öne çıkanlar | diğer yorumlar

ferhan şensoy'un tadından yenmez kitabı. adını duyduğumda, bir yerde tesadüfen onunla ilgili bir haber filan gördüğümde sebepsiz mutlu eder beni ferhan şensoy. yüzümde hemen tebessüm beliriverir. kendine özgü bir üslubu vardır. yazarken çok doğaldır. içinden geldiği gibi yazar. güzel söver. tepkilerini usta bir yazar gibi okura yansıtır. sohbet ediyordur aslında okurla. meyhanede ferhan şensoy'la oturmuş içiyorsunuz. kitaplarını okumak buna benzer bir deneyimdir. bu kitap amerikalı bir tiyatro topluluğuyla ortak girişilecek bir oyun projesinin hikâyesi. üstat amerika'ya gidiyor ve olaylar gelişiyor. ingilizce bilmiyor, frenkçesi var. ingilizcesi var aslında ama tarzanca yani. ingilizce bilmeden amerika izlenimleri de denilebilir kitap için. pek bir muhabbeti yok amerika'ya ve amerikalılara. onların dolarla ilişkilerini biraz fazla buluyor. uçak yolculuklarında hep en arka sıralarda oturmasının bir sebebi var. püfür püfür sigara tellendiriyor. yemek hep en son o sıralara geliyor tabii ki. soğumuş olarak. hâlinden memnun ama... diğer enayileri sigara içmedikleri için bir güzel haşlıyor. kitaptaki her özel isme mutlaka bir lakap takıyor. koca william burroughs'a önce ibne diyor, sonra etrafındaki ''laço''lardan bahsediyor. daha sonra hep hoşgeldin william olarak anıyor. groteski abdullah var sözgelimi. halı kilim tüccarı. amerikalılarla işi bağlayan o. aslında bağlanamıyor iş tam olarak ama olsun... haspa dallaslı kadın var, üstadın sinirlerini zıplatıyor sürekli. cebinde akrep var, dolar bozdurmayı sevmiyor. misafir olarak ferhan şensoy sürekli hesap ödüyor. bunun bize hiç uygun olmadığını söylüyor. ulan biz çiçek pasajı'nda yan masada içen turistlere hesap ödetmiyoruz diyor. bazen daha da sinirlenip orospu diyor dallaslı kadına. oynanması planlanan oyun nuh'un binbir direkli gemisi. esas oğlana beğendiremiyorlar oyunu. değişik bir grup amerikalı topluluk, biyosfer denen bir projeleri var. üstat sürekli birileriyle anlaşamıyor. çünkü frenkçe biliyor ''ve fakat'' tarzan ingilizcesini ancak konuşabiliyor. kırmızı kadirşinas bir bavulu var. sürekli haber takip ediyor, acaba ırak savaşı başladı mı merakı içinde. acayip tatlı bir anlatımı var, sözcük filan uyduruyor, onlarla oynuyor keyfine göre. bir yerde diyor ki: ''perde açmak ciddi iştir, emekli orospu donu gibi sıyırılmaz perde.'' bunu en iyi kotaran da yanlış hatırlamıyorsam erol ağbiymiş. erol günaydın yani. meksika'ya geçiliyor amerika'dan sonra. meksikalıları seviyor. bize benziyorlar diyor. heriflerin dilini bilmesen de ne demek istediklerini anlıyor çünkü. paraları da bizimki gibi pul. baykal kent'in içkiyle sorunları olduğunu söylerken tiyatronun metres olamayacağını ifade ediyor. olsa olsa alkol metres olabilir, tiyatro değil.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ingilizce bilmeden hepinizi i love you" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim