birini dinlemek çok mu zor sorunsalı
niye kimseyi doğru düzgün dinlemiyoruz? halbuki anlamanın, anlaşmanın en önemli şartıdır dinlemek. ama yok dinlemiyoruz. birini dinlerken de anlamaktan ziyade kendimize sıra gelsin diye dinliyoruz. ama merak etmeyin o da sizi dinlemiyor. çünkü birini dinlemek cidden hepimize çok zor geliyor.
devamını gör...
cem karaca şarkılarındaki ölümcül cümleler
gök kubbeyi sar sar mazlum feryadım
elbet bir gün güler bize seneler, bize seneler.
elbet bir gün güler bize seneler, bize seneler.
devamını gör...
türk tipi teselli yöntemleri
hayırlısı.
devamını gör...
rıfat ılgaz
üç odalı ev kiraladığım gün
kurtulacak kitaplarım
merdiven altındaki şeker sandığından.
bir kitaplığım olacak tabanı
halı döşeli
benden söz açıldım önce onların
sayısı söylenecek
bense herşeyden uzak.
kitaplarımın arasında kendimi unutacağım
evde bulunmadığım günler,
"meşgul " diyecek beni soranlara
güleryüzlü hizmetçim
başka bir gün.
en kalın kitabımı okur görünürken
bastıracak misafirlerim
en yakın dostumun bile
dalgın dalgın bakıp yüzüne
adını soracağım.
çıkarırken gözlüğümü
"nerede tanışmıştık " diyeceğim
"yabancı gelmiyor yüzünüz"
dalgınlığım onları güldürmeyecek.
sorarlarsa dünyanın gidişini
duvardaki büyük adam resimlerine bakarak
eflatun" dan satırlar okuyacağım.dize'lerinin sahibidir.
kurtulacak kitaplarım
merdiven altındaki şeker sandığından.
bir kitaplığım olacak tabanı
halı döşeli
benden söz açıldım önce onların
sayısı söylenecek
bense herşeyden uzak.
kitaplarımın arasında kendimi unutacağım
evde bulunmadığım günler,
"meşgul " diyecek beni soranlara
güleryüzlü hizmetçim
başka bir gün.
en kalın kitabımı okur görünürken
bastıracak misafirlerim
en yakın dostumun bile
dalgın dalgın bakıp yüzüne
adını soracağım.
çıkarırken gözlüğümü
"nerede tanışmıştık " diyeceğim
"yabancı gelmiyor yüzünüz"
dalgınlığım onları güldürmeyecek.
sorarlarsa dünyanın gidişini
duvardaki büyük adam resimlerine bakarak
eflatun" dan satırlar okuyacağım.dize'lerinin sahibidir.
devamını gör...
siddal
#999206 tanımıyla dikkatimi çekmiş olan, müsaade almadan takip ettiğim*, nickaltıma yaptığı tanımıyla günümün güzelleşmesine katkısı olmuş yazarımızdır. mahlasını seçerken füruğ ferruhzad'ın green illusion şiirinden esinlendiğini düşünüyorum. gelen tabak bizde boş dönmez efendim. takipteyiz, elinize yüreğinize sağlık.
devamını gör...
reis diye hitap eden sevgili
iyi yapıyordur.
sizin gözünüzdeki ideal çift olma gayemiz yok ama severek kullanıyoruz.
ayrıca aslanım, tosunum, adam gibi adam vs kalıpları da kullanıyoruz.
hatta kız telefonumda sevgili musa diye kayıtlı.
bir ilişkinin ciddiyeti bence bunlarla ölçülmemeli.
evet sevgilim en yakın arkadaşım. hatta kanka bile diyorum. sevgili olmadan önce hiç kanka ayağı yapmadım direkt niyetimi belli edip yürüdüm hatta koştum. o da koştu. zaten ben referandum muyum bir kadın bana kalkıp hayır diyebilsin..
neyse iyi anlaşıyor musun sohabet edebiliyor musun kendin olabiliyor musın mutlu musun güven var mı seviyor musun vs sayısız önemli keiterlerden biri reis dememek değil..
sizin gözünüzdeki ideal çift olma gayemiz yok ama severek kullanıyoruz.
ayrıca aslanım, tosunum, adam gibi adam vs kalıpları da kullanıyoruz.
hatta kız telefonumda sevgili musa diye kayıtlı.
bir ilişkinin ciddiyeti bence bunlarla ölçülmemeli.
evet sevgilim en yakın arkadaşım. hatta kanka bile diyorum. sevgili olmadan önce hiç kanka ayağı yapmadım direkt niyetimi belli edip yürüdüm hatta koştum. o da koştu. zaten ben referandum muyum bir kadın bana kalkıp hayır diyebilsin..
neyse iyi anlaşıyor musun sohabet edebiliyor musun kendin olabiliyor musın mutlu musun güven var mı seviyor musun vs sayısız önemli keiterlerden biri reis dememek değil..
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
merhaba sözlük. günlüğüme girişimi böyle yaparım hep"merhaba kendim" diye. bugün elim yine günlüğüme gitti. canım bir şeyler karalamak, içimi boşaltmak istiyor. böyle hissettiğimde bu isteğimi günlüğümle gideririm. ama bugün içimi bu çok sevdiğim yerde boşalmak istiyorum. neden diye soracak olursanız hissettiklerim birileri tarafından okunsun istiyorum. beni dinleyen, anlamaya çalışan birilerinin var olduğunu bilmek beni nasıl mutlu ediyor bilemezseniz. belki hepimizin ortak sorunudur bu; gerçek hayatta kimse bizi bizim istediğimiz gibi dinlemiyor, anlamıyor. o yüzden iyiki varsınız diyorum.
bugün benim için çok kötü bir gündü sözlük. aşırı depresif, karamsar hissediyorum. sürekli evin içindeyim ve bu sanıldığından çok daha zor*. kiminize göre bu normal bir ruh hali gibi gelebilir ama benim için anormal bir durum. her zaman böyle iğrenç hissetmiyorum çünkü. genelde bardağın dolu tarafını görmeye çalışırım, mutlu olmak için hep bir sebep ararım. bugün de bardağın bomboş olduğu ve mutlu olmak için hiçbir sebep bulamadığım bir gündü işte.
aşırı karamsar halimle içinizi karartmak istemem efenim. hatta eğer böyle hissedecekseniz tanımımı okumayın lütfen, kimse benim yüzümden olumsuz hissetsin istemem. buraya hep kendimi yansıttım, ruh halim nasılsa öyle tanımlar girdim. olmadığım biri gibi görünmek en büyük korkularımdandır. bu entryi de bunun için yazıyorum. neyse konuyu dağıttım yine. ne diyordum..ha bugünü anlatıyordum, devam edeyim izninizle.
bugün aslında görmezden geldiğim her şeyin yüzüme bir tokat gibi çarptığı bir gündü. ben görmezden geldikçe, hep öteye ittikçe meğer ne çok şey birikmiş. bugün halının altına sakladığım tüm tozlarla yüz yüze geldim. ama nasıl sinirliyim anlatamam. hayır neye sinirli olduğumu bilsem bari. kendime mi sinirliyim sorunları biriktirdiğim için? ya da tüm bu sorunları ortaya çıkaran etkenlere mi? tüm gün elinde bıçakla dolaşan civciv gibiydim. aynen şu şekil;

sıfır şaka. neyseki kimseyi kırmadan dökmeden* günü bitirdim. en son muzlu pudingimi açarken* elimi kestim. acısını hissetmedim bile*. sonra hemen uyudum zaten, daha büyük kazalara kurban gitmek istemediğimden. neyseki uyandıktan sonra daha sakinim.
peki ne seni bu kadar sinirlendiren, karamsarlaştıran derseniz çok şey var derim. hayat bu elbette her gün mutlu hissetmeyeceğim. ama bu yaşta yaşadıklarım da ağır gelmeye başladı. bir şekilde diyorum, bir şekilde halledebilirim her şeyi. buna gerçekten inanmak istiyorum.*
neyse efenim çok uzattım. son olarak şunu belirtmek isterim; bu entry dikkat çekmek veya ilgi toplamak için girilmiyor. aksine dikkatlarin üzerimde olması beni çok rahatsız eder. size belki saçma bir girdi gibi gelebilir, hatta ne anlattı bu şimdi bile diyebilirsiniz. hiç kızmam, çünkü ben bile bazen kendime soruyorum bu soruyu*. dediğim gibi günlüğüme yazmak yerine buraya yazdım, boşalttım içimi. ve biliyor musunuz? ne kadar rahatladığımı anlatamam. meğer hislerimizi kelimelere dökmek ne kadar iyi hissettiriyormuş insana.
çok teşekkür ederim kafa sözlük ve taa buraya kadar okuyan çok değerli yazar. musmutlu, bol yıldızlı geceler diliyorum sana. hep mutlu ol, çiçekler gibi.*
saygılarımla..
edit: yazım hatası.
bugün benim için çok kötü bir gündü sözlük. aşırı depresif, karamsar hissediyorum. sürekli evin içindeyim ve bu sanıldığından çok daha zor*. kiminize göre bu normal bir ruh hali gibi gelebilir ama benim için anormal bir durum. her zaman böyle iğrenç hissetmiyorum çünkü. genelde bardağın dolu tarafını görmeye çalışırım, mutlu olmak için hep bir sebep ararım. bugün de bardağın bomboş olduğu ve mutlu olmak için hiçbir sebep bulamadığım bir gündü işte.
aşırı karamsar halimle içinizi karartmak istemem efenim. hatta eğer böyle hissedecekseniz tanımımı okumayın lütfen, kimse benim yüzümden olumsuz hissetsin istemem. buraya hep kendimi yansıttım, ruh halim nasılsa öyle tanımlar girdim. olmadığım biri gibi görünmek en büyük korkularımdandır. bu entryi de bunun için yazıyorum. neyse konuyu dağıttım yine. ne diyordum..ha bugünü anlatıyordum, devam edeyim izninizle.
bugün aslında görmezden geldiğim her şeyin yüzüme bir tokat gibi çarptığı bir gündü. ben görmezden geldikçe, hep öteye ittikçe meğer ne çok şey birikmiş. bugün halının altına sakladığım tüm tozlarla yüz yüze geldim. ama nasıl sinirliyim anlatamam. hayır neye sinirli olduğumu bilsem bari. kendime mi sinirliyim sorunları biriktirdiğim için? ya da tüm bu sorunları ortaya çıkaran etkenlere mi? tüm gün elinde bıçakla dolaşan civciv gibiydim. aynen şu şekil;

sıfır şaka. neyseki kimseyi kırmadan dökmeden* günü bitirdim. en son muzlu pudingimi açarken* elimi kestim. acısını hissetmedim bile*. sonra hemen uyudum zaten, daha büyük kazalara kurban gitmek istemediğimden. neyseki uyandıktan sonra daha sakinim.
peki ne seni bu kadar sinirlendiren, karamsarlaştıran derseniz çok şey var derim. hayat bu elbette her gün mutlu hissetmeyeceğim. ama bu yaşta yaşadıklarım da ağır gelmeye başladı. bir şekilde diyorum, bir şekilde halledebilirim her şeyi. buna gerçekten inanmak istiyorum.*
neyse efenim çok uzattım. son olarak şunu belirtmek isterim; bu entry dikkat çekmek veya ilgi toplamak için girilmiyor. aksine dikkatlarin üzerimde olması beni çok rahatsız eder. size belki saçma bir girdi gibi gelebilir, hatta ne anlattı bu şimdi bile diyebilirsiniz. hiç kızmam, çünkü ben bile bazen kendime soruyorum bu soruyu*. dediğim gibi günlüğüme yazmak yerine buraya yazdım, boşalttım içimi. ve biliyor musunuz? ne kadar rahatladığımı anlatamam. meğer hislerimizi kelimelere dökmek ne kadar iyi hissettiriyormuş insana.
