kılık kıyafet kanunu

ıı. mahmut'la başlayan modernleşmenin sonucudur. bir kere şunu ifade etmemiz gerekir: "bu bir süreçti ve yapıldı." yapılanın doğru veya yanlış olduğunu savunmuyorum. zira cumhuriyet'i ilan etmeseniz bile osmanlı padişahları eninde sonunda bunu yapacaktı. çünkü ıı. mahmut'tan sonra osmanlı padişahlarına bir bakın isterseniz. masada yemek yiyen, opera dinleyen, batılı gibi giyinen, sarığı atıp fes giyen, şehzadeliğinde avrupa seyahatine çıkan, arapça ve farsça'dan ziyade fransızca'ya önem veren ve barok stilinde saraylar yaptıran bir profil var. yani yönetim çoktan batılılaşmış ve bürokrasi de bu batılılaşmayı kabullenmiş. sıranın halka gelmesi ise cumhuriyet devrine rastlamış. sonuç olarak böyle bir gelişimden sonra bunun olması kaçınılmazdı.

artık post-modern çağda yaşıyoruz. bu çağda modernizim sorgulanır. bu yüzden modernite ürünlerinin de sorgulanması gayet doğal. bu durumu şöyle okumak lazım: "o yıllarda böyle bir şey yapıldı. belki de gerekliydi. fakat bu post-modern çağda devletin kılık kıyafetle uğraşması ise son derece abesle iştigaldir ve birey özgürlükleri ile bağdaşmaz."

kadük haldeki kanundur. 4 karı alamayıp çoluğa çocuğa hallenemeyen gerici sapık at y***kları medeni kanuna saldıracak cesareti bulamadıkları için kuş kadar beyinleriyle bu kanunu eleştirmektedirler.

laiklik, milliyetçilik ve halkçılık ilkeleri gereğince çıkarılmış devrim kanunlarındandır.
osmanlı’da her din, mezhep, cemaat, tarikat lideri ve üyesi farklı kıyafetler giyinirdi. öncelikle, müslüman ya da gayrimüslim olsun, vatandaşlar arasında bu ayrım ve ayrıcalığa bir son verilmek istendi.
ikinci olarak, türk’ün has kıyafeti bu değildi. peygamber izlanda’ya gelse, kürkle mi dolaşılacaktı!?
yapılan bütün devrimler şekilci algılansa ve maalesef çoğu zaman öyle yansıtılsa da, asıl kafaların değişmesi için yapılmıştır.
osmanlı ecdat ise, selçuklu da ecdattır, mete han da, alparslan da...
islam, müslümanlık arapça/araplaşmak değildir.
kur’an, arapça ve arap coğrafyasına inmiştir. hepsi bu...
bugün afganistan, suriye, ırak’taki malum tiplerden hallice isek, bunu atatürk’e ve devrimlerine borçluyuz.
japon, çin devrimlerini de bir araştırın. kılık kıyafet, saç sakal elbette medeni ya da gelişmiş olmak için bir engel/şart değildir ama temsil ettikleri, üzerine yapışan zihniyetin, ilerlemeye engel olduğu da muhakkak.
hobi olarak yine osmanlıcılık oynayın ama bugün şu görüşleri ortaya atabilme özgürlüğü dahi, atatürk’ün sayesindedir!
istibdat heveslileri ne kadar sultancılık oynasa da, temelleri öyle sağlam ki; bu coğrafyada tekrar o biat kültürü hakim olmayacak asla!

islamcı kardeş yine tutturamamış. örnek verdiği ülkelerden çin ve japonya'da benzer kanunlar uygulandı. muhtemelen kore'nin kuzey kısmında da uygulanmıştır. hindistan'dan haberim yok yalan olmasın.

ikincisi gelenekselden kasıt nedir? ii. mahmut'a kadar sarık-şalvar giyiyordu bu halk. ii. mahmut pantalon ve fesi zorunlu kılınca başta muhalefet ettiler, gavur padişah dediler. fakat kısa sürede bütün osmanlı nüfusu batılı icadı olan pantalonu ve bir şapka formu olan fesi giyer oldu. cumhuriyet döneminde çıkan kanundan sonra bu sefer de fesi bırakmayız diye ayaklandılar. hepi topu 90 senedir takılan ve zaten şapka olan fesi çıkarmayız dediler. kaldı ki bu modern kılık kıyafet düşmanlığı neyden kaynaklanıyor anlamıyorum. geleneksel giysilerini giyen körfez ülkelerini, pakistan'ı falan çıkarın, fas'tan iran'a kadar bütün islam dünyası günümüzde kılık kıyafet anlamında batı icadı olan gömlek-pantalon kullanmaktadır. üstelik erkekler artık kafalarını da örtmemektedir. eskiden erkekler de kafalarını örterdi, çünkü ayıptı. hani nerede kalmış geleneksellik?

mesele türbansa orada dürüm daha da vahim. türban diye bir saç kapatma tarzı anadolu'da tarihin hiçbir döneminde yoktu. baş örtüsü vardı ama türban yoktu. sonradan çıktı. bunu bir ideolojik giysi, bir nevi mümine üniforması olarak tasarlayan kişi şule yüksel şenler'dir. hatta bu giyim tarzıyla alay etmek için şulebaş denirdi. bu hanımefendi başörtüsünü fazla "köylü" buluyor ve şehirli mümineler için bu örtüyü moda haline getirmeye çalışıyordu. hatta büyük gayretlerle anadoluyu bucak bucak gezip türbanı yagınlaştırmaya çalıştı. tutmadı tabii. çünkü gerçekten kadının kafasını adeta bir alien haline getiren, estetik açıdan korkunç bir faciaydı. dünyada başka hiçbir islam ülkesinde kullanılmaması da tesadüf olmasa gerek.ben çocukluğumda doğru düzgün türbanlı kadın görmezdim. köylerde hele hiç görmezdim. zaten konda'nın yaptığı toplumsal araştırmaya bakarsanız türkiye'de kadınların üçte ikisinin kapalı olduğunu fakat bunların yalnızca %8'inin türbanlı olduğunu görürsünüz. o da akp iktidarı sırasında son 15 yılda %2'lerden %8'lere çıkmıştır.

edit: islamcı kardeş tutturamayınca yine entriyi silip kaçmış.