadi bir romanın olay orgusunu inş'a edelim seninle.
sen ve ben olsun anlatıcı. bir sen anlat bir de ben. hakim olmayalım yasananlara; uzaktan gozlemleyelim. zaten istesek de olamayız... zira ne bendeki sende ne de sendeki bende bir umut var artık. olaylar, kendini yiyen yılan gibi tekrarlasın sonsuza kadar..
ama, yok, olmaz... her şeyin sonsuzluğu da bir son getirir. bak "sonsuzluk" kelimesinin köküne: son-suz-luk kokü ne oldu? "son"... peki "sonsuzlukta" sonsuz mutlu olsak sıkılıp intihar eder miydik bu romanda... bilemedim şimdi. o zaman sonsuzluğun olmadığı sensizliğin oldugu bir roman inşa edelim. sensiz ve sessiz bir adam. yıkılmış, umutları da tükenmiş. ne geriye donecek takati ne de ileri atilacak gücü kalmış. bir elinde tesbihi, diğer elinde silahı, hayallerinde de sen varsın. ancak nafile! bak gördün mü, yalancı bahar güneşine aldanan ilk önce açıp daha sonra solan gülleri... işte o guller gibi gençliği solan bu genç ne yapmalı? ıki yolu var sanki; pskiyatri ya da meçhule giden bir uyku... polyannalar psikiyatri der; ben ise onlara ve onların verdiği ilaçlara "çekilmez acıları azaltan ancak sürekli hâle getiren duzenbazlar " diyorum. bazı hastalıkların tedavisi yoktur. bu ruhâni hastalıklar da onlardan biridir...
hadi bir romanın olay orgusunu inş'a edelim seninle.
sen ve ben olsun anlatıcı. bir sen anlat bir de ben. hakim olmayalım yasananlara; uzaktan gozlemleyelim. zaten istesek de olamayız... zira ne bendeki sende ne de sendeki bende bir umut var artık. olaylar, kendini yiyen yılan gibi tekrarlasın sonsuza kadar..
ama, yok, olmaz... her şeyin sonsuzluğu da bir son getirir. bak "sonsuzluk" kelimesinin köküne: son-suz-luk kokü ne oldu? "son"... peki "sonsuzlukta" sonsuz mutlu olsak sıkılıp intihar eder miydik bu romanda... bilemedim şimdi. o zaman sonsuzluğun olmadığı sensizliğin oldugu bir roman inşa edelim. sensiz ve sessiz bir adam. yıkılmış, umutları da tükenmiş. ne geriye donecek takati ne de ileri atilacak gücü kalmış. bir elinde tesbihi, diğer elinde silahı, hayallerinde de sen varsın. ancak nafile! bak gördün mü, yalancı bahar güneşine aldanan ilk önce açıp daha sonra solan gülleri... işte o guller gibi gençliği solan bu genç ne yapmalı? ıki yolu var sanki; pskiyatri ya da meçhule giden bir uyku... polyannalar psikiyatri der; ben ise onlara ve onların verdiği ilaçlara "çekilmez acıları azaltan ancak sürekli hâle getiren duzenbazlar " diyorum. bazı hastalıkların tedavisi yoktur. bu ruhâni hastalıklar da onlardan biridir...
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130