istanbul arkeoloji müzesi

türkiye'nin ilk müzesi. müzenin ana binası (bkz: osman hamdi bey)'in kuruculuğunda 13 haziran 1891 yılında ziyarete açılmıştır.
çinili köşk(1880) ve sanayi-i nefise mektebi (1917) binalarının dahil edilmesiyle müze 3 binadan oluşan bir komplekse dönüştü.
müze ana bina, eski şark eserleri müzesi ve çinili köşk müzesi olmak üzere üç bölüme ayrılıyor.
ana bina, 1887'deki sayda kazılarından çıkarılan lahitleri sergilemek için yapılmış, mimar vallaury binanın cephesini yaparken iskender lahdi ve ağlayan kadınlar lahdi'nden esinlenmiştir.
kasım 2019'da biten restorasyondan sonra müzeye gittiyseniz ana binadaki serginin muhteşem olduğunu görmüşsünüzdür. bence avrupa müzelerine taş çıkaracak derecede başarılı olmuş.
ayrıca müzenin kedi ve heykellerle dolu çok hoş bir bahçesi var.

müzenin açıldığı tarih olan 13 haziran, günümüzde müzeciler günü olarak bilinir. bu da minik bir bilgi.

içerisinde "cansu sakın aniden bakma, berk de burada sana bakıyooo" figürünü barındıran lahitlere ev sahipliği yapan müze.

cankurtaran, 34122 fatih/istanbul adresine sahip, müzekartın geçerli olduğu müzedir. topkapı sarayı’nın avlusunda yer alıyormuş. yoksa da bilet alınıyormuş henüz gitmedim ama burada görünce birden kendimden utandığım da bir yer oldu şu an.

(bkz: istanbul arkeoloji müzesi eserlerinin havaalanına taşınması)

(bkz: türkiye'den kaçırılıp satılan tarihi eserler)

2 hafta önce ana binadaki uzun zamandır kapalı olan bölümlerin açılmış olduğu en sevdiğim müze. açıldığını duyduğumdan beri içim içime sığmıyordu, sonunda ziyaret edebildim.
müze, ünlü müze mimarı boris micka tarafından tasarlanmıştı. bundan da sebep, avrupa müzelerini hiç aratmayan, özellikle küçük yaş gruplarının da dikkatini çekecek çok başarılı sergileme yöntemleri kullanılmış. zeytinin batı anadolu'daki önemini anlatmak için müzenin ortasında kocaman bir zeytin ağacı var mesela. ya da kazı alanlarının küçük bir prototipini oluşturmuşlar müzenin bir köşesinde. değişik değişik işler.
aydınlatma muhteşem. odalar biraz karanlık ve kalabalıklar içinde yalnız gibi hissediyorsunuz, çünkü eserin üzerine yöneltilen spot ışık sizi direkt esere odaklıyor. odalar da koyu mor renge boyanmış, muhteşem bir seçim.
her odada tanıdık birileri var: bir odada sappho arkasında bir sürü imparator büstleriyle sizi karşılıyor, kafanızı çevirdiğinizde hadrianus tüm haşmetiyle size tepeden bakıyor. yılanlı sütun'da bulunan üç yılan başından biri de burada mesela. daha neler neler.

imparatorlar, tanrı ve tanrıçalar ziyaret edilmeyi bekliyor sonuç olarak. daha çok övebilirim ama ilk fırsatta kesinlikle ziyaret edin demeye geldim.

ayasofyayı'yı artık müze kategorisinden çıkarttığımız için en sevdiğim müzedir arkeoloji müzesi. özellikle sonbahar'da haffif kapalı havalarda avlusunda dolanmak bile aşırı keyiflidir. ilk türk arkeoloğu olan osman hamdi bey tarafından kurulmuştur.

içindeki onca eserin yanında sadece iskender lahdi ve kadeş antlaşmasını görmek için bile gidilebilir.

dip not: muhteşem bir avlusu olmasına rağmen cafe hizmeti oldukça zayıf!

en sevdiğim müzedir. çok büyüktür. bazen koltuklarında oturup ufak bir mola verilebilir. her gittiğimde sanki ilk kez gitmişim gibi hissediyorum

hiç gitmedim, yerini sorsanız söyleyemem ama binasındaki her taşın hikayesini ayrı ayrı anlatırım. öyle bir müze.

