#ödüllü filmler
2023'te gösterime giren; macera, komedi ve fantezi türlerindeki amerikan filmidir. greta gerwig'in yönetmenliğini yaptığı yapımın başrollerinde ise margot robbie ve ryan gosling vardır. barbie ve ken, rengarenk ve kusursuz görünen barbie dünyası'nda mükemmel zaman geçiriyorlardır. ancak, gerçek dünyaya gidebilme şansını yakaladıklarında insanların arasında yaşamanın eğlenceli taraflarının yanında tehlikeli yönlerini de keşfetmeleri pek de uzun sürmeyecektir.
imdb: 7.6
imdb: 7.6
yönetmen:
greta gerwig
oyuncular:
margot robbie
ryan gosling
issa rae
kate mckinnon
alexandra shipp
emma mackey
simu liu
kingsley ben-adir
ncuti gatwa
greta gerwig
oyuncular:
margot robbie
ryan gosling
issa rae
kate mckinnon
alexandra shipp
emma mackey
simu liu
kingsley ben-adir
ncuti gatwa
*hollywood eleştirmenleri derneği sezon ortası ödülleri (2023) - en çok beklenen film hca ödülü
*altın fragman ödülleri (2023) - en iyi fragman ödülü
*altın fragman ödülleri (2023) - en iyi fragman ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "moderatör 2" tarafından 03.01.2023 20:33 tarihinde açılmıştır.
1.
heyecanla beklediğim filmdir efenim. biletleri alırken takınacağım tavır ve giyeceğim pembiş kıyafetler bile belli.
ryan gosling beni hayal kırıklığına uğrattı. ken olmak için doğdum ne ya? bu adama kim sen yakışıklısın diyor? ofofofof.
devamını gör...
2.
başrolde margot robbie ve ryan gosling’in olduğu ve barbie’nin pembe rüyasının konu aldığı film 21 temmuzda gösterime açılacak. google’a barbie film yazarsanız ekranın pembeleştiğini de görebilirsiniz.
devamını gör...
3.
son günlerde vizyona 2-3 tane film girmiş sanırım. her yerde bunlardan bahsediliyor. ne var ki ben bütün bu saçmalıkların uzağındayım..
barbie bebeklerin tarihi mi anlatılıyor. hiçbir fikrim yok.
filmde ken reis de var mı acaba?
her neyse yemişim barbisini.
ben uzanıyorum.
barbie bebeklerin tarihi mi anlatılıyor. hiçbir fikrim yok.
filmde ken reis de var mı acaba?
her neyse yemişim barbisini.
ben uzanıyorum.
devamını gör...
4.
oppenheimer ile barışmışlar
şaka bir yana 3 saat karanlık, depresif müzik sesinin konuşmayı bastırdığı *, kadın meselesini çözememiş bunalım adam tatışması izleyeceğime buna giderim içim açılır. en azından görselliğe harcanan paranın hakkını veriyor. öbürü yok 80 bin bilmemne kalitede çekmiş de salon bile yokmuş. ne yapacaksam üç saat iç mekanda surat çekiminde adamın sivilcesini yüzmilyon piksel görüp. 10 dakka bomba için israf yeminle. zaten bildiğimiz hikaye. teknik detay da koymamışlar seyirci kaçmasın diye.
o karizmatik takılayım ayaklarını geçeli çok oldu.
barbi iyidir cıvıl cıvıldır. kendi dünyasının görselini cuk oturtmuş. meta- mizahını da kotardıysa yeterli. her film kulvarında değerlendirilir.
şaka bir yana 3 saat karanlık, depresif müzik sesinin konuşmayı bastırdığı *, kadın meselesini çözememiş bunalım adam tatışması izleyeceğime buna giderim içim açılır. en azından görselliğe harcanan paranın hakkını veriyor. öbürü yok 80 bin bilmemne kalitede çekmiş de salon bile yokmuş. ne yapacaksam üç saat iç mekanda surat çekiminde adamın sivilcesini yüzmilyon piksel görüp. 10 dakka bomba için israf yeminle. zaten bildiğimiz hikaye. teknik detay da koymamışlar seyirci kaçmasın diye.
o karizmatik takılayım ayaklarını geçeli çok oldu.
barbi iyidir cıvıl cıvıldır. kendi dünyasının görselini cuk oturtmuş. meta- mizahını da kotardıysa yeterli. her film kulvarında değerlendirilir.
devamını gör...
5.
ryan gosling'in ve margot robbie'nin ziyadesiyle absürt bir gerçeklikte dahi şakasız ve abartısız şekilde oscar'lık oyunculuk sergilediği film.
halâ şaşkınım. beklentilerimin çok ötesinde bir oyunculuk performansıyla karşılaştım. oppenheimer'ın üstüne bir de bu filmi izlemek şu son bir haftada gerçek bir oyunculuk şölenine tanık olmama vesile oldu. bu açıdan mutluyum, onu belirtmek isterim.
içerik itibarıyla da, cinsiyetler arası "çatışmaya" dair eleştirisini tek -ve bariz olan- tarafla sınırlamamış olması takdirimi kazandı. film bu dengeyi incelikle gözetmiş olmasına rağmen filmle ilgili "yav he erkek olmak suç he feminazi filmi işte he" yorumu yapanları gördükçe tadım kaçtı. filmde hedef alınan tam olarak bu indirgeyici, aşağılayıcı tavır aslında.
elbette filmin başrolü bir barbie ve elbette film kadın perspektifinden ilerliyor ancak bunu yanlı, ötekileştirici bir üslupla yapmıyor. erkekleri eleştirdiği -ve haklı da olduğu- sekansların birkaç dakika sonrasında benzer eleştiriyi kadınlar arası dayanışmaya (veya onun zayıflığına) yapıyor, cinsiyeti ne olursa olsun kolektif bir nefretle, özgüvensizlikle hareket eden her insan grubunun yaydığı toksikliğe dikkat çekiyor ve bunu yaparken iki tarafın karşı cinse dair gerçekdışı beklentileriyle de dalga geçiyor.
bütün bunların ötesinde, hayatında eline herhangi bir barbie veya ken bebeği almamış, otuzuna yaklaşmış bir erkek olarak bana bile empati kurdurabildiği, duygulandırabildiği anları; filmi izleyen herkeste ortak olan şeye borçlu: çocukluğumuza.
çocukluktan kopuşumuzun, hayallerimizin gerçekleşmediğini gördükçe kendimizi kandırmada daha da becerikli hale gelişimizin hikayesi de anlatılıyor bu filmde alttan alta. hiçbir şey için izlemeyecekseniz bile bu komik ve tuhaf bir şekilde nostalji hissi veren çocuksu havası için izleyin derim.
yalnız filmin anlatıcısının da dördüncü duvarı yıkarak birkaç defa tekrarladığı gibi: sıradan bir kadın tasvir edebilmek için margot robbie cidden kötü bir seçim olmuş. insanın her sahnesinde ayrı ayrı aşık olası geliyor.
halâ şaşkınım. beklentilerimin çok ötesinde bir oyunculuk performansıyla karşılaştım. oppenheimer'ın üstüne bir de bu filmi izlemek şu son bir haftada gerçek bir oyunculuk şölenine tanık olmama vesile oldu. bu açıdan mutluyum, onu belirtmek isterim.
içerik itibarıyla da, cinsiyetler arası "çatışmaya" dair eleştirisini tek -ve bariz olan- tarafla sınırlamamış olması takdirimi kazandı. film bu dengeyi incelikle gözetmiş olmasına rağmen filmle ilgili "yav he erkek olmak suç he feminazi filmi işte he" yorumu yapanları gördükçe tadım kaçtı. filmde hedef alınan tam olarak bu indirgeyici, aşağılayıcı tavır aslında.
elbette filmin başrolü bir barbie ve elbette film kadın perspektifinden ilerliyor ancak bunu yanlı, ötekileştirici bir üslupla yapmıyor. erkekleri eleştirdiği -ve haklı da olduğu- sekansların birkaç dakika sonrasında benzer eleştiriyi kadınlar arası dayanışmaya (veya onun zayıflığına) yapıyor, cinsiyeti ne olursa olsun kolektif bir nefretle, özgüvensizlikle hareket eden her insan grubunun yaydığı toksikliğe dikkat çekiyor ve bunu yaparken iki tarafın karşı cinse dair gerçekdışı beklentileriyle de dalga geçiyor.
bütün bunların ötesinde, hayatında eline herhangi bir barbie veya ken bebeği almamış, otuzuna yaklaşmış bir erkek olarak bana bile empati kurdurabildiği, duygulandırabildiği anları; filmi izleyen herkeste ortak olan şeye borçlu: çocukluğumuza.
çocukluktan kopuşumuzun, hayallerimizin gerçekleşmediğini gördükçe kendimizi kandırmada daha da becerikli hale gelişimizin hikayesi de anlatılıyor bu filmde alttan alta. hiçbir şey için izlemeyecekseniz bile bu komik ve tuhaf bir şekilde nostalji hissi veren çocuksu havası için izleyin derim.
yalnız filmin anlatıcısının da dördüncü duvarı yıkarak birkaç defa tekrarladığı gibi: sıradan bir kadın tasvir edebilmek için margot robbie cidden kötü bir seçim olmuş. insanın her sahnesinde ayrı ayrı aşık olası geliyor.
devamını gör...
6.
margot robbie yi oynamışlar ya, kafayı yiycem birde fragmanda ayak sahnesi gördüm. izlemek farz oldu artık, biraz zaman geçsinde güzel korsan bulunca evde tv de izlerim rahat rahat. vicdansızlar nereden vuracaklarını biliyorlar ve bilerek bazı sahneleri yapmıyorlarsa bende bir şey bilmiyorum.
devamını gör...
7.
twitter'da geçenlerde güzel bir tespit gördüm.
20223 yılına kadar barbie aşağılanarak, bir güzellik algısı modeli oluşturuluyor, kadınlar barbie gibi görünmek için sağlıklarından oluyor, maddi olarak olmadığı kişiler gibi davranıyor diyenler bugün barbie filmini güzelliyor diyordu.
son derece haklı gibi ki bunun feminizm güzellemesi var ama oraya girmiyorum konu grift bir hal alıyor o zaman.
20223 yılına kadar barbie aşağılanarak, bir güzellik algısı modeli oluşturuluyor, kadınlar barbie gibi görünmek için sağlıklarından oluyor, maddi olarak olmadığı kişiler gibi davranıyor diyenler bugün barbie filmini güzelliyor diyordu.
son derece haklı gibi ki bunun feminizm güzellemesi var ama oraya girmiyorum konu grift bir hal alıyor o zaman.
devamını gör...
8.
çok sıkılarak izledim, sadece filmin verdiğini düşündüğüm bazı mesajlar ilgi çekici hale getirdi. onun dışında bir yetişkinin izlerken sıkılabileceğim bir film, 4/10 veririm.
devamını gör...
9.
pr ın dibi yapılmış, aylardır pembe kustuk dünya çapında diye düşünüyorum.izlensin geçilsin artık yeter ortalama puanı 5.5 geçmeyecek bir film için süper tatava yapıldı. para getirecek piyasa filmi.
devamını gör...
10.
vallahi ne yalan söyleyeyim, margot robbie oynuyor diye izlediğim filmdir. ve margot robbie bile yaşamımdan giden dakikalar konusunda teselli olamıyor.
inanılmaz bir pr çalışması yapıldı. ağzımızdan burnumuzdan pembe kustuk. pembe boya stokları tükendi diye haber gördü bu gözler. ama bunlar bir yana, "aooooo harika bi sistem eleştirisi, feminist bi film" diye diye filmi göklere çıkaran paylaşımlar bir yana. ne uğruna çektiniz bu filmi allahaşkına? kadın bedeninin tektipleşmesine çanak tutuyor rerererörö diye barbie'ye sallayan bir gruba karşı marka olarak barbie'yi aklamak için olabilir mi mesela? başka bir gerekçe göremiyorum bundan başka bir çaba ve mesaj da göremiyorum filmde.
evet ampüte barbie falan bile ürettiniz ama bu üretimlerin de pazarı genişletmek dışında bir amacı olduğuna inanmak minnoşluk olur.
filme gelince espriler, göndermeler, karakterler kor kunç. ryan gosling bile dangalak ve ucube bu filmde, gerçekten inanılmaz.
bir parça bile samimiyet ve duygu bulamadım. üç beş beylik laf (o da kahrol patriyarki boyutunda) dışında da bir eleştiri neyin göremedim.
inanılmaz bir pr çalışması yapıldı. ağzımızdan burnumuzdan pembe kustuk. pembe boya stokları tükendi diye haber gördü bu gözler. ama bunlar bir yana, "aooooo harika bi sistem eleştirisi, feminist bi film" diye diye filmi göklere çıkaran paylaşımlar bir yana. ne uğruna çektiniz bu filmi allahaşkına? kadın bedeninin tektipleşmesine çanak tutuyor rerererörö diye barbie'ye sallayan bir gruba karşı marka olarak barbie'yi aklamak için olabilir mi mesela? başka bir gerekçe göremiyorum bundan başka bir çaba ve mesaj da göremiyorum filmde.
evet ampüte barbie falan bile ürettiniz ama bu üretimlerin de pazarı genişletmek dışında bir amacı olduğuna inanmak minnoşluk olur.
filme gelince espriler, göndermeler, karakterler kor kunç. ryan gosling bile dangalak ve ucube bu filmde, gerçekten inanılmaz.
bir parça bile samimiyet ve duygu bulamadım. üç beş beylik laf (o da kahrol patriyarki boyutunda) dışında da bir eleştiri neyin göremedim.
devamını gör...
11.
o müthiş pr çalışmalarından etkilendiğim için pembe giyinip izlemeye gittiğim filmdir. görsellik olarak başarılıydı ama anlatıldığı kadar feminist bir film değildir. zaten barbie, feminizmden oldukça uzak bulduğum bir figürdür.
devamını gör...
12.
bir greta gerwig filmidir.
filmin senaryosunu da yönetmen greta gerwig ve noah baumbach birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde son dönemde beyaz perdede rol alan en güzel kadınlardan biri olan ve bu filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu oscar'ına aday olan margot robbie, yine bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu oscar'ına aday olan ryan gosling, ıssa rae, rhea perlman, kate mckinnon, simu liu, will ferrell, helen mirren ve michael cera oynamıştır. film yukarıda saydığım ödül adaylıklarının yanı sıra en iyi film ve en iyi uyarlama senaryo da dahil on dalda adaylık kazanmıştır.
elbette ki kötü bir film değil bu ama bu kadar büyük bir beğeni kazanması da hayret verici. margot robbie ve ryna gosling iyi performans sergilemişler ama sanki durum biraz abartıldı bence. buna yılların birikmişliği diyelim. bu kadar zamandır süren barbie oyuncak bebeklere olan sevgi ve ilginin dışavurumu.
toplumdaki cinsiyet eşitliği, cinsiyet rolleri, anaerkil ve ataerkil toplumsal yapılar, insanların özsaygıları ve fiziksel özelliklerin çok ön plana çıktığı bir dünyada insan karakterinin yok olması gibi bir sürü şey ve ama bir sürü işte. çok fazla, gereğinden fazla didaktik.
velhasılı, çok sevdiğim bir film olmadı ama yine de izlenir.
filmin senaryosunu da yönetmen greta gerwig ve noah baumbach birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde son dönemde beyaz perdede rol alan en güzel kadınlardan biri olan ve bu filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu oscar'ına aday olan margot robbie, yine bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu oscar'ına aday olan ryan gosling, ıssa rae, rhea perlman, kate mckinnon, simu liu, will ferrell, helen mirren ve michael cera oynamıştır. film yukarıda saydığım ödül adaylıklarının yanı sıra en iyi film ve en iyi uyarlama senaryo da dahil on dalda adaylık kazanmıştır.
elbette ki kötü bir film değil bu ama bu kadar büyük bir beğeni kazanması da hayret verici. margot robbie ve ryna gosling iyi performans sergilemişler ama sanki durum biraz abartıldı bence. buna yılların birikmişliği diyelim. bu kadar zamandır süren barbie oyuncak bebeklere olan sevgi ve ilginin dışavurumu.
toplumdaki cinsiyet eşitliği, cinsiyet rolleri, anaerkil ve ataerkil toplumsal yapılar, insanların özsaygıları ve fiziksel özelliklerin çok ön plana çıktığı bir dünyada insan karakterinin yok olması gibi bir sürü şey ve ama bir sürü işte. çok fazla, gereğinden fazla didaktik.
velhasılı, çok sevdiğim bir film olmadı ama yine de izlenir.
devamını gör...
13.
tamam kardeşim hepimiz feminist olduk eşitlikçiyiz sakin olun diyerek söve saya bitirdiğim filmdir.
inanılmaz bayat bir “eşitlikçi” yorumlaması olmuş. barbie zaten eşitlikçilik konusunda kendi içinde çelişen bir figür iken bir de eşitlikçilik yayılmalı adı altında ataerkilliğin gizlice süregeldiği konusu ve kötülüğü kör göze parmak olmuş. 10 yaşındaki kardeşim bile bu kadar bayat bir mesaj verilmesine güler geçerdi.
ve günümüz duygularının önemi vurgusu vardı. anksiyete, kabullenme, yalnızlık, depresyon... bunların sadece ismini geçirecek ve işlemeyecekseniz neden film yapıyorsunuz? gerçekten her sene yüzlerce film izleyen biriyim ve sektörün sadece izleyici/yorumlayıcı kısmındayım ama sektörün içinde olarak bile bu kadar berbat bir iş yapılmasına hayret ediyorum. ataerkillik dışında lütfen bir de kapitalizminiz hakkında film çıkarın. keşke aylardır izlememe diyetime devam etseymişim zamanıma yazık idi.
inanılmaz bayat bir “eşitlikçi” yorumlaması olmuş. barbie zaten eşitlikçilik konusunda kendi içinde çelişen bir figür iken bir de eşitlikçilik yayılmalı adı altında ataerkilliğin gizlice süregeldiği konusu ve kötülüğü kör göze parmak olmuş. 10 yaşındaki kardeşim bile bu kadar bayat bir mesaj verilmesine güler geçerdi.
ve günümüz duygularının önemi vurgusu vardı. anksiyete, kabullenme, yalnızlık, depresyon... bunların sadece ismini geçirecek ve işlemeyecekseniz neden film yapıyorsunuz? gerçekten her sene yüzlerce film izleyen biriyim ve sektörün sadece izleyici/yorumlayıcı kısmındayım ama sektörün içinde olarak bile bu kadar berbat bir iş yapılmasına hayret ediyorum. ataerkillik dışında lütfen bir de kapitalizminiz hakkında film çıkarın. keşke aylardır izlememe diyetime devam etseymişim zamanıma yazık idi.
devamını gör...
14.
izlemediğim film herhalde asla da izlemem. film sever arkadaşım onu bile izledi ama ben tercih etmiyorum zaten barbie kızlarımıza verdiği zararı gördükçe içim acıyor bir de filmini mi izleyeceğim. zaten bu fikirden ne tür bir film çıkabilir ki geçmişte çocuklara sattıkları o bebekler sayesinde herkese kendisinin sürekli çirkin olduğu fikrini aşıladılar ve şu an herkes barbie olmaya çalışıyor. düşündükçe sinirleniyorum küçük bir kızım var onu bu tür şeylerden mümkün oldukça uzak tutmaya çalışacağım ve her seferinde bu sektörün ne kadar kötü amaçlı olduğunu anlatacağım. filmi izlemedim ve izleme ihtimali olanlara da izlemeyin demeye geldim. çizin üstünü geçin. boş bir film.
devamını gör...
15.
gelelim geçen senenin benim için en iyi filmine... şaka yapmıyorum, çok ama çok ciddiyim. yönetmen koltuğunda greta gerwig bulunan, oyuncu kadrosunada ise iyi ki margot robbie ve keşke yer almasaydı dediğim ryan gosling bulunan, sizi hem görüntü hem de senaryo bakımından tatmin eden bu filmden bahsetmem gerekiyor.
barbie kendi oyuncak evreninde gayet mutlu mesut yaşam süren, mutlu, tatlı bir oyuncak. peşinden koşup ona ilgi gösteren ken'i de bir güzel umursamamaya ant içmiş gibidir...
bir sabah uyanır ve onu barbie yapan tüm detayları geride bırakarak tam tersi bir yönde özelliklere sahip olduğunu fark eder... ölümü düşünmeye başlamıştır, aykaları artık düz tabandır ve daha da tuhafı selülitleri oluşmaya başlamıştır! kendisi ne yapar? bu tuhaflığı yok etmek adına bizim dünyamıza gelerek sorunun ne olduğunu anlamaya çalışır... işler bununla da bitmez, kendisiyle yolculuk eden ken'in de bizim dünyamızdan ilham alacağı tuhaf şeyler vardır...
film böylesine bir malzeme ile olağanüstü bir eleştiriyle başlıyor ve her geçen dakika bu eleştiriyi yükseğe çıkarıyor. daha da tuhafı, bunu öyle güzel yapıyor ki, senaryoda en ufak bir sıkılma yaşatmadan yapıyor bizlere...
ataerkil toplum, feminizm, toplumun güzellik algısı, kadınlara hitap eden şeyleri tasarlayan şirketlerin içerisinde kadınların yeri ve hatta hiç kadın olmaması gibi detaylar ile müthiş şeyler çıkarmış yönetmen...
bu filmin tek üzücü kısmı gereğinden fazla reklam yapılarak popüler kültür öğesi haline dönüşmesi... şayet ki bunu barbie değil de başka bir isimle, başka bir oyuncak ile anlatmayı denemiş olsalardı inanılmaz güzel bir kült film ortaya çıkmış olacaktı...
müzikleri, çekimleri, görüntüleri, senaryosuyla gerçekten çok hoş bir film.
ne süper kahraman filmleri kadar boş ve sığ, ne de oldukça kötü görüntüler ve insanı hiç tatmin etmeyen senaryosu olan oppenheimer kadar hayal kırıklığı...
her kısmıyla güzel, her kısmıyla tatmin edici.
barbie kendi oyuncak evreninde gayet mutlu mesut yaşam süren, mutlu, tatlı bir oyuncak. peşinden koşup ona ilgi gösteren ken'i de bir güzel umursamamaya ant içmiş gibidir...
bir sabah uyanır ve onu barbie yapan tüm detayları geride bırakarak tam tersi bir yönde özelliklere sahip olduğunu fark eder... ölümü düşünmeye başlamıştır, aykaları artık düz tabandır ve daha da tuhafı selülitleri oluşmaya başlamıştır! kendisi ne yapar? bu tuhaflığı yok etmek adına bizim dünyamıza gelerek sorunun ne olduğunu anlamaya çalışır... işler bununla da bitmez, kendisiyle yolculuk eden ken'in de bizim dünyamızdan ilham alacağı tuhaf şeyler vardır...
film böylesine bir malzeme ile olağanüstü bir eleştiriyle başlıyor ve her geçen dakika bu eleştiriyi yükseğe çıkarıyor. daha da tuhafı, bunu öyle güzel yapıyor ki, senaryoda en ufak bir sıkılma yaşatmadan yapıyor bizlere...
ataerkil toplum, feminizm, toplumun güzellik algısı, kadınlara hitap eden şeyleri tasarlayan şirketlerin içerisinde kadınların yeri ve hatta hiç kadın olmaması gibi detaylar ile müthiş şeyler çıkarmış yönetmen...
bu filmin tek üzücü kısmı gereğinden fazla reklam yapılarak popüler kültür öğesi haline dönüşmesi... şayet ki bunu barbie değil de başka bir isimle, başka bir oyuncak ile anlatmayı denemiş olsalardı inanılmaz güzel bir kült film ortaya çıkmış olacaktı...
müzikleri, çekimleri, görüntüleri, senaryosuyla gerçekten çok hoş bir film.
ne süper kahraman filmleri kadar boş ve sığ, ne de oldukça kötü görüntüler ve insanı hiç tatmin etmeyen senaryosu olan oppenheimer kadar hayal kırıklığı...
her kısmıyla güzel, her kısmıyla tatmin edici.
devamını gör...
16.
teknik açıdan kaliteli olup olmadığını yorumlamak bana kalmaz bu nedenle teknik kısmını geçiyor ve kendi düşüncemi yazmak istiyorum. bugüne kadar en az 700 film izledim. sadece bu yıl izlediğim film sayısı 137. açıkça söyleyebilirim ki en kötü bulduğum filmler listesinde ilk beşe koyabilirim. inanılmaz sıkıldım, bitsin diye sürekli akış çubuğunu takip ettim. senaryosu başarılı bulunmuş olabilir fakat senaryoyu da beğenmedim. eğlenceli bir film olduğunu söylemişti bütün çevrem ama bırakın eğlenmeyi suratımı bok götürdü izlerken. tam bir vakit kaybıydı benim için.
devamını gör...
"barbie (film)" ile benzer başlıklar
barbie
20