yazar : yaşar kemal
yıl : 1977
türk edebiyatının usta kalemlerinden yaşar kemal'in çocuklar için yazmış olduğu kitaptır.
filler sultanı büyüklüğüne ve gücüne güvenerek karıncalara savaş açar. karıncalar ise birlik olup boyun eğmeden mücadele ederek filler sultanının saltanatına son verirler.
yıl : 1977
türk edebiyatının usta kalemlerinden yaşar kemal'in çocuklar için yazmış olduğu kitaptır.
filler sultanı büyüklüğüne ve gücüne güvenerek karıncalara savaş açar. karıncalar ise birlik olup boyun eğmeden mücadele ederek filler sultanının saltanatına son verirler.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ateist kaplumbağa" tarafından 11.06.2021 14:41 tarihinde açılmıştır.
1.
bir yaşar kemal kitabıdır. george orwell'ın hayvan çiftliğinin bu kadar sevildiği ve övüldüğü zamanlarda insanlar gözümüzün önündeki yaşar kemal'in bu kitabını nasıl keşfedemiyor şaşıyorum. eski baskısında adı filler sultanı olarak geçse de yky yeni baskılarda filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca adıyla basıyor.
kitaptan biraz bahsetmem gerekirse, kitap hayvanlar arası hiyerarşiyi ve aslında emperyalizmi bize sade bir dille anlatıyor. filler çalışkan hayvanlar olan karıncalardan saray yapmalarını istiyor, karıncalar bunu kabul etmeyince ettirmek için ölüm korkusu salıyor ve tabiri caizse filler karıncalara ölümü gösterip sıtmaya mecbur bırakıyorlar, bu şekilde başlayan macerada karıncaların baş kaldırısına da şahit olacaksınız, filleşmesine de ve çokça eleştiriye rastlayacaksınız. herkese önerimdir.
"ölüm umutsuzluktur, oysa ki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar."
kitaptan biraz bahsetmem gerekirse, kitap hayvanlar arası hiyerarşiyi ve aslında emperyalizmi bize sade bir dille anlatıyor. filler çalışkan hayvanlar olan karıncalardan saray yapmalarını istiyor, karıncalar bunu kabul etmeyince ettirmek için ölüm korkusu salıyor ve tabiri caizse filler karıncalara ölümü gösterip sıtmaya mecbur bırakıyorlar, bu şekilde başlayan macerada karıncaların baş kaldırısına da şahit olacaksınız, filleşmesine de ve çokça eleştiriye rastlayacaksınız. herkese önerimdir.
"ölüm umutsuzluktur, oysa ki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar."
devamını gör...
2.
bir yaşar kemal kitabıdır. işin aslına bakarsanız biraz kıyıda köşede kalmıştır. elbette çokça okuyanı vardır lakin ustanın onca kitabı arasında kaybolmuş ve hak ettiği değeri görememiştir. şimdi bakınız, kuvvetle muhtemel bundan bir kaç başlık ötede siz zalımlar le petit prince'e övgüler düzüyorsunuzdur. veyahut george orwell'in ''animal farm'' başlığında napolyon'du, snowball'du, moses'tı, bay pilkington'dı dibine kadar karakter analizleri yapıp, beyin fırtınları estiriyorsunuzdur. bunlara elbette sözümüz yok. gerek antoine de saint-exupery'e gerekse orwell'a saygımız sonsuz. ama mevzu bu değil!
mevzu; yaşar kemal gibi bu coğrafyanın bağrından kopmuş, tabiri caizse türk dilinin endazesini elinde tutup, gelenin geçenin boyunun ölçüsünü almış bir yazarın, bu eserlerden hiçte aşağı kalır yanı olmayan bu muazzam hikayesinin kıyıda köşede kalmış olması... neyse 6796. geleneksel gömüş şenliklerini yaptığıma göre sadede gelmekte fayda var.
yaşar kemal bu kitabı 1977 yılında çocuklar için yazıyor. iyi ki de yazıyor. ama kitaba çocuk kitabı olarak bakmayın zira henüz fikirsel bazda büyümemiş(!) ezen/ezilen çelişkisini çözememiş, dünyadaki hakim sistemin sırrına mazhar olamamış ufaklıkların da, eğer isterlerse bu kitaptan çıkarabilecekleri yığınla ders var. geriye kalan kitle içinse kitap keyifli bir okuma eylemi ve çocuklarına bu çarpık sistemi masalsı bir dilde anlatabilecekleri bir rehber olarak tavsiye edilebilir.
