1.
her ortamda vardır bunlar. hani öyle dili çok iyi bildiklerinden değildir çoğu zaman. ancak lise grameri ve diliyle konuşurlar. galatı meşhur desen bilmezler. ağızlarında çürütemedikleri tek sakız de da bağlacıdır. türk dilinin kaç harfi vardır, hangi harfler hangi dilin ve kültürün etkisiyle yerleşmiştir haberi yoktur. x veya w ile yazılan bir kelime varsa küplere binerler, yabancı sözlere tahammülü yoktur. hatalı bu diye bas bas bağırırken hata sözcüğünün arapça kökeninden habersizdir.
ama olsun yine de onlar ye kürküm yecilerdir. içerik nedir ki şeklin yanında onlara göre.
verecek bilgisi yoktur, sözlerinin yarısı yanlış, yarısı eksiktir ama olsun o "ki" bağlacına abanmıştır
mantıklı argüman sunamaz, eşek gibi anırır ama olsun "veya" bağlacı doğru yazılmıştır.
türkçeyi anasından değil sıraları kırık dökük okulda öğrenen kürdü, arabı, es kaza memlekete gelmiş afganı faslıyı kuantum fiziğinde dahi olsa bile dinlemez, hala türkçe konuşamamakla suçlar, aşağılar, telaffuzuna takılır . iş sadece "coook güzelll " diyen ingilize, fransıza, almana geldi mi gururundan geçilmez. hele bu dillerde bir türkçe kelime bulursa keyfinden yanına yaklaşılmaz.
kendi milletinden biri es kaza ingizlice kullanırsa ortalık yıkılır. ne dilin nasıl öğrenildiğinden, nasıl geliştiğinden haberi vardır ne de umursar. çifte standarttaki standardın kökenine bakmadan çifter çifter atar.
bunlar en çok içeriklerini beğenmedikleri başlıklardan sonra ortaya çıkar. söyleyecek sözü yoktur ama ona göre türkçe biliyordur. noktası, virgülü vardır küfrederken .
ben gramer bilmem çok fazla. hayatta öğrenememişimdir de, da, ki , hede , bödö bağlaçlarını nasıl yazacağımı. küfrederken noktalama kullanmam zaten. onun yerine bilgi ve kelime biriktirdim hayatım boyunca derdimi anlatabilmek için. hayatta sadece bir ünlem olmanın ötesine gidemeyecek dil polisini takmam. çünkü cümle yoksa ünlem anlamsızdır. ünlem ancak cümlenin sonuna geldiğinde anlam kazanır.
ama olsun yine de onlar ye kürküm yecilerdir. içerik nedir ki şeklin yanında onlara göre.
verecek bilgisi yoktur, sözlerinin yarısı yanlış, yarısı eksiktir ama olsun o "ki" bağlacına abanmıştır
mantıklı argüman sunamaz, eşek gibi anırır ama olsun "veya" bağlacı doğru yazılmıştır.
türkçeyi anasından değil sıraları kırık dökük okulda öğrenen kürdü, arabı, es kaza memlekete gelmiş afganı faslıyı kuantum fiziğinde dahi olsa bile dinlemez, hala türkçe konuşamamakla suçlar, aşağılar, telaffuzuna takılır . iş sadece "coook güzelll " diyen ingilize, fransıza, almana geldi mi gururundan geçilmez. hele bu dillerde bir türkçe kelime bulursa keyfinden yanına yaklaşılmaz.
kendi milletinden biri es kaza ingizlice kullanırsa ortalık yıkılır. ne dilin nasıl öğrenildiğinden, nasıl geliştiğinden haberi vardır ne de umursar. çifte standarttaki standardın kökenine bakmadan çifter çifter atar.
bunlar en çok içeriklerini beğenmedikleri başlıklardan sonra ortaya çıkar. söyleyecek sözü yoktur ama ona göre türkçe biliyordur. noktası, virgülü vardır küfrederken .
ben gramer bilmem çok fazla. hayatta öğrenememişimdir de, da, ki , hede , bödö bağlaçlarını nasıl yazacağımı. küfrederken noktalama kullanmam zaten. onun yerine bilgi ve kelime biriktirdim hayatım boyunca derdimi anlatabilmek için. hayatta sadece bir ünlem olmanın ötesine gidemeyecek dil polisini takmam. çünkü cümle yoksa ünlem anlamsızdır. ünlem ancak cümlenin sonuna geldiğinde anlam kazanır.
devamını gör...
2.
dili katledenlerin peşindedirler ve görevlerini abartmadıkları müddetçe iyi ki vardırlar.
devamını gör...
3.
hızlı okumaları ile meşhurdurlar. sözlüğün dere başında durur, akan tanım kollarlar. buldukları ilk yazım yanlışında harekete geçerler.
tanımın hemen altına gördükleri yanlışı yazıp huzura ererler. doğru yazılmış tanımdansa yanlış yazılmış tanım severler, görevleri bitmesin diye.
allah yardımcıları olsun.
tanımın hemen altına gördükleri yanlışı yazıp huzura ererler. doğru yazılmış tanımdansa yanlış yazılmış tanım severler, görevleri bitmesin diye.
allah yardımcıları olsun.
devamını gör...
4.
kaşgarlı mahmud çıkıp gelse tdk'ya uygun olarak yazmayacağım kelimeler var.
devamını gör...
5.
türk dilini; dil bilgisi, yazım kuralları, kelime zenginliği bağlamında önemsemeyenlerin korkulu rüyası olurlar. hele bir de durumdan vazife çıkarak işlerini cemiyet içinde yaparlarsa, vakıa yüzde 100 de haklılarsa o özensiz kitlenin resmen kabusu olurlar.
devamını gör...
6.
kavramlarla arası pek iyi olmadığından mazruf yerine zarfa dikkat çekmeyi sevenleri de vardır. oysa dilin en önemli kısmı anlamdır. insanın dil serüveninde, sözcükler ses ve anlamlarıyla yazıya dökülmeden çok önce vardır. farklı alfabelerle ve farklı kurallara göre aynı dilin kavramlarını kullanarak yazdığın bir cümlenin anlamı değişmez. oysa sözcüklerin anlamını ıskaladığın anda iletişim imkansızdır; istediğin kadar şeklen düzgün olsun. vermek istediğin mesaj, alınan mesajdan hayli uzaktır yerli yerince kullanmıyor isen kavramları.
yabancı dillerden gelen kavramları, özellikle de bilim terimlerini, türkçeleştirebilmeyi ummak boşunadır. mesela bazılarınca çok başarılı bulunan bilgisayar sözcüğü tam bir faciadır anlamı karşılamak yönünden. çünkü compute beybi! sadece saymıyor hesaplıyor falan; kompüter o sebepten çok daha doğru. bilgisayar diyerek başladığın tuhaflık gün gelir adres çubuğu ya da menü çubuğu şeklinde girer bir tarafına insanın. çünkü durmayıp icat eyliyor zalımlar sen kavramı yakalamak yerine sözcük arayarak heba ederken günlerini. daha bunun inovasyonu var niş marketi var enformasyonu var falan. enformasyon için çok çok ıkınırsak günün sonunda boynumuzu bükerek öpe öpee malumat demeye mecburuz. kavramı karşılayacak sözcük gene ellerin dilinden bak!
bir yazıyı okuyup seslendirdiğimizde; dinleyen kişi, içeriği yazanın dediği gibi anlıyorsa sorun nedir tam olarak? peki kavramları karşılayan sözcükler hatalıysa kim kimi anlayabilir ki tüm virgüllerin, tüm ünlemlerin, tüm yazım kurallarının; tastamam yerinde olduğu bir yazıyı seslendirdiğin vakit?
kendim olabildiğince dikkat ediyorum yazarken ama biçime odaklanarak dili sadece buna indirgemek bir dile yapılabilecek kötülüklerdendir diye düşünmekteyim vesselam. edinilmiş afazi pandemisi, çok daha önceliklidir ayrı yazılan 'ki'den.
yabancı dillerden gelen kavramları, özellikle de bilim terimlerini, türkçeleştirebilmeyi ummak boşunadır. mesela bazılarınca çok başarılı bulunan bilgisayar sözcüğü tam bir faciadır anlamı karşılamak yönünden. çünkü compute beybi! sadece saymıyor hesaplıyor falan; kompüter o sebepten çok daha doğru. bilgisayar diyerek başladığın tuhaflık gün gelir adres çubuğu ya da menü çubuğu şeklinde girer bir tarafına insanın. çünkü durmayıp icat eyliyor zalımlar sen kavramı yakalamak yerine sözcük arayarak heba ederken günlerini. daha bunun inovasyonu var niş marketi var enformasyonu var falan. enformasyon için çok çok ıkınırsak günün sonunda boynumuzu bükerek öpe öpee malumat demeye mecburuz. kavramı karşılayacak sözcük gene ellerin dilinden bak!
bir yazıyı okuyup seslendirdiğimizde; dinleyen kişi, içeriği yazanın dediği gibi anlıyorsa sorun nedir tam olarak? peki kavramları karşılayan sözcükler hatalıysa kim kimi anlayabilir ki tüm virgüllerin, tüm ünlemlerin, tüm yazım kurallarının; tastamam yerinde olduğu bir yazıyı seslendirdiğin vakit?
kendim olabildiğince dikkat ediyorum yazarken ama biçime odaklanarak dili sadece buna indirgemek bir dile yapılabilecek kötülüklerdendir diye düşünmekteyim vesselam. edinilmiş afazi pandemisi, çok daha önceliklidir ayrı yazılan 'ki'den.
devamını gör...
"dil polisi" ile benzer başlıklar
türk polisi
15