türk dizisi izleyince yaşanan iq kaybı

asla katılmadığım bir başlık . çok çok az da olsa kaliteli dizilerin yapıldığını düşünüyorum .
ayrıca yerli dizi yersiz uzun da değil bence , yersiz dizi yersiz uzun . hepimiz netflix'e gelen yeni sezonu bir oturuşta bitiriyoruz ?!

toplumun iq seviyesini düşürmek için sistematik olarak tasarlandıkların düşünüyorum. yoksa basit bir sahnenin bu kadar ağır bir tempoyla, işkence çektirir gibi sündüre sündüre servis edilmesinin başka açıklaması olamaz. sanki ülkece anlama kıtlığımız varmış gibi, sanki bize hakaret eder gibi, uyutur gibi, uyuşturur gibi... arka planda o acıklı melodiler olmasa, ağır çekimde bakışan, ağlayan, uzaklara dalıp giden karakterler olmasa, geçmiş bölümlerden sahneler akıp gitmese ve tüm bu sahneler en az dört dakika boyunca dramatik bir şekilde tekrarlanmasa, söz konusu diziyi asla anlayamayacağımızı düşünüyorlardır belki de, kim bilir?

televizyon dizileri toplumun bir yansımasıdır bence. çünkü bakıldığında her kesimden, her eğitim düzeyinden insanın evinde en az bir televizyon bulunuyor. bu sebeple bir dizi yaparken insanların çoğunluğuna ulaşabilecek, izleyenin içinde kendinden bir parça bulabileceği, değerlerine uygun bir dizi yapmanız gerekir. bu şekilde bir kitle elde edebilir ve köşeyi dönebilirsiniz. evet türk dizilerinin içeriği berbat, kadına şiddet, mafyatik unsurlar, çarpık ilişkiler, deforme olmuş aile yapısı gibi bir çok zararlı unsuru barındırıyorlar. algı operasyonu oldukları da su götürmez bir gerçek ancak bir toplum hakkında bilgi edinmenin en kolay yolu o toplumun edebi eserlerine, filmlerine, dizilerine bakmaksa eğer, televizyon dizilerinin de toplumun yansıması olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum. müge anlı, esra erol gibi gerçek hayat hikayelerini ele alan programlara baktığımızda dizilerde gördüğümüz çoğu berbat olayın toplumda gerçekten var olduğunu görebiliriz. bu sebeple bizim iq düşürücü, kötü olarak nitelendirdiğimiz dizilerin bu kadar ilgi görmesi, reyting rekorları kırması şaşırtıcı değildir. ortada arz-talep ilişkisi var. insanlar toksik ilişkiler, maço erkekler, sen benimsin temalı kadını objeleştiren aşk hikayelerine ilgi duyuyor ve bunları görmek istiyorsa dizi yapımcıları da elbette insanlara bunu verecektir. aksi halde bir dizinin tutma ihtimali düşüktür ve yapımcılar bu riski almaz. kısaca dizilerimizin berbat olması biraz da bizim suçumuz aslında.

bu olaya pek bir diyeceğim yok. yaklaşık 5 yıldır televizyon izlemiyorum.

bazılarında hasar çok vahim düzeyde olabilir. (bkz: mavi ekran) özellikle yabancı dizilerdeki akıcılığa alışmışsanız noluyo ya bir dakika şu an ben neye maruz kalıyorum demeniz muhtemeldir. bir de senaryosunu daha önce yapılmış zibilyon diziden bildiğiniz için heyecanı da olmayacaktır. şimdi diyebilirsiniz heyecan arıyorsan git bungee jumping yap dizilerde mi arıyorsun heyecanı. evet. camdan dışarıyı izlemek bile daha heyecan verici bu dizilerden.