bienal için gidilen yer. evet. alakam bu kadar. beyoğlu'nda. bir de salt galata var güzel yerler arasında. orayı daha çok seviyorum. böyle de vasıfsızım.
devamını gör...
2005'te kurulan vakıf müzesi.
osmanlı'yı çizen oryantalist ressamlarının eserlerinin bulunduğu devamlı sergi favorim. ayrıca meşhur kaplumbağa terbiyecisi de burada sergileniyor.
bir de 2017'deki bienalde kutu içindeki strafor yiyen solucanları gördüğümde beni dumura uğratan müze. tüm kat berbat koktuğu için sanat bu mudur diye sorgulatmıştı bana.
devamını gör...
yine yolum istanbula düşmüş, ertesi gün halletmem gereken bir iş var. erken gelip, ucuz paspal bir otele yerleşmişim, tanıdığım bir sürü arkadaşım var, ama kendi başıma takılmak istiyorum, onlarla görüşüp ne yapacağım. hem beyoğlunda pera müzesine, picassonun orjinal gravürleri gelmiş, bu sergiye gitmek için eminönünden istiklale kadar yürüyerek gidiyorum.

müze sakin, pek kimse yok, saat daha dört. picassonun karakalem gravürleri muhteşem, kübizmi en iyi picassonun gravürlerinden tanıyabilirsiniz. kaotik bir atmosferde, üç boyutlu tasvirler, insanı baya etkiliyor.

derken, picassonun gravürlerini bitirip yukarı çıkıyorum. yukarda osman hamdi beyin, kaplumbağa terbiyecisi adlı tablosunun ilk versiyonu sergileniyormuş, ögrenince baya bi heyecanlanmıştım, ama picassoyu es geçemedim. sonra yukarı çıktım, diğer bütün eserleri umursamadan en baş köşeye asılmış, osman hamdi beyin, kaplumbağa terbiyecisi adlı eserini gördüm.

aman allahım muazzam renkler kullanmış, orjinalinin bu kadar etkileyici olacağını tahmin etmezdim, dakikalarca inceledim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

birden o büyüleyici anı, büyüleyici bir ses bozdu.

-daha önce bu tabloya, böyle bakan birini görmedim.

kafamı çevirmeden - nasıl bakıyormuşum ki, dedim. -tam olarak, hayranlıkla bakıyorsunuz dedi. zarif bir kadına, çırıl çıplak yakalanmışım gibi hissettim. hala kafamı çevirip kim olduğuna bakmadan, - sizde de aynı şeyı uyandırmıyor mu, diye sordum.

-güzel bir tablo, bir haftadır görüyorum, neden böyle bir tablo çizmiş ki diye düşündüm bi ara, hepsi bu kadar. pek birşey hissedemedim. dedi.

hala tabloya bakarken, - burda mı çalışıyorsunuz, diye sordum. -evet, tabloyla ilgili bilgi almak ister misiniz? dedi. - evet lütfen bildiklerinizi anlatın. dedim.

arkamdan gelen şuh şes, türkçeyi o kadar iyi kullanıyordu ki, keskin ve vurgulu cümlelerle -bu tablo, osman hamdi beyin en meşhur tablosu, orjinal adı kaplumbağalar ve adam, fakat kaplumbağa terbiyecisi olarak bilinir. bu tablonun iki versiyonunu yapmış ressam, sizin baktığınız 1. versiyon 1906 yılında yapılmış, tuval üzerine yağlı boya, uzun zamandır müzemizde sergiliyoruz.dedi

biraz sıkılmış bir ses tonuyla - bunlar kimin umrunda. dedim kokusunu alabiliyordum vanilya, mandalina tarçın ve manolya karışımı bir koku sürmüş - bu tabloda ne anlatıyor, onu biliyor musun ? diye sordum.

-hayır, üzgünüm. pek bir şey anlamadım. bayadır bakıyorsunuz, sizce ne anlatıyor.dedi. alınmıştı ama bozuntuya vermiyordu.

-geri kalmış bir toplumu, çağdaşlaştırmaya çalışan, bir aydının yorgun halini anlatıyor, bu tablo.dedim.

hala yüzünü görmediğim o ses, cevap vermedi. muhtemelen tablonun büyüsüne kapılmıştı, şimdi istediğim yere getirdim onu sonunda. bakalım bu tabloya benim gibi hayranlıkla bakan biri nasıl görünüyormuş. kafamı çevirdim ve aman tanrım bu kadın tablodan ve sesinden daha büyüleyici, üstelik yüzündeki o ifade. gözlerini tablodan alıp bana baktı. yaklaşık on saniye bakıştık. bir erkeğe böyle bakmak utandırır her kadını, nazikçe bileğindeki saatine baktı ve müze beş dakika sonra kapanıyor dedi. - öyleyse bir şeyler içmeye gidebiliriz. dedim.

hayır, diyemedi tam 3 saniye aptalca sırıttı. - belki başka zaman dedi. başka zaman olmaz, yarın istanbuldan ayrılıyorum, yakınlarda bildiğim çok güzel bir yer var, çok vaktini almak istemiyorum. sadece bir iki saat oturup birşeyler içer, manzarayı izleriz dedim. - peki ama sadece bir saat gerçekten işlerim var sonrasında 15 dakika sonra müzenin karşısındaki durakta olurum. dedi

kızı tarif etmedim hiç,

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

peradan istiklale çıkıp, tünele doğru yürüdük biraz

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


az ileride kumbaracılar sokağına girdik. leb-i derya diye muhteşem bir mekan var. yukarı terasa çıktık. istanbulun en güzel manzarası bence ordan görülüyor. akşam üstü bir başka zaten. her zaman oturduğum yere oturdum, o da yanıma oturdu iki bira söyledik ve sadece manzarayı izledik.

leb-i derya da şöyle bir mekan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


üçüncü birayı bitirdikten sonra, benim lavaboya gitmem lazım, diyip kalktım. içerde hesabı ödeyip, o güzel kadını orda bırakıp gittim.
devamını gör...
şimdilerde çok güzel sergilere ev sahipliği yapan müze. süresiz sergilerinin içinde zaten çok değerli eserler var, onlardan bahsetmeyeceğim.
bu aralar son iki kat tamamen bizans'a ayrılmış vaziyette. ''istanbul’dan bizans’a: yeniden keşfin yolları, 1800–1955'' sergisiyle osmanlı döneminde bizans'ın tekrar keşfedilmesi ve istanbul'daki bizans mirasının tekrar araştırılmaya başlanmasıyla ilgili çeşitli eser, animasyon ve belgeler sergileniyor. daha fazla bilgi

bir üst katta ise ''istanbul’da bu ne bizantinizm!: popüler kültürde bizans'' adlı sergide popüler kültürde bizans'ın yeri anlatılmış. oyunlar, filmler, müziklerden resimlere kadar bizans kültürünün etkilediği her türlü yapımdan bir koleksiyon oluşturulmuş. daha ayrıntılı bilgi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu sergiye özellikle bayıldım. bizans dünyasını günümüzün tarzlarıyla birleştiren, konstantinopolis'i cyberpunk havasına büründüren çeşitli tabloları, çizgi romanları, filmlerden sahneleri, bizans'la ilgili yapılmış türk filmlerini ve hatta bizans'ın modaya etkisini anlatan kıyafetleri görebileceğiniz, çok ayrıntılı düşünülmüş bir sergi olmuş. ayrıca neon ışıkların hakim olduğu bir kat burası, eski dünyayı günümüze uyarlarken tabi ki neon ışıklar kullanılacaktı. bayıldım. keşke kalıcı sergi olsa diyeceğim ama elektrik faturası çok gelir.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bahsettiğim iki sergi de 6 mart'a kadar açık. ayrıca müze çarşamba günü öğrencilere, cuma günü saat 18-22 arası herkese ücretsiz. biraz sıra bekleyebilirsiniz, müzeye girmek için sıra beklemek güzel.
görsel kaynak: ben.
devamını gör...
göbeklitepe’yle ilgili önemli bir çalışmaya imza atan isabel munoz’un sergisine ev sahipliği yapan müzedir.
devamını gör...
6 katlıdır. öğrenci olanlara giriş ücreti 40₺ diğerlerine 80₺ dir. her katında ayrı güzel sergiler ve sanat eserleri bulunmaktadır. ben 6.kattan başlamanızı tavsiye ederim aşağıya doğru inersiniz. merdiven ve asansör şeklinde 2 seçeneği mevcut. isabel munoz’un çalışmalarına ev sahipliği yapmış bununla beraber cansu yıldıram gibi değerli sanatçıların eserlerinin bulunduğu diğer katlar da bizlere görsel şölen sunuyor diyebilirim. benim en sevdiğim kısım istanbuldaki yaşayan göçmen insanların hayatlarının anlatıldığı birçok yönüyle istanbulun işlendiği kaliteli sanatçıların olduğu sergiydi. hayran kaldığımı belirtmek isterim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"pera müzesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim