orijinal adı: 古道具 中野商店 [furudōgu nakano shōten]
yazar: hiromi kawakami
yayım yılı: 2005
bir eskici dükkanını merkez alarak, geçmişle gelecek arasında gidip gelen, hüzünlü ve umut dolu anlarla dolu, insan ilişkilerinin ve yalnızlığın derinlemesine incelendiği bu kitapta hitomi'nin yaşamını okuyoruz.
yazar: hiromi kawakami
yayım yılı: 2005
bir eskici dükkanını merkez alarak, geçmişle gelecek arasında gidip gelen, hüzünlü ve umut dolu anlarla dolu, insan ilişkilerinin ve yalnızlığın derinlemesine incelendiği bu kitapta hitomi'nin yaşamını okuyoruz.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "0rene" tarafından 27.07.2024 07:23 tarihinde açılmıştır.
1.
hiromi kawakami’nin bay nakano'nun eskici dükkanında çalışan hitomi'nin yaşamına bizi tanık ettiği kitabı.
esasen pek sevmediğim tarzda bir kitap. belli bir olay olmuyor çünkü daha çok hitomi'nin günlük hayatının bir kısmından oluşuyor.
fakat tarzına rağmen sevdiğimi söyleyebilirim. o gençlik aşkı ile ilgili kısımlar mercek gibi herkesin yaşadığı ya da yaşayabileceği şeyleri gösteren kısımlardı.
bay nakano ve kardeşi de çok güzel yazılmış karakterlerdi bence. kendine has iki bambaşka kardeş ama iyi de anlaşıyorlar. kardeşlik bu değil midir zaten? diger yan karakterlerin de hepsinin bir hikayesi olması kitabı güzel kılan detaylardandı.
gelelim takeo'ya. ne kadar gerçek bir karakterdi diyorum sadece tüm karakterlerde bir kurgusallik vardi ama takeo sanki yan komşum, o kadar rahat kabullendim kendisini.
kitabın asıl olayı olan ufak tefek eşyalardan da bahsetmeden geçemeyeceğim. her bölümde hepsine bir anlam yüklenmiş olması cok güzel bir ayrıntıydı. kağıt ağırlığı, elbise, vazo gibi sıradan şeylerden neler çıkabiliyor öyle! yazarı sevdim gerçekten. yavaş ama keyifli bir tarzı var.
esasen pek sevmediğim tarzda bir kitap. belli bir olay olmuyor çünkü daha çok hitomi'nin günlük hayatının bir kısmından oluşuyor.
fakat tarzına rağmen sevdiğimi söyleyebilirim. o gençlik aşkı ile ilgili kısımlar mercek gibi herkesin yaşadığı ya da yaşayabileceği şeyleri gösteren kısımlardı.
bay nakano ve kardeşi de çok güzel yazılmış karakterlerdi bence. kendine has iki bambaşka kardeş ama iyi de anlaşıyorlar. kardeşlik bu değil midir zaten? diger yan karakterlerin de hepsinin bir hikayesi olması kitabı güzel kılan detaylardandı.
gelelim takeo'ya. ne kadar gerçek bir karakterdi diyorum sadece tüm karakterlerde bir kurgusallik vardi ama takeo sanki yan komşum, o kadar rahat kabullendim kendisini.
kitabın asıl olayı olan ufak tefek eşyalardan da bahsetmeden geçemeyeceğim. her bölümde hepsine bir anlam yüklenmiş olması cok güzel bir ayrıntıydı. kağıt ağırlığı, elbise, vazo gibi sıradan şeylerden neler çıkabiliyor öyle! yazarı sevdim gerçekten. yavaş ama keyifli bir tarzı var.
devamını gör...
2.
bay nakano'nun işlettiği eskici dükkanı ve orada çalışan hitomi'nin ağzından okuduğumuz kitap. çok fazla karakter yok ve hepsinin hayatına bir şekilde değiniyor. hitominin gözünden hepsini görüyoruz. kitabın dili çok sade ve bu yüzden akıcı ilerliyor. ama bu kitapta beni çok da içine çekemeyen bir şeyler vardı.
bazı kitapları yazarlar için bazılarını türleri bazılarını ise sırf ismini beğendiğim için okurum. bu benim için ismini beğenip de okumaya başladığım bir kitap oldu. kötü diyemem ama sevdim de diyemiyorum tam olarak. bana biraz matt hainsin gece yarısı kütüphanesini andırdı. herkes çok sevmişti onu da ama ben eh işte demiştim. aynı şeyleri hissettim diyebilirim .
evet karakter kendini ve diğer karakterleri çok güzel anlatıyor ama sanki bir şeyler havada gibi. olay örgüsü yok da sanki hitominin günlüğünü okuyoruz. sonra hitomi aynı yerde çalıştığı takeo ya aşık oluyor. tabii takeo kadar ruhsuz ve düz birinden nasıl karşılık alırsa. yani take öyle görünüyor da çok bizden biri gibi. onun o donuk hallerini sevdim. karakterlerin her birinin hayata bakışı güzeldi ve tabii ki eskici dükkanı. çünkü ne kadar görsek de dikkatimizi çekse de oradaki eşyalara verilen anlamları bilemiyoruz. ayrıca orada çalışıyor da malzeme alıyor satıyor gibi hissetmek de güzeldi.
sadece çok havada bir 225 sayfaydı benim için. kafa dağıtmak, öylesine bir şeyler okumak için okunur.
ayrıca sanırım hiç japon edebiyatı okumadığımdan kaynaklı isimlere ilk başta adapte olmakta zorlandım resmen. belki de bu edebiyata daha çok şans vermeliyim.
bazı kitapları yazarlar için bazılarını türleri bazılarını ise sırf ismini beğendiğim için okurum. bu benim için ismini beğenip de okumaya başladığım bir kitap oldu. kötü diyemem ama sevdim de diyemiyorum tam olarak. bana biraz matt hainsin gece yarısı kütüphanesini andırdı. herkes çok sevmişti onu da ama ben eh işte demiştim. aynı şeyleri hissettim diyebilirim .
evet karakter kendini ve diğer karakterleri çok güzel anlatıyor ama sanki bir şeyler havada gibi. olay örgüsü yok da sanki hitominin günlüğünü okuyoruz. sonra hitomi aynı yerde çalıştığı takeo ya aşık oluyor. tabii takeo kadar ruhsuz ve düz birinden nasıl karşılık alırsa. yani take öyle görünüyor da çok bizden biri gibi. onun o donuk hallerini sevdim. karakterlerin her birinin hayata bakışı güzeldi ve tabii ki eskici dükkanı. çünkü ne kadar görsek de dikkatimizi çekse de oradaki eşyalara verilen anlamları bilemiyoruz. ayrıca orada çalışıyor da malzeme alıyor satıyor gibi hissetmek de güzeldi.
sadece çok havada bir 225 sayfaydı benim için. kafa dağıtmak, öylesine bir şeyler okumak için okunur.
ayrıca sanırım hiç japon edebiyatı okumadığımdan kaynaklı isimlere ilk başta adapte olmakta zorlandım resmen. belki de bu edebiyata daha çok şans vermeliyim.
devamını gör...