hayatının sonuna kadar tek bir kitap okuma şansın olsaydı
başlık "azalea" tarafından 20.11.2020 20:49 tarihinde açılmıştır.
81.
(bkz: soğukkanlılıkla)
devamını gör...
82.
aşk hikayesi, olay örgüsü, herşeyiyle* beni etkileyen ve musmutlu eden parfümün dansı olurdu seçeceğim kitap.
devamını gör...
83.
devlet ana. aslında sorudan şunu anlıyorum hangi kitabın içinde yaşamak istersiniz? devlet ana'ya gömülü kalmak iyi olurdu.
devamını gör...
84.
maxim gorki - ana kitabını okumak isterdim.
hayatımda ilk defa bir şeylerin değişebileceğini öğretmişti bana. her şeyin geldiği gibi gitmemesi gerektiğini.
hayatımda ilk defa bir şeylerin değişebileceğini öğretmişti bana. her şeyin geldiği gibi gitmemesi gerektiğini.
devamını gör...
85.
jonathan livingston_martı
çünkü,
baktığımız pencerelerin sınırına bizler sahibiz..bir çift kanat ki,
tüm sınırsızlıkları bize yeniden anlatabilir.
ve belki bu kez anlayarak bakarız,
göğe..
umuda..herşeye..
çünkü,
baktığımız pencerelerin sınırına bizler sahibiz..bir çift kanat ki,
tüm sınırsızlıkları bize yeniden anlatabilir.
ve belki bu kez anlayarak bakarız,
göğe..
umuda..herşeye..
devamını gör...
86.
ahlak mektupları - seneca
devamını gör...
87.
ıxtlan yolculuğu / carlos castaneda
şurada güzel bir inceleme yazısı var. kaynak uçarsa diye aşağıya da yapıştırdım.
inceleyen: lluvia
16 eyl 2019
sanrılandırıcı -hallucinogenic-bitkiler üzerine çalışmalar yapmak üzere kızılderili don juan ile yolları kesişen yazar carlos costaneda'nın o günlerde başından geçenleri yazmış olduğu not defterini okuyoruz. kitabın ilk başta kişisel gelişim, kızılderili bilgeliği gibi ilerleyeceğini tahmin ediyordum.(doğan cüceloğlu)'nun kendi '(savaşçı )' kitabında sıkça bahsini açtığı bu kitaptan bolca psikolojiye dair beklentilerin oluysa da, kitap ilerledikçe ruhsal bir dünyanın -üstelik hallüsyonejik bitkilerin gücünün dahi ötesinde- varlığından başka mühim mesele kalmıyor. bü dünya terimsel olarak şöyle ifade ediliyor: tonal ve naugal dünyalar. tonal yani olağan, görünsüsel madde alemi. naugal, olağandışı olan, tüm görüngünün temelindeki 'noumenon' (ancak varsayılan, asıl, öz) işte bu kızılderili don juan'a göre gerçeklik ya da hepimizin bildiği dünya yalnızca bir betimlemeden ibarettir. bu sözü kitapta çeşitli durumlarda kendini gösteriyor. gerçeklik bükülüp kişinin gözlerine uyum sağlıyor her ne kadar beni inandıramasa da. kızılderilini don juan'ın aksi, huysuz, hırçın ve alaycı gözükmesi bir yana, öylesine güzel huyları var ki: otları koparmadan önce onlarla konuşup, bir gün kendi bedeninin de toğrağa karışıp onlara yeniden kök vereceğini söylüyor, onlarla iletişim kuruyor, önemli anlarında hep soluna dönüp kendi ölümüne danışıyor. kendini savaşçı diye tanımlıyor ve carlos'un da bu yolda ilerlemesi için arka oluyor. donjuan'ın hayatında öylesine ya da mış gibi hareketler yok. o ne yaparsa sarsılmaz bir istençle ve benliğini tutuşturan bir arzuyla yapıyor.
gelgelelim 'erk' konusuna. erk; güç, kuvvet, yetenek, nufüz gibi anlamlara sahip. don juan'ın bahsettiğine göre ise:
" bak, yabansı bir şeydir bu erk. onun tam olarak ne olduğunu belirleyebilmek imkansızdır. kimi şeylere ilişkin hissettiğimiz bir duygudur o. erk kişisel bir şeydir. sadece insanın kendisine aittir. benim velinimetim örneğin sırf bakarak gözleriyle bir insanı ölecek derecede hasta edebilirdi. gözlerini üzerine çevirdiği kadınlar sararıp solardı."
don juan yapıp yapmama eylemleriyle kendi yolculuğunda erk biriktiren biri. hatta biriktirdiği erki yol boyunca besin kaynağı olan kurutulmuş etine bile yöneltip etin bir erk nesnesi olmasını sağlayabiliyor. erk kazandıkça tekamül basamaklarını tırmanıyorlar adeta.
bu kızılderili yüksek erk sahibi don juan gece dağda bayırda konaklayacağı yeri seçerken gözlerini şaşı yapıyor, ve etrafı tarıyor. sezgisel ve görüngüsel olarak farkedilen ilginç birtakım değişilikler ona konaklaması gereken toprak parçasını yahut mağara önünü belirli kılıyor. böylece gece uyurken ona ne bir yılan ne de bir böcek ilişebiliyor. onların dünyası tekinsiz bir dünya, kötü ruhlar var, uzak durmaları gereken bir tehlikede mekanı imleyen kargalar bile var. doğayla birleşik yaşamlarında rüzgarın çalılara esişi bile bir muştu yahut kara haber. doğanın dilini biliyor ve mesajlarını okuyor. bu yol onu bir bilgi adamlığına götürüyor. "bilgi adamı, öğrenmenin meşakkatlerine gerçekten katlanmış bir kimsedir. sabırsızsızlanmadan, savsaklamadan, kişisel erkin gizlerini çözmekte sonuna dek azimle ilerlemiş kimsedir o."
don juan'ın şu sözleriyle bitireyim: "savaşsının tininin yetkinliğini araması insanlığımıza layık tek uğraştır."
şurada güzel bir inceleme yazısı var. kaynak uçarsa diye aşağıya da yapıştırdım.
inceleyen: lluvia
16 eyl 2019
sanrılandırıcı -hallucinogenic-bitkiler üzerine çalışmalar yapmak üzere kızılderili don juan ile yolları kesişen yazar carlos costaneda'nın o günlerde başından geçenleri yazmış olduğu not defterini okuyoruz. kitabın ilk başta kişisel gelişim, kızılderili bilgeliği gibi ilerleyeceğini tahmin ediyordum.(doğan cüceloğlu)'nun kendi '(savaşçı )' kitabında sıkça bahsini açtığı bu kitaptan bolca psikolojiye dair beklentilerin oluysa da, kitap ilerledikçe ruhsal bir dünyanın -üstelik hallüsyonejik bitkilerin gücünün dahi ötesinde- varlığından başka mühim mesele kalmıyor. bü dünya terimsel olarak şöyle ifade ediliyor: tonal ve naugal dünyalar. tonal yani olağan, görünsüsel madde alemi. naugal, olağandışı olan, tüm görüngünün temelindeki 'noumenon' (ancak varsayılan, asıl, öz) işte bu kızılderili don juan'a göre gerçeklik ya da hepimizin bildiği dünya yalnızca bir betimlemeden ibarettir. bu sözü kitapta çeşitli durumlarda kendini gösteriyor. gerçeklik bükülüp kişinin gözlerine uyum sağlıyor her ne kadar beni inandıramasa da. kızılderilini don juan'ın aksi, huysuz, hırçın ve alaycı gözükmesi bir yana, öylesine güzel huyları var ki: otları koparmadan önce onlarla konuşup, bir gün kendi bedeninin de toğrağa karışıp onlara yeniden kök vereceğini söylüyor, onlarla iletişim kuruyor, önemli anlarında hep soluna dönüp kendi ölümüne danışıyor. kendini savaşçı diye tanımlıyor ve carlos'un da bu yolda ilerlemesi için arka oluyor. donjuan'ın hayatında öylesine ya da mış gibi hareketler yok. o ne yaparsa sarsılmaz bir istençle ve benliğini tutuşturan bir arzuyla yapıyor.
gelgelelim 'erk' konusuna. erk; güç, kuvvet, yetenek, nufüz gibi anlamlara sahip. don juan'ın bahsettiğine göre ise:
" bak, yabansı bir şeydir bu erk. onun tam olarak ne olduğunu belirleyebilmek imkansızdır. kimi şeylere ilişkin hissettiğimiz bir duygudur o. erk kişisel bir şeydir. sadece insanın kendisine aittir. benim velinimetim örneğin sırf bakarak gözleriyle bir insanı ölecek derecede hasta edebilirdi. gözlerini üzerine çevirdiği kadınlar sararıp solardı."
don juan yapıp yapmama eylemleriyle kendi yolculuğunda erk biriktiren biri. hatta biriktirdiği erki yol boyunca besin kaynağı olan kurutulmuş etine bile yöneltip etin bir erk nesnesi olmasını sağlayabiliyor. erk kazandıkça tekamül basamaklarını tırmanıyorlar adeta.
bu kızılderili yüksek erk sahibi don juan gece dağda bayırda konaklayacağı yeri seçerken gözlerini şaşı yapıyor, ve etrafı tarıyor. sezgisel ve görüngüsel olarak farkedilen ilginç birtakım değişilikler ona konaklaması gereken toprak parçasını yahut mağara önünü belirli kılıyor. böylece gece uyurken ona ne bir yılan ne de bir böcek ilişebiliyor. onların dünyası tekinsiz bir dünya, kötü ruhlar var, uzak durmaları gereken bir tehlikede mekanı imleyen kargalar bile var. doğayla birleşik yaşamlarında rüzgarın çalılara esişi bile bir muştu yahut kara haber. doğanın dilini biliyor ve mesajlarını okuyor. bu yol onu bir bilgi adamlığına götürüyor. "bilgi adamı, öğrenmenin meşakkatlerine gerçekten katlanmış bir kimsedir. sabırsızsızlanmadan, savsaklamadan, kişisel erkin gizlerini çözmekte sonuna dek azimle ilerlemiş kimsedir o."
don juan'ın şu sözleriyle bitireyim: "savaşsının tininin yetkinliğini araması insanlığımıza layık tek uğraştır."
devamını gör...
88.
tevrat. zaten bitmiyo bu gidişle omrumun sonuna kadar devam edecek galiba..
devamını gör...
89.
sabahattin ali-kuyucaklı yusuf
devamını gör...
90.
görsel dünya ansiklopedisi veya hayat ansiklopedisi, cilt cilt çevir çevir oku misss.
devamını gör...
91.
harry potter serisi.
devamını gör...
92.
bilişsel terapinin babası david burns'un iyi hissetmek kitabı. başucu kitabımdır ve içindeki uygulamaları yaptıkça rahatlıyorum, bir ömür boyu düşüncelerimi organize etmeme yardımcı olur ki zaman zaman buna ihtiyaç duyuyorum.
devamını gör...
93.
gazap üzümleri diyeceğim ama o ailenin acı hikâyesini her defasında okumak zor be kardeşim.
devamını gör...
94.
dorian gray'in portresini bana fırlatır mısınız rica etsem?
devamını gör...
95.
sanırım düşünmeden aklıma ilk gelen hakan günday kinyas ve kayra olurdu.
devamını gör...
96.
çalıkuşu.
devamını gör...
97.
yerdeniz büyücüsü.
devamını gör...
98.
tüm dersler. yani kalın kitap her şeyden olsun ki sıkılmayayım. ezberlerim de iyi güzel.
devamını gör...
99.
serenad
devamını gör...
100.
hiç tereddütsüz, oliver twist. *
devamını gör...