neydim ne oldum
"deli dolu biriydim, şu an yalnızca doluyum."
(bkz: sagopa kajmer)
(bkz: sagopa kajmer)
devamını gör...
ailenin normal sözlük'te yazar olduğunu öğrendiklerinde tepkileri
işi çok ciddiye alıp gurur duydular nickaltımı falan gösterdim aaa ne yazmışlar falan dediler çok iyi tepkiler aldım.
içeride portakal atıyoruz birbirimize dedim gururlu hoş tepki verdiler.
içeride portakal atıyoruz birbirimize dedim gururlu hoş tepki verdiler.
devamını gör...
ele güne karşı
aynı zamanda gain medya'da izlenebilecek mfö belgeselinin adı.
devamını gör...
en sevilen dizi çifti
peter bishop ve olivia dunham. fringe.
kim wexler ve jimmy mcgill. better call saul.
desmond hume ve penelope widmore. lost.
sadie dunhill ve jake epping. 11.22.63.
kim wexler ve jimmy mcgill. better call saul.
desmond hume ve penelope widmore. lost.
sadie dunhill ve jake epping. 11.22.63.
devamını gör...
covid-19 aşısı olacak mısınız sorunsalı
ben son gruptayım. bana sıra gelene kadar salgın zaten biter.
devamını gör...
müslüman kadınların öz saygısı var mıdır sorunsalı
katmerli ayrıştırma nasıl yapılır. buyrun görelim:
(bkz: müslüman kadınların özsaygısı var mıdır sorunsalı)
(bkz: müslüman kadınların özsaygısı var mıdır sorunsalı)
devamını gör...
restoran çalışanlarının itirafları
--- alıntı ---
-marullar çoğunlukla iyi yıkanmıyor ve mikroplar yeşilliklerin kat yerlerinde ve köşelerinde saklanıyor. iyi yıkanmış oldukları zaman da çok yumuşamış ve kıvamlarını kaybetmiş oluyorlar.
--- alıntı ---
yıllar yıllar önce bursada bilinen bir dönercide bir hafta çalıştım. oranın emektarı sayılan bir işçi yerleri sildiğimiz paspası önce lavaboya sokup yıkadı. sonra aynı lavaboya doğranmış marulları attı ve yıkadı. başka sözüm yok hakim bey.
-marullar çoğunlukla iyi yıkanmıyor ve mikroplar yeşilliklerin kat yerlerinde ve köşelerinde saklanıyor. iyi yıkanmış oldukları zaman da çok yumuşamış ve kıvamlarını kaybetmiş oluyorlar.
--- alıntı ---
yıllar yıllar önce bursada bilinen bir dönercide bir hafta çalıştım. oranın emektarı sayılan bir işçi yerleri sildiğimiz paspası önce lavaboya sokup yıkadı. sonra aynı lavaboya doğranmış marulları attı ve yıkadı. başka sözüm yok hakim bey.
devamını gör...
yakari
80'lerin sonunda tek kanallı yıllarda yayınlanan, hayvanlarla konuşma yeteneği sayesinde, kabilesinde ve hayvan dostları arasında yaşanan sorunlara çözümler üretmeye çalışan kızılderili zeki bir çocuğun maceralarını anlatan belçika menşeli çizgi film karakteri.
giriş şarkısı kulaklarımda hâlâ,
hatırlamak isterseniz.
giriş şarkısı kulaklarımda hâlâ,
hatırlamak isterseniz.
devamını gör...
posta kutusundaki mızıka
malûm gazetede köşe yazarı idi ali ural. o sebeple kitap bana hediye edildiğinde ön yargı ile yaklaşmadım değil. birkaç ay süründürdüm kendisini, yüzüne bakmadım. en sonunda önce kapak yazısı dikkatimi çekti, sonra rastgele pasajlar okudum derken kapıldım gittim.
açar açar okurum arada hâlâ.
velhasıl kitap güzel.
arka kapaktaki yazıyı paylaşayım sizinle.
sevgili dost!