çok teşekkür ederim kafa sözlük ve taa buraya kadar okuyan çok değerli yazar. musmutlu, bol yıldızlı geceler diliyorum sana. hep mutlu ol, çiçekler gibi.*
saygılarımla..
edit: yazım hatası.
devamını gör...
georg simon ohm
kendisi alman bir fizikçidir. 1789 yılında bavaira'da bir çilingirin oğlu olarak dünyaya geldi. çeşitli lise ve üniversitelerde profesörlük yaptı.
lise öğretmenliği sırasında elektrokimyasal hücreleri incelemeye başladı. çalışması sırasında bir telden geçen akım şiddetinin geçtiği telin alanıyla doğru, uzunluğuyla ters orantılı olduğunu fark etti. bu dikkatiyle ohm; gerilim ,akım ve direnç arasındaki temel bağlantıyı ortaya koymuş oldu.
yaşamı süresince bilime yaptığı katkılar pek takdir görmemiş olsa da ölümünden ancak 30 yıl sonra direnç birimine ohm adı verilerek onurlandırılmıştır.
lise öğretmenliği sırasında elektrokimyasal hücreleri incelemeye başladı. çalışması sırasında bir telden geçen akım şiddetinin geçtiği telin alanıyla doğru, uzunluğuyla ters orantılı olduğunu fark etti. bu dikkatiyle ohm; gerilim ,akım ve direnç arasındaki temel bağlantıyı ortaya koymuş oldu.
yaşamı süresince bilime yaptığı katkılar pek takdir görmemiş olsa da ölümünden ancak 30 yıl sonra direnç birimine ohm adı verilerek onurlandırılmıştır.
devamını gör...
verince rahatlatan şeyler
inş bi gün son nefesimi
devamını gör...
yazarların şu anki şarj yüzdesi
%10 ama evde olduğum için şarj bitiyor diye stres yapmıyorum, oysa kamptayken elektriği kendimiz ürettiğimizden acaba bugün güneşli mi, güneş paneli elektrik üretmiş mi, aküyü doldurmuş mu, aküde şarj var mı acaba telefonumu şarja takabilecek miyim gibi nice endişelerim olurdu ama neyse ki evdeyim, varsın %1 olsun. *
devamını gör...
aklımın derinlikleri
kalemi güçlü,karmasını eksik etmeyen sevdiğim yazarlardan.geç mi katıldı bilmiyorum ama iyi ki var.
devamını gör...
maske takmayı özgürlüğünün kısıtlaması olarak algılayan insanlar
manyak olan insan topluluğudur. başkasının zarar göreceği bir özgürlüğe haykırarak gülerim ben.
devamını gör...
pic
haftalık puan tablosu yetmedi, bir de bunun için çabalayacağız. yoruldum ben iko, yeter ama... sürekli bir yere yetişemeden koşuyorum zoruma gitmeye başladı. *
tematik mod gelmiyor bunlar geliyor. ağlayacağım yemin ederim.
tematik mod gelmiyor bunlar geliyor. ağlayacağım yemin ederim.
devamını gör...
iyi ki varsın normal sözlük
iyi ki varsın kıymetli sözlük ve sizler de iyi ki varsınız kafa sözlüğü var eden tüm yazar arkadaşlarım.
devamını gör...
eşinin ailesini arabasıyla ezen adam
adam değildir.
devamını gör...
türkler hristiyanlığı kabul etseydi olabilecekler
noel, paskalya kutlamayanları döverdik.
devamını gör...
bir insanın kaliteli olduğunu gösteren detaylar
bulunduğu her ortamda doğal ve kibar olmaları.
devamını gör...
çağtay kurukalıp
fenerbahçe'mizin yeni transferi. 19 yaşındaki sol bek bonservissiz olarak katıldı takımımıza.
caner'in kadro dışı bırakılmasından sonra alınması, plan program dahilinde alındığını gösteriyor.
hayırlı olsun.
bu sistemde sol ve sağ tarafta oynayacak oyuncuların atletik ve genç yaşta olması önemlidir. onun için ferdi ile osai samuel oynuyor.
çağtay da iyi bir yatırım olacaktır, tekrar hayırlı olsun.
resmi açıklama
caner'in kadro dışı bırakılmasından sonra alınması, plan program dahilinde alındığını gösteriyor.
hayırlı olsun.
bu sistemde sol ve sağ tarafta oynayacak oyuncuların atletik ve genç yaşta olması önemlidir. onun için ferdi ile osai samuel oynuyor.
çağtay da iyi bir yatırım olacaktır, tekrar hayırlı olsun.
resmi açıklama
devamını gör...
awake (2007)

adı türkçeye "anestezi" olarak çevrilmiş, tıpta anestezik farkındalık (anestezik bilinçlilik) olarak bilinen ameliyat sırasında hastanın bilincini geri kazanması durumunu işleyen, 2007 yapımı hollywood filmidir. yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını joby harold'ın yaptığı psikolojik gerilim türündeki filmin bazı bölümleri, fordham üniversitesi'nin lincoln center kampüsünde çekilmiştir. (lowenstein hall hastane gibi görünecek şekilde dönüştürüldü)
kısaca konusundan bahsedeyim:
genç milyarder clay (hayden christensen), annesinin özel asistanı güzel samantha'ya (jessica alba) aşıktır.
clay hastadır ve kendisine kalp nakli gerekmektedir, ameliyat için hastaneye gider. ameliyat başlar ve clay anestezi farkındalığı ile karşılaşır. ameliyat sırasında şahit olduğu şeylere yürekler dayanmaz efenim, olaylar olaylar, ne entrikalar...
şimdi neresinden anlatsam spoiler yiyecek, kolanın asidi kaçar gibi sürprizi kaçacak; bu kadarı kafi olsun.
bence izlenebilir bir film, ağır eleştiriler de almış, googlelayıp şöyle bir bakabilirsiniz hakkındaki eleştirilere, işte "polisiye kısmına bu kadar ağırlık verilmese de ameliyat masasında şöyle daha çok kesme biçme görseydik" diyenlerden "klişelere düşüyor efenim, ben biliydim böyle olacağını" "ya gerilim diye geldik, film duygusala bağladı, ben yeteri kadar gerilemedim olmamış bu" diyenine kadar mevcut. bana soracak olursanız, izlenebilir, öyle de berbat bir film değil asla ama ellerindeki şahane ilginçli konuyu biraz dağıttıklarını da söylemeden edemeyeceğim.
beni ters köşe yapmayı başardı. sam kızımızın aşkına inanmıştım, beni de kandırdı munafıh kadın. işte insanoğlu çiğ süt emmiş azizim.
aah ah ağlarsa anan ağlar gerisi yalan ağlar be clay'ım.
yalnız o kadar para var; yanında çalışanların seceresini çıkarır araştırırsın bi, değil mi ama? clay'in annesi öyle safkoloz bir kadın da değil, oğlunun başındaki belayı fark ediyor zaten ve ona göre davranıyor ama sam'i işe alırken, yanında tutarken bu zekasını niye kullanamıyor onu anlayamadım.
hala daha izlemediyseniz; akşama ne izlesek dediğiniz bi anda, boşluk doldurmaya gider bir filmdir.
"bir buçuk saatimi geri istiyorum!" diye tutturmazsınız en azından.
keyifli seyirler.
devamını gör...
