yolda yürürken bir anda durup sohbet etmeye başlayan teyze grubu
genellikle pazardan ya da ev oturmasından dönüyorlardır. 3 ya da 5 kişiden oluşurlar. yolun ortasında aheste aheste yürüyüp konuşurlarken birden tam kaldırımın orta yerinde durup daha hararetli konuşmaya başlarlar. o anda dünya umularında değildir. sen arkadan geçmeye çabalarsın, pardon bir saniye dersin ama nafile çünkü teyzeler duymazlar çünkü teyzeler için o an hayat durmuştur. sesini biraz daha yükseltip pardon geçebilir miyim dediğin an seni duyarlar ve sanki yolu kapatmamışçasına, kendi yaptıkları çok normalmiş gibi sert bir ifadeyle geç geç derler ve ters ters bakarlar. ılginç.
devamını gör...
sözlük yazarlarının başına gelen garip olaylar
ilginçmiş.
benim başımdan geçen pek tuhaf olmadı diyebilirim bir olay hariç ki onu hala anlamlandıramıyorum.
antalya havalimanına uçakla yeni inmiştim, içhatlardan geçtim, ana kapıdan çıktım bir adım attım mahallemde buldum kendimi.
çok yüksek sesle hassktr çektim, öyle bağırmıştım ki mahallede geçen yürüyen insanlar bana şaşkın şaşkın bakmışlardı. valizim de yanımdaydı ama olmamam gereken yerde bir anda belirmiştim. sonra olayı unuttum bir daha da böyle bişey yaşamadım ama hala aklıma geldikçe tüylerim ürperir.
benim başımdan geçen pek tuhaf olmadı diyebilirim bir olay hariç ki onu hala anlamlandıramıyorum.
antalya havalimanına uçakla yeni inmiştim, içhatlardan geçtim, ana kapıdan çıktım bir adım attım mahallemde buldum kendimi.
çok yüksek sesle hassktr çektim, öyle bağırmıştım ki mahallede geçen yürüyen insanlar bana şaşkın şaşkın bakmışlardı. valizim de yanımdaydı ama olmamam gereken yerde bir anda belirmiştim. sonra olayı unuttum bir daha da böyle bişey yaşamadım ama hala aklıma geldikçe tüylerim ürperir.
devamını gör...
narsisistik kişilik bozukluğu
kişinin, kendisini diğer insanlardan üstün görmesi, sürekli beğenilme ve ilgi beklentisi içinde olma ile karakterize bir kişilik bozukluğudur.
narsisizmin çok ciddi seviyelerde seyretmesi olarak da tanımlanabilir. yani kişinin kendi bedensel ve zihinsel durumuna karşı duyduğu hayranlık, kendini üstün görme, sadece kendi ile meşgul olup kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı zararı fark edememe olarak da ifade edebiliriz.
bu kişiler bulundukları her ortamda özel bir ilgi göreceğini düşünür, en üstün yerleri onun hak ettiğine inanır. kendilerini üstün göstermek için başkalarını kullanmaktan da asla çekinmezler. kuracakları ilişkiler de bencil ve sadece ben merkezlidir.
bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler, özel bir insan olduklarını, bu yüzden sürekli ilgi görmeleri gerektiğini, sürekli övülmelerini, başkalarından ayrıcalıklı olmaları gerektiğini düşünürler. eleştiriye tahammülleri yoktur çünkü kendileri en üstün kişi oldukları için hata yapacaklarına asla inanmazlar. diğer insanların kendisinin isteklerini karşılamaları gerektiğini düşünürler. eğer bu gerçekleşmez ise cezalandırılması isterler.
bilindiği üzere bebeklik ve çocukluk dönemi bireyin kişiliğinin gelişiminde çok ama çok önemlidir. bu kişilik bozukluğunun temelinde de erken çocukluk dönemindeki yanlış ebeveyn davranışları yatmaktadır. ebeveynin çocuğun özelliklerini aşırı derecede yüceltmesi, sürekli övülmesi, gerçek hayatın düş kırıklıklarından uzak bir gelişim göstermesi çocukta gereksiz büyüklenen bir özbenlik oluşturur. çocuk her istediğinin gerçekleşmesi ile tüm hayatı boyunca böyle olması gerektiğini hisseder. bunun da narsisizmin oluşumunda büyük bir payı vardır.
narsisizmin çok ciddi seviyelerde seyretmesi olarak da tanımlanabilir. yani kişinin kendi bedensel ve zihinsel durumuna karşı duyduğu hayranlık, kendini üstün görme, sadece kendi ile meşgul olup kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı zararı fark edememe olarak da ifade edebiliriz.
bu kişiler bulundukları her ortamda özel bir ilgi göreceğini düşünür, en üstün yerleri onun hak ettiğine inanır. kendilerini üstün göstermek için başkalarını kullanmaktan da asla çekinmezler. kuracakları ilişkiler de bencil ve sadece ben merkezlidir.
bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler, özel bir insan olduklarını, bu yüzden sürekli ilgi görmeleri gerektiğini, sürekli övülmelerini, başkalarından ayrıcalıklı olmaları gerektiğini düşünürler. eleştiriye tahammülleri yoktur çünkü kendileri en üstün kişi oldukları için hata yapacaklarına asla inanmazlar. diğer insanların kendisinin isteklerini karşılamaları gerektiğini düşünürler. eğer bu gerçekleşmez ise cezalandırılması isterler.
bilindiği üzere bebeklik ve çocukluk dönemi bireyin kişiliğinin gelişiminde çok ama çok önemlidir. bu kişilik bozukluğunun temelinde de erken çocukluk dönemindeki yanlış ebeveyn davranışları yatmaktadır. ebeveynin çocuğun özelliklerini aşırı derecede yüceltmesi, sürekli övülmesi, gerçek hayatın düş kırıklıklarından uzak bir gelişim göstermesi çocukta gereksiz büyüklenen bir özbenlik oluşturur. çocuk her istediğinin gerçekleşmesi ile tüm hayatı boyunca böyle olması gerektiğini hisseder. bunun da narsisizmin oluşumunda büyük bir payı vardır.
devamını gör...
beşik kertmesi
oldukça saçma bir gelenektir.
genellikle hala, dayı, amca, teyze çocukları arasında yapılır.
genellikle hala, dayı, amca, teyze çocukları arasında yapılır.
devamını gör...
kadınları dış görünüşüne göre çekici bulan insan
dış görünüşünü beğenmediğiniz insanlarla muhabbet başlatıyorsunuz sanki. kadın da olsa erkek de olsa önce dış görünüş gelir sonra fikirler.
bir laf vardı ya eğer dış görünüş önemli olmasaydı hamam böceğini de severdin diye. tam olarak böyle işte.
bir laf vardı ya eğer dış görünüş önemli olmasaydı hamam böceğini de severdin diye. tam olarak böyle işte.
devamını gör...
bilgi kategorisi
bu yenilikten sonra umarım bilgi içerikli tanımlar daha ön olanda olur .zamanımın çoğunu burda geçiriyorum bari bir şeyler öğreneyim dediğim durumdur .yapanların ellerine sağlık .
devamını gör...
ülke ekonomisinin temmuz'da sıçrama yapacak olması
sallamadır. adamlar sallıyorlar tutarsa mutlu oluyorlar.
kafayı yiyeceğim.
kafayı yiyeceğim.
devamını gör...
küçükken inandığımız yalanlar
canımız yandığında annelerin söylediği öpeyim de geçsin cümlesi. gerçekten annemin öptüğü yerin iyileştiğini artık acımadığını hissederdim. keşke büyüyünce de öpünce geçecek dertlerimiz olsaydı.
devamını gör...
en mutlu olunan zaman
''ne güzel sağlıklıyım, ailem de öyle, şüküüür'' diye arada coştuğum an'lar.
devamını gör...
memleketinin adını söylemeden anlat
tek kelimeyle, tarhana
devamını gör...
evi pisleten kedisini darp eden vicdansız

belirtme ihtiyacı hissettim editi:
kediler başta tuvalet alışkanlığı olmak üzere günlük ritüelleri konusunda son derece titiz ve istikrarlı davranan canlılardır. eğer ortada gerçekten anormal bir durum yoksa kediniz böyle bir şey yapmaz. bunun başlıca sebepleri:
-stres*
-kızgınlık dönemi
-sindirim ve dolayısıyla boşaltım sistemlerini olumsuz etkileyecek hastalık ve rahatsızlıklar.
-kum kabının temizlenmediği için kullanılamayacak durumda olması
ve belki bir de yaşın küçüklüğü veya sokaktan sahiplenilmiş olmaya bağlı olarak tuvalet eğitiminin olmaması gibi faktörler olabilir ancak bu sonuncusunda dahi eğitim aynı gün içerisinde verilebilir ki zaten kediler kokularını taşıyan bu sindirim artıklarını içgüdüsel olarak kapatabilecekleri yerlere yaparlar.
ha bir de gençlik hastalığı gibi istisnai durumlar olabilir tabii. benim ilk kedimde başıma gelmişti bu durum.
ancak bunların hiçbirinin çözümü hayvana şiddet uygulama veya buna teşebbüs etme mallığı olmadığı gibi böyle bir şey aklınızın ucundan dahi geçiyorsa o hayvanı hemen sahiplendirin zaten.
bunun dışında yapılması gereken şey; durumun devamlılığına göre hayvanı gözlemleyerek, vakit kaybetmeden uzman bir veteriner hekime danışmaktır.
devamını gör...
pis kokuyormuş gibi duran ünlüler
ibrahim tatlıses
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
fare olacakken salatalık olmaya karar vermiş, sağ olsun.*

ps: #923618 * hayır efendim gülmüş olduğum sizinle barışmış oldugumu göstermiyor. *

ps: #923618 * hayır efendim gülmüş olduğum sizinle barışmış oldugumu göstermiyor. *
devamını gör...
datça
iki yıldır yaz tatilleri için kalabalık bi grup olarak tercih ettiğimiz , insanlarının gerçekten çok tatlı ve güler yüzlü olduğu , her yerde bademden bahsedilen ve benim bademli gazozuna gerçekten bayıldığım , palamutbükü koyunu çevredeki diğer koylardan ayrı sevdiğim çok güzel bi tatil bölgesi .
devamını gör...
tarihte bugün
625 - arabistan'da müslümanlarla kureyşler arasında, uhud savaşı başladı.
1801 - ı. aleksandr, rus imparatorluğu'nun çarı oldu.
1839 - "ok" sözcüğü, (all correct) boston morning post gazetesinde ilk kez kayıtlara geçti.
1848 - macaristan, avusturya'dan bağımsızlığını ilan etti.
1876 - ziya gökalp doğdu.
1925 - sessiz sinema döneminin en pahalı filmi olan (3.9 milyon dolar) "ben hur", gösterime girdi.
1931 - türk çocuklarının ilk öğrenimlerini türk okullarında yapmalarını zorunlu kılan kanun kabul edildi.
1956 - pakistan, ilk islam cumhuriyeti oldu.
1962 - babam doğdu
1971 - türkiye halk kurtuluş ordusu liderlerinden deniz gezmiş'in arkadaşları, hüseyin inan ve mehmet nakipoğlu yakalandı.
1972 - cumhurbaşkanı cevdet sunay; deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan hakkında verilen idam cezalarını onayladı.
1974 - hükümet, imralı adası'nda gömülü olan adnan menderes, fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan'ın mezarlarının başka bir yere taşınabilmesine izin verdi.
2000 - galatasaray futbol takımı, uefa kupası çeyrek finalinde deplasmandaki ilk maçta 4-1 yendiği mallorca'yı, ali sami yen stadı'nda da yenip, yarı finalist oldu.
2001 - nato, kosova savaşında seyreltilmiş uranyum mermisi kullandığını itiraf etti.
2001 - sovyet uzay istasyonu mir'in görevi sonlandırıldı.
2004 - gelibolu yarımadası tarihî millî parkı'nda doğa koruma ve millî parklar genel müdürlüğü'nce yürütülen "şehitler coğrafyası" projesi kapsamında yapılan araştırmalar sonucu, iki bin askerin gömüldüğü gerçek şehitlik bulundu.
1801 - ı. aleksandr, rus imparatorluğu'nun çarı oldu.
1839 - "ok" sözcüğü, (all correct) boston morning post gazetesinde ilk kez kayıtlara geçti.
1848 - macaristan, avusturya'dan bağımsızlığını ilan etti.
1876 - ziya gökalp doğdu.
1925 - sessiz sinema döneminin en pahalı filmi olan (3.9 milyon dolar) "ben hur", gösterime girdi.
1931 - türk çocuklarının ilk öğrenimlerini türk okullarında yapmalarını zorunlu kılan kanun kabul edildi.
1956 - pakistan, ilk islam cumhuriyeti oldu.
1962 - babam doğdu
1971 - türkiye halk kurtuluş ordusu liderlerinden deniz gezmiş'in arkadaşları, hüseyin inan ve mehmet nakipoğlu yakalandı.
1972 - cumhurbaşkanı cevdet sunay; deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan hakkında verilen idam cezalarını onayladı.
1974 - hükümet, imralı adası'nda gömülü olan adnan menderes, fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan'ın mezarlarının başka bir yere taşınabilmesine izin verdi.
2000 - galatasaray futbol takımı, uefa kupası çeyrek finalinde deplasmandaki ilk maçta 4-1 yendiği mallorca'yı, ali sami yen stadı'nda da yenip, yarı finalist oldu.
2001 - nato, kosova savaşında seyreltilmiş uranyum mermisi kullandığını itiraf etti.
2001 - sovyet uzay istasyonu mir'in görevi sonlandırıldı.
2004 - gelibolu yarımadası tarihî millî parkı'nda doğa koruma ve millî parklar genel müdürlüğü'nce yürütülen "şehitler coğrafyası" projesi kapsamında yapılan araştırmalar sonucu, iki bin askerin gömüldüğü gerçek şehitlik bulundu.
devamını gör...
şehirler arası otobüs yolculuğu yapmak
bana, "uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın" dizesini hatırlatan eylem.
o vedalaşmalar, bir parça daha sığsın diye fermuarı üzerine oturularak kapatïldığı belli valizler, sevgilisini uğurlayan genç kadın ya da adamlar, çocuğunu uğurlayan umutlu ve gururlu bakışlar... son sarılış, son öpüş, acele akan birkaç damla göz yaşı. otobüsün buğulu camından dışarıya, içeriye sallanan eller. otobüs hareket edinceye kadar, "bak, sen gidinceye kadar ben gitmiyorum." der gibi bekleyen yolcu yakınları.
ağlayan bebekler kaçınılmaz. ben çok severim bebek ağlamasını uzun yolculuklarda. uyuyan yolcular kıpırdanır, homurdanır bazısı ama bebek işte, yapacak bir şey yok. hiçbir şeye gösterilemeyen o anlayış, bu minik insanlara sunulur. sonra çay kahve servisleri. yarı dolu bardaklardan bir şeyler içerek geçen bir zaman olur. en az bir yolcunun muhakkak susmayan bir telefonu vardır. en az bir yolcu belli aralıklarla öksürür. bir kişiyi yolculuk tutar, cam kenarı bilet aldığını sanarak koridordan bilet almıştır, yerini değiştirmek ister usulca. genç bir yolcu vardır, kulaklığından taşan sesi birkaç yolcu muhakkak duyuyordur.
ihtiyaç molaları vardır, bir de daha uzun ihtiyaç molaları. ilkinde otobüsten iner, ben nerede neyden indim diye şöyle bir arkama bakarım. geceyse muhteşem bir ayazdır. kimsenin sigarasına davrandığı kadar hızlı tuvalete gitmediğine şaşarım bazen. sanki o sigara henüz merdivenleri inerken herkesin dudağına konar. oysa tuvalet öyle mi? ona koşarak giden çok az insan görürüm. süre bitti mi hızlıca yere atılıp siyah kunduralar altında ezilir o sigaralar. bir hışım ama, seninle işim bitti der gibi atılırlar beş dakika önce tutulan ellerden. yolculuğa devam edileceği anons edilir, çok az yolcu dışarıda kalmıştır zaten.
her yerden, renkten insan bir dikdörtgen kutu içine doluşmuş bir yerlere gideriz. bu kadar farklı insan belki ancak ulaşım sebebiyle bir araya gelebiliyordur, birbirine tahammül edebiliyordur.
acil bir işim olmadıkça ben şehirden şehire otobüslerle yolculuk etmeyi severim. o yolculuklarda en azından tabelalar, evler, sokaklar, yollar, ağaçlar görürüm. aynı aracı paylaştığım insanlarla sözlü olmasa da bir iletişimde olduğumu hissederim. uçakta kendimi yolculuk ediyormuş gibi hissetmiyorum.
o vedalaşmalar, bir parça daha sığsın diye fermuarı üzerine oturularak kapatïldığı belli valizler, sevgilisini uğurlayan genç kadın ya da adamlar, çocuğunu uğurlayan umutlu ve gururlu bakışlar... son sarılış, son öpüş, acele akan birkaç damla göz yaşı. otobüsün buğulu camından dışarıya, içeriye sallanan eller. otobüs hareket edinceye kadar, "bak, sen gidinceye kadar ben gitmiyorum." der gibi bekleyen yolcu yakınları.
ağlayan bebekler kaçınılmaz. ben çok severim bebek ağlamasını uzun yolculuklarda. uyuyan yolcular kıpırdanır, homurdanır bazısı ama bebek işte, yapacak bir şey yok. hiçbir şeye gösterilemeyen o anlayış, bu minik insanlara sunulur. sonra çay kahve servisleri. yarı dolu bardaklardan bir şeyler içerek geçen bir zaman olur. en az bir yolcunun muhakkak susmayan bir telefonu vardır. en az bir yolcu belli aralıklarla öksürür. bir kişiyi yolculuk tutar, cam kenarı bilet aldığını sanarak koridordan bilet almıştır, yerini değiştirmek ister usulca. genç bir yolcu vardır, kulaklığından taşan sesi birkaç yolcu muhakkak duyuyordur.
ihtiyaç molaları vardır, bir de daha uzun ihtiyaç molaları. ilkinde otobüsten iner, ben nerede neyden indim diye şöyle bir arkama bakarım. geceyse muhteşem bir ayazdır. kimsenin sigarasına davrandığı kadar hızlı tuvalete gitmediğine şaşarım bazen. sanki o sigara henüz merdivenleri inerken herkesin dudağına konar. oysa tuvalet öyle mi? ona koşarak giden çok az insan görürüm. süre bitti mi hızlıca yere atılıp siyah kunduralar altında ezilir o sigaralar. bir hışım ama, seninle işim bitti der gibi atılırlar beş dakika önce tutulan ellerden. yolculuğa devam edileceği anons edilir, çok az yolcu dışarıda kalmıştır zaten.
her yerden, renkten insan bir dikdörtgen kutu içine doluşmuş bir yerlere gideriz. bu kadar farklı insan belki ancak ulaşım sebebiyle bir araya gelebiliyordur, birbirine tahammül edebiliyordur.
acil bir işim olmadıkça ben şehirden şehire otobüslerle yolculuk etmeyi severim. o yolculuklarda en azından tabelalar, evler, sokaklar, yollar, ağaçlar görürüm. aynı aracı paylaştığım insanlarla sözlü olmasa da bir iletişimde olduğumu hissederim. uçakta kendimi yolculuk ediyormuş gibi hissetmiyorum.
devamını gör...
yemek yaparken sürekli tadına bakan insan
ekmeğin kıyısından koparıp yemeğe bandırmayan bizden değildir.
devamını gör...