bu sabah kuş sesleriyle uyandım. ne güzel değil mi? hayır, güzel değil! açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor?
acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?
açar açar okurum arada hâlâ.
velhasıl kitap güzel.
arka kapaktaki yazıyı paylaşayım sizinle.
sevgili dost!
bu sabah kuş sesleriyle uyandım. ne güzel değil mi? hayır, güzel değil! açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor?
acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?
devamını gör...
animasyon film önerileri
wall-e
devamını gör...
aliya izzetbegoviç
"ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır." sözünün sahibi bilge kral.
devamını gör...
afrika kökenli türkler
afro türkler olarak da bilinen, türkiye'de yaşayan afrika kökenli insanlar.
osmanlı ordusunda görev almak ya da köle olarak getirilmek gibi çeşitli nedenlerle yolları türkiye'ye düşen bu aileler, birkaç kuşaktır burada yaşıyorlar. genel olarak afrika'nın bazı ülkelerinden, bir kısmı da mübadele ile girit'ten gelmiş. kölelik olayları sona erdikten sonra hürriyetlerine kavuşmuş, beyaz türklerle de evlilikler yapmışlar. sayıları tam olarak bilinmemekle beraber birkaç bin kişi oldukları tahmin ediliyor.
bu linkte uzun uzun anlatılmış kökenleri, geliş nedenleri, yaşadıkları zorluklar... merak edenler göz atabilir.
aşağıdaki videoda da hayatlarına dair ufak tefek ipuçlarını kendi ağızlarından dinleyebilirsiniz (videonun en başındaki teyzeye bayıldım. çok tatlı):
osmanlı ordusunda görev almak ya da köle olarak getirilmek gibi çeşitli nedenlerle yolları türkiye'ye düşen bu aileler, birkaç kuşaktır burada yaşıyorlar. genel olarak afrika'nın bazı ülkelerinden, bir kısmı da mübadele ile girit'ten gelmiş. kölelik olayları sona erdikten sonra hürriyetlerine kavuşmuş, beyaz türklerle de evlilikler yapmışlar. sayıları tam olarak bilinmemekle beraber birkaç bin kişi oldukları tahmin ediliyor.
bu linkte uzun uzun anlatılmış kökenleri, geliş nedenleri, yaşadıkları zorluklar... merak edenler göz atabilir.
aşağıdaki videoda da hayatlarına dair ufak tefek ipuçlarını kendi ağızlarından dinleyebilirsiniz (videonun en başındaki teyzeye bayıldım. çok tatlı):
devamını gör...
ekmeğin fethi
anarko komünist pyotr alekseyeviç kropotkin’in muhteşem eseri. uzun bir zamandır piyasada bulunmayan eser, 2020 yılının sonlarında mazlum beyhan çevirisiyle afrika yayınlarından tekrar basıldı. mazlum beyhan öyle bir çeviri yapmış ki, kitap sanki türkçe yazılmış gibi hissediyorsunuz. son zamanlarda böyle başarılı bir çeviri okumamıştım.
anarşist komünizmin ilkelerini, devrimin başarılı olmasında karın tokluğunun rolünü, anarşist komünizme yöneltilen eleştirilerin cevabını, adeta okuyucu ile sohbet havasında tartışan bu esere, ispanya’da işçilerce “la conquista del pan” yani, ekmeğin fethi ismi verilmiş.
