her şeyi bilen duyan gören tanrı
başlık "müşehhas" tarafından 25.07.2021 17:06 tarihinde açılmıştır.
1.
tek tanrı inancının genel geçer kaidesidir.
müminleri doğal olarak buradaki çelişkiyi göremez (bkz: dindar bilinç için çelişki söz konusu değildir)
peki nedir durum?
her şeyi bilen bir gücün artık görmeye ve duymaya ihtiyacı yoktur. her şeyi biliyorken görme ve duyma yetilerine sahip olması bir kusurdur (gereksiz fazlalıklar da kusurdur). yok eğer işittiği ve gördüğü için her şeyi biliyorsa bu da kusurdur zira tanrının bir insan gibi bilgileri işleyerek sonradan bildiği manasına gelir. duymaz ve görmezse de bilemeyeceği manasına gelir.
diğer taraftan görmek ve duymak fani canlıların çoğunda bulunan ve temel amacı “etraf hakkında bilgi ve malumat edinmek” olan duyulardır.
buradaki mantık hatası açıktır.
peki neden her şeyi bilen tanrıya ısrarla duyma ve görme yetisi iliştirilmiştir? kanımca iki sebebi vardır ve ikincisi kendi tezimdir:
1. antropomorfizm
2. tek tanrılı veya en büyük tanrının yer aldığı çok tanrılı inançlarda günah ve sevap önemli bir yer tutar. günah ve sevaplar önemli ise bunlara karşılık verecek, her an gözetleyen ve bunların farkında olan, yani şahit olan bir tanrı gerekir. yoksa tanrının günahları sadece bilmesi yeterince caydırıcı bir tınıya sahip değildir. dolayısıyla kulların günahlarını ve sevaplarını sadece bilen değil, bizzat iş üstündeyken müşahede eden (biri bizi gözetliyor hissi veren) bir tanrıya olan ihtiyaçtan dolayı bu iki sıfat vazgeçilmez olarak yer alır.
eskilerin tanrı için belirlediği “akıl eden saf akıl” önermesi bu bağlamda hatırlanasıdır.
müminleri doğal olarak buradaki çelişkiyi göremez (bkz: dindar bilinç için çelişki söz konusu değildir)
peki nedir durum?
her şeyi bilen bir gücün artık görmeye ve duymaya ihtiyacı yoktur. her şeyi biliyorken görme ve duyma yetilerine sahip olması bir kusurdur (gereksiz fazlalıklar da kusurdur). yok eğer işittiği ve gördüğü için her şeyi biliyorsa bu da kusurdur zira tanrının bir insan gibi bilgileri işleyerek sonradan bildiği manasına gelir. duymaz ve görmezse de bilemeyeceği manasına gelir.
diğer taraftan görmek ve duymak fani canlıların çoğunda bulunan ve temel amacı “etraf hakkında bilgi ve malumat edinmek” olan duyulardır.
buradaki mantık hatası açıktır.
peki neden her şeyi bilen tanrıya ısrarla duyma ve görme yetisi iliştirilmiştir? kanımca iki sebebi vardır ve ikincisi kendi tezimdir:
1. antropomorfizm
2. tek tanrılı veya en büyük tanrının yer aldığı çok tanrılı inançlarda günah ve sevap önemli bir yer tutar. günah ve sevaplar önemli ise bunlara karşılık verecek, her an gözetleyen ve bunların farkında olan, yani şahit olan bir tanrı gerekir. yoksa tanrının günahları sadece bilmesi yeterince caydırıcı bir tınıya sahip değildir. dolayısıyla kulların günahlarını ve sevaplarını sadece bilen değil, bizzat iş üstündeyken müşahede eden (biri bizi gözetliyor hissi veren) bir tanrıya olan ihtiyaçtan dolayı bu iki sıfat vazgeçilmez olarak yer alır.
eskilerin tanrı için belirlediği “akıl eden saf akıl” önermesi bu bağlamda hatırlanasıdır.
devamını gör...