yks 2021
tutuştum da tutuştum. öyle böyle derken 2 ay kaldı. yata yata geçirdiğim günler için ağlamaya başlayabilirim artık.* neyse herkese başarılar diliyorum ve 2 ay sözlükten kayboluyorum. modlaarrr gelmek istersem geri almayın beniiiii. ben kendimi tutamıyorum, siz beni tutun...
(bkz: hoçça ğalın ğidiyom ben)
(bkz: hoçça ğalın ğidiyom ben)
devamını gör...
yanlış olduğunu bildiğin şeyi yapmak
haylazlıktır.
arada yapmak lazım.
akıllı ol akıllı ol nereye kadar.
arada yapmak lazım.
akıllı ol akıllı ol nereye kadar.
devamını gör...
aşık veysel şatıroğlu
20.yüzyılın büyük dervişi ve bilgesi.sivasın şarkışla köyünde doğmuş, çocukken gözlerini kaybetmiş, yaşadığı dönemde ülke çapında deyişleri ile meşhur olmuş bir aşık.halk bilgeliği denince akla ilk gelen isimlerden.
güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa dıyerek aşk ve muhabbet konularındaki derinliğini gözler önüne sermiştir.
"güzelliğin on par'etmez
şu bendeki aşk olmasa
eğlenecek yer bulaman
gönlümdeki köşk olmasa
tâbirin sığmaz kaleme
derdin dermandır yâreme
ismin yayılmaz âleme
âşıklarda meşk olmasa
kim okurdu kim yazardı
bu düğümü kim çözerdi
koyun kurt ile gezerdi
fikir başka başk'olmasa
güzel yüzün görülmezdi
bu şak bende dirilmezdi
güle kıymet verilmezdi
âşık ve maşuk olmasa
senden aldım bu feryâdı
bu imiş dünyanın tadı
anılmazdı veysel adı
o sana âşık olmasa"
güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa dıyerek aşk ve muhabbet konularındaki derinliğini gözler önüne sermiştir.
"güzelliğin on par'etmez
şu bendeki aşk olmasa
eğlenecek yer bulaman
gönlümdeki köşk olmasa
tâbirin sığmaz kaleme
derdin dermandır yâreme
ismin yayılmaz âleme
âşıklarda meşk olmasa
kim okurdu kim yazardı
bu düğümü kim çözerdi
koyun kurt ile gezerdi
fikir başka başk'olmasa
güzel yüzün görülmezdi
bu şak bende dirilmezdi
güle kıymet verilmezdi
âşık ve maşuk olmasa
senden aldım bu feryâdı
bu imiş dünyanın tadı
anılmazdı veysel adı
o sana âşık olmasa"
devamını gör...
ilişkide yapılan yanlışlar
birbirinizi tanımadan ilişkiye başlamak...ya da aşık olmadan...ne istediğini bilmen gerek önce
devamını gör...
komşunun tuhaf davranışları
öncelikle merhaba, size komşunun tuhaf davranışlarından ziyade komşumla yaşadığım turşu ödüllü tuhaf bir olayı anlatmak istiyorum.
bundan üç yıl önce olması lazım, bir gün evde otururken kapıda bir kıpırdanma duydum ve sese çıktım. iri yarıca, gençten bir çocuk(ikimiz de öğrenciyiz o zamanlar) elinde eski bir kartla kapı açmaya çalışıyor. biraz seyrettim, baktım açamıyor yardımcı olayım ben açarım dedim, açtım da. keşke o an bunu başaramamış, tüm havamı söndürmüş olsaydım ama bilemezdim ki, nereden bileyim.
kapıyı açtık, sevimli sevimli teşekkür etti, rahatsız ettim kusura bakma dedi ve evine girdi. bu arada bu yaşananlar çalıştığım için hep akşam dokuz on saatlerinde yaşanıyor.
ertesi gün yine geldi, yine açtık kapıyı. ertesi gündü, bir gündü iki gündü derken iki haftayı aştı olay, rahatsız oluyorum ama kapıyı açtığımız kart bende duracak kadar da her iki taraf için benimsenen bir durum var ortada. alışınca da bi rahatlık aldı bizimkini. önceleri kız arkadaşını görmüyordum artık üç güne bir ikisini de karşımda görmeye başladım. biri kapımı çalıyor, diğeri ricada bulunuyor sonra onlar bir köşede kapıyı açmamı bekleyip ben eve girene kadar da sevimlilik yapıyordu. ( teşekkür ederiz, kusura bakma seni de rahatsız ediyoruz hep böyle, bir ihtiyacın olursa sakın çekinme sen de bize söyle. asabileşen gönlümü alma taktikleri)
bu arada bunu söylemeden geçemem artık bende de nasıl bir psikolojik rahatsızlık başladıysa "ya bu kez açamazsam" düşüncelerine kapılıp kendime yükleniyordum. her neyse... birkaç kez daha oflaya puflaya da olsa açtım kapıyı.( yok anlamıyor bir türlü ona ofladığımı, canını sıkıyorlar heralde cafede diyor. oğuz atay kadar anlaşılmamak nedir hissediyorum, ben de anlamıyor ne de olsa diye konuşmadan işimi yapıyorum)
bu sessizliğin beni "ben bu düzeni bozarım" evresine getirdiğinin farkında değil, anlamak da istemiyor olabilir bilmiyorum. tek bildiğim şey; artık rahat bir nefes almak istediğim.
bu karar kaçıncı güne tekabül ediyor pek bir önemi yok ama kırılma anı bu günden itibaren başlıyor. bir gün iş yerinde tüm mesaim boyunca "eve gideceksin ve o kapıyı mahalle yansa açmayacaksın sonra da hiç olmadığın kadar özgürsün" diyerek uzun zamandır arkasında durmadığım kendimin ellerinden tutmaya karar verdim. eve gidince en sevdiğim pijamalarımı giyip kapıyı açmayacağım anı beklemeye başladım. baş belası beni çok bekletmeden geldi, ufak ufak zile dokunuyor, aradaki ses boşluğunda ise evde miyim diye yokluyor. o zili çaldıkça ben en rahat olmam gereken kendi evimde kedi yürüyüşü yapıyorum. ağrıma gidiyor bu çaresiz halim. yine kendime kızıyorum "sen kendin başına bela ettin, şimdi kurtul!" neyse ben kendimle hesaplaşırken vazgeçip gitti sonunda. oh dedim oh, ya yeni bir kurban bulacak kendine ya da çilingire gidiyor. o kadar özgür o kadar çok huzurluydum ki gittiğinde, beni etkileyen ne varsa onlardan uzak durabilmenin değerini öpüp başıma koydum. tabi mutlu anlar çabuk biter benim için. aradan 20-25 dk ancak geçti, hem ev hem de iş arkadaşım olan melike'den bir mesaj geldi. "aşkım senin şu manyak var ya kapısını açtırıp duran seni sordu. evdedir çıkalı çok oldu dedim." şaşkın şaşkın ne kadar baktım mesaja bilmiyorum ama hemen üstünkörü bir plan yapıp işe koyuldum. bu aptal dostluğun nişanı olan kartla ufak bir not kıstırdım kapısına. "kusura bakma ama kabak tadı vermeye başladı bu yaptığın. kendine yeni bir uşak bul ya da çilingire gidebilirsin ama benim kapıma gelme bir daha"
hemen içeri girip pusuya yattım, sessizce yarım saat kadar bekledim. arkadaşıyla gelip kapıyı açtılar tabi notla kartı da aldılar eminim bundan.
aradan iki gün geçti ses seda çıkmadı hiç, kapı sesi de duymadım üçüncü gün kapımı çaldı açmadım. gece melike işten dönünce elinde orta boylarda bir kavanoza kurulmuş acı biber turşusuyla geldi. (yalnız turşu, biberine sarımsağına kullanılan sirkeye kadar organik. memleketten kapıp getirdiği, anne eli değdiği o kadar belli ki kavanozu bile evde yöresel rüzgarlar estirmeye yetiyor)
"kusura bakmasın ev arkadaşım memlekete giderken benim anahtarı da götürmüş dün gece geldi, artık anahtarım var sıkıntı yapmasın yani, turşuyu da şimdi getirebildim, kabul etsin rahatsız ettik o kadar" diye de tembihlemiş melike'yi. melike gülmekten yerde kıvranıyor ben iki gün daha bekleseydin bu kadar kendini hırpalamayacaktın diye hem gülüp hem yine kendime kızıyorum. aslında hala hatırladıkça gülüyorum kimdin, biz neydik... bu tuhaf komşum buralardaysa onu affettiğimi söylemek istiyorum.
bundan üç yıl önce olması lazım, bir gün evde otururken kapıda bir kıpırdanma duydum ve sese çıktım. iri yarıca, gençten bir çocuk(ikimiz de öğrenciyiz o zamanlar) elinde eski bir kartla kapı açmaya çalışıyor. biraz seyrettim, baktım açamıyor yardımcı olayım ben açarım dedim, açtım da. keşke o an bunu başaramamış, tüm havamı söndürmüş olsaydım ama bilemezdim ki, nereden bileyim.
kapıyı açtık, sevimli sevimli teşekkür etti, rahatsız ettim kusura bakma dedi ve evine girdi. bu arada bu yaşananlar çalıştığım için hep akşam dokuz on saatlerinde yaşanıyor.
ertesi gün yine geldi, yine açtık kapıyı. ertesi gündü, bir gündü iki gündü derken iki haftayı aştı olay, rahatsız oluyorum ama kapıyı açtığımız kart bende duracak kadar da her iki taraf için benimsenen bir durum var ortada. alışınca da bi rahatlık aldı bizimkini. önceleri kız arkadaşını görmüyordum artık üç güne bir ikisini de karşımda görmeye başladım. biri kapımı çalıyor, diğeri ricada bulunuyor sonra onlar bir köşede kapıyı açmamı bekleyip ben eve girene kadar da sevimlilik yapıyordu. ( teşekkür ederiz, kusura bakma seni de rahatsız ediyoruz hep böyle, bir ihtiyacın olursa sakın çekinme sen de bize söyle. asabileşen gönlümü alma taktikleri)
bu arada bunu söylemeden geçemem artık bende de nasıl bir psikolojik rahatsızlık başladıysa "ya bu kez açamazsam" düşüncelerine kapılıp kendime yükleniyordum. her neyse... birkaç kez daha oflaya puflaya da olsa açtım kapıyı.( yok anlamıyor bir türlü ona ofladığımı, canını sıkıyorlar heralde cafede diyor. oğuz atay kadar anlaşılmamak nedir hissediyorum, ben de anlamıyor ne de olsa diye konuşmadan işimi yapıyorum)
bu sessizliğin beni "ben bu düzeni bozarım" evresine getirdiğinin farkında değil, anlamak da istemiyor olabilir bilmiyorum. tek bildiğim şey; artık rahat bir nefes almak istediğim.
bu karar kaçıncı güne tekabül ediyor pek bir önemi yok ama kırılma anı bu günden itibaren başlıyor. bir gün iş yerinde tüm mesaim boyunca "eve gideceksin ve o kapıyı mahalle yansa açmayacaksın sonra da hiç olmadığın kadar özgürsün" diyerek uzun zamandır arkasında durmadığım kendimin ellerinden tutmaya karar verdim. eve gidince en sevdiğim pijamalarımı giyip kapıyı açmayacağım anı beklemeye başladım. baş belası beni çok bekletmeden geldi, ufak ufak zile dokunuyor, aradaki ses boşluğunda ise evde miyim diye yokluyor. o zili çaldıkça ben en rahat olmam gereken kendi evimde kedi yürüyüşü yapıyorum. ağrıma gidiyor bu çaresiz halim. yine kendime kızıyorum "sen kendin başına bela ettin, şimdi kurtul!" neyse ben kendimle hesaplaşırken vazgeçip gitti sonunda. oh dedim oh, ya yeni bir kurban bulacak kendine ya da çilingire gidiyor. o kadar özgür o kadar çok huzurluydum ki gittiğinde, beni etkileyen ne varsa onlardan uzak durabilmenin değerini öpüp başıma koydum. tabi mutlu anlar çabuk biter benim için. aradan 20-25 dk ancak geçti, hem ev hem de iş arkadaşım olan melike'den bir mesaj geldi. "aşkım senin şu manyak var ya kapısını açtırıp duran seni sordu. evdedir çıkalı çok oldu dedim." şaşkın şaşkın ne kadar baktım mesaja bilmiyorum ama hemen üstünkörü bir plan yapıp işe koyuldum. bu aptal dostluğun nişanı olan kartla ufak bir not kıstırdım kapısına. "kusura bakma ama kabak tadı vermeye başladı bu yaptığın. kendine yeni bir uşak bul ya da çilingire gidebilirsin ama benim kapıma gelme bir daha"
hemen içeri girip pusuya yattım, sessizce yarım saat kadar bekledim. arkadaşıyla gelip kapıyı açtılar tabi notla kartı da aldılar eminim bundan.
aradan iki gün geçti ses seda çıkmadı hiç, kapı sesi de duymadım üçüncü gün kapımı çaldı açmadım. gece melike işten dönünce elinde orta boylarda bir kavanoza kurulmuş acı biber turşusuyla geldi. (yalnız turşu, biberine sarımsağına kullanılan sirkeye kadar organik. memleketten kapıp getirdiği, anne eli değdiği o kadar belli ki kavanozu bile evde yöresel rüzgarlar estirmeye yetiyor)
"kusura bakmasın ev arkadaşım memlekete giderken benim anahtarı da götürmüş dün gece geldi, artık anahtarım var sıkıntı yapmasın yani, turşuyu da şimdi getirebildim, kabul etsin rahatsız ettik o kadar" diye de tembihlemiş melike'yi. melike gülmekten yerde kıvranıyor ben iki gün daha bekleseydin bu kadar kendini hırpalamayacaktın diye hem gülüp hem yine kendime kızıyorum. aslında hala hatırladıkça gülüyorum kimdin, biz neydik... bu tuhaf komşum buralardaysa onu affettiğimi söylemek istiyorum.
devamını gör...
lions in a cage
pentagram'ın unspoken albümünün en iyi şarkılarından. osmanlı devletinin şehzadeleri kafese kapatma sistemi, yarım asır kafeste kaldıktan sonra tahta çıkan 3. osman gözünden anlatılır..
wish that ı had been born long before
my brother's got me up against the wall
of my siblings ı'm the lucky one
left alive here where there is no sun
ı was put here at the age of four
fifty odd years spent behind a door
one more day and ı will be the king
people will believe it, they'll believe in anything
see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage
thirteen yards of dusty dungeon floor
ıs the longest path ı've walked before
they took me out into the glaring sun
and still they tell me ı'm the lucky one
single out the weak link in the chain
a generation damaged in the brain
ı'll lift my head up high and see the sun
and then when it's my turn, ı'll make sure that ı spare no one
see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage
whose hands are these? they reach in and take my own life
with my hands... but ı've killed my brothers, too. when ı had to.
ı have no doubt. ı have no soul. whose hands are these?
who took away the light? who has the right? who gives a damn!
"do what you will" shall be the whole of the law!"
wish that ı had been born long before
my brother's got me up against the wall
of my siblings ı'm the lucky one
left alive here where there is no sun
ı was put here at the age of four
fifty odd years spent behind a door
one more day and ı will be the king
people will believe it, they'll believe in anything
see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage
thirteen yards of dusty dungeon floor
ıs the longest path ı've walked before
they took me out into the glaring sun
and still they tell me ı'm the lucky one
single out the weak link in the chain
a generation damaged in the brain
ı'll lift my head up high and see the sun
and then when it's my turn, ı'll make sure that ı spare no one
see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage
whose hands are these? they reach in and take my own life
with my hands... but ı've killed my brothers, too. when ı had to.
ı have no doubt. ı have no soul. whose hands are these?
who took away the light? who has the right? who gives a damn!
"do what you will" shall be the whole of the law!"
devamını gör...
engellediğin yazardan mesaj gelmesi
devamını gör...
15 aralık 2020 tuzla'daki kadın cinayeti
her gün mutlaka şiddet haberi duyulan ülkemizde artık nasıl sıradanlaştırdıysak durum giderek insanlar için normal oluyor! sadece haberi 20 saniye okuyor ardından interaktif alanlarda 3 satır kahrolsun yazıp bir sonraki post veya entrylerde kadın memesi ölçüsünden, vajinasından, kalçasından bahsediyoruz.
potansiyel katiller aslında bu şekilde aramızda dolanıyor ve gözümüzün önündekileri görmezden geliyoruz.
bu defa olay istanbul tuzla'da gerçekleşiyor ve kocasının bıçakladığı kadın sürünerek kapı önüne çıkıp hayatını kaybediyor...
buradan
potansiyel katiller aslında bu şekilde aramızda dolanıyor ve gözümüzün önündekileri görmezden geliyoruz.
bu defa olay istanbul tuzla'da gerçekleşiyor ve kocasının bıçakladığı kadın sürünerek kapı önüne çıkıp hayatını kaybediyor...
buradan
devamını gör...
geceye tatsız bir hayat kuralı bırak
etrafınızda ne kadar insan olursa olsun, en sonunda her zaman kendinizle baş başasınız ve bu yolda her zaman yalnızsınız.
devamını gör...
uçan kuşa borcu olan insan
böyle insanlar zeki, sıcakkanlı ve konuşkan insanlardır. ikna kabiliyetleri tavan yapmıştır. borç ile borç ödeyerek sonsuz bir belirsizliğin içine girerler ve hiçbir zaman düze çıkamazlar.
devamını gör...
selahattin duman
mizahi yönü yüksek ve keskin zeka sahibi, basında benzerine az rastlanan bir köşe yazarıydı. seyrek bıyıklı asabi şahsiyet sözünün sahibi. ne yazık ki vefat ettiği haberi gelmiş.
devamını gör...
regl ağrısı
çeken kişiyi uykusuz, aksi, nalet yapan ağrı çeşidi.
devamını gör...
eş cinsellik karşıtı görüşleriyle bilinen siyasinin eş cinsel partide yakalanması
"kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur"
devamını gör...
omuz atarak geçmek
yapanı gebertme isteği uyandıran hayvani davranış.hayvanlar bile yapmaz o ayrı.
devamını gör...
akraba bağlarının kopuk olması
zamanla alışılan durumdur.
sağolsun bunda ebeveynlerin etkisi derindir.
dedemin prezervatifden bir haber yaşamına on bir çocuk sığdırmış.
dedeme "neden" diye sorduğumda, "kışın yapacak iş yoktu" aldığım cevap karşında dumura uğradım.
çocuk dünyaya getirmeyi "iş" addeden, babadan, sevgiden yoksun, kıskançlık ve birbirinin zayıflıklarından üstünlük elde etmeyi gaye edinmiş evlatların olması gayet tabidir.
özetle 7 haladan sadece 3'nü tanıyorum. 3 amcadan, birini en son gördüğümde acun firardaydı. diğeri ise kimdi hiç hatırlamıyorum.
sağolsun bunda ebeveynlerin etkisi derindir.
dedemin prezervatifden bir haber yaşamına on bir çocuk sığdırmış.
dedeme "neden" diye sorduğumda, "kışın yapacak iş yoktu" aldığım cevap karşında dumura uğradım.
çocuk dünyaya getirmeyi "iş" addeden, babadan, sevgiden yoksun, kıskançlık ve birbirinin zayıflıklarından üstünlük elde etmeyi gaye edinmiş evlatların olması gayet tabidir.
özetle 7 haladan sadece 3'nü tanıyorum. 3 amcadan, birini en son gördüğümde acun firardaydı. diğeri ise kimdi hiç hatırlamıyorum.
devamını gör...
normal sözlük evlenecek eş aranıyor ilanları
evlenmek isteyenlerin buluşma noktası.
hem de nikah bizden. kafa sözlük nikah dairesi' ne başvurmanız yeterli.
hem de nikah bizden. kafa sözlük nikah dairesi' ne başvurmanız yeterli.
devamını gör...
entryken sarhoş girmek
devamını gör...