sitanbol denen sokuk şehrin en güzel, en uhrevi, en gezilesi yeridir. bu cümartesi kız kardeşim, canım ile orada olacağım sanırım. daha önce 4-5 kez gezdim. ancak bir kez daha gezerim. her gezdiğimde de kulağıma mutlaka pink floyd'un careful with that axe, eugene şarkısını takarım. öyle daha bir unutulmaz, daha bir başka olıyor. hadi yine iyisiniz köfteler. size arkeoloji müzesinden alacağınız nefaseti 5'e katlayacak bir tip verdim.

yılda 380 kere gezdiğim, en en sevdiğim müze.
ana binanın restore edilmeyen bölümü ile çinili köşk ve şark eserleri bölümü restorasyon için kapatılmış müze aynı zamanda, bu haberi vermeye geldim. ziyarete giderseniz uzun bir süre sadece ana binanın yeni restore edilmiş bölümünü görebileceksiniz. ama dışarısı da açık hava müzesi olduğu için sorun yok. kahveleri pahalı ama manzara için değer. bir sürü kedi de var. benim için bunlar kafi.
içeriden bir görsel de ekleyeyim çünkü dünyanın en güzel müzesi:

bugün gittim gördüm. heykel, çanak çömlek, sikke, 'arkeoloji nasıl bir şeydir?'in cevabı niteliğinde malzemeler (kumpas koymuşlar lan), 1 adet mumya mı desem iskelet mi desem öyle bişey, o meşhurun yaprak figürlerinden oluşan kral taçları, lahitler, barkovizyonlar vardı içinde.

zeus reis yine büyüklüğünü konuşturmuş, en büyük heykel onundu. dağı oysaydınız ak öyle küçük olmuş.

mersinden çıkarılan horoz dövüştüren çocukların heykelleri beni güldürmedi değil.

küçük penisli heykeller vardı. niye küçük olm bunlar? swh. bir iki tanesininki kırıktı. bizim halk bulduktan sonra kırmadıysa ben de bir şey bilmiyorum. ha bir de bunlar yunanların atasıydı dimi? taş gibi heriflermiş maşallah. kızları da taş gibiydi. heykel olduklarından olabilir. umarım heykeltraşlar fantezi yapmamıştır bundan 3000-4000 sene önce. yoksa o heykeltraşların da ak. 3000 yıl önceden de taş taş geçilmezki.

iki tane ayak vardı. heykelin kalanı yok valla.

lahitler güzeldi. hele o lahitin etrafı çevrelenmiş ağlayan kadın figürleri güzeldi. baktım içleri boş ama lahitlerin. swh.

bir ara ipek kumaştan şal gördüm. renkleri falan böyle capcanlı. sanki daha dün dokunmuş gibi.oha lan bu zamana kadar bu nasıl yıpranmadan gelmiş diyordum ki salonlar arasına hediyelik eşya dükkanı koymuşlar meğer. kınadım kendimi.

veletlerin okul gezisine denk gelirseniz heykellerle fotoğraf çekilmeye çalışırken görebilirsiniz.

üst katta bi troya'dır gidiyordu. bu kadar çok troya buluntusu görünce dedim atı nereye koydular acaba? troya da 1 tane değil miş ki? 1. troya, 2. troya, 3. troya gidiyor öyle.

özetle gidin görün.

hiç gitmedim ama içindeki her şeyi ezbere biliyorum. çünkü müze.

sultanahmet'te, gülhane parkı'nın arka tarafında bulunur.

kurucusu ressam ve arkeolog "kaplumbaga terbiyecisi"osman hamdi bey
muzeyi kurdugu gibi arkeolojik eserlerin yurt disina kacırılmamasi icin elinden geleni yapmis ama zamanin padisahlarina laf anlatamamistir

binlerce yillik kalintilarin mermerlerini sokturup istanbul da dolmabahce sarayi'ni yaptiran eksik zekalı ve cahil yoneticiler karsisında zavalli osman hamdi kurtarabildigi eserleri ıstanbul da toplamayi basarmistir

farklı kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle dünyanın en büyük arkeoloji müzelerinden biridir.
arkeoloji müzesi ana bina, eski şark eserleri müzesi ve çinili köşk müzesi olmak üzere 3 bölümden oluşur.

iskender lahdi, kadeş barış antlaşması, nippur antik kentindeki kazılarda keşfedilen bilinen ilk aşk şiiri gibi önemli eserlere ev sahipliği yapar.