sonuna kadar okuyacaktım da,
sana imlâ öğreten türkçe öğretmeninin sınıftaki bütün tebeşirler dötüne girsin.
hatta seni okula kaydeden müdür yardımcısına isminin yazılı olduğu masasındaki mermer isimliğin köşesi ile tecavüz edeyim.
devamını gör...
vaktim var, canım da sıkkın. açıklamaya çalışayım.

bu mesafe pek fazla değil. sonuçta o araç saniyede dünyayla mukayese edilemeyecek kadar fazla bir mesafeyi geride bırakabiliyor. çünkü boşlukta ilerliyor. yani tamam, uçuşan bir sürü şey var da, sonuçta boşluk.

her cisim, sahip olduğu kütleye göre bir çekim kuvveti ihtiva eder. sadece onu yenene kadar bir güç uygulaman yeterli. dünyada bunun için kocaman bir mekik gerekiyor. çünkü ciddi bir kütle çekimine maruz kalıyoruz. bu eşiği aştığın an, sabit hızla kof bir ceviz tanesi gibi sabit ve istikrarlı bir şekilde yola devam ediyorsun. ta ki çarpana ya da zıt yönde kuvvet uygulanana kadar.

dünyanın kütle çekiminden çıktığın an, sahip olduğun enerji ile zaten aya varırsın. ufak tefek rota düzeltmeler ve iniş dışında zerre yakıta ihtiyaç yok. dönüş gidişten çok daha kolay. çünkü ayda kütle çekimi dünyaya göre düşük. ay'dan kendini attığın an, dünyanın kütle çekimine giriyor, eve dönüyorsun. kocaman ay, kocaman olduğu için dünyaya o mesafede durabiliyor.

bu itki sistemini de parfüm şişesi gibi bir şey olarak düşün. tıst tıst diye düzeltmeler yapıyor. tıst yapabiliyor, çünkü şişe basınç ihtiva ediyor. dışarıda ise basınç yok. çünkü bir bok yok. ki, oksijene ihtiyaç duymadan da itki kuvveti elde edebileceğin bir sürü yöntem var. voyager mesela, nükleer güçle ilerliyor yıllardır.

enerji sistemine gelecek olursak, kapsülün kendi güneş panelleri var. oradan enerji elde ediyor. ki, oradaki güneş dünyaya göre oldukça fena. çünkü boş. elde edilen enerji gerekli sistemlere ve yaşam destek üniteleri için astronotlara ciddi bir enerji sağlıyor. cihazlar spesifik bir iş için üretilmiş olduğundan çok verimli. az da enerji harcıyorlar.

tabi yani, suya inmek karaya inmekten çok kolay. karadan yumuşak. büyük çoğunluğu da su olunca dünyanın, hedeflemek kolay. çünkü yönlendirme kabiliyetin uzay kadar kolay değil.

yani gittikleri konum özel bir konum. ay da tepsi değil yani, yuvarlak. o konumdan dolaylı yoldan radyo dalgasıyla iletişim de kurulur, normaldir yani. uydunu göndermişsin, onun vasıtasıyla bile sinyal alırsın.

kapsül inişten sonra batmıyor, çünkü bot gibi bir şey.

---

buraya kadar yazdıktan sonra, metnin tamamını okuyayım dedim. sinirlendim.

adam havayı niye sıkıştırsın? hiç beceremiyorsa su olarak götürür, orada ihtiyacı olan oksijen ve suyu birbirinden ayırır. sidiğini bile arıtıyor adam. oksijeni ve yemeğini mi götüremeyecek? hem su, ne güzel radyasyon kalkanı olarak bile kullanabilirsin.


önce düşünün ya. ayrıca, bu yazılanları savunacak bir fizikçi varsa, gitsin diplomasını yırtsın. sadece iki sene zaman hakkında çalışmama rağmen, ben bunları biliyor ya da fikir yürütebiliyorsam ve fizikçi bunu yapamıyorsa, ayıptır. boşa okumuştur.

eyyorlamam bu kadar.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"aya gitme otunu anadolu merinos koyununa nasıl yedirdik" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim