bebemin yeni resmi .kendine sarılıp uyuyor da :

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bugün itibari ile netflix'e geldi. haluk bilginer'in son zamanlarda yer aldığı projelerden dolayı eleştiriler almıştı. ama gerçekte ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. bazı projelerde öyle olabilir. bu filmde gerçek haluk bilginer'i izliyorsunuz.
ali atay'ın oyunculuğunu imrenerek izlerim. bu filmde de karakterinin hakkını fazlasıyla vermiş. izlenmesi tavsiyedir.

filmde okuduğu kitabı ilk gördüğüm zamanlar merak etmiştim. ama ilerleyen sahnelerde dostoyevski 'nin budala kitabı olduğunu görüyoruz.
devamını gör...

son derece normal bir olaydır.

(bkz: insan)
devamını gör...

sıklıkla gelen beğeni bildirimlerinden sonra profilini ziyaret etmemi sağlayan yazar. sözlüğün en takip edilmesi gereken yazarlarından biri. ne kadardır yazıyor bilmiyorum ama umarım onu keşfetmekte geç kalmamışımdır. artık düzenli olarak profilini ziyaret edip, düşünce dağarcığımı genişleten tanımlarını okuyorum.
devamını gör...

elimde sigaram başlığa "of of" diye girdim, niye insanların tipiyle bu kadar alakadar oluyorsunuz ki? abi gerçekten kalp gözü açık insanlar bunu önemsemezler ve kişisel gelişimini tamamlamış insanlar.. şimdi bunu yazdım diye bana da çirkin diyeceksiniz, evet öyleyim..
devamını gör...

muhtemelen thales'in öğrencisidir. dünyanın en büyük insanlarından birisidir. thales'le aralarında çok önemli bir konuşma geçmiş, olanlar olmuştur.

thales mısır'a gittiğinde kadastrocuların tarla sınırlarını çizmek için geometri kullandığını görmüştür. işte efendim o zaman üçgenler, benzer üçgenler, belki de pisagor falan filan... söz gelimi thales bunları gördükten sonra bir sorgulayıvermiştir: ''fırtına oluyor, zeus'a kurban veriyoruz ama fırtına olmaya devam ediyor; deprem oluyor, poseidon'a kurban veriyoruz e depremler de olmaya devam ediyor? bu işin böyle olmaması lazım.'' sonra da diyor ki: ''ben... geometri bilgisine tanrının yardımı olmadan ulaştım. ve bu bilgi... dünyanın her yerinde geçerli olmak zorundadır.'' koşa koşa milet'e gidiyor, yanında tarkullu hipotezi'ndeki dünya ile hemencecik anaksimandros'a gidip öğrendiklerini anlatıyor. ''biz, bilgilere tanrıların yardımı olmadan ulaşabiliriz!'' sonra tarkullu hipotezi'ni gösteriyor anaksimandros'a: ''bak şöyle olsun, etrafımız okyanus ve bu okyanusta kocaman bir fırtına olduğunda okyanus sallansın; al sana deprem, demek ki deprem böyle oluyor. hatırlarsan anaksimandros, milet'e gelen denizciler hep ilerilerinde kocaman bir okyanus olduğunu söylüyorlar; demek ki etrafımız okyanuslarla çevrili bana bu tarkullu çok mantıklı geldi! sen ne düşünüyorsun anaksimandros? eleştir bakalım, daha iyi bir fikrin var mı?.''

bunun üzerine anaksimandros da diyor ki: ''yahu thales, bu benim aklıma yatmadı. dünya taştan bak; eline taşı al, denize at, batacaktır. dünya'nın altında başka bir şey var, bu dünya'yı yüzdürüyor da diyebilirsin tamam; hadi bunu kabul ettik. dünya'yı tutan su madem diyorsun madem, o zaman suyu ne tutuyor? hadi suyu da başka bir şey tutuyor diyelim, onu ne tutuyor? hadi onu da bir şey tutuyor diyelim, o zaman o şeyi ne tutuyor? o zaman thales, senin hipotezin bu sorunu çözmüyor.''

sonra thales de diyor ki: ''sen ne düşünüyorsun anaksimandros?''

anaksimandros da o efsanevi cevabı veriyor: ''kanaatimce thales... dünya boşlukta.'' işte bu uzaydır dostlarım. (celal şengör yayınından bir şeyler)
devamını gör...

"insan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. önceki ve sonrakiler; birer arayış, kaçış ya da aldanıştır."

goethe böyle söyler. kimisi onu haklı bulur ve evet böyledir der. kimisi de hayır insan birden çok kez aşık olabilir sevebilir der. ama bana göre de insan sadece bir kez gerçekten aşık olur ve belki de diğer gerçek aşk zannettiklerimiz birer aldanıştır aşk gibi görünüp aslında kendimizi kandırdığımız bir yanılsamadan ibarettir.
devamını gör...

eve ensler tarafından kaleme alınmış, ülkemizde yüksel peker tarafından sahneye konulmuş tiyatro oyunudur.
2003 yılında, kadıköy kaymakamı, bu tiyatro oyununun isminin ahlaka mugayir olduğu gerekçesiyle ilçede oynanmasını yasaklamıştır.
oysa bir kadının tıbbi organının ismi ayıp bir sözcükse, kadın olmak komple ayıp bir şey olmalıdır.

oyunun yönetmeni yüksel peker, oyunla ilgili en doğru kapağı koymuştur orta yere. ''eğer bu oyunun ismi ahlaka mugayir ise, kaymakam ismi de ahlaka mugayirdir. o neden yasaklanmıyor?''

o günlerden, bugünlere diyorum ki, bir şey bilmiyorsanız, bilge sanatçılarla tartışmayınız. onlardan mümkün olduğunca çok şey öğrenmek varken, neden kendinizi rezil edersiniz?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

takipçi gör şeysini yine alamıyorum, bir sonraki sevgililer gününe artık
devamını gör...

(bkz: tanrıya inanmak)

fazla çocuk kalmadım, rabbime şükür.

kendime edit : sarcasm, paradoks, oksimoron combosu yaptım tek tanımda, maaşallah ben! aha, yine yaptım!
devamını gör...

son günlerde entel vs troll konulu başlıkların ayyuka çıktığı sözlük.

ne yapacağımı şaşırdım sizin yüzünüzden. bakıyorum, domestic hıyar'ın da dediği gibi, burada entel takılıp geceleri at kafasıyla köpeklere dans ettiğim için entel olmadığım sonucuna varıyorum. sonra tam "tamam, demek ki trollüm ben." diyecekken bir anda içim sayfalar dolusu fizik tanımı girme, birilerine romantik yazılarla ilanıaşk * etme isteğiyle fokurduyor. enerjimi hangi yöne boşaltacağımı şaşırdım.

ne meleğim ne şeytan; arafta kaldım. her dakika açtığınız başlıklardan hangisine dahil olduğumu artık anlayamıyorum. geceleri dans faslından sonra gizlice ağlamaya başladım. domestic'in şaraplarını aşırıyorum üstelik, ağlarken iyi gidiyor. kaç kadeh kırıldı bu "minnoş" gönlümde, haberiniz yok.

biriniz çıkıp söylesin: neyim ben ulan? hiçliğin ortasında, boşlukta sürükleniyorum sizin yüzünüzden. tüm hayatım altüst oldu. mutlu musunuz şimdi? yazıklar olsun be!

edit: vaaay! ne çabuk unutuldu birlikte sarhoş olup hayvanat bahçesinden lama çaldığımız günler... * bir daha ihtiyacın olduğunda sana rakun getirirsem iki olsun *
devamını gör...

twitter fenomeni olmak için her yolu deniyor adam.


ayasofya’nın eski imamı mehmet boynukalın, yaptığı açıklamalarla tartışılmaya devam ediyor.

içki yasağına karşı yaptığı açıklamalarla kamuoyunun tepkisini çeken boynukalın, kendisine maaşını içkiden alınan vergilerle verildiğine dair söylenen sözlere tepki gösterdi.

boynukalın yaptığı paylaşımda, "helal haram nedir bilmeyen adi bir güruh kalkmış bana helali haramı öğretmeye kalkıyor. devletimin üniversitesinde din dersi verip helal hatta farz olan bir iş yapıyor ve karşılığını helal olarak alıyorum. sizin pisliğinize ihtiyacım yok. alayınızın cehenneme kadar yolu var" ifadelerini kullandı.

boynukalın paylaşımının devamında şu ifadeleri kullandı:

"bu güruh helal haram nedir bilmiyor; paranın itibari bir şey olduğunu da anlamıyor. önemli olan yaptığınız işin helal olmasıdır. devletin kasasına bu paranın nereden geldiği sizi ilgilendirmez. evet düzeltilmesi gerekir; ama o ayrı bir konudur.

merak etmeyin ey güruh, haram (!) ettiğiniz vergilerinizden bana düşen hisseden hepinize kaliteli pamuk aldım, artık helal edersiniz, ne yapayım."


kaynak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

devletin vatandaşına; "vay vergisini emcüklediğim, demek yurtdışına çıkıyosun, ver ordan yolluk niyetine bir yanak bakayım" deme şeklidir.
devamını gör...

affedersiniz alevi. rte
devamını gör...

kalbim, hayırlı akşamlar.
devamını gör...

gelip geçici olan triptir.dönem dönem uğrar sonra gider.telaşe mahal yok.
devamını gör...

nickaltının boş kalmasına şaşırdım. sözlüğe katkısı olan azimli bir yazar.
devamını gör...

yaklaşık 2 yaz bileklik, kitap, oyun kartı evde artık ne bulduysam mahallede arkadaşlarımla satıyorduk. onları da ben teşvik ediyordum. herkes evden getirdiklerini ya da yaptıklarımızı satıyordu.yoldan geçen insanlar da sevimliliğimize aldanıp birkaç lira bırakıyordu. hatta öyle ki zorla sattığımız da olmuştur.aldığımız paraları bakkala gidip harcıyorduk. güzel günlerdi.
devamını gör...

binlerce yıldır filistin topraklarında yaşayan insanlara, aslında buranın yahudi toprağı olduğu, 2000 yıl önce roma imparatorluğunun yahudileri buradan sürdüğü söylendi.
müslüman, hristiyan araplar evlerini, bahçelerini, tarlalarını, zeytin ağaçlarını bırakıp buraları yahudilere teslim etmelilerdi. teslim etmeyenlerin evleri yıkıldı, ağaçları kesildi, katliama uğradılar, çoğu başka ülkelere mülteci oldu. roma'lıların sürgününden beri avrupa'da her türlü zulmü görüp hiç bir şey yapamayan yahudiler, artık dünyanın en güçlü ülkeleri ingiltere ve a.b.d'den aldıkları destekle filistinlileri ezdiler.
birleşmiş milletler'in filistinlileri koruyan, israil'i suçluyan kararlarının hiçbir önemi olmadı. her zaman a.b.d'nin desteğini alan israil, trump başkanlığında dahada beter destek aldı.
filistin'liler ise destek konusunda kısmetsizdi, güçlü bir desteği yoktu, arap'ların çoğu gevşek, korkak insanlardı. bir ara milliyetçilik, bir ara sol, bir ara islami duygularla desteklensede bir faydası olmadı. ama hâla, evleri yıkıldıkça yenisini yapan, ağaçları kesildikçe yenisini diken, dünyanın en güçlü ordularından birine karşı taşlada olsa direnen filistinlilerin olması umut vericidir.
2000 yıl önceki yerleri güçsüzlerden geri almayı normal gören avrupa ve a.b.d'nin, bizden 1000 yıllık anadolu'yu yada 568 yıllık istanbul'u, önceki sahiplerine geri vermeyi düşünmediği söylenemez. eğer gücümüz olmasa türkiye'ye neler yapabilecekleri görülmelidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim