yazar: faruk erem
yayım yılı: 2012
faruk erem'in avukatlık yaptığı yıllarda yaşadığı ve meslektaşlarının yaşadığına tanık olduğu tecrübeleri aktardığı kitabıdır.
yayım yılı: 2012
faruk erem'in avukatlık yaptığı yıllarda yaşadığı ve meslektaşlarının yaşadığına tanık olduğu tecrübeleri aktardığı kitabıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "elminster the wise" tarafından 24.12.2020 19:16 tarihinde açılmıştır.
1.
bir ceza avukatı olan faruk erem'in kendi anılarından derlediği, hümanist doktrinin bir yansıması olan eseri. suç ve suçlu kavramının kanunlardan sıyrılıp insan ile bütünleştiğini görüyoruz. kalemi kıran el ve kalemi kırılanların haklı veya haksız hikayelerini bir taraf tutmadan, belki de bir an bile yutkunmadan okuyor insan. suratınıza okkalı bir darbe yedikten sonra nasıl hissediyorsanız, okuduktan sonra da öyle bir halet-i ruhiye içerisinde oluyorsunuz. erem'in dediği gibi: "ne diyelim, adalet, öldürmeye karar verirse, mutlaka öldürür.”
--- alıntı ---
"bana öyle geliyor ki adalet yanıldığını anlayınca geri veremeyeceğini baştan almamalı."
“sokrat kaçabilirdi. kaçmamakla beş yüz hakimli mahkemeyi kabul etmiş sayılmaz. davranışı adalet tarihinde ünlü bir reddir. kaçsaydı, atina’nın düşmanı sayılır, kararın doğru görülmesine sebep olurdu. sokrat’ı ölüme mahkum eden hakimlerden hiçbiri bugüne kadar yaşayabilmiş değildir. ‘sanık sokrat’ hala kendini savunuyor.”
"adalet hizmetinden emeklilik başkalarınınkine benzemez. geride bıraktıklarınız(karara bağladığınız davalar) bazen, yalnız sizin duyabileceğiniz "haykırırcasına", bazen başkalarına da duyulası "yalvarırcasına" bir süre sizi takip edecektir."
--- alıntı ---
--- alıntı ---
"bana öyle geliyor ki adalet yanıldığını anlayınca geri veremeyeceğini baştan almamalı."
“sokrat kaçabilirdi. kaçmamakla beş yüz hakimli mahkemeyi kabul etmiş sayılmaz. davranışı adalet tarihinde ünlü bir reddir. kaçsaydı, atina’nın düşmanı sayılır, kararın doğru görülmesine sebep olurdu. sokrat’ı ölüme mahkum eden hakimlerden hiçbiri bugüne kadar yaşayabilmiş değildir. ‘sanık sokrat’ hala kendini savunuyor.”
"adalet hizmetinden emeklilik başkalarınınkine benzemez. geride bıraktıklarınız(karara bağladığınız davalar) bazen, yalnız sizin duyabileceğiniz "haykırırcasına", bazen başkalarına da duyulası "yalvarırcasına" bir süre sizi takip edecektir."
--- alıntı ---
devamını gör...
2.
1913/ 1998 yılları arasında yaşamış türk hukukçu ve yazar faruk erem imzalı eser; 2012 yılında yayınlanmıştır.
kitap çok uzun değildi, o yüzden bitirmesi de fazla zamanımı almadı, adını duyup merak ettiğim bir kitap olduğu için de kısa sürede okudum.
kitap bir ceza avukatı olan yazarın meslekî anılarından oluşuyor, elbette bunu gerçek isimleri vermeden yapıyor;
türk toplumunun zihniyetini ve cehaleti de anlattığı anılardan izliyoruz, örneğin hacı hocalara inanıp içine cin girdiği söylenen bebeği dereye koyarak kurtarabileceklerini sanıp bebeğini öldürenler, çeşitli düşmanlıklar, intiharlar, kitapta sıklıkla karşımıza çıkıyor.
haksızlıklar, yanlışlıkla öldürülenler, hep ters köşe eden ve ilginç olan anıları seçmiş yazar.
yazarın anılarını net olarak hatırlamasını ve üslubunu iyi buldum, bazı sözleri oldukça etkileyiciydi, gözlemleri, pişmanlıkları, bir avukatın topluma ve suç kavramına bakış açısı, suç ve ceza olgusu, insanın hayatta başına gelenler ve bunun bir bedelinin olması, kitapta en çok değinilen şeylerdendi denilebilir.
farklı ve okunulabilir bir kitaptı.
adalet olgusunu bir hukukçunun bakış açısından görme fırsatı veren bir kitap olduğu rahatlıkla söylenebilir.
kural; yasalar ülkenin her yerinde aynı biçimde uygulanır, ya toprak altında?
ne diyelim, insan kendini öldürmek isterse onu bundan döndürebilecek hiçbir güç yoktur.
kitap çok uzun değildi, o yüzden bitirmesi de fazla zamanımı almadı, adını duyup merak ettiğim bir kitap olduğu için de kısa sürede okudum.
kitap bir ceza avukatı olan yazarın meslekî anılarından oluşuyor, elbette bunu gerçek isimleri vermeden yapıyor;
türk toplumunun zihniyetini ve cehaleti de anlattığı anılardan izliyoruz, örneğin hacı hocalara inanıp içine cin girdiği söylenen bebeği dereye koyarak kurtarabileceklerini sanıp bebeğini öldürenler, çeşitli düşmanlıklar, intiharlar, kitapta sıklıkla karşımıza çıkıyor.
haksızlıklar, yanlışlıkla öldürülenler, hep ters köşe eden ve ilginç olan anıları seçmiş yazar.
yazarın anılarını net olarak hatırlamasını ve üslubunu iyi buldum, bazı sözleri oldukça etkileyiciydi, gözlemleri, pişmanlıkları, bir avukatın topluma ve suç kavramına bakış açısı, suç ve ceza olgusu, insanın hayatta başına gelenler ve bunun bir bedelinin olması, kitapta en çok değinilen şeylerdendi denilebilir.
farklı ve okunulabilir bir kitaptı.
adalet olgusunu bir hukukçunun bakış açısından görme fırsatı veren bir kitap olduğu rahatlıkla söylenebilir.
kural; yasalar ülkenin her yerinde aynı biçimde uygulanır, ya toprak altında?
ne diyelim, insan kendini öldürmek isterse onu bundan döndürebilecek hiçbir güç yoktur.
devamını gör...