yazar: tahsin yücel
yıl: 1960
kitabın ana karakteri ilyas, köyde yaşayan eskisi gibi zengin olmayan bir ailenin çocuğudur. ailesinin beklentilerini karşılar, üniversiteyi kazanır ve şehire gider. okulu başarılı bir şekilde ilerler ta ki bir kız ile tanışıncaya kadar. bütün hayatı altüst olur. bu süreçte kendini mutfağa adar, mutfak onun kendini en güvende hissedebileceği yerdir onun için.
yıl: 1960
kitabın ana karakteri ilyas, köyde yaşayan eskisi gibi zengin olmayan bir ailenin çocuğudur. ailesinin beklentilerini karşılar, üniversiteyi kazanır ve şehire gider. okulu başarılı bir şekilde ilerler ta ki bir kız ile tanışıncaya kadar. bütün hayatı altüst olur. bu süreçte kendini mutfağa adar, mutfak onun kendini en güvende hissedebileceği yerdir onun için.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 12.07.2021 21:33 tarihinde açılmıştır.
1.
bir tahsin yücel romanıdır.
daha önce tanımını yazdığım bıyık söylencesine çok benzer izlekler üzerinden yürüyen bir romandır. nasıl ki çok da numarası olmadığını düşündüğümüz bir bıyık tutku ve saplantı nesnesine dönüşebilirse mutfak ve yemek yapmak da insanın üzerinde benzer bir etki bırakabilir.
aslında bu romanda konu neyin takıntı haline geldiği değil, bu şeyin neden takıntı haline geldiğidir. insanlar hayatlarındaki birçok eksikliği o eksiklerin yerini manalı ya da manasız şeylerle doldurarak unutmaya çalışmaktadır.
konuyu dağıtma pahasına şöyle bir örnek verip romana geri döneceğim. fransız yazar, büyük insan georges perec fransızcada en çok kullanılan harf olan “e” harfini hiç kullanmadan bir roman yazmıştır mesela: kayboluş. ve perec bu romandan bahsederken üç yaşında kaybettiği babasının ve auschwitz kampında kaybettiği annesinin eksikliğini anlatmak için bu harfi kullanmamıştır. roman perec’in kendisi “e” harfi de kaybettiği ailesidir.
eskiden zengin olan bir ailenin tek umudu olan ve hukuk okuması için küçük yaşta istanbul’a gönderilen ilyas’ın mutfağı bir çıkmaza çevirmesini anlatıyor roman. ilyas büyük şehirde kaybolur ve onu ayakta tutam tek kişi olan sevgilisi emel de aniden onu terk eder. maddi zorluklar da yaşamakta olan ilyas masraftan kısmak için kendi yemeklerini yapmaya başlayınca yepyeni bir dünya bulur önünde.
ailenin ve köyünün baskısı, büyük şehrin insanı yutan umursamazlığı, aniden terk edilmiş olması ve maddi sıkıntılar ilyas’ın içindeki boşluğu büyütür. ve ilyas yemek yapmaya başlar ama bu bir zevk ya da hobi değiş bir intikamdır. deli gibi yemek yapar ve her yaptığı yemekle de içindeki boşluk biraz dolarken ilyas git gide kaybolmaya başlar.
“her şey bir tutku nesnesi olabilir. yemek yapmak bile…”
önemli olan bu tutkuyu eleştirmek değil nedenlerini anlayabilmektir.
daha önce tanımını yazdığım bıyık söylencesine çok benzer izlekler üzerinden yürüyen bir romandır. nasıl ki çok da numarası olmadığını düşündüğümüz bir bıyık tutku ve saplantı nesnesine dönüşebilirse mutfak ve yemek yapmak da insanın üzerinde benzer bir etki bırakabilir.
aslında bu romanda konu neyin takıntı haline geldiği değil, bu şeyin neden takıntı haline geldiğidir. insanlar hayatlarındaki birçok eksikliği o eksiklerin yerini manalı ya da manasız şeylerle doldurarak unutmaya çalışmaktadır.
konuyu dağıtma pahasına şöyle bir örnek verip romana geri döneceğim. fransız yazar, büyük insan georges perec fransızcada en çok kullanılan harf olan “e” harfini hiç kullanmadan bir roman yazmıştır mesela: kayboluş. ve perec bu romandan bahsederken üç yaşında kaybettiği babasının ve auschwitz kampında kaybettiği annesinin eksikliğini anlatmak için bu harfi kullanmamıştır. roman perec’in kendisi “e” harfi de kaybettiği ailesidir.
eskiden zengin olan bir ailenin tek umudu olan ve hukuk okuması için küçük yaşta istanbul’a gönderilen ilyas’ın mutfağı bir çıkmaza çevirmesini anlatıyor roman. ilyas büyük şehirde kaybolur ve onu ayakta tutam tek kişi olan sevgilisi emel de aniden onu terk eder. maddi zorluklar da yaşamakta olan ilyas masraftan kısmak için kendi yemeklerini yapmaya başlayınca yepyeni bir dünya bulur önünde.
ailenin ve köyünün baskısı, büyük şehrin insanı yutan umursamazlığı, aniden terk edilmiş olması ve maddi sıkıntılar ilyas’ın içindeki boşluğu büyütür. ve ilyas yemek yapmaya başlar ama bu bir zevk ya da hobi değiş bir intikamdır. deli gibi yemek yapar ve her yaptığı yemekle de içindeki boşluk biraz dolarken ilyas git gide kaybolmaya başlar.
“her şey bir tutku nesnesi olabilir. yemek yapmak bile…”
önemli olan bu tutkuyu eleştirmek değil nedenlerini anlayabilmektir.
devamını gör...