salgında sağlıkçılardan sonra en çok biz çalıştık
siz beni güldürdünüz rte de sizi güldürsün.*
devamını gör...
vincent van gogh
ölmeden önceki son sözü "the sadness will last forever" olan ressam. ayrıca, auvers-sur-oise'de geçirdiği seksen günde yetmiş beş tane tablo çizmiştir. 29 temmuz 1890 tarihinde karnına aldığı silah mermisi yarası yüzünden hayata veda etmiştir.
devamını gör...
içimde ölen biri
sözleri : bana bir şeyler anlat
canım çok sıkılıyor
bana birşeyler anlat anlat
içim içimden geçiyor
yanımdasın susuyorsun
susuyor konuşmuyorsun
bakıyor görmüyorsun
dokunsan donacağım
içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım
bir gülsen kendimi bulacağım
depremler oluyor beynimde
dışarıda siren sesi var
her yanımda susmuş insanlar susmuş
içimde ölen biri var
hadi birşeyler söyle
çocuk gözlerim dolsun
içinden git diyorsun
duyuyorum gülüm
gideceğim, son olsun
yanımdasın susuyorsun
susuyor konuşmuyorsun
bakıyor görmüyorsun
dokunsan donacağım
içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım
bir gülsen kendimi bulacağım
içimde soluyorsun
iki can var içimde
korkular salıyorsun üstüme korkular
her an başka biçimde
depremler oluyor beynimde
dışarıda siren sesi var
her yanımda susmuş insanlar susmuş
içimde ölen biri var
canım çok sıkılıyor
bana birşeyler anlat anlat
içim içimden geçiyor
yanımdasın susuyorsun
susuyor konuşmuyorsun
bakıyor görmüyorsun
dokunsan donacağım
içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım
bir gülsen kendimi bulacağım
depremler oluyor beynimde
dışarıda siren sesi var
her yanımda susmuş insanlar susmuş
içimde ölen biri var
hadi birşeyler söyle
çocuk gözlerim dolsun
içinden git diyorsun
duyuyorum gülüm
gideceğim, son olsun
yanımdasın susuyorsun
susuyor konuşmuyorsun
bakıyor görmüyorsun
dokunsan donacağım
içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım
bir gülsen kendimi bulacağım
içimde soluyorsun
iki can var içimde
korkular salıyorsun üstüme korkular
her an başka biçimde
depremler oluyor beynimde
dışarıda siren sesi var
her yanımda susmuş insanlar susmuş
içimde ölen biri var
devamını gör...
kayseri yağlaması
kayseri'nin yöresel bir yemeğidir. ince açılan bazlamalara (şebit) kat kat pişmiş kıyma harcı koyulur ve dörde bölünerek sarımsaklı yoğurt ile servis edilir. aşırı lezzetlidir.
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
benim şarj aletimi kim aldı alooo
devamını gör...
esma bint mervan
muhammed'i eleştiren şiirler yazdığı için muhammed'in emriyle öldürülen 5 çocuk annesi kadın.
esmâ bint-i mervân bir şiirinde muhammed'i şairleri öldürttüğü için şöyle eleştiriyordu:
"düşman üzerine seğirterek birbirinizle yarışırcasına yürüyünüz malik, nebit, avf oğulları!
düşman üzerine seğirterek birbirinizle yarışırcasına yürüyünüz hazrec oğulları!
sizler, sizden olmayan, yanınıza gelen bir kimseye itaat ettiniz, boyun eğdiniz ki, o ne mudar'dandır, ne de mezhic'dendir!
başları kestikten sonra, hâlâ ondan pişmiş çorba umulduğu gibi umuyorsunuz! ondan bir şey uman aldanır, umudundan kesilir."
öldürüldükten sonra muhammed, '' onun için 2 keçi bile toslaşmaz'' demiştir.
esmâ bint-i mervân bir şiirinde muhammed'i şairleri öldürttüğü için şöyle eleştiriyordu:
"düşman üzerine seğirterek birbirinizle yarışırcasına yürüyünüz malik, nebit, avf oğulları!
düşman üzerine seğirterek birbirinizle yarışırcasına yürüyünüz hazrec oğulları!
sizler, sizden olmayan, yanınıza gelen bir kimseye itaat ettiniz, boyun eğdiniz ki, o ne mudar'dandır, ne de mezhic'dendir!
başları kestikten sonra, hâlâ ondan pişmiş çorba umulduğu gibi umuyorsunuz! ondan bir şey uman aldanır, umudundan kesilir."
öldürüldükten sonra muhammed, '' onun için 2 keçi bile toslaşmaz'' demiştir.
devamını gör...
normal sözlük patreon hesabı
üst edit : bağışçının kart bilgileri, adı soyadı vb. hiçbir bilgi bizlere patreon tarafından verilmez.
bağışçı ödeme yaptıktan sonra biz patreon üzerinden kendisi ile iletişim kurup ondan listeye eklemek için mahlas isteriz.
patreon'u tercih etmemizin en büyük sebeplerinden birisi de bağışçılara %100 anonimlik sağlamasıdır.
patreon.com/kafasozluk olarak ulaşılabilecek hesaptır.
kafa sözlük'ün reklamsız ve yatırımsız bir şekilde yoluna devam edebilmesi için bir patreon hesabı oluşturuldu.
bu zamana kadar, gerek ben gerek arkadaşlarım özverili bir şekilde sözlük için ciddi bir efor sarf ettik.
herhangi bir karşılık beklemedik, halen beklemiyoruz.
belirli bir yere kadar kendi kaynaklarımız ve emeklerimiz ile süspanse edebildiysek de sözlük durmuyor, sözlük büyüyor.
bizler kafa sözlük'ü yazarlarımız ile beraber büyütmek istiyoruz. dışarıdan herhangi bir müdahale olsun istemiyoruz.
interaktif sözlük kültürünü seven, yaşamasını isteyen herkesten, nesli tükenmek üzere olan sözlük kültürünün son örneği olan kafa sözlük için destek bekliyoruz.
yeni neslin ilgisi, twitch, tiktok vb. uygulamalara kayarken, küfürsüz ve cinsiyetçi söylemden uzak bir pozisyon ile popüler kültüre karşı alternatif kalmak istiyoruz.
patreon destekleri için 13 adet opsiyon oluşturduk.
bizler de bu destekleri karşılıksız bırakmayarak bir takım ürünler geliştirdik.
elde ettiğimiz kaynaklar ile ;
daha iyi bir sunucu başta olmak üzere ios ve android uygulamaları geliştirmek, sözlüğe scrabble vb. online oyunlar getirmek, daha çok kitap ve yardım etkinliği düzenlemek, interaktif youtube içerikleri üretmek vb. giderler için kullanacağız.
edit : abone olmak istemeyenler, tek seferlik ödeme yaptıktan sonra yenilemeyi iptal edebilir.
ödeme yaptığınızda ücreti hemen çekmiyor, 3 gün sonra çekiyor. ücreti karttan çektikten sonra patreon hesabından manage membership'e girip cancel demeniz yeterli.
bağışçı ödeme yaptıktan sonra biz patreon üzerinden kendisi ile iletişim kurup ondan listeye eklemek için mahlas isteriz.
patreon'u tercih etmemizin en büyük sebeplerinden birisi de bağışçılara %100 anonimlik sağlamasıdır.
patreon.com/kafasozluk olarak ulaşılabilecek hesaptır.
kafa sözlük'ün reklamsız ve yatırımsız bir şekilde yoluna devam edebilmesi için bir patreon hesabı oluşturuldu.
bu zamana kadar, gerek ben gerek arkadaşlarım özverili bir şekilde sözlük için ciddi bir efor sarf ettik.
herhangi bir karşılık beklemedik, halen beklemiyoruz.
belirli bir yere kadar kendi kaynaklarımız ve emeklerimiz ile süspanse edebildiysek de sözlük durmuyor, sözlük büyüyor.
bizler kafa sözlük'ü yazarlarımız ile beraber büyütmek istiyoruz. dışarıdan herhangi bir müdahale olsun istemiyoruz.
interaktif sözlük kültürünü seven, yaşamasını isteyen herkesten, nesli tükenmek üzere olan sözlük kültürünün son örneği olan kafa sözlük için destek bekliyoruz.
yeni neslin ilgisi, twitch, tiktok vb. uygulamalara kayarken, küfürsüz ve cinsiyetçi söylemden uzak bir pozisyon ile popüler kültüre karşı alternatif kalmak istiyoruz.
patreon destekleri için 13 adet opsiyon oluşturduk.
bizler de bu destekleri karşılıksız bırakmayarak bir takım ürünler geliştirdik.
elde ettiğimiz kaynaklar ile ;
daha iyi bir sunucu başta olmak üzere ios ve android uygulamaları geliştirmek, sözlüğe scrabble vb. online oyunlar getirmek, daha çok kitap ve yardım etkinliği düzenlemek, interaktif youtube içerikleri üretmek vb. giderler için kullanacağız.
edit : abone olmak istemeyenler, tek seferlik ödeme yaptıktan sonra yenilemeyi iptal edebilir.
ödeme yaptığınızda ücreti hemen çekmiyor, 3 gün sonra çekiyor. ücreti karttan çektikten sonra patreon hesabından manage membership'e girip cancel demeniz yeterli.
devamını gör...
çabuk çorba
açlıktan nefesin kokmasını engelleyen pratik çorbadır.
devamını gör...
geceye bir fotoğraf bırak
titanic (film) )'in senaristi james cameron'u şaşırtan mezar taşıdır. çünkü senaryoyu yazarken jack dawson isimli birinin gerçek titanic kazasında öldüğünden bir haber olarak senaryoda bu hayali karakteri yazmıştı. evet titanic kazasında ölen gerçek bir jack dawson var ama bu filmden bildiğimiz jack değil.

işte gerçek jack dawson ve filmdeki jack dawson

işte gerçek jack dawson ve filmdeki jack dawson
devamını gör...
günaydın sözlük
kapalı, bulutlu ve serin bir istanbul sabahından hepinize günaydın!
güneş gözlüklerine, kremlerine ve şemsiyelere mecbur olmayacağınız bu gününüz güzel geçsin!
güneş gözlüklerine, kremlerine ve şemsiyelere mecbur olmayacağınız bu gününüz güzel geçsin!
devamını gör...
nickaltı zorbalığı
zorbalıktır. bazıları için bu kötü bir durumdur bazıları için ise gülünüp geçilecek bir durumdur.
şimdi bir kişi benim nickaltıma kötü bir şey yazdığı zaman benim için bu zorbalık olmaz hatta umurumda olmaz güler geçerim.
bazı insanlar için moral bozucu bir şey oluyor. işte o zaman zorbalık oluyor. her insan aynı değil. burada klasik şeyler yazmak gereksiz.
kimsenin kimseye zorbalık yapma hakkı yok desem anlayacaklar mı ? bence anlamazlar.
biliyorum bazı yazarlar için kötü bir durum oluyor, üzülüyorlar, sinirleniyorlar. buranın bir sanal mecra olduğunu bilmiyorlar. en azından farkında değiller. ne diyeyim üzülmeyin mi diyeyim. siz en iyisi umursamayın. burada yazı yazıp çıkıp gidiyoruz. çok takmayın. saçma bir teselli gibi düşünmeyin cidden takmayın.
ha bazı dönemler şöyle tipler vardı. elemanlar örgütlenip bir yazarın nickaltına saldırıyordu. zorbalığın zorbalığıydı.
neyse.
şimdi bir kişi benim nickaltıma kötü bir şey yazdığı zaman benim için bu zorbalık olmaz hatta umurumda olmaz güler geçerim.
bazı insanlar için moral bozucu bir şey oluyor. işte o zaman zorbalık oluyor. her insan aynı değil. burada klasik şeyler yazmak gereksiz.
kimsenin kimseye zorbalık yapma hakkı yok desem anlayacaklar mı ? bence anlamazlar.
biliyorum bazı yazarlar için kötü bir durum oluyor, üzülüyorlar, sinirleniyorlar. buranın bir sanal mecra olduğunu bilmiyorlar. en azından farkında değiller. ne diyeyim üzülmeyin mi diyeyim. siz en iyisi umursamayın. burada yazı yazıp çıkıp gidiyoruz. çok takmayın. saçma bir teselli gibi düşünmeyin cidden takmayın.
ha bazı dönemler şöyle tipler vardı. elemanlar örgütlenip bir yazarın nickaltına saldırıyordu. zorbalığın zorbalığıydı.
neyse.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
yeraltından notlar-fyodor dostoyevski
devamını gör...
bir şehri sevmemek için sebepler
insanları.
devamını gör...
dilberim
unutulmasına sevinmiş biri tarafından yıllar sonra hatırlatılmış şarkı. çelik'in güzel slowlarından biri.
devamını gör...
tom bombadil
oxford'daki boldlean kütüphanesi'nde bulunan, tolkien belgeleri arasında, tom bombadil başlıklı, muhtemelen 1920'lerde yazılmış bir hikaye parçası bulunmaktadır. ne yazık ki, yalnızca üç paragraf sonra bu metin son bulur ya tolkien yazmayı bırakmıştır ya da geriye kalan müsveddeler eksiktir. bu sebeple tom bombadil orta dünyadaki gizemini korumaya devam ediyor. belki tolkien bu karalamalarını tamamlamış olsaydı veyahut kayıp nüshalar elimizde olsaydı, tom amca ile ilgili kafamızda hiç bir soru işareti kalmayacaktı. lakin geçmişini çok fazla bilmesek dahi yüzüklerin efendisinde kendisi ile karşılaştığımız kısım romanın en keyifli bölümlerinden birisidir. kendisinin okuyucuya verdiği bu keyifte doğal olarak insanda hatta tobağa da bile merak uyandıran bir hale gelir.
kimdir, nedir, necidir? diye soruları ardı arkasında sıralarız. kendimizce cevaplar bulmaya çalışırız.
elf'ler tarafından hem "yaşlı" hem de "babası olmayan" anlamlarına gelen iarwain ben-adar adıyla anılan -ki bunu elrond'da dile getiriyor- tom amca'nın bir ''maia'' olduğunu savunanlar var. olabilir mi? elbette olabilir.
ama asıl mevzu ''yüzüklerin efendisi''nde frodo'nun tom bombadil'e sorduğu soru ile başlar;
''siz kimsiniz efendim ?''
“hı ne?” dedi tom doğrularak ve gözleri kasvetin içinde parıldayarak. “daha benim adımı öğrenmedin mi? tek cevap o. sen bana söyle, sen kimsin, böyle tek başına sen olarak, isimsiz? ama sen gençsin, ben ise yaşlıyım. ben neyim biliyor musun, en yaşlı olanım. lafıma mim koyun dostlarım: tom, nehir ile ağaçlar henüz yokken buradaydı; tom ilk yağmur damlasıyla ilk meşe palamudunu hatırlıyor. o büyük ahali’den önce patikalar açtı ve küçük ahali’nin gelişini gördü. o, krallardan, mezarlardan ve höyüklü kişiler’den önce de buradaydı. denizler eğrilmeden elfler batıya geçtiklerinde, tom çoktan burada vardı. yıldızlar altındaki karanlığı, korkunun bilinmediği zamanları gördü o. karanlıklar efendisi dışarı’dan gelmeden önceki zamanları”
tom amca'nın cevabını okuduğumuzda ''en yaşlı olanım'' sözlerine ve devamına takılmamak mümkün değil. bu sözleri ile kast ettiği şey valar'dan önce orta dünya'ya geldiği şeklinde yorumlanabilir. o zaman asıl soru şu; valar'dan önce orta dünya'ya gelebilecek niteliğe sahip kişi kim?
arkasından malumunuz olduğu üzere yüzük meselesi geliyor. tom amca, bakmak için yüzüğü frodo'dan istiyor. frodo yüzüğü gayet rahat bir şekilde kendisine veriyor. ne bir gerginlik, ne bir kuşku, ne de üzerinde bir baskı hissetmiyor.
“derken tom yüzük’ü serçe parmağının ucuna taktı ve mum ışığına doğru tuttu. hobbitler önce bunda bir tuhaflık göremediler. sonra birden nefesleri tıkandı. tom’un ortadan kaybolduğu falan yoktu!''
yüzük tom amca'yı etkilememektedir. frodo'yu bir telaş kaplar. yüzüğün kendi yüzüğü/aynı yüzük olup olmadığı konusunda endişeye kapılır. denemek için yüzüğü takar ve hooop görünmez olmuştur. tam rahatlamıştır ve kapıya doğru yürümeye başlamıştır ki, tom amca'nın sesi ile irkilir;
“hop kardeş!” diye seslendi tom, parlak gözlerini gayet keskin bir bakışla ona çevirerek. “hop, frodo kardeş! uğur ola? ihtiyar bombadil daha o kadar körleşmedi. altın yüzüğünü çıkar parmağından!”
hoppala güç yüzüğünü takanı da görebiliyor. işte yüzüğün karşısında bu kadar nötr ve her şeyden azade oluşu muammanın çifte kavrulmuş haline dönüşmesine yol açıyor.
evvela en yaşlı. sonrasında ise yanında yüzüğün esamesi dahi okunmuyor. işte bu noktayı şöyle değerlendirenler var; tom bombadil eru'dur. tek olandır. oysa yanıldıkları nokta şu; eru asla arda'ya inmedi. ayrıca tom amca kendi çöplüğünün horozu. güçleri yaşlı orman ile sınırlı. eru olmadığına göre geriye iki seçenek kalıyor;
ya bağımsız bir maia veyahut da tolkien'in kendisi...
burada, frodo'nun ona ''siz kimsiniz efendim?'' sorusuna verdiği yanıtın sonuna dönelim. ne diyor orada? ''karanlıklar efendisi dışarı’dan gelmeden önceki zamanları.'' yani ''melkor''dan önce orta dünya'ya gelmiş olduğunu anlıyoruz.
arda'ya inen valar sayısı belli. maia'lar konusunda ise bir açıklık yok. bu sebeple kahir ekseriyet tom bombadil'in valar olamayacağını maia olduğunu savunuyor ki mantık çerçevesinden baktığımızda bu doğru olabilir. kendisi valar'dan emir almayan ve orta dünyada kalmış bir maia olabilir.
ama ''karanlıklar efendisi dışarıdan gelmeden önceki zamanları'' sözü de burada kafayı bulandıran nokta. onu da bir yere oturtmak lazım. işte burada benim naçizane düşüncem diğer tezlerden farklı olarak şu;
tom amca; tolkien'in orta dünyadaki yansımalarından birisidir. lakin bazılarının öne sürdüğü gibi tek yansıması değildir. kendisinin romantik yansıması beren'dir ki, karısı ile mezar taşlarında beren ve luthien yazar.
tom amca ise tolkien'in muzip karakterini ortaya koyarak mizahi açıdan kendisini orta dünya'ya entegre ettiği karakteridir.
her şeyden evvel oradadır. yüzük onu etkilemez. kendisini romanın bir bölümüne hapsedecek bir ormanın içerisinde güvenli bir alana çekmiş ve akışın dışında kalmıştır. ama her şeyin tanığı ve yaratıcısıdır. frodo ve hobbitler'le sohbeti bu yüzden hepimize çok sevimli, sıcak ve samimi geliyor olabilir. belki de bu yüzden, kendi yarattığı karakterlerle sohbetinde en tepe noktayı yakalıyor. kim bilir?
herkes tom amca hakkında bir şeyler söyleyecek, düşünecek ve yazacak. benim düşüncem ise bu ve değişmeyecek. zira senelerdir bu mevzuya kafa yorar ve tartışırız. geldiğim son nokta burası. benden daha fazlası çıkmaz. düşüncemi değiştirebilecek sağlam argüman ise yok gibi.
o zaman ne diyoruz;
lay lom! lay la lom!
gongu çal da gel! gongu çal!
zıpla gel! söğütler içinden!
tom bom, şen tom, tom bombadil!
kimdir, nedir, necidir? diye soruları ardı arkasında sıralarız. kendimizce cevaplar bulmaya çalışırız.
elf'ler tarafından hem "yaşlı" hem de "babası olmayan" anlamlarına gelen iarwain ben-adar adıyla anılan -ki bunu elrond'da dile getiriyor- tom amca'nın bir ''maia'' olduğunu savunanlar var. olabilir mi? elbette olabilir.
ama asıl mevzu ''yüzüklerin efendisi''nde frodo'nun tom bombadil'e sorduğu soru ile başlar;
''siz kimsiniz efendim ?''
“hı ne?” dedi tom doğrularak ve gözleri kasvetin içinde parıldayarak. “daha benim adımı öğrenmedin mi? tek cevap o. sen bana söyle, sen kimsin, böyle tek başına sen olarak, isimsiz? ama sen gençsin, ben ise yaşlıyım. ben neyim biliyor musun, en yaşlı olanım. lafıma mim koyun dostlarım: tom, nehir ile ağaçlar henüz yokken buradaydı; tom ilk yağmur damlasıyla ilk meşe palamudunu hatırlıyor. o büyük ahali’den önce patikalar açtı ve küçük ahali’nin gelişini gördü. o, krallardan, mezarlardan ve höyüklü kişiler’den önce de buradaydı. denizler eğrilmeden elfler batıya geçtiklerinde, tom çoktan burada vardı. yıldızlar altındaki karanlığı, korkunun bilinmediği zamanları gördü o. karanlıklar efendisi dışarı’dan gelmeden önceki zamanları”
tom amca'nın cevabını okuduğumuzda ''en yaşlı olanım'' sözlerine ve devamına takılmamak mümkün değil. bu sözleri ile kast ettiği şey valar'dan önce orta dünya'ya geldiği şeklinde yorumlanabilir. o zaman asıl soru şu; valar'dan önce orta dünya'ya gelebilecek niteliğe sahip kişi kim?
arkasından malumunuz olduğu üzere yüzük meselesi geliyor. tom amca, bakmak için yüzüğü frodo'dan istiyor. frodo yüzüğü gayet rahat bir şekilde kendisine veriyor. ne bir gerginlik, ne bir kuşku, ne de üzerinde bir baskı hissetmiyor.
“derken tom yüzük’ü serçe parmağının ucuna taktı ve mum ışığına doğru tuttu. hobbitler önce bunda bir tuhaflık göremediler. sonra birden nefesleri tıkandı. tom’un ortadan kaybolduğu falan yoktu!''
yüzük tom amca'yı etkilememektedir. frodo'yu bir telaş kaplar. yüzüğün kendi yüzüğü/aynı yüzük olup olmadığı konusunda endişeye kapılır. denemek için yüzüğü takar ve hooop görünmez olmuştur. tam rahatlamıştır ve kapıya doğru yürümeye başlamıştır ki, tom amca'nın sesi ile irkilir;
“hop kardeş!” diye seslendi tom, parlak gözlerini gayet keskin bir bakışla ona çevirerek. “hop, frodo kardeş! uğur ola? ihtiyar bombadil daha o kadar körleşmedi. altın yüzüğünü çıkar parmağından!”
hoppala güç yüzüğünü takanı da görebiliyor. işte yüzüğün karşısında bu kadar nötr ve her şeyden azade oluşu muammanın çifte kavrulmuş haline dönüşmesine yol açıyor.
evvela en yaşlı. sonrasında ise yanında yüzüğün esamesi dahi okunmuyor. işte bu noktayı şöyle değerlendirenler var; tom bombadil eru'dur. tek olandır. oysa yanıldıkları nokta şu; eru asla arda'ya inmedi. ayrıca tom amca kendi çöplüğünün horozu. güçleri yaşlı orman ile sınırlı. eru olmadığına göre geriye iki seçenek kalıyor;
ya bağımsız bir maia veyahut da tolkien'in kendisi...
burada, frodo'nun ona ''siz kimsiniz efendim?'' sorusuna verdiği yanıtın sonuna dönelim. ne diyor orada? ''karanlıklar efendisi dışarı’dan gelmeden önceki zamanları.'' yani ''melkor''dan önce orta dünya'ya gelmiş olduğunu anlıyoruz.
arda'ya inen valar sayısı belli. maia'lar konusunda ise bir açıklık yok. bu sebeple kahir ekseriyet tom bombadil'in valar olamayacağını maia olduğunu savunuyor ki mantık çerçevesinden baktığımızda bu doğru olabilir. kendisi valar'dan emir almayan ve orta dünyada kalmış bir maia olabilir.
ama ''karanlıklar efendisi dışarıdan gelmeden önceki zamanları'' sözü de burada kafayı bulandıran nokta. onu da bir yere oturtmak lazım. işte burada benim naçizane düşüncem diğer tezlerden farklı olarak şu;
tom amca; tolkien'in orta dünyadaki yansımalarından birisidir. lakin bazılarının öne sürdüğü gibi tek yansıması değildir. kendisinin romantik yansıması beren'dir ki, karısı ile mezar taşlarında beren ve luthien yazar.
tom amca ise tolkien'in muzip karakterini ortaya koyarak mizahi açıdan kendisini orta dünya'ya entegre ettiği karakteridir.
her şeyden evvel oradadır. yüzük onu etkilemez. kendisini romanın bir bölümüne hapsedecek bir ormanın içerisinde güvenli bir alana çekmiş ve akışın dışında kalmıştır. ama her şeyin tanığı ve yaratıcısıdır. frodo ve hobbitler'le sohbeti bu yüzden hepimize çok sevimli, sıcak ve samimi geliyor olabilir. belki de bu yüzden, kendi yarattığı karakterlerle sohbetinde en tepe noktayı yakalıyor. kim bilir?
herkes tom amca hakkında bir şeyler söyleyecek, düşünecek ve yazacak. benim düşüncem ise bu ve değişmeyecek. zira senelerdir bu mevzuya kafa yorar ve tartışırız. geldiğim son nokta burası. benden daha fazlası çıkmaz. düşüncemi değiştirebilecek sağlam argüman ise yok gibi.
o zaman ne diyoruz;
lay lom! lay la lom!
gongu çal da gel! gongu çal!
zıpla gel! söğütler içinden!
tom bom, şen tom, tom bombadil!
devamını gör...
karışık kebap
bunu masasına yemek yiyorum kisvesi altında söyleyen insan net zevksizdir, görmemiştir, sığdır, midesizdir hatta ve hatta insan bile olmayabilir. bunu yemekten hoşlanıyorsanız gerçekten test yaptırın insan mıyım diye.
ya bu ne demek anlamıyorum. bir tabak söylüyorsun. içinde et var, tavuk var, lahmacun var, adana var, ciğer var üstüne bir de o restoran nasıl saçmalamak isterse onları ekliyor. ne oluyor olum ? hayırdır karanlık odada bekletip kan mı koklattılar size. ne bu vahşet kardeşim. aynı anda hem kırmızı et yiyip hem tavuk yemek, yetmedi bir de ciğerinden kıtlayım demek. wowwwww. bu da yetmez bir de hamurun üstünde et yiyelim diyerekten lahmacun yutmak. bir de bu bir de şu. böyle olmaz getirelim hayvanları masaya istediğiniz yerden ısırın *mk.

şu görsele bak. her şeyi pişirip atmışlar. ya bunu yapana kızmıyorum. bunu isteyen birileri var. tam görmemiş itemi bu. herkes arap oldu ülkede gerçekten. *
ya bu ne demek anlamıyorum. bir tabak söylüyorsun. içinde et var, tavuk var, lahmacun var, adana var, ciğer var üstüne bir de o restoran nasıl saçmalamak isterse onları ekliyor. ne oluyor olum ? hayırdır karanlık odada bekletip kan mı koklattılar size. ne bu vahşet kardeşim. aynı anda hem kırmızı et yiyip hem tavuk yemek, yetmedi bir de ciğerinden kıtlayım demek. wowwwww. bu da yetmez bir de hamurun üstünde et yiyelim diyerekten lahmacun yutmak. bir de bu bir de şu. böyle olmaz getirelim hayvanları masaya istediğiniz yerden ısırın *mk.

şu görsele bak. her şeyi pişirip atmışlar. ya bunu yapana kızmıyorum. bunu isteyen birileri var. tam görmemiş itemi bu. herkes arap oldu ülkede gerçekten. *
devamını gör...
evernevergreen
dört tarafı bilgi ile kaplı yazarımız.
kendisini okutuyor.
takipteyiz*
kendisini okutuyor.
takipteyiz*
devamını gör...
lebiderya
"lebiderya"yı farsçadan almışız. bu dilde "lab" kelimesi "dudak", "darya" da "deniz" demek olduğundan, "denizin dudağı" demek oluyor "leb-i derya".
aslında evin deniz görmesi de yetmiyor, denizin kıyısında, dudağında olması lazım. fakat günümüz emlak piyasasında ucundan kenarından kazara bir su birikintisi gören konutlar da hemen "lebiderya" oluverya.
aslında evin deniz görmesi de yetmiyor, denizin kıyısında, dudağında olması lazım. fakat günümüz emlak piyasasında ucundan kenarından kazara bir su birikintisi gören konutlar da hemen "lebiderya" oluverya.
devamını gör...

