toplumun ayrımını yapması gereken iki sistem üzerine okumalardır.

islami siyaset, hakim olduğu yıllar içinde toplumsal karşılığı olan bir sistemdi. zengin ile fakir arasında sosyal eşitliği vaadeden, kölelerin, ezilmişlerin haklarını savunan, toplum içinde var olan çatışmaları minimize etmeyi amaçlayan bir görüş ile islamiyetin ilk yıllarında büyük bir alana hakim oldu.

peygamberimiz'in(saa), henüz 40 kişi olan müslüman topluma ; " ben bu toplumda rum ve kisra'nın fatihlerini görüyorum" müjdesi, bir mucizeden ziyade, bir toplumsal okuma idi.

çünkü islami siyasette vaadedilen şey; adalet, toplumsal barış, etnik kimliklerin üstünlük sebebi olmaması, can ve mal güvenliği gibi konularda güvenin tesis edilmesi üzerine idi.

bu sistem, 40 yıl gibi bir zaman diliminde dönemin süper güçlerini yerle bir etti. çünkü vaadedilen sistemin toplumsal bir karşılığı vardı.

peygamberimiz'in vefatından sonra, ilk iki halife dönemi islami siyasetin meyvelerinin toplandığı dönem idi. üçüncü halife başa geçince işleyiş değişti. arapçılığın ve kabileciliğin öne çıktığı, ehliyetsiz insanların yönetici olduğu bir döneme girilmişti. bu dönemde birkaç cesur, korkusuz sahabe dışında zulme ses çıkaran kimse kalmamıştı.

ebuzer çöllere sürgün edilmesine rağmen; siyasal islamın, islami siyasetin önüne geçmemesi için çabaladı. ammar kaburga kemiklerinin kırılmasına rağmen hakkı, haksızlığı yapan despot zihniyetin yüzüne haykırdı.

üçüncü halife dönemi; siyasal islamın, islami toplumu örümcek ağı gibi sardığı dönemdir. bu dönemde zengin araplar daha zengin ve güç sahibi olmuş, fakir halk ise tıpkı islamiyet öncesi dönemde olduğu gibi fakirleşmişti. dicle ve fırat nehirleri arasındaki dönemin en verimli toprakları emeviler için sadece bir arka bahçe değerinde idi.

siyasal islamın açtığı yaralar, halkın dayanma gücünü yok etti. halk, üçüncü halifenin öldürüleceği sürece giden yola girmişti. üçüncü halife öldürülünce, hz. ali (as) başa geçti. ali, kendi döneminde üç muharebeye girdi. aslında, ali'nin(as) tek bir düşmanı vardı; siyasal islam!

ali'nin (as) etrafında yoksul ve fakir insanlar yer alırken, muaviye'nin etrafında ise zengin ve güçlü insanlar yer alıyordu. ali, "dünya ahiretin tarlasıdır" diyordu. muaviye ise, rum ve kisra nın yeşil köşklerini etrafını saranlara vaadediyordu.

hz. ali(as) ve muaviye karşı karşıya geldi. mızrağın ucuna takılan kur'an sayfaları, konuşan kur'an'ı mağlub etti. bu mağlubiyet esasında siyasal islamın, islami siyaseti mağlub etmesidir. tıpkı mısır'da kur'an tefsiri yapan seyyid kuttub'u öldüren zihniyetin, aynı zamanda kur'an karisi abdussamet'e devlet nişanesi vermesi gibi bir durum meydana gelmişti.

ali(as) nin başına değen kılıç darbesi, islami siyasetin sonu, siyasal islamın ise islami topraklarda günümüze değin hakim olmasının yolunu sonuna kadar açmıştı.

zamanında bu konu ile girdiğim tanımı alta bırakıyorum.
#695510
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"islami siyaset ve siyasal islam üzerine okumalar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim