1.
maddi şeylerden mahrum büyümek bence iyidir insanın her istediğinin olmaması insanı mütevazı yapar ama manevi şeylerden sevgi aile sevilmek gibi şeylerden mahrum büyümek insanı derinden etkiler
devamını gör...
2.
içinde hep bir burukluk bırakır maddi sıkıntı çekmedik orta halli bir aileydik her istediğimizi alamasak da çok şükür aç yatmazdık.
annesiz büyüdüm sevgisiz büyüdüm ailevi bir ton sorun akrabalar bile ayrı bir sorun oldu hayatım boyunca. nerede aile anne mevzusu açılsa konuşamaz oradan uzaklaşırım.
annesiz büyüdüm sevgisiz büyüdüm ailevi bir ton sorun akrabalar bile ayrı bir sorun oldu hayatım boyunca. nerede aile anne mevzusu açılsa konuşamaz oradan uzaklaşırım.
devamını gör...
3.
asla tam olarak büyüyememektir.
ben bir öğretmen çocuğu olarak büyüdüm. yani aslında tam olarak büyümeyi başaramadım ama elimden geldiğince bir yaşa kadar geldim. hiçbir zaman ihtiyacından fazla param olmadı. hep kıt kanaat yetti sahip olduğum harçlık. ama bu benim için büyük bir sorun olmadı hiçbir zaman. başkalarına özenen bir çocuk olmadım asla. sahip olduklarımla yetinmeyi bildim.
ailemle çok büyük sorunlar da yaşamadım. ergenlik dönemi bile en az hasarla geçti gitti. ama bazı şeylerden mahrum kalmış olmak zihnimde hep bir yara izi olarak kaldı.
ben doğduğum zamanlar babam benim şimdiki yaşımın yarısı kadarmış. şimdi yaşlarımızın toplamı yüzü geçtiğine göre sizce babamın beni kucağına alıp öpüp sevdiğini neden hiç hatırlamıyorum? işte soru bu. yaş problemi. çünkü ben bazı problemleri yaşım ilerledikçe fark ediyorum.
elbette babam beni çok sevmiştir ve eminim hala da çok seviyor ama sevgi gösterme konusunda o kadar cömert olmadı hiçbir zaman ne bana ne kardeşime karşı. benden on iki yaş küçük olan en küçük kardeşim doğduğunda işler biraz değişti. o bizim yaşamadıklarımızı yaşadı. ve bu beni çok mutlu etti. ama mahrum kaldıklarım hep aklımda.
ilkokula giderken bir gün albümlere bakarken babamla bir fotoğrafımıza denk geldim. ben babamın kucağındayım ve babam bana sevgi ile bakıp gülümsüyor. fotoğrafı alıp anneme gittim koşa koşa ve dedim ki:
- anne bak, babam beni seviyormuş.
ben bir öğretmen çocuğu olarak büyüdüm. yani aslında tam olarak büyümeyi başaramadım ama elimden geldiğince bir yaşa kadar geldim. hiçbir zaman ihtiyacından fazla param olmadı. hep kıt kanaat yetti sahip olduğum harçlık. ama bu benim için büyük bir sorun olmadı hiçbir zaman. başkalarına özenen bir çocuk olmadım asla. sahip olduklarımla yetinmeyi bildim.
ailemle çok büyük sorunlar da yaşamadım. ergenlik dönemi bile en az hasarla geçti gitti. ama bazı şeylerden mahrum kalmış olmak zihnimde hep bir yara izi olarak kaldı.
ben doğduğum zamanlar babam benim şimdiki yaşımın yarısı kadarmış. şimdi yaşlarımızın toplamı yüzü geçtiğine göre sizce babamın beni kucağına alıp öpüp sevdiğini neden hiç hatırlamıyorum? işte soru bu. yaş problemi. çünkü ben bazı problemleri yaşım ilerledikçe fark ediyorum.
elbette babam beni çok sevmiştir ve eminim hala da çok seviyor ama sevgi gösterme konusunda o kadar cömert olmadı hiçbir zaman ne bana ne kardeşime karşı. benden on iki yaş küçük olan en küçük kardeşim doğduğunda işler biraz değişti. o bizim yaşamadıklarımızı yaşadı. ve bu beni çok mutlu etti. ama mahrum kaldıklarım hep aklımda.
ilkokula giderken bir gün albümlere bakarken babamla bir fotoğrafımıza denk geldim. ben babamın kucağındayım ve babam bana sevgi ile bakıp gülümsüyor. fotoğrafı alıp anneme gittim koşa koşa ve dedim ki:
- anne bak, babam beni seviyormuş.
devamını gör...
4.
ebeveynlerin çocuklarına, onların her istediğini almamalarını destekliyorum. evet, çocukken sinir olurdum istediğim bir şey alınmadığında ama bugün bunun doğru tutum olduğunu görebiliyorum. anne ve babamın "bakarız" cevabına sinir olurdum. genelde istediklerimi aldırırdım, bu cevaptan sonra ama bazen cidden yapmadığım şey kalmazdı bunun için.
nintendo game boy aldıramamıştım ama. annemlere aldıramadığım ve içime oturmuş tek şey buydu. aslında bi bakıma kendi kayıpları. atari salonlarında çok daha fazla para harcamışımdır. belki alsalardı, atari salonlarına çok daha az gidecektim.
işin manevi boyutu derin ve fazlasıyla kişisel bir konu. herkesin yaşanmışlıkları farklı, herkesin bunlar karşısındaki dönüşümü de farklı. ben, çocuğuyla ilgilenebilme fırsatı varken, onu bakıcıya teslim edip sürekli gezen çiftlerden pek hazzetmiyorum. sevgiden mahrum büyüyen çocuklara çok üzülüyorum ve onların ebeveynlerine çok kızıyorum. gene de o çocukların kimisi hayatlarını yaşamaya değer kılabiliyorlar kendileri. onlara da kocaman bir helal olsun diyorum.
nintendo game boy aldıramamıştım ama. annemlere aldıramadığım ve içime oturmuş tek şey buydu. aslında bi bakıma kendi kayıpları. atari salonlarında çok daha fazla para harcamışımdır. belki alsalardı, atari salonlarına çok daha az gidecektim.
işin manevi boyutu derin ve fazlasıyla kişisel bir konu. herkesin yaşanmışlıkları farklı, herkesin bunlar karşısındaki dönüşümü de farklı. ben, çocuğuyla ilgilenebilme fırsatı varken, onu bakıcıya teslim edip sürekli gezen çiftlerden pek hazzetmiyorum. sevgiden mahrum büyüyen çocuklara çok üzülüyorum ve onların ebeveynlerine çok kızıyorum. gene de o çocukların kimisi hayatlarını yaşamaya değer kılabiliyorlar kendileri. onlara da kocaman bir helal olsun diyorum.
devamını gör...
5.
bu yaşa gelmiş olmama rağmen hala çocuk gibi davranma sebebidir.
babayla hiçbir aktivite yapamamak da buna dahildir. zevklerimiz asla uyuşmamıştı. ne müzik, ne spor, ne film. asla ortak bir noktada buluşamadık.
sözlüğü ağlama duvarına çevirmeden yazarsam, her zaman dışlanmış, mutluluğu maneviyatta aramaktan bıkıp maddiyata yönelmiş bir insan olarak büyüdüm. babayla saydıklarım anne içinde geçerli, hiçbirisiyle sevdiğim bir şeyi yaptığımı hatırlamıyorum, asla olmadı çünkü.
dışlanmış olmak bir kenara, sonuç olarak işin manevi boyutu herkeste farklı, ailemle bir kavgam yok, zaten son 2 aydır birbirimizi çok az görüyoruz..
sanırım asla anlayamayacağım onların kafasındaki çocuğu..
babayla hiçbir aktivite yapamamak da buna dahildir. zevklerimiz asla uyuşmamıştı. ne müzik, ne spor, ne film. asla ortak bir noktada buluşamadık.
sözlüğü ağlama duvarına çevirmeden yazarsam, her zaman dışlanmış, mutluluğu maneviyatta aramaktan bıkıp maddiyata yönelmiş bir insan olarak büyüdüm. babayla saydıklarım anne içinde geçerli, hiçbirisiyle sevdiğim bir şeyi yaptığımı hatırlamıyorum, asla olmadı çünkü.
dışlanmış olmak bir kenara, sonuç olarak işin manevi boyutu herkeste farklı, ailemle bir kavgam yok, zaten son 2 aydır birbirimizi çok az görüyoruz..
sanırım asla anlayamayacağım onların kafasındaki çocuğu..
devamını gör...
6.
kötü olarak görünsede sevgi gibi çok önemli değerler olmadıktan sonra avantaj olan durumdur. yokluğunu bilmeyen varlığının kıymetini kolay kolay anlayamaz. zaten bundan ötürü bugün zengin olanları çoğu yokluktan gelenlerdir.
devamını gör...
7.
sevgi ve merhamete muhtaç şekilde büyümenin tarifsiz acısı hiçbir şeyde yok. maddi yokluk ukde olarak kalır, zamanla elde edilebilir veya anı şeklinde kalabilir. manevi duyguların yokluğu, ötelenmiş bir evladın hissi şekilde yokluk içinde büyümesi hayatının en büyük depremidir. yanlış insanlar, güven kaybı, kendinden nefret etme duygusu ve sonunda hayatı tümüyle boşvermişlik hissi bırakmaz peşini.
sindirirsiniz ama insanlığınız bitmiştir.
sindirirsiniz ama insanlığınız bitmiştir.
devamını gör...
8.
kayıp çocuklardır. korkarım tek bildikleri bu oldugu için onlarda çocuklarını kayıp yetiştireceklerdir. şımarmasın diye başı okşanmamış, başaramasa da sırtı sıvazlanmamış, hakkında karar verırken bıle fikri sorulmamış çocuk; kendi çocuguna aynı zinciri devam ettirecektir.
şimdi bazıları karşı çıkacak ama tam da babamın bana söylemesinden nefret ettiğim sözleri söylerken buldum bir gün kendimi. kulagım duydugu an şoka girdim kendi kendime. ağzımı kapatıp elimle odama girdim. oğlum küçüktü bu sözleri hak etmemişti, kırması ya da elindekini temiz kullanmaması kabahat değildi çocuktu daha. sonrası oğlumla konuşma, sarılıp soyledıklerımınden ozur dıleme hatamın sebebını acıklama vs .
çünkü ben öyle buyutulmemıstım. hep kabahatlı, esyaları bozmakla ıtham edılen, kıymet bılmeyen bır cocuktum.hala bır esya teknık omrunu tuketmıs olsa da kendıme kızarım ben bozdum dıye gunlerce uzulurum.
demem o ki;buyurken ne esksık olursa olsun sıze verılmeyen, sevmedıgınız aıle bıreyınıze donusturmeyın kendınızı dıkkat edın kendınıze. bu zıncırı kıran ılk sız olun.
şimdi bazıları karşı çıkacak ama tam da babamın bana söylemesinden nefret ettiğim sözleri söylerken buldum bir gün kendimi. kulagım duydugu an şoka girdim kendi kendime. ağzımı kapatıp elimle odama girdim. oğlum küçüktü bu sözleri hak etmemişti, kırması ya da elindekini temiz kullanmaması kabahat değildi çocuktu daha. sonrası oğlumla konuşma, sarılıp soyledıklerımınden ozur dıleme hatamın sebebını acıklama vs .
çünkü ben öyle buyutulmemıstım. hep kabahatlı, esyaları bozmakla ıtham edılen, kıymet bılmeyen bır cocuktum.hala bır esya teknık omrunu tuketmıs olsa da kendıme kızarım ben bozdum dıye gunlerce uzulurum.
demem o ki;buyurken ne esksık olursa olsun sıze verılmeyen, sevmedıgınız aıle bıreyınıze donusturmeyın kendınızı dıkkat edın kendınıze. bu zıncırı kıran ılk sız olun.
devamını gör...
"bazı şeylerden mahrum büyümek" ile benzer başlıklar
mahrum
1