türkiye'de eğitim sisteminin başarısız olma nedenleri
başlık "petit prince de paris" tarafından 04.03.2021 09:34 tarihinde açılmıştır.
1.
(1) neredeyse her milli eğitim bakanı değişikliğinde milli eğitimde reform adı altında köklü değişiklikler yapılması, bir önce yapılan değişikliklerin sonuçlarını görmeden yeni bir sistemin "şakkadanak" hayata geçirilmesi.
(2) türkiye’deki öğretmenlerin moralinin düşük, (uluslararası) ortalamanın altında olması.
(3) öğretmenlerin içeriğe, yönetime katılımının zayıf olması. (pisa verilerine göre öğretmenlerin özerkliğinde sonuncuyuz.)
(4) çocukların evlerinde de çoğu zaman zengin öğrenme kaynaklarının olmaması. (bir başka deyişle ab ülkeleri arasında, ailenin sosyo ekonomik statüsünden, kullandığı kelime haznesine, gelir ve mesleğine kadar pek çok başlıkta sonuncu sırada olmamız. pisa’ya katılan öğrencilerin verdiği cevaplara göre türkiye’de evinde 100'den fazla kitap olan öğrencilerin oranı yüzde 18. evlerin yarısından fazlasında 25’ten az kitap var. bunun başarıya etkisini rakamlar kanıtlıyor. evinde 10 kitap olan öğrenciler evlerinde 200 kitap olanlara göre fende 87, matematikte 108 puan daha düşük başarı gösteriyor. 108 puan farkı demek iki buçuk öğrenme yılı geride olmak demek. tatillerde veya okul dışı zamanlarda kitap okuyan, müzeleri gezen, deneyler yapan, yaz okullarına katılan çocuklar öğrendiklerini bir sonraki yıla taşıyor ve daha başarılı oluyor.)
(5) yapılan son reformlarda eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünme gibi becerilerin kazandırılacağı bir müfredat oluşturulmasına rağmen bunun kağıt üzerinde kalması, hayata geçirilememesi.
(6) her okulun şartlarının eşit olmaması. örneğin, kimi okullarda sınıflar kalabalık kimilerinde daha az öğrenci olması. (yine pisa verilerinden kıyaslama yapacak olursak, türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin okuduğu okullarda ortalama sınıf mevcudu 44 kişi. avrupa’da en kalabalık sınıflar bizde. finlandiya’da sınıflar 20 kişilik. ab ortalaması 25. öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arttıkça başarı düşüyor. müfredatın uygulanamamasında okullarda kaynak eksikliği sorunun da payı var. deney gereçleri, kütüphane çok eksik. okulların kütüphanesi pek çok şeyin göstergesidir oysa. pisa‘ya katılan öğrencilerin okuduğu okullarda 5 binin üzerinde kitabı olan kütüphane oranı yüzde bir. güney kore’de bu oran yüzde 92. pisa’da fen ve matematikte başarı sıralamasında ilk üçte olan singapur’da ise bu oran yüzde 77.)
(7) üniversiteye girişte uygulanan sınav sistemimizin (test) bu başarısızlıkta çok etkili olması. (örneğin pisa sadece çoktan seçmeli test olsa türkiye oecd ortalamasını yakalardı. türkiye'de çocuklar test çözmeyi biliyor. ancak test, bildiğini tekrarlama üzerine. bir anlamda biz hafızayı ölçüyoruz. bilgiyi kullanmayı, sentez yapmayı, olmayan bir şeyi ortaya koymayı ölçmüyoruz. liseye ve üniversiteye geçişte de sınavlar olacaktır, bu kaçınılmazdır. ancak sorun, sınavların niteliğidir. koyduğunuz sınav sistemi eğitim sistemini mıknatıs gibi oraya çeker. yani siz test yöntemi ile ortaya ezber sorular koyarsanız, eğitim ezbere olur. bizim sınavlarımız hayal gücünü, vizyonunu, deney yapma becerisini ölçmeyen sınavlar. çocuklara sınavlarda google’dan bulacakları ve daha sonra da unutacakları şeyler soruluyor.)
(8) okul öncesi eğitime katılımda yüksek bir oran yakalanamamış olması. (pisa’ya katılan öğrencilerin yüzde 29’u okul öncesi eğitim almış. okul öncesi eğitim alan ve almayan öğrenciler arasında 60 puanlık fark var. yani okul öncesi eğitim alanlar 60 puan daha fazla almış sınavlarda. okul öncesi eğitim alan öğrenci her zaman pek çok anlamda daha önde oluyor.)
(9) dünyada yeni bir ekonomik düzen kurulmuş olması ve adına "bilgi ekonomisi" denen bu düzende artık doğal kaynaklar, tarımsal kaynaklar, jeopolitik kaynaklar kadar önemli olan başka bir girdinin de "yüksek beceri seviyesine sahip bireyler" olması. (hayal gücü yüksek, muhakeme kabiliyetine sahip, analiz ve sentez yapabilen ve yeni fikir ve düşünceleri ortaya koyan bireyler bu yeni ekonominin taşıyıcıları olarak görünmesi.)
(10) türkiye'nin fen ve matematikte pisa'da çuvallamasının üzerine düşünülüyor olunsa bile çözüm üretil(e)memesi, üretilse bile hayata geçiril(e)memesi. (okul öncesinden itibaren yaparak, proje bazlı öğrenme, yazın deneylerle uğraşacakları ortamlar sunmak lazım. aslında sorun çözüm bulmak değil. çözümü hayata geçirme noktası. burada da en somut söylenebilecek şey reform yapma şeklini değiştirmek gerektiği. "içeriğe şunu koyayım" demenin anlamı yok. zaten bunlar denenmiş ve içeriğe konmuş. uygulamada neden olmuyor, niye başarı sağlanamıyor buna bakmalıdır.)
(11) ilköğretimde sınıfta kalmanın kaldırılmış olması.
(12) toplam eğitim-öğretim sürecinin sonunda öğrencinin temel düzeyde bile olsa yabancı dil bilgisine hakim olmamasına rağmen mezun olması. (bkz: öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem)
(13) branş öğretmenlerinin alanlarında yetersizlikleri (bkz: ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmenim oldu). örneğin, ösym tarafından açıklanan 2017 yılında yapılan öğretmenlik alan bilgisi testi (öabt) raporuna göre bu sınavda her bölüm için adaylara alanlarında 50’şer soru yöneltilmiş ancak türkçe öğretmenliği testinde iki soru iptal edildiği için bu testin ortalaması 48 soru üzerinden hesaplanmıştır. buna göre testlerde en düşük başarı 11.82 ortalamayla fen bilimleri/fen ve teknoloji öğretmenliğinde, en yüksek ortalama ise 34.88 ile psikolojik danışma ve rehberlik öğretmenliğinde gerçekleşmiştir. sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmiştir. türkçe, din kültürü ve ahlak bilgisi, psikolojik danışma ve rehberlik ile okul öncesi öğretmenlikleri alan testlerinin ortalama değerleri ise, 25’in üzerinde çıkmıştır. daha açık bir ifade ile öabt'ye giren fen bilimleri öğretmen adaylarının kendilerine yöneltilen soruların yaklaşık yüzde 80'ini bilmediği; sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmesi nedeniyle bu alanlardaki öğretmen adaylarının da alanlarının yüzde 75'ine hakim olmadığı/bilmediği öne sürülebilecektir.
ezcümle, son 18 yıllık kesintisiz tek parti iktidarında bile toplam 6 kez milli eğitim bakanı değişikliğinin yapıldığı , gelen her yeni bakanın reformlar yapmak üzere kolları sıvadığı göz önünde bulundurulursa "neden başarısızız?" sorusu üzerine düşünmek için daha çok nedenimiz olduğu görülecektir.
not: söz konusu maddeler zaman içinde güncellenecek ve yeni maddeler eklenecektir.
(2) türkiye’deki öğretmenlerin moralinin düşük, (uluslararası) ortalamanın altında olması.
(3) öğretmenlerin içeriğe, yönetime katılımının zayıf olması. (pisa verilerine göre öğretmenlerin özerkliğinde sonuncuyuz.)
(4) çocukların evlerinde de çoğu zaman zengin öğrenme kaynaklarının olmaması. (bir başka deyişle ab ülkeleri arasında, ailenin sosyo ekonomik statüsünden, kullandığı kelime haznesine, gelir ve mesleğine kadar pek çok başlıkta sonuncu sırada olmamız. pisa’ya katılan öğrencilerin verdiği cevaplara göre türkiye’de evinde 100'den fazla kitap olan öğrencilerin oranı yüzde 18. evlerin yarısından fazlasında 25’ten az kitap var. bunun başarıya etkisini rakamlar kanıtlıyor. evinde 10 kitap olan öğrenciler evlerinde 200 kitap olanlara göre fende 87, matematikte 108 puan daha düşük başarı gösteriyor. 108 puan farkı demek iki buçuk öğrenme yılı geride olmak demek. tatillerde veya okul dışı zamanlarda kitap okuyan, müzeleri gezen, deneyler yapan, yaz okullarına katılan çocuklar öğrendiklerini bir sonraki yıla taşıyor ve daha başarılı oluyor.)
(5) yapılan son reformlarda eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcı düşünme gibi becerilerin kazandırılacağı bir müfredat oluşturulmasına rağmen bunun kağıt üzerinde kalması, hayata geçirilememesi.
(6) her okulun şartlarının eşit olmaması. örneğin, kimi okullarda sınıflar kalabalık kimilerinde daha az öğrenci olması. (yine pisa verilerinden kıyaslama yapacak olursak, türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin okuduğu okullarda ortalama sınıf mevcudu 44 kişi. avrupa’da en kalabalık sınıflar bizde. finlandiya’da sınıflar 20 kişilik. ab ortalaması 25. öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arttıkça başarı düşüyor. müfredatın uygulanamamasında okullarda kaynak eksikliği sorunun da payı var. deney gereçleri, kütüphane çok eksik. okulların kütüphanesi pek çok şeyin göstergesidir oysa. pisa‘ya katılan öğrencilerin okuduğu okullarda 5 binin üzerinde kitabı olan kütüphane oranı yüzde bir. güney kore’de bu oran yüzde 92. pisa’da fen ve matematikte başarı sıralamasında ilk üçte olan singapur’da ise bu oran yüzde 77.)
(7) üniversiteye girişte uygulanan sınav sistemimizin (test) bu başarısızlıkta çok etkili olması. (örneğin pisa sadece çoktan seçmeli test olsa türkiye oecd ortalamasını yakalardı. türkiye'de çocuklar test çözmeyi biliyor. ancak test, bildiğini tekrarlama üzerine. bir anlamda biz hafızayı ölçüyoruz. bilgiyi kullanmayı, sentez yapmayı, olmayan bir şeyi ortaya koymayı ölçmüyoruz. liseye ve üniversiteye geçişte de sınavlar olacaktır, bu kaçınılmazdır. ancak sorun, sınavların niteliğidir. koyduğunuz sınav sistemi eğitim sistemini mıknatıs gibi oraya çeker. yani siz test yöntemi ile ortaya ezber sorular koyarsanız, eğitim ezbere olur. bizim sınavlarımız hayal gücünü, vizyonunu, deney yapma becerisini ölçmeyen sınavlar. çocuklara sınavlarda google’dan bulacakları ve daha sonra da unutacakları şeyler soruluyor.)
(8) okul öncesi eğitime katılımda yüksek bir oran yakalanamamış olması. (pisa’ya katılan öğrencilerin yüzde 29’u okul öncesi eğitim almış. okul öncesi eğitim alan ve almayan öğrenciler arasında 60 puanlık fark var. yani okul öncesi eğitim alanlar 60 puan daha fazla almış sınavlarda. okul öncesi eğitim alan öğrenci her zaman pek çok anlamda daha önde oluyor.)
(9) dünyada yeni bir ekonomik düzen kurulmuş olması ve adına "bilgi ekonomisi" denen bu düzende artık doğal kaynaklar, tarımsal kaynaklar, jeopolitik kaynaklar kadar önemli olan başka bir girdinin de "yüksek beceri seviyesine sahip bireyler" olması. (hayal gücü yüksek, muhakeme kabiliyetine sahip, analiz ve sentez yapabilen ve yeni fikir ve düşünceleri ortaya koyan bireyler bu yeni ekonominin taşıyıcıları olarak görünmesi.)
(10) türkiye'nin fen ve matematikte pisa'da çuvallamasının üzerine düşünülüyor olunsa bile çözüm üretil(e)memesi, üretilse bile hayata geçiril(e)memesi. (okul öncesinden itibaren yaparak, proje bazlı öğrenme, yazın deneylerle uğraşacakları ortamlar sunmak lazım. aslında sorun çözüm bulmak değil. çözümü hayata geçirme noktası. burada da en somut söylenebilecek şey reform yapma şeklini değiştirmek gerektiği. "içeriğe şunu koyayım" demenin anlamı yok. zaten bunlar denenmiş ve içeriğe konmuş. uygulamada neden olmuyor, niye başarı sağlanamıyor buna bakmalıdır.)
(11) ilköğretimde sınıfta kalmanın kaldırılmış olması.
(12) toplam eğitim-öğretim sürecinin sonunda öğrencinin temel düzeyde bile olsa yabancı dil bilgisine hakim olmamasına rağmen mezun olması. (bkz: öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem)
(13) branş öğretmenlerinin alanlarında yetersizlikleri (bkz: ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmenim oldu). örneğin, ösym tarafından açıklanan 2017 yılında yapılan öğretmenlik alan bilgisi testi (öabt) raporuna göre bu sınavda her bölüm için adaylara alanlarında 50’şer soru yöneltilmiş ancak türkçe öğretmenliği testinde iki soru iptal edildiği için bu testin ortalaması 48 soru üzerinden hesaplanmıştır. buna göre testlerde en düşük başarı 11.82 ortalamayla fen bilimleri/fen ve teknoloji öğretmenliğinde, en yüksek ortalama ise 34.88 ile psikolojik danışma ve rehberlik öğretmenliğinde gerçekleşmiştir. sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmiştir. türkçe, din kültürü ve ahlak bilgisi, psikolojik danışma ve rehberlik ile okul öncesi öğretmenlikleri alan testlerinin ortalama değerleri ise, 25’in üzerinde çıkmıştır. daha açık bir ifade ile öabt'ye giren fen bilimleri öğretmen adaylarının kendilerine yöneltilen soruların yaklaşık yüzde 80'ini bilmediği; sosyal bilgiler, tarih, coğrafya, biyoloji, ingilizce ile sınıf öğretmenliği alan testlerinde hesaplanan ortalama değerleri 21 ile 25 arasında değişmesi nedeniyle bu alanlardaki öğretmen adaylarının da alanlarının yüzde 75'ine hakim olmadığı/bilmediği öne sürülebilecektir.
ezcümle, son 18 yıllık kesintisiz tek parti iktidarında bile toplam 6 kez milli eğitim bakanı değişikliğinin yapıldığı , gelen her yeni bakanın reformlar yapmak üzere kolları sıvadığı göz önünde bulundurulursa "neden başarısızız?" sorusu üzerine düşünmek için daha çok nedenimiz olduğu görülecektir.
not: söz konusu maddeler zaman içinde güncellenecek ve yeni maddeler eklenecektir.
devamını gör...
2.
bilgili olduğum bir mesele değil, sadece eğitimini bu ülkede görmüş bir insan olarak kişisel gözlemim: eğitim meyvesini hızlıca veren bir alan değil. bu alana yapılacak ciddi yatırımların bir sonraki seçime kadar belirgin bir fark oluşturmaması endişesi olarak yorumluyorum ben yapılanları. kısa vadede memnuniyeti arttıracak veya kulağa fena gelmeyen yara bantlarıyla artık bakım görmediğinden mikrop kapmış iltihaplı bir yarayı kapatmaya çalışıyorlar
devamını gör...
3.
çok yok ,1 tane.
akp.
akp.
devamını gör...
4.
#510235
neden bizden dünya geneline göre daha az dahi çıktığını, çıkanların ise neden yurtdışında soluğu aldığını sevgili (bkz: petit prince de paris) 13 maddede açıklamış. çerçeveletip siyasi salakların boyunlarına çivileyesim geldi.
neden bizden dünya geneline göre daha az dahi çıktığını, çıkanların ise neden yurtdışında soluğu aldığını sevgili (bkz: petit prince de paris) 13 maddede açıklamış. çerçeveletip siyasi salakların boyunlarına çivileyesim geldi.
devamını gör...
5.
eğitim sisteminin olmayışı.
devamını gör...
6.
sürekli sınav sistemin değişmesi ve öğrencilerin sadece ders konusunda iyi olup hayatın farklı alanlarında iyi olmaya fırsat vermeden birer robot yetiştirmeye çalışılması
devamını gör...
7.
tek tip insan yetiştirmeye çalışmak.
gereksiz rekabet ortamı.
maddî problemler.
fırsat eşitsizliği.
özgüven problemi.
gelecek kaygısı, zira bu durum tüm insanların sadece para kazanabileceği bölümlere yönelmesini sağlar. türkiye'de bundan dolayı birçok insan mesleğinden memnun değil.
gereksiz rekabet ortamı.
maddî problemler.
fırsat eşitsizliği.
özgüven problemi.
gelecek kaygısı, zira bu durum tüm insanların sadece para kazanabileceği bölümlere yönelmesini sağlar. türkiye'de bundan dolayı birçok insan mesleğinden memnun değil.
devamını gör...
8.
değişen sistemdir. bu sistem değişikliği de bilerek yapılıyor.
devamını gör...
9.
her iktidara gelenin kendi zihniyetinde bireyler yetiştirmek için sürekli içeriğin değiştirmesi. * *
devamını gör...