yazar: kemal varol
yayım yılı: 2019
bir avukatın yıllarca sağlıklı ilişki kuramadığı babası bir akşam kapıda belirir ve ölmeden önce kars'a, aşıklar bayramına gitmek istediğini söyler. babasını yalnız göndermeye gönlü elvermez ancak onunla iç hesaplaşması da henüz bitmemiştir. birlikte uzun bir yolculuğa çıkarlar.
yayım yılı: 2019
bir avukatın yıllarca sağlıklı ilişki kuramadığı babası bir akşam kapıda belirir ve ölmeden önce kars'a, aşıklar bayramına gitmek istediğini söyler. babasını yalnız göndermeye gönlü elvermez ancak onunla iç hesaplaşması da henüz bitmemiştir. birlikte uzun bir yolculuğa çıkarlar.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "momothedog" tarafından 11.04.2022 12:45 tarihinde açılmıştır.
1.
kemal varol'un kaleminden bir roman okuyoruz. konusu aslında çok bizden. bir baba ve oğlun yıllar sonra ansızın karşılaşması ve beraber bir yolculuk yapmalarını anlatıyor. böyle diyince çok basit geldi değil mi? ama işte öyle bir anlatıyor ki o yormayan üslubu, sade kelimeleri, betimlemeleri ile siz karakterlere bürünüp de okuyorsunuz. dertlerini dertleniyorsunuz. eh o zaman bu konuyu biraz daha açalım ama spoiler içerir şimdiden benden söylemesi.
spoiler alarmı
bir gece tam da uykuya dalacakken kapınız çalıyor. ses yok ufak bir tıkırtı. kim olabilir? zaman sonra açıyorsunuz kapıyı karşınızda 25 yıldır görmediğiniz babanız. ahşap bavulu, üç telli sazı ile kapınızda bekliyor. ne tepki verirdiniz? bir çoğumuz gibi yusuf da şaşırıyor ama sonra içeri buyur ediyor babasını. tam 25 yıl . babasız geçen çeyrek asırlık ömür, artık geldiği kırklı yaşlar. aklında binlerce soru ama diline dökülmeye cesareti olmayan kelimeler. ne tepki verecek nasıl davranacağını bilmediğin biri canının parçası karşında. geçerken uğradım yarın yola çıkacağım diyen baba. ve yılların yarasını kanatmak istemeyen oğul. her şey de burda başlıyor aslında . hayatında hiç olmamış bir babayı yıllar sonra hayatına nasıl sokar bir insan? ama artık bir kez gelmiş çıkarabilir mi tekrar? hep bırakıp geri dönmeyi düşünüp hep de tekrardan yanında onunla yolculuğa çıkar işte. diyarbakır ‘dan kars ‘a uzanan bir yolculuk. üç telli sazını elinden bırakmayan yılların âşığı heves ali. çok hasta ve ölmeden önce tek istediği karsta yapılacak aşıklar bayramına gitmek. yolculuk uzun ve yorucu ve yolda duraklar var. heves ali’nin durakları hayatından geçen her bir kadın, mezarları veya evleri. hastaneler, meşkler ve kadınlardan oluşan duraklar. aklında binlerce soru ile yusuf aklından ne geçtiğini hic bilmediğimiz heves ali.
işte bu size bir sürü duyguyu hissettirecek, yusuf gibi aklınızdaki sorularla gezecek, heves ali gibi sonda takacak, hastalığı derinden hissedecek o soğuk havada yolculuk yapacak her bir kadında sorgulayacak bir sürü soruna değinecek yer yer de göz yaşlarınızı tutamayacaksınız.
spoiler bitmiştir
kemal varolla ilk kez tanıştım ve o kadar mutlu oldum ki. kendisi dönemimizin yaşar kemal ‘i diyeyim siz anlayın. derdi bizim derdimiz, anlattığı bizim coğrafyamız, insanı bizim insanımız. ve ben hala duygularım selken, hakkında saatlerce konuştuğum bu kitabı rafa kaldırırken yüreğimde hala kaldıramıyorum. işte bu yüzden kemal varol’u muhakkak okuyun. okuyun ki kendi edebiyatımızın yaşayan güzel kalemlerini hayatımıza alalım, yaşarken daha çok yaşatalım. kalemine sağlık, yüreğine sağlık iyi ki sizi ve bu baba oğlu tanıdım.
spoiler alarmı
bir gece tam da uykuya dalacakken kapınız çalıyor. ses yok ufak bir tıkırtı. kim olabilir? zaman sonra açıyorsunuz kapıyı karşınızda 25 yıldır görmediğiniz babanız. ahşap bavulu, üç telli sazı ile kapınızda bekliyor. ne tepki verirdiniz? bir çoğumuz gibi yusuf da şaşırıyor ama sonra içeri buyur ediyor babasını. tam 25 yıl . babasız geçen çeyrek asırlık ömür, artık geldiği kırklı yaşlar. aklında binlerce soru ama diline dökülmeye cesareti olmayan kelimeler. ne tepki verecek nasıl davranacağını bilmediğin biri canının parçası karşında. geçerken uğradım yarın yola çıkacağım diyen baba. ve yılların yarasını kanatmak istemeyen oğul. her şey de burda başlıyor aslında . hayatında hiç olmamış bir babayı yıllar sonra hayatına nasıl sokar bir insan? ama artık bir kez gelmiş çıkarabilir mi tekrar? hep bırakıp geri dönmeyi düşünüp hep de tekrardan yanında onunla yolculuğa çıkar işte. diyarbakır ‘dan kars ‘a uzanan bir yolculuk. üç telli sazını elinden bırakmayan yılların âşığı heves ali. çok hasta ve ölmeden önce tek istediği karsta yapılacak aşıklar bayramına gitmek. yolculuk uzun ve yorucu ve yolda duraklar var. heves ali’nin durakları hayatından geçen her bir kadın, mezarları veya evleri. hastaneler, meşkler ve kadınlardan oluşan duraklar. aklında binlerce soru ile yusuf aklından ne geçtiğini hic bilmediğimiz heves ali.
işte bu size bir sürü duyguyu hissettirecek, yusuf gibi aklınızdaki sorularla gezecek, heves ali gibi sonda takacak, hastalığı derinden hissedecek o soğuk havada yolculuk yapacak her bir kadında sorgulayacak bir sürü soruna değinecek yer yer de göz yaşlarınızı tutamayacaksınız.
spoiler bitmiştir
kemal varolla ilk kez tanıştım ve o kadar mutlu oldum ki. kendisi dönemimizin yaşar kemal ‘i diyeyim siz anlayın. derdi bizim derdimiz, anlattığı bizim coğrafyamız, insanı bizim insanımız. ve ben hala duygularım selken, hakkında saatlerce konuştuğum bu kitabı rafa kaldırırken yüreğimde hala kaldıramıyorum. işte bu yüzden kemal varol’u muhakkak okuyun. okuyun ki kendi edebiyatımızın yaşayan güzel kalemlerini hayatımıza alalım, yaşarken daha çok yaşatalım. kalemine sağlık, yüreğine sağlık iyi ki sizi ve bu baba oğlu tanıdım.
devamını gör...
2.
bir kemal varol kitabıdır.
kemal varol bambaşka bir dille anlatıyor hikayelerini ve bunlar bizim artık pek görmediğimiz şehrin kavga gürültüsünden uzak, yapaylıktan azade, çok tanıdık ama beklemedik öyküler. sıradan gibi görünen insanların sıra dışı öyküleri anlatılanlar. gürültülü olmayan maceraların görkemli etkisi.
heves ali bir kez daha çıkıyor karşımıza. aslında bir kez daha demek doğru olmayabilir. belki de ilk kez çıkıyor karşımıza çünkü bir ucunda ölüm var kitabında son ağıtçı ile uzun uzun aradık son ağıtçının en acıklı nağmesi olan heves ali’yi. hem de ölüme bu kadar yaklaşmışken.
ama bu sefer heves ali hikayemizin nesnesi değil öznesi. bu sefer de heves ali yollarda. sırtında yıllarca biriktirdiği anıların ve acıların ağırlığı. bir de üstüne bambaşka bir dert çıkıyor heves ali için. hatta aslında heves ali bu sefer başka birine dert oluyor: öz oğluna.
bu sefer bir hesaplaşma. büyük bir hesaplaşma. zaten hep inandığım bir şey vardır benim: bir erkek çocuğu babası ile hesaplaşmadan büyüyemez. bu da öylesine bir hesap dökümü işte.
kemal varol bambaşka bir dille anlatıyor hikayelerini ve bunlar bizim artık pek görmediğimiz şehrin kavga gürültüsünden uzak, yapaylıktan azade, çok tanıdık ama beklemedik öyküler. sıradan gibi görünen insanların sıra dışı öyküleri anlatılanlar. gürültülü olmayan maceraların görkemli etkisi.
heves ali bir kez daha çıkıyor karşımıza. aslında bir kez daha demek doğru olmayabilir. belki de ilk kez çıkıyor karşımıza çünkü bir ucunda ölüm var kitabında son ağıtçı ile uzun uzun aradık son ağıtçının en acıklı nağmesi olan heves ali’yi. hem de ölüme bu kadar yaklaşmışken.
ama bu sefer heves ali hikayemizin nesnesi değil öznesi. bu sefer de heves ali yollarda. sırtında yıllarca biriktirdiği anıların ve acıların ağırlığı. bir de üstüne bambaşka bir dert çıkıyor heves ali için. hatta aslında heves ali bu sefer başka birine dert oluyor: öz oğluna.
bu sefer bir hesaplaşma. büyük bir hesaplaşma. zaten hep inandığım bir şey vardır benim: bir erkek çocuğu babası ile hesaplaşmadan büyüyemez. bu da öylesine bir hesap dökümü işte.
devamını gör...
3.
güzel mi kötü mü bilemediğim kitap.
belki karşıma çok fazla çıktığı ve övüldüğü için ters etki yarattı bilmiyorum ama ben o kadar beğenemedim maalesef.
belki karşıma çok fazla çıktığı ve övüldüğü için ters etki yarattı bilmiyorum ama ben o kadar beğenemedim maalesef.
devamını gör...
4.
kitabımız bir baba ve oğlunun yıllar sonra bir araya gelmesi ve son günlerini yaşayan babanın oğlunun da yardımıyla son arzusunu yerine getirmek için çıktıkları yolu konu alır. babamızın son isteği ise karsta gerçekleşicek aşıklar bayramına katılmaktır. bunun için diyarbakırdan karsa yolculuk başlar. ancak bu yolculuk birbirlerinden uzak geçen yılları telafi edebilecek midir?
hikayemiz, ana kahramanımız çok küçük yaşlardayken kendisini ve annesini terk eden babasının tam 25 yıl sonra, kanserin son evresindeyken oğlunun kapısına gelmesiyle başlar. bir zaman sonra kapısının önünde olan hareketliliği fark eden kahramanımız kapıyı korkarak da olsa açar ve karşısına yıllardır görmediği babası çıkar. ve kapının önünde ilk yüzleşme gerçekleşir. 25 yıl sonra bir araya gelen baba ve oğul hikayemiz boyunca birbirlerinden ayrı geçirdikleri yılların hesabını açıklayamaz. ne oğlu babasına doya doya neden gittin diyebilir ne de babamız oğluna düzgün bir açıklamada bulunabilir. babasının son isteğini yerine getirmek için çıktıkları bu yol da durdukları her köy meydanında babasının insanlar tarafından nasıl sevilip, saygı duyulan biri olduğunu, ne kadar herkesin sevdiği bir aşık olduğunu kahramanımıza anlatsalarda, onları bunlar uğruna terkettiği, babalık yapmadığı gerçeğini de gün yüzüne çıkartıyor. ve her seferinde kahramanımızın yüzüne bir tokat gibi vuruluyor. kitabın sonunda hayatını kaybeden babamız ise tekrar gitmesiyle yazarımızı bir kez daha yasa boğuyor.
kitap da anlatılan baba karakteri kesinlike örnek alınmaması gereken biri. oğlunu babasız, eşini kocasız bırakıp terk ettiği yetmezmiş gibi birde son günlerinde oğluna yük olması çok korkunç. ve bu yolculuk sırasında dahil eski aşıklarını arayıp bulmaya çalışması gerçekten sinir bozucu.
keyifli okuyabileceğinizi sanmıyorum ama en azından deneyin.
hikayemiz, ana kahramanımız çok küçük yaşlardayken kendisini ve annesini terk eden babasının tam 25 yıl sonra, kanserin son evresindeyken oğlunun kapısına gelmesiyle başlar. bir zaman sonra kapısının önünde olan hareketliliği fark eden kahramanımız kapıyı korkarak da olsa açar ve karşısına yıllardır görmediği babası çıkar. ve kapının önünde ilk yüzleşme gerçekleşir. 25 yıl sonra bir araya gelen baba ve oğul hikayemiz boyunca birbirlerinden ayrı geçirdikleri yılların hesabını açıklayamaz. ne oğlu babasına doya doya neden gittin diyebilir ne de babamız oğluna düzgün bir açıklamada bulunabilir. babasının son isteğini yerine getirmek için çıktıkları bu yol da durdukları her köy meydanında babasının insanlar tarafından nasıl sevilip, saygı duyulan biri olduğunu, ne kadar herkesin sevdiği bir aşık olduğunu kahramanımıza anlatsalarda, onları bunlar uğruna terkettiği, babalık yapmadığı gerçeğini de gün yüzüne çıkartıyor. ve her seferinde kahramanımızın yüzüne bir tokat gibi vuruluyor. kitabın sonunda hayatını kaybeden babamız ise tekrar gitmesiyle yazarımızı bir kez daha yasa boğuyor.
kitap da anlatılan baba karakteri kesinlike örnek alınmaması gereken biri. oğlunu babasız, eşini kocasız bırakıp terk ettiği yetmezmiş gibi birde son günlerinde oğluna yük olması çok korkunç. ve bu yolculuk sırasında dahil eski aşıklarını arayıp bulmaya çalışması gerçekten sinir bozucu.
keyifli okuyabileceğinizi sanmıyorum ama en azından deneyin.
devamını gör...
5.
o kadar sıkıcı ki kitap bir an önce bitsin çıksın elimden diye hemen okumuştum. bence okuyup zaman kaybetmeyin çok merak ediyorsanız filmini izleyin yeterli.
devamını gör...