orijinal adı: illmitz
yazar: susanna tamaro
yıl: 2014
kitap kendi varlığını sorgulayan, iç benliği ile bir hesaplaşma içerisinde olan ana karakterimizin, kökeninin bulunduğu avusturya'ya gitmesini ve orada yaşadıklarını konu alır.
yazar: susanna tamaro
yıl: 2014
kitap kendi varlığını sorgulayan, iç benliği ile bir hesaplaşma içerisinde olan ana karakterimizin, kökeninin bulunduğu avusturya'ya gitmesini ve orada yaşadıklarını konu alır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "darksideofthemoon" tarafından 10.08.2021 10:45 tarihinde açılmıştır.
1.
susanna tamaro'nun can yayınları'ndan okuduğum muhteşem romanı. bir içsel yolculuk öyküsü. var olmanın, varoluş sancısının, ben kimim, neyim, neden yaşıyorum gibi soruların kendi iç dünyasında yarattığı karmaşasının sancılı ama sıcak öyküsü diyebilirim. varoluşçuluk meselesine kafayı takanlar (benim gibi) için çıtır çerezlik bir roman diyebilirim.
roma'da yaşayan baş kahramanımız, varoluş sancıları çekerken, ailesinin, köklerinin geldiği yer olan avusturya'nın bir köyüne gider ve orada bu iç karmaşasına yanıtlar bulmaya çalışır. aslında bu bir iç hesaplaşma yolculuğu, bir kaçış belki de bir yüzleşmedir. kitabı okurken hissettiğim şey sanki kurgu bir roman değil de bir anı kitabı okuyorum. o kadar gerçek ki her şey. kitap sizi içine çekiyor. birden bire bir arkadaşınızın anısının içinde gibi hissediyorsunuz. sonrasında kitabı okurken yazarla özdeşlik kurup kendi iç hesaplaşmanızı yapabilirsiniz yani kendinizi sorgulayabilirsiniz. kendinize ne kadar yabancısınız, geldiğiniz yere, ailenize, kültürünüze ne kadar yabancısınız. tıpkı bir (bkz: nuri bilge ceylan) filminde gibi..
sussanna tamaro bu kitabı yazdığında henüz 20'li yaşlarındaymış. muhtemelen kendisi de iç huzursuzlukla boğuşuyordu o yıllarda. ve çözümü gitmekte bulmuştu kahramanımız gibi.
kahramanımızın yalnızlığı, kız kardeşinin ve annesinin ölümü, şehirde yaşadığı bunalım ve acaba orada bu huzursuzluğum geçer mi diye gidişi. sizce gider mi? içimizdeki bu 'bulantı' bu kendimize bile 'yabancı' oluşumuz nasıl geçer?
buradan yine her büyük yazar ve eserde olduğu gibi varoluşçu felsefeye (bkz: albert camus) ye ve (bkz: jean paul sartre) e selam çakıyoruz.
kökler, yollar ve yitik benler varoluşçuluk üzerine yazılmış güzel bir roman...
roma'da yaşayan baş kahramanımız, varoluş sancıları çekerken, ailesinin, köklerinin geldiği yer olan avusturya'nın bir köyüne gider ve orada bu iç karmaşasına yanıtlar bulmaya çalışır. aslında bu bir iç hesaplaşma yolculuğu, bir kaçış belki de bir yüzleşmedir. kitabı okurken hissettiğim şey sanki kurgu bir roman değil de bir anı kitabı okuyorum. o kadar gerçek ki her şey. kitap sizi içine çekiyor. birden bire bir arkadaşınızın anısının içinde gibi hissediyorsunuz. sonrasında kitabı okurken yazarla özdeşlik kurup kendi iç hesaplaşmanızı yapabilirsiniz yani kendinizi sorgulayabilirsiniz. kendinize ne kadar yabancısınız, geldiğiniz yere, ailenize, kültürünüze ne kadar yabancısınız. tıpkı bir (bkz: nuri bilge ceylan) filminde gibi..
sussanna tamaro bu kitabı yazdığında henüz 20'li yaşlarındaymış. muhtemelen kendisi de iç huzursuzlukla boğuşuyordu o yıllarda. ve çözümü gitmekte bulmuştu kahramanımız gibi.
kahramanımızın yalnızlığı, kız kardeşinin ve annesinin ölümü, şehirde yaşadığı bunalım ve acaba orada bu huzursuzluğum geçer mi diye gidişi. sizce gider mi? içimizdeki bu 'bulantı' bu kendimize bile 'yabancı' oluşumuz nasıl geçer?
buradan yine her büyük yazar ve eserde olduğu gibi varoluşçu felsefeye (bkz: albert camus) ye ve (bkz: jean paul sartre) e selam çakıyoruz.
kökler, yollar ve yitik benler varoluşçuluk üzerine yazılmış güzel bir roman...
devamını gör...