psikososyal gelişim
başlık "köylü yazardan ironiler" tarafından 06.03.2021 23:21 tarihinde açılmıştır.
1.
bireylerde duygusal gelişim, sosyal gelişim, mizaç gelişimi, ahlak gelişimi ve kişilik gelişimini inceler.
devamını gör...
2.
erikson'a göre 8 dönemden oluşan gelişim kuramına verilen addır.
erikson dönemlere ayırdığı psikososyal gelişimimizi 8 evrede inceleyip, her evrenin hedeflerini ayrı ayrı açıklamaktadır. bu hedefler çatışmalar ve sonuçlar sonucunda oluşmaktadır.
her bir evrenin başarı ile tamamlanması kişinin psikososyal gelişimi açısından oldukça kritiktir. başarı ile atlatılamayan her evre bireyin ilerleyen yaşlarında karşısına farklı sonuçlar ile ortaya çıkmaktadır.
1. temel güvene karşı güvensizlik evresi (0-1.5 yaş) : bu evre oral dönem olarak da adlandırılır. dönemin ilk amacı yeni doğan bebeğin annesinin yanında olup, onu emmesidir. bu ihtiyacı karşılanan bebek ilerleyen yaşlarda, ihtiyaçları karşılamayan bebeklere nazaran güven problemi yaşamaya meyilli değildir. eğer bu dönemde bir bebeğin ihtiyacı karşılanmaz ise bireyde ilerleyen yaşlarda alkol ve sigara bağımlılığı, küfür etme, tırnak yeme, karamsarlık şeklindeki durumların görülme ihtimali artmaktadır.
2. bağımsızlık karşısında utanç ve şüphe evresi (1-3 yaş) : bu dönem anal dönem olarak da adlandırılır ve tuvalet eğitiminin başladığı ilk evredir. bu evrede amaç, çocuğun bağımsız olmaya yönelik eylemler gerçekleştirmesi ve başarılı bir tuvalet eğitimi almasıdır. bu süreçte bebekte inatçı davranışlar gözlemlenmektedir. olumlu ve sağlıklı aile tutumu sonucunda çocuk bu evreyi başarılı bir şekilde atlatır. aksi takdirde ilerleyen dönemlerde kişilik gelişimi olumsuz etkilenecek ve çocuk kendi kararlarını alma ve özerk olma konusunda pasif olacaktır. ayrıca katı veya çok serbest tuvalet eğitimi sonrasında ise çocuk çok titiz veya çok dağınık olabilir. buna ek olarak çok cimri veya çok savurgan da olabilmektedir.
3. girişimcilik karşısında suçluluk evresi (3-5 yaş) : bu dönemin bir diğer adı fallik dönemdir. dönemin en belirgin özelliklerinden biri çocuğun cinsel organlarına ve cinsel konulara olan merakıdır. bu süreçte çocuk size ben nasıl oldum? nasıl doğdum? şeklinde sorular yöneltecek ve sık sık cinsel organlarını inceleyecekler ve hâtta erkek çocuklar organları ile oynayarak onu keşfedecektir. bu süreçte ailelerin çocuğun yaptığı sanki ahlaksızmışçasına çocuğuna sert davranıp, onu ayıplaması yapılacak büyük kötülüklerdendir. çocuğa cinsel bölgeleri ve dokunulmazlıkları anlayacağı dilden anlatılabilir. bunun yanı sıra çocukta akranlarına karşı saldırganlık görülebilir. ebeveyn bununla baş edemediği durumda pedagogtan yardım almalı ama öncelikle çocuğa olumlu yaklaşarak onu anlamaya çalışmalıdır. bu dönemi olumlu atlatamayan çocuklarda cinsel konulara aşırı yönelim, baskılanmışlık nedeniyle aşırı merak ve şiddete eğilim görülebilir.
4. üretkenlik karşısında aşağılık duygusu evresi (5-11 yaş) : bu evrenin bir diğer adı latent dönemdir. çocuğun ilk kez okula başladığı dönemi kapsar. bu süreçte çocuk kendisine bir rol model belirler. tam bu noktada ailenin birbirine olan davranışları, günlük rutinleri ve yaptıkları çocuklarına bir örnek olmaktadır. çocuk çok iyi gözlemler ve adeta bu davranışları taklit eder. onu yetiştiren kişiyi her anlamda örnek almaktadır. latent dönemde çocuk için bir diğer önemli şey ise okul kavramı ve akran ilişkisidir. çocuk okulda akranları ile bir araya gelir, ailesinden ilk kez ayrı kalır ve artık bağımsız bir birey olma yolunda ilk adımlarını atar. bu süreçte çocuğun zeka düzeyi daha kolay gözlemlenebilir. örneğin; çocukta öğrenme güçlüğü, üstün zekâ, dikkât dağınıklığı, hiperaktivite görülebilir. bu süreçte erken teşhis ile çocuğa müdahale edilebilir ve doğru yönlendirilebilir. bundan ötürü ailelerin bilinçli ve çocuğun öğretmenleri ile devamlı iletişimde olması çok önemlidir.
5. kimlik kazanımı karşısında kimlik karmaşası evresi (12-19 yaş) : bu dönem duygusal ve fiziksel gelişimin hızlandığı dönemdir. bireyler kimlik edinme hedefiyle hareket eder. bu dönemde bireyde sorgulama davranışı gözlemlenmelidir. sağlıklı olan bireyin ebeveyn ile dönem dönem çatışma yaşamasıdır. çatışma yaşayan bireyler kendi inancını, bakış açısını geliştirmekte ve zıt düşen konularda kendi fikrini savunmaktadır. bu oldukça sağlıklı ve olması gereken bir durumdur. bu dönem birey ve ebeveyn açısından oldukça kritiktir. önceki gelişim evrelerini sağlıkla atlatamayan çocuk bu evrede kendini kabul ettirmek için zararlı gruplara dâhil olabilir, kimlik arayışı nedeni ile sigara içme davranışında bulunabilir, kendisini çirkin bularak ciddi anlamda özgüven problemi yaşayabilir. bu süreçte ebeveynlerin tutumu oldukça önemlidir.
6. yakınlık karşısında yalnızlık evresi (20-30 yaş) : bu evre tam olarak yetişkinlik evresidir. sağlıklı bir birey bu evreye geldiğinde artık sosyalleşme, ilişkileri sürdürme eğilimi göstermektedir. farklı görüşten insanlarla bir araya gelerek, onlarla sağlıklı iletişim kurmak dönemin hedeflerinden biridir. aynı zamanda cinsel yaşam da bu dönemde önem kazanmaktadır. bu dönemi sağlıkla atlatamayan, farklı görüşlerden insanlarla bir arada yaşamayı öğrenemeyen bireylerde yalnızlık duygusu yoğun olarak gözlemlenmektedir.
7. üretkenlik karşısında durgunluk evresi (30-60 yaş) : bu dönemde kişi üretmeye devam eder fakat aynı zamanda kendisinden önce gelen nesli eğitme eğilimindedir. çocuğu olan ebeveynler çocuklarını ilerleyen yaşamları için eğitirler. çocuğu olmayan bireyler ise bu eğitme ihtiyacını çevresindekilerle karşılamayı dener. bu evrede birey, sağlıklı bir şekilde rehberlik edebilir veya zıt yönde üretken olmadığını düşünerek içine kapanabilir.
8. benlik bütünlüğü karşısında umutsuzluk evresi (60+ yaş) : hayatın sorgulandığı evredir. bu evreye kadar sağlıkla gelebilen bireyler geçmişlerini sorgular ve bu sorgulama karşısında pişmanlık duymazlar. eğer birey herhangi bir evreyi sağlıkla atlatamaz ise son evresinde sürekli 'keşke' ler ile boğuşacaktır.
görüldüğü üzere psikososyal gelişim evreleri birey için oldukça önemlidir ve her bir evrenin sağlıkla atlatılması gerekmektedir.
erikson dönemlere ayırdığı psikososyal gelişimimizi 8 evrede inceleyip, her evrenin hedeflerini ayrı ayrı açıklamaktadır. bu hedefler çatışmalar ve sonuçlar sonucunda oluşmaktadır.
her bir evrenin başarı ile tamamlanması kişinin psikososyal gelişimi açısından oldukça kritiktir. başarı ile atlatılamayan her evre bireyin ilerleyen yaşlarında karşısına farklı sonuçlar ile ortaya çıkmaktadır.
1. temel güvene karşı güvensizlik evresi (0-1.5 yaş) : bu evre oral dönem olarak da adlandırılır. dönemin ilk amacı yeni doğan bebeğin annesinin yanında olup, onu emmesidir. bu ihtiyacı karşılanan bebek ilerleyen yaşlarda, ihtiyaçları karşılamayan bebeklere nazaran güven problemi yaşamaya meyilli değildir. eğer bu dönemde bir bebeğin ihtiyacı karşılanmaz ise bireyde ilerleyen yaşlarda alkol ve sigara bağımlılığı, küfür etme, tırnak yeme, karamsarlık şeklindeki durumların görülme ihtimali artmaktadır.
2. bağımsızlık karşısında utanç ve şüphe evresi (1-3 yaş) : bu dönem anal dönem olarak da adlandırılır ve tuvalet eğitiminin başladığı ilk evredir. bu evrede amaç, çocuğun bağımsız olmaya yönelik eylemler gerçekleştirmesi ve başarılı bir tuvalet eğitimi almasıdır. bu süreçte bebekte inatçı davranışlar gözlemlenmektedir. olumlu ve sağlıklı aile tutumu sonucunda çocuk bu evreyi başarılı bir şekilde atlatır. aksi takdirde ilerleyen dönemlerde kişilik gelişimi olumsuz etkilenecek ve çocuk kendi kararlarını alma ve özerk olma konusunda pasif olacaktır. ayrıca katı veya çok serbest tuvalet eğitimi sonrasında ise çocuk çok titiz veya çok dağınık olabilir. buna ek olarak çok cimri veya çok savurgan da olabilmektedir.
3. girişimcilik karşısında suçluluk evresi (3-5 yaş) : bu dönemin bir diğer adı fallik dönemdir. dönemin en belirgin özelliklerinden biri çocuğun cinsel organlarına ve cinsel konulara olan merakıdır. bu süreçte çocuk size ben nasıl oldum? nasıl doğdum? şeklinde sorular yöneltecek ve sık sık cinsel organlarını inceleyecekler ve hâtta erkek çocuklar organları ile oynayarak onu keşfedecektir. bu süreçte ailelerin çocuğun yaptığı sanki ahlaksızmışçasına çocuğuna sert davranıp, onu ayıplaması yapılacak büyük kötülüklerdendir. çocuğa cinsel bölgeleri ve dokunulmazlıkları anlayacağı dilden anlatılabilir. bunun yanı sıra çocukta akranlarına karşı saldırganlık görülebilir. ebeveyn bununla baş edemediği durumda pedagogtan yardım almalı ama öncelikle çocuğa olumlu yaklaşarak onu anlamaya çalışmalıdır. bu dönemi olumlu atlatamayan çocuklarda cinsel konulara aşırı yönelim, baskılanmışlık nedeniyle aşırı merak ve şiddete eğilim görülebilir.
4. üretkenlik karşısında aşağılık duygusu evresi (5-11 yaş) : bu evrenin bir diğer adı latent dönemdir. çocuğun ilk kez okula başladığı dönemi kapsar. bu süreçte çocuk kendisine bir rol model belirler. tam bu noktada ailenin birbirine olan davranışları, günlük rutinleri ve yaptıkları çocuklarına bir örnek olmaktadır. çocuk çok iyi gözlemler ve adeta bu davranışları taklit eder. onu yetiştiren kişiyi her anlamda örnek almaktadır. latent dönemde çocuk için bir diğer önemli şey ise okul kavramı ve akran ilişkisidir. çocuk okulda akranları ile bir araya gelir, ailesinden ilk kez ayrı kalır ve artık bağımsız bir birey olma yolunda ilk adımlarını atar. bu süreçte çocuğun zeka düzeyi daha kolay gözlemlenebilir. örneğin; çocukta öğrenme güçlüğü, üstün zekâ, dikkât dağınıklığı, hiperaktivite görülebilir. bu süreçte erken teşhis ile çocuğa müdahale edilebilir ve doğru yönlendirilebilir. bundan ötürü ailelerin bilinçli ve çocuğun öğretmenleri ile devamlı iletişimde olması çok önemlidir.
5. kimlik kazanımı karşısında kimlik karmaşası evresi (12-19 yaş) : bu dönem duygusal ve fiziksel gelişimin hızlandığı dönemdir. bireyler kimlik edinme hedefiyle hareket eder. bu dönemde bireyde sorgulama davranışı gözlemlenmelidir. sağlıklı olan bireyin ebeveyn ile dönem dönem çatışma yaşamasıdır. çatışma yaşayan bireyler kendi inancını, bakış açısını geliştirmekte ve zıt düşen konularda kendi fikrini savunmaktadır. bu oldukça sağlıklı ve olması gereken bir durumdur. bu dönem birey ve ebeveyn açısından oldukça kritiktir. önceki gelişim evrelerini sağlıkla atlatamayan çocuk bu evrede kendini kabul ettirmek için zararlı gruplara dâhil olabilir, kimlik arayışı nedeni ile sigara içme davranışında bulunabilir, kendisini çirkin bularak ciddi anlamda özgüven problemi yaşayabilir. bu süreçte ebeveynlerin tutumu oldukça önemlidir.
6. yakınlık karşısında yalnızlık evresi (20-30 yaş) : bu evre tam olarak yetişkinlik evresidir. sağlıklı bir birey bu evreye geldiğinde artık sosyalleşme, ilişkileri sürdürme eğilimi göstermektedir. farklı görüşten insanlarla bir araya gelerek, onlarla sağlıklı iletişim kurmak dönemin hedeflerinden biridir. aynı zamanda cinsel yaşam da bu dönemde önem kazanmaktadır. bu dönemi sağlıkla atlatamayan, farklı görüşlerden insanlarla bir arada yaşamayı öğrenemeyen bireylerde yalnızlık duygusu yoğun olarak gözlemlenmektedir.
7. üretkenlik karşısında durgunluk evresi (30-60 yaş) : bu dönemde kişi üretmeye devam eder fakat aynı zamanda kendisinden önce gelen nesli eğitme eğilimindedir. çocuğu olan ebeveynler çocuklarını ilerleyen yaşamları için eğitirler. çocuğu olmayan bireyler ise bu eğitme ihtiyacını çevresindekilerle karşılamayı dener. bu evrede birey, sağlıklı bir şekilde rehberlik edebilir veya zıt yönde üretken olmadığını düşünerek içine kapanabilir.
8. benlik bütünlüğü karşısında umutsuzluk evresi (60+ yaş) : hayatın sorgulandığı evredir. bu evreye kadar sağlıkla gelebilen bireyler geçmişlerini sorgular ve bu sorgulama karşısında pişmanlık duymazlar. eğer birey herhangi bir evreyi sağlıkla atlatamaz ise son evresinde sürekli 'keşke' ler ile boğuşacaktır.
görüldüğü üzere psikososyal gelişim evreleri birey için oldukça önemlidir ve her bir evrenin sağlıkla atlatılması gerekmektedir.
devamını gör...