bildiğiniz üzere büyük bir toprak zengini ve soylu olan kont tolstoy, yazdıklarım ve yaşadıklarım birbiri ile çelişiyor diyerekten 82 yaşında evi terk etmiş. biraz geç kalmış olsa da bunca zenginliği elinin tersiyle itip bir tren istasyonunda zatürreye yenik düşen kont’a saygımız vardır. kropotkin ise tolstoy’un yaptığını çok daha genç yaşlarda yapabilmiş, muhteşem bir adam. soylu ve zengin bir prens olmasına rağmen değerleri için hapis yatmış, mücadeleler vermiş ilginç bir anarşist. kitaptan iki güzel alıntıyla bitirelim;
“hazret, artık kentin saygıdeğer simalarından biridir; önce kentin kendisi gibi saygıdeğerleriyle, üst düzey devlet görevlileriyle, valilerle, paşalarla oturup kalkmaya başlar, ardından da servetini bir başka büyük servetle birleştirebilmenin bir yolu olarak varsıl bir kızla evlenir. çocukları için yurtlar yuvalar edinir, sonra bir de bakmışsınız bir devlet ihalesi onda kalıverir: askeriye için çürük çarık çizme ya da yerel hapishane için kurtlanmış un vb. gibi şeyler... servet ha babam katlanır böylece, hele şansına bir savaş çıkıverirse ya da savaşın kendisi değilse bile, söylentisi yayılıverirse, deme gitsin! ya savaşla ilgili bazı gereçlerin üstencisi olacaktır, ya da şöyle esaslı bir banker-borsa üçkâğıdı çevirecek ve tam anlamıyla para babası olacaktır.” (sayfa 90)
“bir yunan yontucu mermeri yontmaya başladığı zaman o sert taşa içinde yaşadığı topluluğun, kentin, cumhuriyetin aklını ve yüreğini katardı. yapıtında geçmişin tüm tutkuları, şanlı söylenceleri canlanırdı. günümüzde ise kent, varlığını bütünsel olarak sürdüren bir organizma olmaktan çıkmıştır. aynı kentte yaşayan insanlar arasında hiçbir ruhsal temas, manevi ortaklaşma kalmamıştır. kentler artık birbirini tanımayan, birbirlerinin sırtından zengin olmak dışında ortak hiçbir şeyleri olmayan rastgele insanların toplandıkları sıradan yerlerdir. eski yunan'da ya da ortaçağda olduğu gibi, orda yaşayan insanların ortak yurdu olma niteliği kalmamıştır kentlerin. öyle ya, uluslararası spekülasyonlarla uğraşan bir bankerin ve bir fabrika işçisinin nasıl ortak yurdu olabilir ki?” (sayfa 184)
anarşist komünizmin ilkelerini, devrimin başarılı olmasında karın tokluğunun rolünü, anarşist komünizme yöneltilen eleştirilerin cevabını, adeta okuyucu ile sohbet havasında tartışan bu esere, ispanya’da işçilerce “la conquista del pan” yani, ekmeğin fethi ismi verilmiş.
bildiğiniz üzere büyük bir toprak zengini ve soylu olan kont tolstoy, yazdıklarım ve yaşadıklarım birbiri ile çelişiyor diyerekten 82 yaşında evi terk etmiş. biraz geç kalmış olsa da bunca zenginliği elinin tersiyle itip bir tren istasyonunda zatürreye yenik düşen kont’a saygımız vardır. kropotkin ise tolstoy’un yaptığını çok daha genç yaşlarda yapabilmiş, muhteşem bir adam. soylu ve zengin bir prens olmasına rağmen değerleri için hapis yatmış, mücadeleler vermiş ilginç bir anarşist. kitaptan iki güzel alıntıyla bitirelim;
“hazret, artık kentin saygıdeğer simalarından biridir; önce kentin kendisi gibi saygıdeğerleriyle, üst düzey devlet görevlileriyle, valilerle, paşalarla oturup kalkmaya başlar, ardından da servetini bir başka büyük servetle birleştirebilmenin bir yolu olarak varsıl bir kızla evlenir. çocukları için yurtlar yuvalar edinir, sonra bir de bakmışsınız bir devlet ihalesi onda kalıverir: askeriye için çürük çarık çizme ya da yerel hapishane için kurtlanmış un vb. gibi şeyler... servet ha babam katlanır böylece, hele şansına bir savaş çıkıverirse ya da savaşın kendisi değilse bile, söylentisi yayılıverirse, deme gitsin! ya savaşla ilgili bazı gereçlerin üstencisi olacaktır, ya da şöyle esaslı bir banker-borsa üçkâğıdı çevirecek ve tam anlamıyla para babası olacaktır.” (sayfa 90)
“bir yunan yontucu mermeri yontmaya başladığı zaman o sert taşa içinde yaşadığı topluluğun, kentin, cumhuriyetin aklını ve yüreğini katardı. yapıtında geçmişin tüm tutkuları, şanlı söylenceleri canlanırdı. günümüzde ise kent, varlığını bütünsel olarak sürdüren bir organizma olmaktan çıkmıştır. aynı kentte yaşayan insanlar arasında hiçbir ruhsal temas, manevi ortaklaşma kalmamıştır. kentler artık birbirini tanımayan, birbirlerinin sırtından zengin olmak dışında ortak hiçbir şeyleri olmayan rastgele insanların toplandıkları sıradan yerlerdir. eski yunan'da ya da ortaçağda olduğu gibi, orda yaşayan insanların ortak yurdu olma niteliği kalmamıştır kentlerin. öyle ya, uluslararası spekülasyonlarla uğraşan bir bankerin ve bir fabrika işçisinin nasıl ortak yurdu olabilir ki?” (sayfa 184)
devamını gör...
transseksüel
birbirlerine genelde abla diye hitap ederler,kendilerine şehvetli takma adlar verirler(alev,arzu,tutku,heves vs.) muhabbetlerine doyum olmaz, sevilirler, fal konusunda çok iyi olduklarını da unutmamak lazım, inanılmaz güzel sesleri vardır.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
nereye gideceğini bilmiyorsan gideceğin yönünde önemi yok, alice harikalar diyarında
devamını gör...
neşet ertaş
kendisi gibi ozan muharrem ertaşın oğludur. kırşehirlidir. bozkırın tezenesi mahlasıyla anılır.
devamını gör...
normal sözlük'te kendi halinde yazan yazarlar
ben değilmişim. görüşürüz.
devamını gör...
türkiye’nin kenetlenince harika bir yer olması
bazı olaylar karşısında türk milletinin bir araya gelmesi omuz omuza vermesi anlamına gelir.
başakşehirin oyuncusu weboya ırkçılık yapıldığı andan itibaren bütün ülke bütün takımlar herkes kenetlendi ırkçılığa hayır mesajı veriyor.
günümüzde hala ırkçı insanların bulunması çok üzücü çok vahim.
kenetlenince ülkemiz çok güzel oluyor.
no to racısm!
başakşehirin oyuncusu weboya ırkçılık yapıldığı andan itibaren bütün ülke bütün takımlar herkes kenetlendi ırkçılığa hayır mesajı veriyor.
günümüzde hala ırkçı insanların bulunması çok üzücü çok vahim.
kenetlenince ülkemiz çok güzel oluyor.
no to racısm!
devamını gör...
kırık kalp sendromu
diğer adıyla kardiyomiyopati. semptomları kalp krizine benzediği için kalp krizi geçiriyor gibi hissetmenize sebep olan kalp kaslarında oluşan ani ve çoğu zaman geçici kas zayıflığı hali.
sevdiği insanların kendileri için çok önemli ve değerli olduğunu hisseden insanlarda sevdiklerinden ayrıldıklarında görülüp nadiren kalıcı kalp rahatsızlığıyla sonuçlanmaktadır. çoğu zaman 6 aya yakın bir sürede iyileşmektedir. yine de kalbe iyi bakması gereken bu hastaların göğüs kafesini üşütmemesi, kendini üzmemesi ve iyilik yaparak iyileşeceklerini bilmesi gerekmektedir.*
sevdiği insanların kendileri için çok önemli ve değerli olduğunu hisseden insanlarda sevdiklerinden ayrıldıklarında görülüp nadiren kalıcı kalp rahatsızlığıyla sonuçlanmaktadır. çoğu zaman 6 aya yakın bir sürede iyileşmektedir. yine de kalbe iyi bakması gereken bu hastaların göğüs kafesini üşütmemesi, kendini üzmemesi ve iyilik yaparak iyileşeceklerini bilmesi gerekmektedir.*
devamını gör...