hikâye hüdhüdlerin lideri ve filler sultanı'nın maşası olan ulukepez'in karıncaların yanında yedi ay kalması ve sonrasında sultana karıncalarla ilgili bilgi vermesiyle başlıyor;
''al gözüm sultanım, seyreyle sen, şimdi karıncıların hünerlerini,'' diye şakıdı. başladı anlatmaya. o anlattıkça filler sultanı kendinden geçiyordu. kendinden geçiyor, durmadan ulukepeze soru üstüne soru soruyordu.
''bir kentler kurmuşlar, hiç sorma sultanım, yerin altına... görkemli uygar kentler. ambarları yıl on iki ay yiyecek, bal
çiçek özü, tahıl, böcek ölüsü dolu, dopdolu. başkentlerini geniş ovaların tam ortalarında, özünde kurmuşlar. bu ovalar nil kıyılarından da, çukurovadan da daha bereketli. hele bir ova, bir ülke var, fil eksen biter, öyle bereketli. kuzey yanını bu ülkenin ulu ormanlar kaplamış. kaplan girse sökemez bir orman, güneyi de yıl on iki ay yemyeşil. bütün ova yıl on iki ay ağzına kadar çiçekle dolu, alabildiğine bir düzlük... doğrusu tarlalar, batısı tarlalar, can eksen biter, kuş eksen, karınca eksen, arı eksen biter.''
işte böylece filler sultanının aklına giriyordu ulukepez... karıncıların hünerlerinden faydalanmanın bin bir türlü yolunu da sultana anlatıyor ve ne yapması gerektiği noktasında öğütler veriyordu. böylece filler ellerinde bulundurdukları gücün de etkisi ile ilk olarak sultanlarına bir saray yapılmasını talep ettiler karıncalardan. gerekli güç gösterisi yapılmış, karıncaların ruhuna korku salınmıştı. sömürü çarkları ışıl ışıl, pırıl pırıl kullanılmaya hazır hale gelmişti...
sonrasında karınca toplumu için böl/parçala/yönet stratejisi devreye giriyordu. karınca aleminin en vasıfsız, en tembel, üretemeyen grubu sarıcalar filler için biçilmiş kaftandı. üretmedikleri için fillerin yardımlarına muhtaçtılrlar. filler sarıcaların karınlarını tok, sırtlarını pek tutup, onları her işlerinde kullandılar. muhbirlikte buna dahil. bunu takiben karıncalara benlikleri unutturulur. her karınca bir fildir! ancak unutulmaması gereken nokta şudur ki; karıncalar fildir ama ancak karınca kadar fildir!
ve sonrasında koca yürekli bir karınca çıkar ortaya,kırmızı sakallı topal karınca bu sömürü düzenine karşı isyan başlatır. ''dünyanın bütün karıncaları birleşirse...'' sorusu ortaya atılır, ve olaylar gelişir gider...
yaşar kemal'in bu hikâye ile ilgili hayıflandığı tek bir nokta olmuş; ''neye üzülüyorum biliyor musunuz, bu kitabı okuyanlar özellikle de çocuklar filleri belki hiç sevmeyecekler, bu bana çok dokunuyor. ne yapabilirim ki? ''
kitabın arka kapağında da şu sözlerine yer vermiştir;
''eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim...''
hadi bakalım, karıncalar uyandı. darısı insanların (!) başına diyelim. bu kadar horultunun arasında uyumakta maharet işi olsa gerek...
mevzu; yaşar kemal gibi bu coğrafyanın bağrından kopmuş, tabiri caizse türk dilinin endazesini elinde tutup, gelenin geçenin boyunun ölçüsünü almış bir yazarın, bu eserlerden hiçte aşağı kalır yanı olmayan bu muazzam hikayesinin kıyıda köşede kalmış olması... neyse 6796. geleneksel gömüş şenliklerini yaptığıma göre sadede gelmekte fayda var.
yaşar kemal bu kitabı 1977 yılında çocuklar için yazıyor. iyi ki de yazıyor. ama kitaba çocuk kitabı olarak bakmayın zira henüz fikirsel bazda büyümemiş(!) ezen/ezilen çelişkisini çözememiş, dünyadaki hakim sistemin sırrına mazhar olamamış ufaklıkların da, eğer isterlerse bu kitaptan çıkarabilecekleri yığınla ders var. geriye kalan kitle içinse kitap keyifli bir okuma eylemi ve çocuklarına bu çarpık sistemi masalsı bir dilde anlatabilecekleri bir rehber olarak tavsiye edilebilir.
hikâye hüdhüdlerin lideri ve filler sultanı'nın maşası olan ulukepez'in karıncaların yanında yedi ay kalması ve sonrasında sultana karıncalarla ilgili bilgi vermesiyle başlıyor;
''al gözüm sultanım, seyreyle sen, şimdi karıncıların hünerlerini,'' diye şakıdı. başladı anlatmaya. o anlattıkça filler sultanı kendinden geçiyordu. kendinden geçiyor, durmadan ulukepeze soru üstüne soru soruyordu.
''bir kentler kurmuşlar, hiç sorma sultanım, yerin altına... görkemli uygar kentler. ambarları yıl on iki ay yiyecek, bal
çiçek özü, tahıl, böcek ölüsü dolu, dopdolu. başkentlerini geniş ovaların tam ortalarında, özünde kurmuşlar. bu ovalar nil kıyılarından da, çukurovadan da daha bereketli. hele bir ova, bir ülke var, fil eksen biter, öyle bereketli. kuzey yanını bu ülkenin ulu ormanlar kaplamış. kaplan girse sökemez bir orman, güneyi de yıl on iki ay yemyeşil. bütün ova yıl on iki ay ağzına kadar çiçekle dolu, alabildiğine bir düzlük... doğrusu tarlalar, batısı tarlalar, can eksen biter, kuş eksen, karınca eksen, arı eksen biter.''
işte böylece filler sultanının aklına giriyordu ulukepez... karıncıların hünerlerinden faydalanmanın bin bir türlü yolunu da sultana anlatıyor ve ne yapması gerektiği noktasında öğütler veriyordu. böylece filler ellerinde bulundurdukları gücün de etkisi ile ilk olarak sultanlarına bir saray yapılmasını talep ettiler karıncalardan. gerekli güç gösterisi yapılmış, karıncaların ruhuna korku salınmıştı. sömürü çarkları ışıl ışıl, pırıl pırıl kullanılmaya hazır hale gelmişti...
sonrasında karınca toplumu için böl/parçala/yönet stratejisi devreye giriyordu. karınca aleminin en vasıfsız, en tembel, üretemeyen grubu sarıcalar filler için biçilmiş kaftandı. üretmedikleri için fillerin yardımlarına muhtaçtılrlar. filler sarıcaların karınlarını tok, sırtlarını pek tutup, onları her işlerinde kullandılar. muhbirlikte buna dahil. bunu takiben karıncalara benlikleri unutturulur. her karınca bir fildir! ancak unutulmaması gereken nokta şudur ki; karıncalar fildir ama ancak karınca kadar fildir!
ve sonrasında koca yürekli bir karınca çıkar ortaya,kırmızı sakallı topal karınca bu sömürü düzenine karşı isyan başlatır. ''dünyanın bütün karıncaları birleşirse...'' sorusu ortaya atılır, ve olaylar gelişir gider...
yaşar kemal'in bu hikâye ile ilgili hayıflandığı tek bir nokta olmuş; ''neye üzülüyorum biliyor musunuz, bu kitabı okuyanlar özellikle de çocuklar filleri belki hiç sevmeyecekler, bu bana çok dokunuyor. ne yapabilirim ki? ''
kitabın arka kapağında da şu sözlerine yer vermiştir;
''eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim...''
hadi bakalım, karıncalar uyandı. darısı insanların (!) başına diyelim. bu kadar horultunun arasında uyumakta maharet işi olsa gerek...
devamını gör...
3.
bir yaşar kemal kitabıdır.
yaşar kemal'in büyüklüğünü anlatmaya kalkmayacağım. zaten ateist kaplumbağa arkadaşım en iyi şekilde anlatmış ilk tanımda. ben sadece yaşar kemal okurken bambaşka coğrafyalarda güzel atlara binip tozu dumana katan güzel insanların arkasında kalmışım gibi hissediyorum. öyle bir heyecan, öyle bir kırgınlık, öyle bir eksiklik dugusu. bu masalda ise sanki yaşar kemal ile bir ateş başında oturduk da bana bu masalı anlattı. o kadar güzel, o kadar içtendi.
okurken düşündüm ülkemde kol gezen ulukepezleri. hüdhüd kuşlarını peşine takmış kurum kurum kurulan o dalkavukları. o kadar çoklar ki. baş etmek mümkün değil.
sonra filler sultanını düşündüm. en güçlü benim diyerek kendinden zayıfları ezdikçe ezen iktidar bağımlılarını. sonunda kendini tanrı olarak görmeye başlayan o zavallıları.
ve sarı karıncalar. ne kadar ezilirlerse ezilsinler hep ezenin tarafında olan ve bir gün fil olma hayali kuran zavallı sürüngenleri.
ama sonra kırmızı sakallı yiğit karınca ve arkadaşları geldi aklıma. onların mücadelesi. bekliyorum zafer şarkıları ile geçişlerini.
güzel, güneşli günler göreceğiz.
yaşar kemal'in büyüklüğünü anlatmaya kalkmayacağım. zaten ateist kaplumbağa arkadaşım en iyi şekilde anlatmış ilk tanımda. ben sadece yaşar kemal okurken bambaşka coğrafyalarda güzel atlara binip tozu dumana katan güzel insanların arkasında kalmışım gibi hissediyorum. öyle bir heyecan, öyle bir kırgınlık, öyle bir eksiklik dugusu. bu masalda ise sanki yaşar kemal ile bir ateş başında oturduk da bana bu masalı anlattı. o kadar güzel, o kadar içtendi.
okurken düşündüm ülkemde kol gezen ulukepezleri. hüdhüd kuşlarını peşine takmış kurum kurum kurulan o dalkavukları. o kadar çoklar ki. baş etmek mümkün değil.
sonra filler sultanını düşündüm. en güçlü benim diyerek kendinden zayıfları ezdikçe ezen iktidar bağımlılarını. sonunda kendini tanrı olarak görmeye başlayan o zavallıları.
ve sarı karıncalar. ne kadar ezilirlerse ezilsinler hep ezenin tarafında olan ve bir gün fil olma hayali kuran zavallı sürüngenleri.
ama sonra kırmızı sakallı yiğit karınca ve arkadaşları geldi aklıma. onların mücadelesi. bekliyorum zafer şarkıları ile geçişlerini.
güzel, güneşli günler göreceğiz.
devamını gör...
4.
insan olun biraz'ın tavsiyesiyle okuduğum yaşar kemal kitabıdır.
yaşar kemal'in türk edebiyatında önemini edebiyattan anlayan herkes ifade eder. bense bu konuda konuşamam zira seneler önce okuduğum teneke dışında kendisi ile bir içli-dışlılığım olmadı. teneke'yi de pek hatırlamıyorum zaten. ama filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca oldukça tatlı bir kitaptı. bana hayvan çiftliği veya biz veya bindokuzyüzseksendört'ü çokça hatırlatan (evet alegorik distopya diyesim geliyor) bir alegorik distopya idi. bunların bizim tarihimize uyarlanmış hali gibi.
dünyanın tüm ezilen karıncalarını yaşar kemal kadar iyi anlatmış biri daha var ise o da şüphesiz nazım hikmet. keyifle dinlensin:
yaşar kemal'in türk edebiyatında önemini edebiyattan anlayan herkes ifade eder. bense bu konuda konuşamam zira seneler önce okuduğum teneke dışında kendisi ile bir içli-dışlılığım olmadı. teneke'yi de pek hatırlamıyorum zaten. ama filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca oldukça tatlı bir kitaptı. bana hayvan çiftliği veya biz veya bindokuzyüzseksendört'ü çokça hatırlatan (evet alegorik distopya diyesim geliyor) bir alegorik distopya idi. bunların bizim tarihimize uyarlanmış hali gibi.
dünyanın tüm ezilen karıncalarını yaşar kemal kadar iyi anlatmış biri daha var ise o da şüphesiz nazım hikmet. keyifle dinlensin:
devamını gör...
5.
kitap sevgili yazar yaşar kemal'e aittir.
kitabın özetinde ne kadar çocuklar için yazıldığı söylense de kitap bence çocukların anlayabileceğinden de ötede başka bir evrende.
tek seferde okuyup bitirilebilecek boyut da bir kitap kesinlikle değil. ara ara soluklanıp düşünülmesi gereken bir eser. baktığınızda cümleler oldukça basit yazılmış ancak kelimeler içindeki anlatım ve aktarım oldukça güçlü.
yaşar kemalin bu kitabının diğer kitapların arkasında saklı kalması oldukça üzücü. bir çok önemli esere sahip olan yazarın bu kitabı bildiğiniz diğer kitaplarından daha güzel bunun garantisini kesinlikle veriyorum. anlatılanlar,konuşulanlar,fillerin ve karıncaların olaylardaki tutumu, davranışları, düşünceleri gerçekten her kelimesiyle ilmek ilmek işlenmiş, düşünülüş bir eser olmuş.
kitap içinde görseller hayal gücünüze oldukça yardımcı olmakta.
günlerini popolarını ağaçlara sürtmek ve sadece yemek yemekle geçinen fil hanedanlığı günlerden bir gün kıtlık sorunuyla karşı karşıya kalır. fil kralının bu duruma çözüm bulması gerekir ve en yakın arkadaşı ve yaveri olan hüdhüd kuşu ulukepez fil kralına karıncalardan bahseder. bu durum sonrasında fil kralı karıncaların yaşam alanına giderler ve orada savaş başlatırlar. milyonlarca karıncanın ölümüne neden olan bu savaşa karıncalar artık dayanamaz ve fil kralıyla anlaşma kararı alırlar. fil kralının ise (şimdilik) tek bir şartı vardır o da karıncaların artık filler için çalışması.
olaylar temelinde burada başlıyor sonrası ise ip söküğü gibi devam ediyor.
kütüphanenizde bulundurmanız gereken kitaplardan biri kesinlikle. okumaktan, zaman ayırmaktan kesinlikle pişman olmazsınız..
kitabın özetinde ne kadar çocuklar için yazıldığı söylense de kitap bence çocukların anlayabileceğinden de ötede başka bir evrende.
tek seferde okuyup bitirilebilecek boyut da bir kitap kesinlikle değil. ara ara soluklanıp düşünülmesi gereken bir eser. baktığınızda cümleler oldukça basit yazılmış ancak kelimeler içindeki anlatım ve aktarım oldukça güçlü.
yaşar kemalin bu kitabının diğer kitapların arkasında saklı kalması oldukça üzücü. bir çok önemli esere sahip olan yazarın bu kitabı bildiğiniz diğer kitaplarından daha güzel bunun garantisini kesinlikle veriyorum. anlatılanlar,konuşulanlar,fillerin ve karıncaların olaylardaki tutumu, davranışları, düşünceleri gerçekten her kelimesiyle ilmek ilmek işlenmiş, düşünülüş bir eser olmuş.
kitap içinde görseller hayal gücünüze oldukça yardımcı olmakta.
günlerini popolarını ağaçlara sürtmek ve sadece yemek yemekle geçinen fil hanedanlığı günlerden bir gün kıtlık sorunuyla karşı karşıya kalır. fil kralının bu duruma çözüm bulması gerekir ve en yakın arkadaşı ve yaveri olan hüdhüd kuşu ulukepez fil kralına karıncalardan bahseder. bu durum sonrasında fil kralı karıncaların yaşam alanına giderler ve orada savaş başlatırlar. milyonlarca karıncanın ölümüne neden olan bu savaşa karıncalar artık dayanamaz ve fil kralıyla anlaşma kararı alırlar. fil kralının ise (şimdilik) tek bir şartı vardır o da karıncaların artık filler için çalışması.
olaylar temelinde burada başlıyor sonrası ise ip söküğü gibi devam ediyor.
kütüphanenizde bulundurmanız gereken kitaplardan biri kesinlikle. okumaktan, zaman ayırmaktan kesinlikle pişman olmazsınız..
devamını gör...