1.
katherine mansfield'ın bir öyküsü.. virginia woolf kadar uçlarda gezmese de kadının toplumdaki yeriyle alakadar olan feminist bir yazardır..
bu öyküdeki karakterlerini seçerken anti-feminist görüşleri olan, acı, kibir, eziklik gibi insana hemen işleyen, belirgin duyguların dışavurumuyla anlatmaya çalışmış.. karşıt görüşe başvurarak tezini sunan ender öykülerdendir.. kendisini önemli kılan da bu yapısıdır.. bir çeşit ilkel diyalektik (tez - anti-tez, sentez) örneğidir.. sadece karakter isimleri bile ne çeşit bir protestoyla karşı karşıyayız ipucu veriyor: duquette, dick, mouse.. isimlerin değil de çağrışımların mücadelesi gibi..
(türkçe çevirilerinin hepsine bakmadım ama benim baktığım çeviride öyküde geçen kadının adı mouse ve fare olarak çevrilmiş.. arkadaşım karakter isimlerini neden çeviriyorsun! isim çevrilebilir mi!! dick'e de y...rak deseydin o zaman). oh là là là !
“şu kahverengi sakallı beyefendiyle le kipling
tartışan çok seçkin genç hanım gerçekten benim ayağıma mı
basıyor?” ve ben de onunkine basıncaya kadar, asla emin
olamıyordum gerçekten.
tuhaf, değil mi? benim hiç de genç kızların rüyalarındaki
erkeğe benzer yanım yok... ufak tefeğim, zayıfım, zeytin
rengi tenim, uzun kirpikli kara gözlerim, kısa kesilmiş ipek
gibi kara saçlarım, gülümsediğim zaman ortaya çıkan küçük
kare dişlerim var. ellerim yumuşak, küçük. bir keresinde
ekmekçideki kadın bana şöyle dedi: “sizde güzel küçük
hamur işleri yapacak eller var.” itiraf ederim ki, giysilerim
olmadan epey çekiciyim. neredeyse kız gibi etine dolgunum,
düzgün omuzlarım var, sol dirseğimin üstüne ince altın
bileklik takıyorum.
bu öyküdeki karakterlerini seçerken anti-feminist görüşleri olan, acı, kibir, eziklik gibi insana hemen işleyen, belirgin duyguların dışavurumuyla anlatmaya çalışmış.. karşıt görüşe başvurarak tezini sunan ender öykülerdendir.. kendisini önemli kılan da bu yapısıdır.. bir çeşit ilkel diyalektik (tez - anti-tez, sentez) örneğidir.. sadece karakter isimleri bile ne çeşit bir protestoyla karşı karşıyayız ipucu veriyor: duquette, dick, mouse.. isimlerin değil de çağrışımların mücadelesi gibi..
(türkçe çevirilerinin hepsine bakmadım ama benim baktığım çeviride öyküde geçen kadının adı mouse ve fare olarak çevrilmiş.. arkadaşım karakter isimlerini neden çeviriyorsun! isim çevrilebilir mi!! dick'e de y...rak deseydin o zaman). oh là là là !
“şu kahverengi sakallı beyefendiyle le kipling
tartışan çok seçkin genç hanım gerçekten benim ayağıma mı
basıyor?” ve ben de onunkine basıncaya kadar, asla emin
olamıyordum gerçekten.
tuhaf, değil mi? benim hiç de genç kızların rüyalarındaki
erkeğe benzer yanım yok... ufak tefeğim, zayıfım, zeytin
rengi tenim, uzun kirpikli kara gözlerim, kısa kesilmiş ipek
gibi kara saçlarım, gülümsediğim zaman ortaya çıkan küçük
kare dişlerim var. ellerim yumuşak, küçük. bir keresinde
ekmekçideki kadın bana şöyle dedi: “sizde güzel küçük
hamur işleri yapacak eller var.” itiraf ederim ki, giysilerim
olmadan epey çekiciyim. neredeyse kız gibi etine dolgunum,
düzgün omuzlarım var, sol dirseğimin üstüne ince altın
bileklik takıyorum.
devamını gör...