#ödüllü filmler

öne çıkanlar | diğer yorumlar

film hakkında başka bir mecrada benzer yorumda bulunmuştum. yazının tamamı bana ait. sözlük kuralları gereği aşağıdaki yazımı alıntı içerisinde paylaşacağım.



isveç yapımı sinema filmidir. almanya, norveç ve fransa filme katkıda bulunan ülkeler arasındadır.

filmin yönetmen koltuğunda roy andersson oturmaktadır.

filmin belli bir başrolü bulunmamasıyla beraber; jessica louthander, martin serner, bengt bergius, anja broms, lisa blohm, tatiana delaunay, anders hellström, marie burman, jan-eje ferling, lotta forsberg, lesley leichtweis bernardi, inger hernmyr, amanda davies, conny block gibi isimler filme katkıda bulunuyor.

filmde roy andersson, binbir gece masalları’ndan aldığı ilhamla yaşam, ölüm, güzellik, iyilik, kötülük, bunalım, korku, ihtişam, insan ilişkileri gibi birçok temayı kusursuz bir sinema diliyle anlatıyor.

bu muhteşem filmimiz türkçeye sonsuzluk üzerine olarak çevrilmiştir.

roy andersson, om det oändliga’da binbir gece masalları’ndan ve şehrazad’ın anlatıcılığından etkilenerek yola çıkmış.

oyunculuklar duruydu. kurgusu itibarıyla yüksek performans gerektirmeyen oyunculuklar vardı. bu durum da filmin derdini anlatmasına yetiyordu.

müzikleri filmin atmosferine uygundu ve oldukça başarılıydı.

om det oändliga, yaşamı, ölümü, varoluşu sorgulamaya, bu sorulara cevaplar aramaya çalışıyordu. önemli olanın bulmak değil aramak olduğunu gösteriyor bize bu enfes film.

filmde iskandinavya’nın o soğuk, kasvetli, gri atmosferi çok iyi sergilenmiş. her karesinden bunu hissedebiliyorsunuz.

film, hüzün, mutluluk, kaygı, huzur, endişe, korku, acı gibi duyguları aynı anda hissetmemize neden oluyor. bu açıdan da çok ilginç bir film.

om det oändliga, iki bin onların ikinci yarısında çekilmesine rağmen bu filmde bizdeki doksanların ilk yarısındaki o karanlık, soğuk, distopik, gizemli filmler havasını hissettim. böyle olunca da filmin ruhunu yakalamak adına bir fırsat oldu benim için.

öteden beri bu tarz filmleri çok seviyorum. ağır işliyor, soğuk, gri ve distopik bir atmosfer var. roy andersson, om det oändliga’da bu atmosferi mükemmel biçimde yaşatıyor.

filmle ilgili tek olumsuz eleştirim, sahne geçişlerindeki siyah ekran süresinin uzun olmasıydı. yönetmen o süreyi kısa tutsaydı daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.

izlerken bitmesini istemediğim filmlerdendi. ne ara başladı ne ara bitti, zaman nasıl bu kadar hızlı akıp gitmişti, anlayamamıştım.

roy andersson, film yayınlanmadan önce katıldığı bir söyleşide, om det oändliga’yı yaşayanlar üçlemesi’ne ek olarak çekmeyi planladığını söylemiştir.

om det oändliga’yı izlerken âdeta bir çiçek dürbününden manzaralar izliyormuşum izlenimi oluşmuştu. roy andersson’un bu benzersiz sinema dili om det oändliga’yı diğer filmlerden ayırıyırdu.

om det oändliga, venedik film şenliği’nden gümüş aslan ödülü, avrupa film ödülleri’nde en iyi film dalında görsel efekt ödülü, dublin uluslararası film şenliği’nde film eleştirmenleri ödülü ve en iyi yönetmen ödülü, guldbagge ödülleri’nde en iyi set tasarımı ödülü gibi önemli ödüllerle mükâfatlandırılmıştır.

om det oändliga, roy andersson’ın izlediğim ilk filmiydi. üstadın artık yeni bir hayran kazandığını söyleyebilirim. en yakın zamanda diğer filmlerini de izleyeceğim.

roy andersson izleyiciyi yetmiş sekiz dakikalığına uçsuz bucaksız düşsel bir yolculuğa çıkarıyor. izleyecek dostlara tavsiyem bir gece yarısı her şeyden uzaklaşarak sadece bu büyüleyici filme odaklansınlar.

om det oändliga’nın en değerlisinden bir başyapıt olduğuna inanıyorum.

filmle ilgili bir anekdotlar

* yönetmenin filmde kullandığı imgelerden dolayı marc chagall, edward hopper, otto dix gibi ressamların tablolarından etkilendiği düşünülmektedir. ayrıca yönetmenin anton çehov’un eserlerinden de ilham aldığı düşünülmektedir. roy andersson aldığı ilhamlara kendi benzersiz sinema yorumunu da katarak om det oändliga ile harikulâde bir eser ortaya çıkarmayı başarıyor.

* filmde oynattığı karakterlerin çoğu amatör oyuncuymuş.

* filmde en sık kullanılan replik için yönetmenin bir bob dylan şarkısının sözünden esinlendiği söylenmektedir.

aşağıda film hakkında bazı ayrıntılardan bahsedeceğim. izlemeden önce detayları öğrenmekten hoşnut olmuyorsanız aşağıda yazılanları okumamanızı öneririm.

[[spoiler]]

filmle ilgili dikkatimi çeken bir husus vardı. filmde oynayan neredeyse herkesin teni soluk beyazdı. yani insanların tenleri yaşama veda etmiş insanların tenleri gibiydi. bu durum filme farklılık hem de gizem katıyordu. pek çok film izlemiştim ve daha önce böyle durumla rastlamamıştım. bu durumum yönetmenin nevi şahsına münhasır tarzı olduğunu düşünüyorum.

şimdi beni etkileyen bir sahneyi paylaşacağım.

genç erkekle genç kızın sahnesinden.

— termodinamiğin birinci yasasının dediğine göre... şöyle diyor; her şey bir enerjidir. ve bu enerji asla yok edilemez. enerji sonsuzdur. sadece, bir enerji biçiminden diğerine dönüşebilir. yani bu, demek oluyor ki; senin bir enerjin var. benim de bir enerjim var. ve senin enerjin ile benim enerjim asla kaybolamaz. sadece başka bir şeye dönüşebilirler. yani, teorik olarak düşünürsek ikimizin de enerjisi, milyonlarca yıl sonra tekrar buluşacak. ve o zamana kadar belki de bir patatese dönüşeceksin. ya da bir domatese.

— domates olmayı tercih ederim.

film baştan sona muhteşemdi. fakat beni en çok büyüleyen şey aşağıdaki unutulmaz sözlerdi.

“bir adam gördüm. eşine, güzel bir akşam yemeğiyle sürpriz yapmak istiyordu... bir adam gördüm. aklı bambaşka yerdeydi... bir kadın gördüm. utanç hissi olmayan bir personel müdürüydü... bir adam gördüm. bankalara güvenmez, birikimini döşeğinin altında saklardı... genç bir adam gördüm. henüz aşkı bulamamıştı... bir adam gördüm. bir mayına basıp bacaklarını kaybetmişti. ve bu durum onu çok üzmüştü... bir adam gördüm. inancını kaybetmişti... bir anneyle bir baba gördüm. oğullarını savaşta kaybetmişlerdi... bir çift gördüm. eskiden zarafeti ile meşhur. şimdilerde ise yıkık dökük olan bir şehrin üzerinde süzülen iki aşıklardı... bir kadın gördüm. onu bekleyen kimsenin olmadığını sanmıştı... bir kadın gördüm. şampanya içmeyi çok severdi. çok, çok severdi... bir adam gördüm. yanlış yola sapmıştı... bir adam gördüm. canı pahasına yalvarıyordu... bir kadın gördüm. ayakkabısıyla ilgili bir derdi vardı... bir adam gördüm. ailesinin namusunu korumak istemiş, fakat sonra pişman olmuştu... bir adam gördüm. dünyayı fethetmek istiyordu. fakat başarısız olacağının farkına varmıştı... bir adam gördüm. kızıyla birlikte bir doğum günü partisine gidiyordu. ve yağmur yağmıştı. bardaktan boşanırcasına yağmıştı... yenilgiye uğramış bir ordu gördüm. düşmanlarının sibirya’daki esir kamplarına doğru yürüyen... bir adam gördüm. arabası arıza yapmıştı...”

[[/spoiler]]

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"om det oandliga" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim