1.
incongruence paradox
kant “concerning the ultimate ground of the differentiation of the directions in space” adlı makalesinde leibnizci uzay-zamanı ve dolayısıyla monadolojiyi tefe koymuş. bunu da farkına vardığı eşlerin ölçülmezliği paradoksuyla yapmıştır. daha sonra wittgenstein tractatus'ta dört boyutlu uzayda bu paradoksu aşma imkanından bahsetmiştir.
leibniz'e göre uzay/mekan temsillerin bir araya gelmesi sonucu görünür olur. biz temsillerden bağımsız bir uzaydan bahsedemeyiz. dolayısıyla uzay ve dolayısıyla zaman dediğim şey bize temsillerle sunulur. hatta leibniz'in aritmetikteki nicel eşitlik gibi geometri içinde bi eşitlik kavramı/işareti önerdiği bilinir. bu şu demektir, temsillerin sunduğu uzay topolojisinde nesneleri eşleştirip ölçebilmek, içerik olarak aynı olanları eşleştirebilmek mümkündür. yani bi nevi matematiksel bi metafizik de demektir bu.
kant'ta der ki, hoop birader nereye, sen bu monatları aldın ding an sich yaptın resmen (kant'ın schein/ding an sich ayrımı burada başlar)
meşhur eldiven örneği verilir burda. sağ eldiven ve sol eldiven birbirlerine karşılık gelse de sağ eldiven sol ele olmaz. şu çok daha güzel bi örnek bence: sağını solunu bilmeyen birine sağ ve solu merkeze alacak bir sıfır noktası belirlemeden - yani kavramsallaştırmadan - sağ ve solu gösteremezsiniz. yine sağ ve sola ihtiyacınız var tanımlamak için. temsil için kavramlardan kurtulma imkanımız yok. yine dolayısıyla uzay hakkında kavramlardan kurtulamadığımız için a posteriorik, gözlemsel bi bilgimiz de olamaz. o halde uzay a priori olarak verilidir bize. sae'de transendental diyalektik bölümünde de değinir buna.
kant “concerning the ultimate ground of the differentiation of the directions in space” adlı makalesinde leibnizci uzay-zamanı ve dolayısıyla monadolojiyi tefe koymuş. bunu da farkına vardığı eşlerin ölçülmezliği paradoksuyla yapmıştır. daha sonra wittgenstein tractatus'ta dört boyutlu uzayda bu paradoksu aşma imkanından bahsetmiştir.
leibniz'e göre uzay/mekan temsillerin bir araya gelmesi sonucu görünür olur. biz temsillerden bağımsız bir uzaydan bahsedemeyiz. dolayısıyla uzay ve dolayısıyla zaman dediğim şey bize temsillerle sunulur. hatta leibniz'in aritmetikteki nicel eşitlik gibi geometri içinde bi eşitlik kavramı/işareti önerdiği bilinir. bu şu demektir, temsillerin sunduğu uzay topolojisinde nesneleri eşleştirip ölçebilmek, içerik olarak aynı olanları eşleştirebilmek mümkündür. yani bi nevi matematiksel bi metafizik de demektir bu.
kant'ta der ki, hoop birader nereye, sen bu monatları aldın ding an sich yaptın resmen (kant'ın schein/ding an sich ayrımı burada başlar)
meşhur eldiven örneği verilir burda. sağ eldiven ve sol eldiven birbirlerine karşılık gelse de sağ eldiven sol ele olmaz. şu çok daha güzel bi örnek bence: sağını solunu bilmeyen birine sağ ve solu merkeze alacak bir sıfır noktası belirlemeden - yani kavramsallaştırmadan - sağ ve solu gösteremezsiniz. yine sağ ve sola ihtiyacınız var tanımlamak için. temsil için kavramlardan kurtulma imkanımız yok. yine dolayısıyla uzay hakkında kavramlardan kurtulamadığımız için a posteriorik, gözlemsel bi bilgimiz de olamaz. o halde uzay a priori olarak verilidir bize. sae'de transendental diyalektik bölümünde de değinir buna.
devamını gör...