pentagram'ın unspoken albümünün en iyi şarkılarından. osmanlı devletinin şehzadeleri kafese kapatma sistemi, yarım asır kafeste kaldıktan sonra tahta çıkan 3. osman gözünden anlatılır..

wish that ı had been born long before
my brother's got me up against the wall
of my siblings ı'm the lucky one
left alive here where there is no sun
ı was put here at the age of four
fifty odd years spent behind a door
one more day and ı will be the king
people will believe it, they'll believe in anything

see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage

thirteen yards of dusty dungeon floor
ıs the longest path ı've walked before
they took me out into the glaring sun
and still they tell me ı'm the lucky one
single out the weak link in the chain
a generation damaged in the brain
ı'll lift my head up high and see the sun
and then when it's my turn, ı'll make sure that ı spare no one

see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage

whose hands are these? they reach in and take my own life
with my hands... but ı've killed my brothers, too. when ı had to.
ı have no doubt. ı have no soul. whose hands are these?
who took away the light? who has the right? who gives a damn!
"do what you will" shall be the whole of the law!"
devamını gör...
pentagram'ın insanı coşturan şarkılarındandır. manyak gibi 4 şubat 2007 konser kaydını izliyorum, orada bir şarkısından sonra geliyor. mükemmel bir ikili ve ikisi de bende mükemmel hisler oluşturuyorlar. anlatmaya gerek yok görüyorsunuz**.

devamını gör...
(bkz: 3. osman)
devamını gör...
pentagram'ın osmanlı dönemindeki kafes usulünü tam 51 yıl tahtı bekleyen üçüncü osman'ın gözünden anlattığı güzel bir parça. şarkının sözlerini tarihle harmanlayıp anlatmaya çalışacağım.

öncelikle osmanlı devletinde on yedinci asra gelinceye kadar padişahı belirlemede yerleşik bir usulün olmadığını söylemek lazım. bu anlayışın bir yansımasına fatih kanunnamesi'nde geçen "evladımdan her kime saltanat müyesser olursa" kısmını örnek olarak verebiliriz. belki bu şekilde tahta en liyakatli olanın geçeceği düşünülmüştür. eski türk devlet geleneğinde tahta kimin geçeceği konusunda yerleşik bir usulün olmamasını, devletin sadece hükümdarın değil, hükümdarlık ailesinin ortak bir malı olmasına dayandırabiliriz. bunun sonucu olarak tahtta birden fazla kişinin söz hakkına sahip olması bir sorun teşkil etmiş ve on yedinci asra kadar tahta geçmede iki farklı usul kullanılmıştır.

bunlardan birincisi seçim usulüdür. padişah öldüğünde yerine geçecek şehzade merkezdeki dar bir kadronun seçimiyle belirlenir. ikinci usul ise tahttaki padişah tarafından yerine geçecek kimsenin belirlenmesidir. buna ahd denir.

osmanlı tarihinde on yedinci asra kadar bu iki yolun dışında olmak üzere başka bir yol ile tahta çıkan tek padişah yavuz sultan selim'dir. babası ikinci bayezıt'ın, şehzade ahmed'i veliaht olarak düşündüğünü anlayan selim, arkasına yeniçerilerin de desteğini alarak, bir nevi zor kullanarak, babasının tahtı kendisine bırakmasını sağlamıştır.

tüm bunlar tahtta birden fazla kişinin söz sahibi olması sebebiyle taht mücadelelerine engel olamamıştır. taht kavgalarını önlemenin bir yolu olarak, tahta geçen osmanlı padişahının nizam-ı alem için hayatta bulunan kardeşlerini katlettirmesi uygun görülmüştür.

konuyu biraz açmak gerekirse, kardeş katlinden kasıt, tahta geçen padişaha isyan eden ve onu devirip yerine geçmek isteyen şehzadelerin öldürülmesi değil, buna teşebbüs dahi etmeyen şehzadelerin öldürülmesidir. hatta bu durum çocuk yaşta şehzadeleri de kapsamış ve halk nazarında büyük tepki çekmiştir. osmanlı tarihi boyunca bu şekilde öldürülen şehzade sayısı elli civarındadır.

çocuk yaşta şehzadelerin öldürülmesinin en uç örneği üçüncü mehmet döneminde gerçekleşmiştir. tahta çıkar çıkmaz ilk işi bebek yaşta 19 kardeşini boğdurtmak olmuştur. (20 kız kardeşini ve babasının hamile bıraktığı cariyeleri ve daha sonrasında 16 yaşındaki oğlunu da öldürtmüştür. babası (gbkz: üçüncü murat)'ın 130 çocuğu olduğu söylenir.) sonrasında kafes usulünü getirmiştir. oğlu birinci ahmet de tahta geçecek şehzadenin çocuk yaşta olması sebebiyle ekber ve erşed sistemini getirmiştir.

kafes sistemi ile şehzadelerin sancağa çıkma uygulaması son buldu. bu durum sarayda dışarıdan izole bir şekilde hayat süren şehzadeler üzerinde ruhsal ve fiziksel anlamda genellikle kötü bir etki bırakmıştır. kafesten çıkma ihtimalleri ekber ve erşed sistemine göre tahta çıkmaya uygun olmalarıydı. ekber ve erşed sistemi tahta en yaşlı ve aklı başında olanın geçmesini şart koşmuştur. böylelikle padişahı belirlemede yerleşik bir usul oluşmuş ve kardeş katlinin önüne geçilmiştir.

evet, şimdi ufaktan şarkıya geçiş yapmaya çalışalım. şarkıya konu olan üçüncü osman tam 51 yıl kafes hayatı yaşamıştır. kafes hayatında şehzadeler dışarıdan izole bir şekilde ya eceliyle ölmeyi ya da bir gün tahta çıkmayı bekliyorlar. dünyadan bir haber olmaları sebebiyle tahta çıktıklarında devlet işlerinde genellikle başarı gösteremez, onların yerine devlet işlerine vezirler bakar. kafes hayatlarında çocuk sahibi olmaları yasaktır. maksat şehzade sayısının tutulup olası bir taht mücadelesine sebebiyet verilmemesidir. tahta geçmeye uygun kişi sayısının çokluğu, tahta geçen kişinin uzun yıllar tahtta kalma gibi bir kaç ihtimal sebebiyle, üçüncü osman 51 yıl boyunca kafes hayatı yaşamıştır. kaldı ki bu en uzun kafes süresidir.

şarkı sözlerini dikkate alarak bir kaç şey söylemek gerekirse, çok önceden doğmuş olmayı dilemiş midir? kesinlikle. kafes hayatı bir zindan hayatı gibi midir? evet, fakat ortada bile isteye yapılmış bir kötülük yok. yine de ruhsal ve fiziksel olarak şehzadeleri yıpratan bir süreç. hele hele bu süre 51 yıl ise şarkıdaki ima adeta gerçek gibi. sıra ona geldiğinde kimsenin canını bağışlamamış mıdır? hayır, tahtta kısa süre (3 yıl) kalmış, istanbul yangınlarını saymazsak nispeten sakin geçen bir dönemde padişahlık yapmıştır. fakat içinden bunları geçirmediğine kimse yüzde yüz emin olamaz.
şarkıda geçen "kardeşlerimi de öldürdüm ben yapmam gerektiğinde" geçmişe atıf muhtemelen. şarkının sonundaki, "ne yaparsan yap" tek kanun olacak! kısmı aleister crowley'e ait bir söz. o adam başka bir dünya zaten. swh
devamını gör...
koşu bandında adeta bir aslansın... o gazla dışarı çıkıp koşsan var ya mirkelam yetişemez öyle bir motivasyon. ....lan yediniz lan osmanı vicdansızlar..
devamını gör...
spor yaparken en gaz aldığım şarkılardan biri.
devamını gör...
hareket halinde degilseniz kesinlikle dinlenilmemesi gereken bir parca.
insanı bi sekilde harekete geciriyor, yerinde durdurtmuyor.
devamını gör...
çok dinledim yerel metal konserlerinde. ayrı bir yeri vardır.
vokal arkadaşlarım ve eski sevgililerime de sevgiler be.
ne de güzel söylüyorlar canlarım benim.

müthiş gaz bir parçadır, dinlenilesi!
devamını gör...
erken ergenliğimde en sevdiğim pentagram şarkısıydı ancak hiç bilmiyordum ne anlattığını.
tanım: manasını an itibariyle öğrenip bir kez daha sevdiğim pentagram şarkısı. açıp dinleyeyim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"lions in a cage" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim