evlenmek istenilen kişinin doğru kişi olduğu nasıl anlaşılır sorunsalı

onu sadece eş,sevgili olarak değil de aynı zamanda en yakın arkadaşlarınızdan biri-hatta bana kalırsa belki de en yakını-olarak görebiliyorsanız.aşk zaten hormonel bir duygu,zaman içinde azalacak;cinsellik ise çok önemli ama tek başına yetmez.bence mutlu bir evlilik için en önemlisi eşinizle,eş kimliğinizin yanında çok yakın iki arkadaş da olabilmeniz.karşınızdaki kişiyle arkadaş olamıyorsanız daha fazlası da olamazsınız.bu yüzden önce arkadaş olabiliyor musunuz,konuşacak konunuz var mı,beraber eğlenebiliyor musunuz,kafalarınız uyuşuyor mu gibi etkenlere çok dikkat edin.ha bir de;"biz"diyebiliyor musunuz,o da çok önemli.tabii ki evlendi diye kimse bireysel kişiliğini geri plana atmamalı ama biriyle hayatınızı birleştirmeye karar verdiğinizde ortaya yeni bir fert de çıkıyor aslında:"biz."biz olduğunuzu hissetmeli ve özellikle ailelerinize karşı bu "biz"hissiyle eşinizi daima korumalısınız.bunun yanında tensel uyum,cinsellik de iyiyse bence nur topu gibi bir tane mutlu evliliğiniz olur normal şartlarda.ama tabii aynı zamanda iki kişinin de evlilik için yeterince olgunlaşması da gerekiyor;onu da ayrı tutuyorum.

"dogru kisi, dogru insan" kavrami bence olmayan bir kavram. dogru insan yoktur, ideallerinize, beklentilerinize, "size" uyumlu olan, denk dusen insan vardir. . .

evlenmek istenilen kisinin de sizinle denkligini gayette fark edebilirsiniz. tabi salak degilseniz.
bir insan olmadigi biri gibi davransa bile, hatta bunu profosyonel duzeydeki bir yetenekle yapsa bile ilerleyen zaman icerisinde gercek kisiligini elbette ele verir. ki; insan oturup kalkmasindan, alışkanlıklarindan, sahip oldugu degerlerinden, dusunce yapisindan, hayallerinden/beklentilerinden, zor zamaninizda gosterdigi cabadan, sahsiniza gosterdigi saygidan özünde nasil bir insan oldugunu tabir-i caizse pacalarindan akitircasina belli eder. sizde ne istedigini bilen, uc asagi bes yukari mantigi oturmus, akli basinda bireyseniz karsinizdaki kisinin esasinda kim oldugunu net idrak edersiniz. dedim ya salak degilseniz...

agatha chirstie

yani evliliğin kıyısından köşesinden geçmeyen biri olarak büyüklerimin söylediği söze dayanarak şunu söyleyebilirim ki ''bir erkekle veya kadınla evlenip aynı eve girmediğiniz sürece onun aslında kim olduğunu anlayamazsınız, köprüyü geçene kadar ayıya dayı da diyor olabilir.''

hislerinize güvenmeyin.

ideolojileriniz hayat görüşünüz uyuşuyor mu? beraber nasıl zaman geçiriyorsunuz? ona güveniyor musunuz? çocuğunuz olunca nasıl bir ebeveyn olur? bunlar daha önemli şeyler.

hisler bitip gider, her zaman böyle olmuştur. ama zaten bir evliliği veya ilişkiyi oluşturan etmenlerin %1 i falan histir. o %1'e odaklanıp geri kalan herşeyi göz ardı etmek ahrazlıktır.

örneğin ben içe dönük günün büyük çoğunluğunu sporla ya da kitap okuyarak geçirmeyi tercih eden, alkol sigara kullanmayan, partiler kalabalık ortamlar aramayan biriyim. eğer evleneceğim insan benim zıddım bir karakterdeyse istediğim kadar onu sevsem de ilişkinin sürdürülebilirliği çok kısa olacaktır*.

sonuç olarak her şeyi tartıp öyle karar vermek lazım.

(bkz: love doesn't get the job done)