flörtleşmek

ilişkinin içine heyecan ve gizem katmaktır. uzun süren ilişkilerde yapılması farzdır.

ilişki öncesi ve dahi başlangıcı dönemindeki tavır/davranış/tutumların bütünü. flörtözlük başka bir kavram. onun dinamiklerini bilahare değerlendiririz.
çok tatlı bir süreç flörtleşme dönemi. tatlılığı tarafların birbirini tam tanımıyor olmasından dolayı yaşanan abuk diyaloglardan. ürkek, çekingen bir halde, ne tepki vereceğini bilmeden çeşitli jestler yapıyorsun ya da sana yapılıyor. her daim "oeeehh bu ne yauu" deme potansiyeli mevcut insanların birbirine. kaş yapayım derken göz çıkarma riskini alıyorsun ama bir şekilde. içinden taşıyor çünkü jest yapma arzusu. yönetmek çok güç.

ben mesela bana çiçek hediye edilmesinden hoşlanmıyorum. kaç adam utandı "çok teşekkür ederim, niyetin çok tatlı biliyorum ama bu baktığında bir demet ceset." cevabını alıp... doğaya giderken kahve seven bir insan olduğum bilgisine sahip olduğu için yanında v60 demleme aparatını, termosunu, commandante'sini ve hatta 17 gr çekirdek ölçecek diye hassas terazisini taşımak diye bir şey var. ancak flört döneminde yaşanabilir. hep bana yapılmıyor bu jestler tabi ki. bizim de elimiz armut toplamıyor. bir keresinde bir kitap için teee ebesinin nikahına gidip, yağmurda ıslanıp bir de üstüne düşüp ayağımı incitmiş, eve gelince sanki hiçbir şey olmamış gibi camscanner'dan 600 küsür sayfalık kitabı dijitalize etmiş ve kitabı veremeden flört sonlandırmışlığım var. ama bence en bombası şuydu, ilişkinin ilk 1 ayı bile değil, hey gidi zaman, zalımsın;

- ben markete çıkayım, bir şey lazım mı güzelim?
- hıhm, tampon alır mısın bana eczaneden, yedeğim kalmamış.
- olur tabi. ob?
- evet, evet.

eve geldi. poşetleri boşaltıyor masanın üstüne. kutuyu aldım ben de. bağırdı:
- dur bi' dakkka!!
- a aa n'oldu be?
bıraktı poşetleri, mutfakta yana döne bir şeyler arıyor. izliyorum ben de mal gibi.
- hmm şey, n'apıyorsun?
- bir saniye.
buldu aradığını. buzdolabı poşeti! aldı elimden kutuyu. içinden 3 tane çıkardı. düşündü, birini geri bıraktı. iki taneyi koydu buzdolabı poşetine. ağzını düğümledi.
- tamam, alabilirsin şimdi.
- n'aptın ki şimdi?
- çantama koycam, nono.*
nono'nun beyefendinin mottosu olduğunu yüzyıllar sonra öğrenecek, o yanımdayken hiçbir şey düşünmek zorunda olmadığımı düşünecek kadar güvenecek, evlenecek sonra da boşanacaktım.

ne oldu, ne olmadı. başka soru?

atağa çıkmak isteyen takımın hazırlık pası yapması gibi bir durum. ne kadar uzarsa o kadar sıkıcı olmaya başlıyor. al gülüm, ver gülüm. sağa pas, sola pas, geriye dön, kaleciye pas at... atağa çıkıp sonuca varmak yok.

uzadıkça iki taraftan biri soğuyor. bazen ikisi aynı anda soğuyor. dedikodu kovalayan spiker bile esnemeye başlıyor. eee tabi 38 flört arasında her birine ayrı efor sarfetmek zor olsa gerek. mecbur enerji bölünüyor.

2009 barcelona olmak lazım. net sonuç ve ne istediğini bilmek gerekiyor. yoksa gerisi ızdırap ve monotonluk.

yanlış flörtleşme üzerine:

son yıllarda flörtleşme olayı veba gibi yayılıyor. yanlış flörtleşme yüzünden binlerce insanın kalbi paramparça vaziyette. acilen bu zalimliğe birileri dur demeli.

flört döneminde yapılan yanlışlardan biri, sürenin uzun tutulması. tarafların tatlı bir heyecana kapılıp birbirlerine tam olarak açılmaması yahut var olan ileriye dönük kuşkularını rahatça söylememeleri nedeniyle sonu yıkımla biten vakaları sıkça gözlemlemek mümkün. o nedenle bu sürenin sakız gibi uzayıp gitmemesi için taraflardan biri acilen devreye girmeli ve sormalı: şimdi biz neyiz?

diğer yandan, yalnızlığın getirdiği can sıkıntısı nedeniyle başlayan flört girişimleri hüsranla bitmeye mahkum. biliyorsunuz kierkegaard’ın da dediği gibi “can sıkıntısı tüm kötülüklerin anasıdır.” kim kimin âhını aldıysa hemen yerine koysun. kimse üzülmesin.

demem o ki duyguları rafa kaldırdık. ama raflar sağlam değil. sahtelikle ve yapmacıklıkla bir işe girişip kimseyi oyalamanın da anlamı yok.

sene 2021 birini merak ettim dm kutusunu kurcalarken karşıma çıktı, bir birimizi hatırlamıyoruz da. fotoğraflar falan atılmış baya, mesajları okuyup gülme krizine girdim.

güzeldir,hojdur ama vakit kaybıdır. direkt konuyu evlenmeye getirmek iyidir. swh.

fotoğraf atıp birbirinizi uyandırdınız he. çılgın şeyler sizi.

ya ben simdi,

2020-2021'de no.1 konseri izliyorum youtube'dan. no.1 instagramdan konser vermis, pandemi diye.

ben tabi insta canlidan izlemedim, youtube kaydindan izledim. o insta canli chatinde biri, ay cok yakisikli yazmis.

o yorum benim aklimda yer edindi, 2023'e kadar, 3 sene.

dedim la boyle 1 kiz yorum atmisti no.1'e insta konserden izlemistim, o kizin insta hesabi ney acaba.

gittim konser kaydini buldum, kizin instasini buldum, arattim yazdim.

-selam, no.1 canli konserine 3 sene once ay cok yakisikli yazan sen misin?
+evet de sen kimsin?
-sey ben o konseri 3 sene once izledim, aklimda yer edindin buliyim dedim.

oyle 1 seydir yalnizlik. sonra bu kiza yurudum de sallamadi iste.

hadi bosverin neyse...

t: kur yapmak gibi 1 sey.

flörtleşmeyi hiç sevmiyorum. direkt konuya gir kardeşim. gelmiş bana methiyeler diziyor. ya yürü. yürü yürü hadi başka kapıya. yer mi lan anadolu çocuğu? zaten takatim kalmadı. kimseyle fingirdeşemem.

sevginin, aşkın, güzel olan tüm hislerin el ayak altına düştüğü bu dönem için uydurulmuş acınası bi fiil. yanlış çağda doğdu bazılarımız

flört ne lan?

gidersin bacım ben senden hoşlanıyorum dersin olacağına varır. ne salak salak işlerle uğraşıyorsunuz lan?

katılıyorum ayı'ya racona ters. delikanlı adama yakışmaz.

çok gömülmüş de flört etmek güzeldir lan.

#3268042 siz yine de bacım demeyin.*

hep anlamsiz buldugum eylemdi.

iliskiden korkanlarin "flortum yeaaoow" tribi bu.

bide sey var ya, "ya bugun bi flortumleydim, yarin da diger flortumle olacam"

e bildigin poligami lan bu !

bu arada poligamiye karsi degilim ama yasalar cercevesinde.