kuran'daki saçma sapan ve tuhaf ayetlerden birisidir. sanki dünyadaki dağlık bölgelerinde hiç deprem olmuyormuş, depremler hep düzlük-ovalık-yayla alanlarında oluyormuş gibi. bir kere fay hattı denilen bir şey var, ellah'ın daha bundan haberi bile yok. halbuki depremler ve fay hatları, taaa ilk çağ'da antik yunan'daki coğrafyacı strabon'dan beri biliniyordu. eğer deprem, dağlık bölgelerde olmasaydı bir şeriat ülkeleri olan iran ve afganistan'da hiç deprem olmaması gerekirdi ama gel gör ki deprem, müslüman-hristiyan ayırt etmeksizin bütün ülkeleri ve milletler vuruyor. ellah daha jeoloji, coğrafya bilmiyor. deprem; doğal bir olaydır, bunu abartan da insandır. tekbir değil tedbir hayat kurtarır...
ilgili ayetler:
nahl 15-16: "allah, yeryüzü sizi sarsmasın diye oraya sabit dağlar yerleştirdi. yolunuzu bulmanız için de nehirler ve yollar yarattı." elmalılı hamdi yazır meali
lokman 10: "allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik." diyanet işleri yeni meali
ilgili kaynaklar:
1) kuranmeali.com/
2) dinvemitoloji.com/2020/05/d...
devamını gör...
#2457066 öncelikle sizin gibi saygının s'sinden bile haberi olmayan birine zahmet edip bir şey açıklamak gerektiğini düşünmüyorum çünkü buradan bakılınca cahilliğinizin size yüklediği boş öz güvenle esip gürlemenin sizi daha çok tatmin ettiği kanısındayım (cahillik derken sorgulamanızı ve bilgi eksikliğinizi kastetmiyorum, daha aslı astarı nedir bilmeden saygınızı bozmanızdan bahsediyorum). öncelikle ayetin adını yazmamışsınız, kaynak bu durumda çok önemlidir. ayrıca kuran'ı yalnız mealini okuyarak anlayamayacağınızı da bilmeniz gerek, tefsir bunun için var. ayetin tefsiri olarak da mealini okumaktan öteye gidemediğiniz elmalılı hamdi yazır'ın tefsirini buraya bırakacağım:


“halbuki onları yaratan biz, o yeryüzünde kendilerini sarsacak diye ağır baskılar yaptık. yani gökten ayırdığımız ve üzerinde kendilerine sudan hayat verdiğimiz insanları, yerküresi hareketiyle çalkalayıp sıkıntıya sokmasın, sakin olacak yer bulsunlar diye o yeryüzünde suya karşılık sulb oturaklı kıt'alar (omurgaları derinliklere gömülmüş parçalar yani:) dağlar meydana getirdik. bir düşünmeli ki, yeryüzü, sıvı bir halde kalsaydı ve yer hareket ettikçe insanlar çalkanıp dursaydı ne büyük sıkıntı olurdu. toprak kütlesinin yaratılması ve dağların kazık gibi oturtulması ile, bu sıkıntı bertaraf edilip yeryüzü, insanların yaşaması için oturulabilir bir hale getirildi.”


edit: bu tanım (bkz: alafortanfoni) gibi sorgulamasını bilen insanları bilgilendirmek ve varsa bu konu hususunda kafalarındaki soru işaretini silmelerine yardımcı olmak için yazılmıştır.
devamını gör...
celal hocam bu konuya değinmişti.

devamını gör...
enbiya suresi 30-33ncü ayetler:

inkar edenler görmediler mi ki, gökler ve yer bir bütündü, sonra onları ayırdık ve her canlıyı sudan yarattık.(30)
ve sizi hareket ettirmesin diye yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdik ve doğru yolu bulasınız diye orada geniş yollar yaptık.(31)
göğü de korunaklı bir tavan kıldık da onlar onun âyetlerinden yüz çeviriyorlar.(32)
ve o, geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı bir yörüngede yüzerek yaratandır.

bilime uygundur. tabi uzak orta çağ bilimine. modern bilimle alakası yoktur. aynı ayetler farklı çevirmenler tarafından farklı farklı çevrilmiş. özü aynı: bu koca yanlışlığı nasıl tevil ederiz. edemiyorlar. birisi "önce ayette söz konusu edilen sarsıntıyı, kısmi / lokal olarak meydana gelen normal deprem olayından ziyade, ilk yaratıldığı jeolojik devirlerde bütün bir küre olarak yerde meydana gelen sarsıntıyı anlamak gerekir" diyor. peki neden öyle anlamamız gerekiyor? bunun yanıtı yok. hele siz öyle anlayın sonra gerisine bakarız diyorlar yani. peki ilk yaratıldığı günlerde sarsıntı olduğunu nereden biliyorlar? ona da yanıt yok. öyledir mutlaka...
kuran'ı yazanlar yer biliminden, levha tektoniğinden falan habersizler. böyle olunca yazdıkları da bilim dışı, bunları bilime uydurmaya çalışmak da abesle iştigal oluyor. ama bırakın "bunlar kuran'da yazıyor" desinler. kime ne zararı var?
devamını gör...
açılan bu başlığa girilen ilk metinden ben utandım. inanmıyor olmak kişisel kayıbındır, fakat herhangi bir din ile alakalı böyle yakışıksız sözler kullanmanı son derece eleştiriyorum ve açıkcası ayıplıyorum. inanılmaz kötü bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.


öncelikle saygıyı ve inanca hürmeti öğrenmelisin, diyalog kurmayı/ kendi fikirlerini yaymayı sonra deneyebilirsin.
devamını gör...
dağlar, depremlerin sebebi değil, sonucudur. yani bir yerde dağ var diye deprem olmaz, deprem olduğu için dağ meydana gelir.
kur’an’da dağların deprem olmasını engellediği şeklinde bir ayet yoktur.

şimdi sâlim bir akıl ile ayetler okunduğunda acaba buradan “dağların olduğu yerde deprem olmaz” gibi bir neticeye varabilir miyiz? ayetlerin muradı gerçekten bu mudur? yoksa dağların, meydana gelen sarsıntılarda şiddeti azaltan bir faktör olduğu mu söylenmektedir?


halbuki ayetlerde vurgulanan mana, dağların depremlere sebep olacağı değil, dağların bulunduğu yerde meydana gelen depremlerin şiddetini, dağın kendi üstüne çekerek sarsıntıyı absorbe etmesi şeklindedir.

nitekim ayetlerde yer alan “sizi sarsmasın, onları sarsmasın” ifadeleri dağların sarsılmamasını değil, etrafındakilerden sarsıntıyı azaltmak şeklinde olduğunu göstermektedir.

mesela konya gibi düz bir zeminde meydana gelecek 7,0 şiddetindeki bir depremin sarsıntısı ile, toros dağlarında meydana gelecek 7,0 şiddetindeki depremin sarsıntısı aynı seviyede olmayacaktır. çünkü dağlar, depremin şiddetini kendi üstüne çekecek, dolayısıyla hissedilen sarsıntıyı azaltacaktır.


peki bilimsel açıdan bu gerçekten böyle midir?

2015 senesinde nepal’de meydana gelen şiddetli depremde çok büyük can kayıpları beklenirken açıklanan rakamlar beklentinin çok altında kalmıştır. bunun sebebi ise dağların, depremin şiddetine karşı bir tampon vazifesi görerek, sarsıntıyı azaltmış olmasından kaynaklanmaktadır.

netice
kur’an, dağların depremleri engellediğini veya dağların bulunduğu yerde depremlerin olmayacağını söylememekte bilakis dağların sarsıntıyı azaltan bir vazifesi olduğunu ifade etmektedir.


yakın tarihte nepal’de meydana gelen şiddetli bir depremi inceleyen araştırmacıların ortaya koymuş oldukları rapor da kur’an’ı teyit eder mahiyettedir. bu yüzden ilgili ayet-i kerimeler, bilimsel hata içermek şöyle dursun, bilimsel birer mucize teşkil etmektedir.

-alıntı-
devamını gör...
klasik karikateist tayfa argümanı, cevap vermekle bile uğraşmayacağım. ama bir tahminim var sen kesin maide 101 okuyup "bakın allah soru sormayı sorgulamayı yasaklıyor" falan da diyorsundur aljsdhasjdhsajlda
devamını gör...
iyi halt ettiniz, diye yaratan ve ekibine cevap vermek istediğim ayettir.*

şaka bir yana(yarı saka), kur'an da dahil tüm dini metinlerin güçlü bir alegori diliyle yazıldığını, düz mantık ile, yemek tarifi okur gibi okunduğunda bilim, zihin ve maddi dünyada deli saçması, akla uygun olmayan zirvalar gibi gorunecegini esgecmemek gerekir. varolustaki fenomenleri duzyazi dili ile anlatmaya kalkarsanız ya rasyonel akla savaş açar, ortalığı karistirirsiniz, ya da rasyonel aklinizla okursanız sembolizmin ardındaki gerçek fenomeni kaçırır, bu ne lan der bir tomar karşı argüman üretirsiniz, iki durumda da cahil cühela, çok şey bildiginizi sanarak yayılır oturursunuz.

her şeyi sadece pozitif bilimin maddeci tarafından okuyup açıklamaya çalışırsanız, kendinizi cem yılmaz'ın gemicilik zihniyetiyle titanic izlemek dediği absürt durumun içinde bulursunuz. gemici gemicilik yapsın, siz filmin tadına, duygusuna, yasattigina bakın, derdiniz ne?

harabi güzel söyler bu konuda:
"bahsaçma harabi bundan ziyade
çünkü bilmez haram ile helali" der.

fakat ben yine de maddi dünya gerçeği ile açıklamaya çalışacağım kendi deneyimim üzerinden.

iyi halt ettiniz dememde ki sebep de son derece "bilimsel" dir.* dağlar yeryüzünün elektromanyetik enerjisinin en çok yoğunlaştığı enerji alanları yaratırlar. duygularınız, düşünceleriniz, bedeniniz, yani sizi oluşturan maddi her şey buralarda iken son derece sade bir şekilde bir mıknatıs gibi bir araya toplanır. bir nevi aslinda o elektromanyetik alanda size cok onemli gelen her sey anlamsizlasir, cer cop ayiklanir, berraklasir, sadelesir, yaşamin gercek yuzunu ciplak gözle ve duyularla gorursunuz.

çünkü dağlardaki yaşam şehirde gözünüze gerekliymis gibi gorunen her kalabaligi ayiklar, arındırır. sadece ihtiyacınız olanlarla yaşarsınız, sadeliği en zirvede deneyimlersiniz. yemek zamanı yer, uyumak zamanı uyur, çalışmak zamanı çalışırsınız. hazırla yetinmezsiniz, atesinizi kendiniz yakar, güneşle uyanır, doğa size ne buyuruyorsa oyle yaşarsınız ve doğayla butunlesirsiniz. unuttugunuz bedeninizi tekrar yeryüzünün ritmine, mevsimlerin akışına bırakırsınız. sentetik besinlerden uzak durur, yalnızca onun size sunduklariyla beslenirsiniz.

aslinda daglar sizi bu şekilde "yikar, temizler". belki ayetin gondermesi bunadir.ıki ay kaldım dağlarda, içimde ne çok saçmalık varmış görünce atarlandim tabi haliyle.*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yeryüzü sizi sarsmasın diye dağları yarattık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim