en acıdığım insan türü.
devamını gör...
gizli gay dır.
devamını gör...
kalp yerine taş taşır göğsünde
devamını gör...
güçlü olayım derken, yüreği taşa dönmüş insandır.
zayıf zannettiği herkes, onun yükünü de sırtlanır.
taşıdıkça yükü gitgide ağırlaşır.
devamını gör...
klasik ortadoğu tipi insanların davranış şekli. onlara göre duyguları belli etmek, diğerlerine iyi davranmak gibi medeniyet teşkil eden şeyler sergilemek eziklik veya enayilik olarak değerlendirilir.
devamını gör...
özünde haklı insandır.

duygularını kontrol edemeyen, onlardan yüksek şekilde etkilenen ve hareket/kararlarını buna göre alan insan psikolojik olarak zayıftır.

duygu denilen kavram öfke, şaşkınlık, tiksinti ve korkuyu da kapsar.

şu da vardır, duygular gerçek değildir; olaylara karşı verilen hormonal tepkilerdir. bu bağlamda, fizyolojik olarak da pek de sağlıklı olmaz bu insanlar.

karısını yatakta başka bi' adamla basıp, cinayet işleyen adam da duygusaldır - ona göre övmek lazım.

edit: hatta, kendini beğenmiş birine egoist diyen insan ile aynı yanılgıya düşen insanlar tarafından eleştirilir; biraz kavram - başka bi' şey değil.
devamını gör...
zayıflık yine iyi , modern bilim bunu yok sayıyor. duygu, hisler falan labaratuvarda yaptığın deneyin içine karışırsa allah muhafaza. sonuçları o halde gösterirsen " ııh bu olmamış git duygularını aldır tekrar deney yap bu irrasyonel çünkü" derler.
devamını gör...
her şeyin fazlası zarar. insan kendini güçsüzleştirecek şeylerden uzaklaşmalı. üzerler, istediklerini alabilmek için yorarlar. zaaflarımız var.
devamını gör...
bunlara yakın düşünenlerden biri de benimdir.

duygusallık, bütünüyle bir zayıflık olmasa da bir erkek özelinde, eğer kontrol edilemezse insanı müthiş derecede zayıflatır. neye karşı zayıflatır peki? yaşama karşı. bunu yalnızca ilişkiler açısından düşünmemekle birlikte, duygusallığın gücünün ne olduğunun bilinmediğini düşünüyorum. yani "duygusallık zayıflıktır diyen, basbayağı saçmalıyordur. duyguları yok sayan bir kütüğün yorumudur." şeklinde algılanmamalı. duygusallığı zayıflık gören insanın bir canavar olmadığını; bu şekilde başlayarak da ona bir cephe açmamamız gerektiğini bilmeliyiz.

"duygusallık," genellikle "mantıklılığın" zıttı olarak algılanır. bir şekilde mantığı arka plana atar ve yaşanan olayı, duygu yüklenen kişiyi ya da diğer özne olan kendimizi, hislerimizle yorumlamamıza neden olur. duygularımızla yorumladığımız olayların öznel olması sonucu, yorumlar da yargılar da eylemler de son derece hataya açıktır. sözgelimi, birine aşık olan birinin, karşılık bulamadığında, kontrol edemediği duygusallığın etkisinde yapacağı değerlendirmeler, o duyguların etkisinde kurguladığı senaryoların dışında kendisine bir temel bulamaz. yani, adam yoğun yaşadığı duyguların etkisinde, kafasında kurduğu senaryoya sadık kalır.

"onu çok seviyordum, onun için her şeyden vazgeçebilirdim. reddedildim ya da yoksayıldım. hayat bitti benim için. bir daha asla birini böylesine sevemem." der. sonra o duygulara saplanıp kalır. o duyguların etkisinde yorumlar her şeyi. oturup şöyle düşünemez mesela: "ben y..ak herifin tekiyim. kadın güzel. senin çapın ne ki bu kadına hisler besliyorsun? etrafına bir bak, ulaşabileceği daha iyi erkekler varken, seni neden tercih etsin?" bu yüzden doğru yerden bakamaz olaylara. sürekli ya kendini ya karşısındakini suçlar. tüm değerlendirmeler ve eylemler, rasyonellikten uzaklaşır. sürekli o duyguların etkisi altındaki zihninin kurguladığı hayallere dalıp dalıp çıkar. sert gerçekliklerle dolu yaşamın içinde, kendisine bir boyut açıp orada mücadele eder. bu mücadeleden hiçbir şekilde zaferle ayrılamaz ancak orada harcadığı efordan dolayı zayıflamaya başlar. yaşama karşı, mücadele etmesi ve çözmesi gereken sorunlara karşı dağınıklaşır.

toplumda sürekli hararetle tartışılan sosyal ilişkilerdeki "iyiler kaybeder, efendi insanlar kaybeder." gibi çıkarımlardaki bu iyi ve efendi insanlar, bahsedilen duygusal insanlardır aslında. tam anlamıyla çözemedikleri ve duygularını kabartan bir olay yaşandığında, oraya yıkılıverirler. olay biter, olayın sonuçlarına karşı yine bir şekilde yıkılırlar. çünkü yaşamın gerçekliği karşısında, zihinlerinin ve hayal dünyalarının dehlizlerinde, kendileriyle mücadele etmek gibi bir garabetin içine düşmüşlerdir. karşılarındaki insan, bu zayıflığı hisseder ve sezer. dolayısıyla ondan uzaklaşır ya da sürekli sağa sola yıkılmasına kızsa da teskin etmeye çalışır. bu olay kısa vadede dahi muhatap insanı yorar. aslında o duygusal erkeklerden sessizce ışınlanarak uzaklaşan kadınlar, tüm bu anlattığımız şeyleri, çok güçlü sezgileri sayesinde, birkaç saatte, günde ya da haftada anlarlar. sonra başlar ağlamalar, sitemler, öfke nöbetleri.

duygusallık zayıflıktır. yaşamın daha çok farklı alanlarında da örneklendirilebilir; iş hayatı, arkadaşlık ilişkileri, yatırımlar, eğitim vs. ancak benden şimdilik bu kadar.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"duygusallığı zayıflık gören insanlar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim