arapça'nın kusursuz bir dil olması gerekliliği
başlık "kafa sözlük'ü yedim" tarafından 23.04.2021 21:39 tarihinde açılmıştır.
1.
eğer kuran'ın herkes tarafından anlaşılması isteniyorsa neden arapça kusursuz bir dil değil? herhangi bir ayet'in türkçe meal'ine baktığınız zaman altında 30 farklı imam'dan 30 farklı meal çıkıyor hani kuran yoruma kapalıydı? her şey apaçaktı?
bu soruyu forumlarda soran bazı kişilere denk geldim, biri yazmış:
kur'an peygamberimiz için apaçıktır.
keşke peygamber olsaydım da kuran'ı anlayabilseydim belki o zaman müslüman olabilirdim.
edit: alttaki yazara ithafen:
diyanet, kuran'ın tercümelerinin kuran hükmünde olmadığını ve bu tercümeleri kuran olarak isimlendirilmesinin de caiz olmadığını belirtti. açıklamada, "mealin kur'an yerine okunması da doğru değildir" denildi.
bunun hakkında yorum yapan bir sürü imam var, araştırmanı öneririm.*
edit 2: koskoca evreni yaratan allah, bir dilin her dile hatasız bir şekilde çevrilmesini sağlayamıyor öyle mi? anladım.
bu soruyu forumlarda soran bazı kişilere denk geldim, biri yazmış:
kur'an peygamberimiz için apaçıktır.
keşke peygamber olsaydım da kuran'ı anlayabilseydim belki o zaman müslüman olabilirdim.
edit: alttaki yazara ithafen:
diyanet, kuran'ın tercümelerinin kuran hükmünde olmadığını ve bu tercümeleri kuran olarak isimlendirilmesinin de caiz olmadığını belirtti. açıklamada, "mealin kur'an yerine okunması da doğru değildir" denildi.
bunun hakkında yorum yapan bir sürü imam var, araştırmanı öneririm.*
edit 2: koskoca evreni yaratan allah, bir dilin her dile hatasız bir şekilde çevrilmesini sağlayamıyor öyle mi? anladım.
devamını gör...
2.
kusurlu/kusursuz dil ne baba kamera şakası gibi başlık.
devamını gör...
3.
arapçaya hakim bir arkadaş daha net açıklayabilir.
eğer olaya dil bilgisi açısından bakıyor ve ciddi isek; ben şahsen arap arkadaşa sormuştum. kendisi eski arapça olduğunu ve noktalama işaretlerindeki değişikliğin fark ettirdiğini söylemişti. her dilde kusurlar mevcut. dili oluşturup, değiştiren insanlardır. şahsen bunun din ile bagdastirilabilecegini sanmıyorum.
din açısından bakıyorsak sorun dilde değil çelişkilerde.
eğer olaya dil bilgisi açısından bakıyor ve ciddi isek; ben şahsen arap arkadaşa sormuştum. kendisi eski arapça olduğunu ve noktalama işaretlerindeki değişikliğin fark ettirdiğini söylemişti. her dilde kusurlar mevcut. dili oluşturup, değiştiren insanlardır. şahsen bunun din ile bagdastirilabilecegini sanmıyorum.
din açısından bakıyorsak sorun dilde değil çelişkilerde.
devamını gör...
4.
allah geleceği görüyor ama, yine de sınav dünyasına geliyoruz* ve sonucu bilinen sınavdan ödül/ceza alıyoruz...
(bkz: neresi doğru ki)
(bkz: neresi doğru ki)
devamını gör...
5.
kur'an'ı çoğu arap eğitim almadan anlayamaz. fasih arapça(mekkeden falan çıkmamıştır ilginç bir şekilde küfe'den çıkmıştır) eğitimi almaları gerekiyor. bu genelde müslümanların savunmasıdır, islam eleştirmenleri de "ulan hani bu kitap mübin bir arapaçaydı?" der ama müslümanlar gerçekten de haklıdır. retorik bir şeyler var çünkü burada.
üst not:uzun yazı olmuş ve burada anlatılanların hepsi bazı insanların iddialarıdır. her ikisini de incelemek size düşmüş. farklı kaynaklardan kendiniz araştırıp bakın.
#792312 bir iddiaya göre;
cevap basit çünkü kitap arapça falan değil. kur'an'ın yazıldığı dönem arapça ilkel bir arapçaydı. kur'an'ın arapça olduğunu söyleyemeyiz islam'ın temel kelimeleri(sure, ayet, zekat...) bile arapça değil süryanicedir. kur'an kelimesinin bile kökeni süryanice keryana kelimesinden gelir. bu kelime hıristiyanların belli günlerde toplanıp okudukları ilahi ve duaları içeren kıraat kitabının adıdır. christoph luxenberg kur'an'ı süryanice okumaya çalışıyor ve bu konuda araştırmalar yürütüyor.(ayrıca kendisi muhammed diye birinin yaşamadığını ve islam'ın yahudi-hristiyan bir mezhep olduğunu savunuyor).
rivayetçi islam alimlerine göre kur'an'ın dili:
geleneksel islamda'da da kıraat meselelerinin tartışmalara yol açtığını görüyoruz. alimler arasında kur'an'ın cebrail tarafından kaç kıraatte indirildiği tartışılıyor ve ebul esved diye bir adam çıkıyor ortaya. bu adam fasih arapça, süraynice? ve gramer bilgini bazı kelimelerin anlamlarını hep bu adam oluşturmuş. ama bunun bazı teologlar tarafından anlaşılamayan bir yönü var o da başta dediğim gibi esved hangi gramerin uzmanı? o dönem arapça çok ilkel ve ali halife olmuş bile. mushaflar her yere dağıtılmış birlik sağlanmış durumda. süryanice kelimelerin anlaşılmaması nereden çıktı? tdv islam ansiklopedisine göre esved çalışmalarını süryani ve ibrani alfabelerinin noktalarla gösterilen harekelerinden etkilenerek hazırladı. ama sene 670-80 bu alfabeler 8.yüzyılda 200 yıl süren bir zaman diliminde harekelenecek.(burada belki bazı müslüman dil bilginlerin savunmaları olabilir bilmiyorum, incelemedim.)
bazı oryantalistlere göre kur'an'ın dili:
sayed monem:araplar için şiir çok önemlidir şiir okuyan kahinler, raviler el üstünde tutulur kendilerinden korkulur, çekinilir ve çok saygı duyulurdu. bu kahinler, raviler her kabilenin olduğu gibi sürekli dolaşan kahinler de vardı. bu kahinlerin bir çoğu da aynı zamanda misyonerdi. hicaz’da hıristiyanlığı yayıyor ve vaazlar veriyorlardı. bu misyonerlerin bölgede hıristiyanlıkla beraber dini kültürel bir kimlik oluşturdukları anlaşılıyor.
bölgenin yüzlerce lehçesi vardı yani her kabile kendi dilinde konuşuyordu ancak her kabile kendi dilini konuşuyorsa bu kahinlerin de bütün lehçeleri bilme şansı olmadığına göre vaazlarını, şiirlerini hangi dilde insanlara ulaştırıyorlardı? elbette kabile içinden bazılarının birkaç lehçeye vakıf olması mümkündür ama dış dünyadan kopuk yaşayan bu göçer kabilelerin bütün lehçelere vakıf olması beklenemez. yüzlerce kabile ve binlerce lehçe var. işte bölgede misyonerler tarafından oluşturulan dini kültürel kimlikle beraber mevcut arap lehçelerinin dışında ortak bir şiir dili oluştuğu anlaşılıyor. bu dilin de kaynağı hicaz’a hakim olan nesturi hıristiyan hire devletidir. birkaç lehçenin ama özellikle hire’de hakim olan süryani ve mazdek dili olan pehlevice etkisi belirgin olan, formel, grameri ve sözlüğü olan ortak bir şiir dili vardı.
kur’an’ı n da yazıldığı bu dil ortak şiir diliydi ve güney alfabesinden farklıydı. insanlar bu dili hicaz'da yazıtlarında veya günlük yaşamlarında kullanmıyorlardı. çünkü konuşma dili değildi. sadece ve sadece kahinlerin, ravilerin, misyonerlerin kullandığı ortak bir şiir diliydi. vaaz verirken ya da raviler topluluğa şiirlerini okurken bu ortak şiir dilini kullandılar. bu dil formel olduğu için yazmak da mümkündü.
7.yüzyılda arapça’nın kur’an’ı yazmaya elverişli olmadığı akademik dünyada halen tartışılır. gerçekten de öyledir. o dönemin arapçası kur’an’ı yazmaya elverişli değildir ama kur’an’ı ortak şiir diliyle yazabilirdiniz ama o dil arapça olmayacaktı. çünkü bölgede ortak bir arapça dili zaten yoktu ki yazı dili mevcut olsun. her kabile kendi lehçesiyle konuşuyordu ve bu lehçelerin bir alfabeleri de yoktu.
bu ortak(kur'an'ın yazıldığı) dil herkesin az çok anladığı bir dil ama yazmasını ravilerden, ahbarlardan başkasının bilmediği bir dil. karma bir lisan bu. dikkat edersen kur'an bir çok dilin karışımından oluşuyor. ancak bu dil unutuluyor çünkü bir takım kopmalar ve katliamlar yaşanıyor taht kavgası çıkıyor. bu kavga asiller ile avamın kavgası. asil dediklerim bu dili bilen ve yazanlar. yani ruhbanlar. kur'an'ı çok dikkatli okumak ve bir intizama koymak lazım. bu günkü sıralamadan bir şey anlaşılmıyor. hem sure hem ayetlerin bir kısmının yer değiştirmesi hatta ayet içinde bazı cümlelerin bile yerlerinin değişmesi ve en önemlisi bu eski şiir dilinin canlandırılması gerekiyor. kur'an'da her kök sözcüğünün bu gün 30 farklı anlamı var. ya 1500 sene önce nasıldı?.
12. 13. yüzyılda anlamlandırılmış sözlükler ile kur'an yorumlanmaz anlaşılmaz.
örnek: nebe(33)
(31-34) şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, -göğüsleri tomurcuklanmış genç kızlar-, içki dolu kâseler vardır.
cristoph luxenberg der ki; bu ayet yanlış anlaşılmıştır ayette 33. ayetin süryanice kökenlerine göre göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar değil, beyaz üzüm taneleri kastedilmiştir. bu ifadeler surenin geneliyle ve incil anlatımlarıyla daha uyumludur. ayrıca bu adama göre kur'an'da bahsedilen kadir gecesi de noeldir. sonradan islam alimleri tarafından değiştirilmiştir.
tabii modernistler de hemen atladı işte o ayet öyle demiyor. falan filan halbuki bu metni süryanice okumaya başlarsanız ardı arkası kesilmez diye düşünüyorum. ortada ne müslümanlık kalır ne de muhammed ismi. bütün kelimeleri baştan okumak gerekir. ayrıca araplar gerçekten de göğsü yeni tomurcuklanmış kızlara kevaib derler. ama bu ifadenin arap diline süryaniceden geleneksel islamiyet ile girip girmediğini bilmiyorum.
üst not:uzun yazı olmuş ve burada anlatılanların hepsi bazı insanların iddialarıdır. her ikisini de incelemek size düşmüş. farklı kaynaklardan kendiniz araştırıp bakın.
#792312 bir iddiaya göre;
cevap basit çünkü kitap arapça falan değil. kur'an'ın yazıldığı dönem arapça ilkel bir arapçaydı. kur'an'ın arapça olduğunu söyleyemeyiz islam'ın temel kelimeleri(sure, ayet, zekat...) bile arapça değil süryanicedir. kur'an kelimesinin bile kökeni süryanice keryana kelimesinden gelir. bu kelime hıristiyanların belli günlerde toplanıp okudukları ilahi ve duaları içeren kıraat kitabının adıdır. christoph luxenberg kur'an'ı süryanice okumaya çalışıyor ve bu konuda araştırmalar yürütüyor.(ayrıca kendisi muhammed diye birinin yaşamadığını ve islam'ın yahudi-hristiyan bir mezhep olduğunu savunuyor).
rivayetçi islam alimlerine göre kur'an'ın dili:
geleneksel islamda'da da kıraat meselelerinin tartışmalara yol açtığını görüyoruz. alimler arasında kur'an'ın cebrail tarafından kaç kıraatte indirildiği tartışılıyor ve ebul esved diye bir adam çıkıyor ortaya. bu adam fasih arapça, süraynice? ve gramer bilgini bazı kelimelerin anlamlarını hep bu adam oluşturmuş. ama bunun bazı teologlar tarafından anlaşılamayan bir yönü var o da başta dediğim gibi esved hangi gramerin uzmanı? o dönem arapça çok ilkel ve ali halife olmuş bile. mushaflar her yere dağıtılmış birlik sağlanmış durumda. süryanice kelimelerin anlaşılmaması nereden çıktı? tdv islam ansiklopedisine göre esved çalışmalarını süryani ve ibrani alfabelerinin noktalarla gösterilen harekelerinden etkilenerek hazırladı. ama sene 670-80 bu alfabeler 8.yüzyılda 200 yıl süren bir zaman diliminde harekelenecek.(burada belki bazı müslüman dil bilginlerin savunmaları olabilir bilmiyorum, incelemedim.)
bazı oryantalistlere göre kur'an'ın dili:
sayed monem:araplar için şiir çok önemlidir şiir okuyan kahinler, raviler el üstünde tutulur kendilerinden korkulur, çekinilir ve çok saygı duyulurdu. bu kahinler, raviler her kabilenin olduğu gibi sürekli dolaşan kahinler de vardı. bu kahinlerin bir çoğu da aynı zamanda misyonerdi. hicaz’da hıristiyanlığı yayıyor ve vaazlar veriyorlardı. bu misyonerlerin bölgede hıristiyanlıkla beraber dini kültürel bir kimlik oluşturdukları anlaşılıyor.
bölgenin yüzlerce lehçesi vardı yani her kabile kendi dilinde konuşuyordu ancak her kabile kendi dilini konuşuyorsa bu kahinlerin de bütün lehçeleri bilme şansı olmadığına göre vaazlarını, şiirlerini hangi dilde insanlara ulaştırıyorlardı? elbette kabile içinden bazılarının birkaç lehçeye vakıf olması mümkündür ama dış dünyadan kopuk yaşayan bu göçer kabilelerin bütün lehçelere vakıf olması beklenemez. yüzlerce kabile ve binlerce lehçe var. işte bölgede misyonerler tarafından oluşturulan dini kültürel kimlikle beraber mevcut arap lehçelerinin dışında ortak bir şiir dili oluştuğu anlaşılıyor. bu dilin de kaynağı hicaz’a hakim olan nesturi hıristiyan hire devletidir. birkaç lehçenin ama özellikle hire’de hakim olan süryani ve mazdek dili olan pehlevice etkisi belirgin olan, formel, grameri ve sözlüğü olan ortak bir şiir dili vardı.
kur’an’ı n da yazıldığı bu dil ortak şiir diliydi ve güney alfabesinden farklıydı. insanlar bu dili hicaz'da yazıtlarında veya günlük yaşamlarında kullanmıyorlardı. çünkü konuşma dili değildi. sadece ve sadece kahinlerin, ravilerin, misyonerlerin kullandığı ortak bir şiir diliydi. vaaz verirken ya da raviler topluluğa şiirlerini okurken bu ortak şiir dilini kullandılar. bu dil formel olduğu için yazmak da mümkündü.
7.yüzyılda arapça’nın kur’an’ı yazmaya elverişli olmadığı akademik dünyada halen tartışılır. gerçekten de öyledir. o dönemin arapçası kur’an’ı yazmaya elverişli değildir ama kur’an’ı ortak şiir diliyle yazabilirdiniz ama o dil arapça olmayacaktı. çünkü bölgede ortak bir arapça dili zaten yoktu ki yazı dili mevcut olsun. her kabile kendi lehçesiyle konuşuyordu ve bu lehçelerin bir alfabeleri de yoktu.
bu ortak(kur'an'ın yazıldığı) dil herkesin az çok anladığı bir dil ama yazmasını ravilerden, ahbarlardan başkasının bilmediği bir dil. karma bir lisan bu. dikkat edersen kur'an bir çok dilin karışımından oluşuyor. ancak bu dil unutuluyor çünkü bir takım kopmalar ve katliamlar yaşanıyor taht kavgası çıkıyor. bu kavga asiller ile avamın kavgası. asil dediklerim bu dili bilen ve yazanlar. yani ruhbanlar. kur'an'ı çok dikkatli okumak ve bir intizama koymak lazım. bu günkü sıralamadan bir şey anlaşılmıyor. hem sure hem ayetlerin bir kısmının yer değiştirmesi hatta ayet içinde bazı cümlelerin bile yerlerinin değişmesi ve en önemlisi bu eski şiir dilinin canlandırılması gerekiyor. kur'an'da her kök sözcüğünün bu gün 30 farklı anlamı var. ya 1500 sene önce nasıldı?.
12. 13. yüzyılda anlamlandırılmış sözlükler ile kur'an yorumlanmaz anlaşılmaz.
örnek: nebe(33)
(31-34) şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, -göğüsleri tomurcuklanmış genç kızlar-, içki dolu kâseler vardır.
cristoph luxenberg der ki; bu ayet yanlış anlaşılmıştır ayette 33. ayetin süryanice kökenlerine göre göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar değil, beyaz üzüm taneleri kastedilmiştir. bu ifadeler surenin geneliyle ve incil anlatımlarıyla daha uyumludur. ayrıca bu adama göre kur'an'da bahsedilen kadir gecesi de noeldir. sonradan islam alimleri tarafından değiştirilmiştir.
tabii modernistler de hemen atladı işte o ayet öyle demiyor. falan filan halbuki bu metni süryanice okumaya başlarsanız ardı arkası kesilmez diye düşünüyorum. ortada ne müslümanlık kalır ne de muhammed ismi. bütün kelimeleri baştan okumak gerekir. ayrıca araplar gerçekten de göğsü yeni tomurcuklanmış kızlara kevaib derler. ama bu ifadenin arap diline süryaniceden geleneksel islamiyet ile girip girmediğini bilmiyorum.
devamını gör...