rivayete göre freud, arkadaşlarına sigaranın bilinçaltında farklı bir şeyi sembolize ettiğini anlatmış. bir arkadaşı da “sen sigaranın büyüğü olan puro içiyorsun” deyince; freud “bazen bir puro sadece bir purodur” diyerek cevabı yapıştırmış. en yalın ve en anlamlı sözleri sembolize eder freud purosu.
bazen bir puroyu başka bir şey zannetmekte ısrar etmek daha büyük yanılgıların kapısını açar.
aklı, zekayı, bilgeliği çağrıştıran yazıları ile kafa sözlük'e damgasını vurmuş sağlam bir reformcudur. ilham verici yazıları ile hayatın gerçeklerini anlatan takip edilesi bir yazardır. “her şeye illa bir anlam atfetmeyin” der, sözlükteki hastaları sözleri ile tedavi eder, olgunluğu ile anlayış ve hoşgörüyü yayar.
devamını gör...

hic olmayacak bir saatte yuregime istanbul hasreti sokmus videodur. ayrica gordugum en guzel tanitim videosu olabilir evet. bu sehre asik biri olarak arada izleyip ic cekecegime eminim...
devamını gör...

enflasyonun yüksek olmasından ötürü paramızın değeri (satın alma gücü) düşüyor.
devamını gör...

istatistiklerde üçüncü müymüş ahaha bunun için whatsapp gurubu kurup kendileri görevli katip gibi yazıyorlar bilmiyorsanız öğrenin. başlıklara yazılan bir iki tanımla üçüncülük mü olur güldürmeyin . aynı akp hep vitrine oynuyor nitelik yok kendi arasında laf çeviren akrabalar gibi olmuş yazarları özgünlük yok. ekşi çöpmüş sen nesin acaba küfür yok diye ahlak abidesi mi oldun. bu arada başka sözlüklerle ilgili tanımlar eğer o sözlük övülürse sol frame getirilmiyor dünya çok cici diğerleri tü kaka yazman gerekiyor. keyfi uygulamalar yüzünden birçok iyi yazarı uzaklaştırdılar pamuk prenses ve yedi cüceler gibi takılıyorlar la la la la .
devamını gör...

arkadaş ne 28 şubatmış yahu !
devamını gör...

(bkz: içimizdeki şeytan)

hayır bu kitap benim başucu kitabım değil. ama bu tanımı başucu eserim yapınca otomatik olarak başucu kitabım olacak.

ben çok zeki bir adamım, harcanıyorum sadece.
devamını gör...

(bkz: laf ebesi)
devamını gör...

ülkede atatürk ü severken osmanlıyı kötüleyen veya osmanlıyı severken atatürkü kötüleyen. kavramları kutuplaştıran aptal ordusu.
devamını gör...

eti'nin bebekler için ürettiği bisküvi. bebekler için dendiğine bakmayın. benim gibi yolun yarısını geçmiş insanlardan oluşan müptelaları da var. başka markaların da farklı isimlerle hemen hemen aynı bisküvileri var ama hiçbiri bunun yerini tutmaz.

bir bardak süt ve birkaç cici bebe pazar gününe muhteşem başlamanızı sağlayabilir. *
devamını gör...

"pringles" cipsinin mucidi fredric baur'in ölmeden önceki son isteği oldukça ilginç.
abd'de 2008 yılında hayatını kaybeden baur, yakıldıktan sonra küllerinin bir pringles kutusuna konularak gömülmesini vasiyet etmiş. ailesi ise bu vasiyetini yerine getirmiş.
devamını gör...

cilgin atan yagistir.

bir elimde sut, bir elimde cookie; bugs bunnyli pijamalarimla kar yagisi izliyorum cocuk gibi. cogzel yagiyor ya*.

islevsiz, bombos bir pazar gununden ancak bu kadar verim alinabilirdi; bugun de mutlu olabilecek bir sey bulduk cok sukur. (bkz: küçük şeyler sevindirir ruhumu)
devamını gör...

halil cibran'ın ustalık eseri olarak kabul edilmektedir. ermiş'in devamı ise ermişin bahçesi'dir.

ince bir kitap olmasına rağmen öyle hemen okuyup bitirerek bir kenara atabileceğiniz bir kitap değil kesinlikle. bir kere felsefi özellikler taşıyor ve birçok konuya değiniyor, çok değerli öğütler veriyor. bu yüzden kitap bitse de okuyucunun bilgileri sindirmesi zaman alıyor.

el mustafa, doğduğu adaya dönmeden önce 12 yıl boyunca birlikte yaşadığı orphalese sakinlerinin hakikat isteklerine yanıt verir ilk kitabında. sakinler ''bizi bize göster, doğumla ölüm arasındakileri bize anlat'' der. daha sonrasında ise el mustafa söze başlar, aşka, evliliğe, çocuklara, vermeye- almaya, yemeye içmeye, çalışmaya, yasalara, özgürlüğe, dostluğa yani kısacası doğumla ölüm arasında ne varsa hepsine dair bildiklerini aktarmaya başlar.

mesela, çocukların, aileleri aracılığı ile dünyaya gelmelerine rağmen ailelerinin malı olmadığını hiç kırmadan aktarması bile öyle değerli ki.

herkesin kendince bir şeyler bulduğu kitapları gerçekten seviyorum ben. bu yüzden kesinlikle okunması gerektiğini düşünüyorum.
çok sevdiğim bir alıntıyı yazarak tanımımı sonlandırayım öyleyse:

yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir.
devamını gör...

cinsiyetçi olmayan insandır. insanı cinsiyetine göre değil de insanlığına göre değerlendirir.
devamını gör...

1993 doğumlu birleşik amerikalı futbolcu. galatasarayın transferinde önemli bir mesafe kat ettiği söyleniyor. premier ligde newcastle unitied takımında forma giyiyor.
devamını gör...

zeki müren'in bir buhran sırasında yapıp, ardından pişman olduğu eylem. o dönem, ev arkadaşına: ben neden günlüğümü yaktım? diye sorar... arkadaşı ise; çok engel olmaya çalıştım ama mani olamadım, diye yanıtlar. bunun üzerine zeki müren, pişmanlığını dile getirir... keşke yakmasaydım diye hayıflanır. fakat iş işten çoktan geçmiştir...

kim bilir yakmasaydı neler neler okuyacaktık...
devamını gör...

yazı hatırlatan, aklıma sıcağı düşüren mis koku, domates kokusu.

pazar sabahı, birçok insan için geç kendim için erken bir saatte uyandım. bedenimi sarmalayan kolu nazikçe ve itina ile çektim ki tüm hafta erken kalkmaktan muzdarip insan, biraz daha dinlenebilsin diye. düşündüm sonra onca zamana rağmen eskimeyen ve etkisini yitirmeyen bir şey koku. yıllardır aşina olduğum ama hala üzerimde tesiri olan bir şey. ten kokusunu çektim içime, minik bir öpücük kondurup sessizce sıvıştım alt kata doğru.

sabahları en sevdiğim ana geçtim sonra. kahve kokusu. alt notasında ne olduğunu çıkaracak kadar gurme olmasam da çocukluğumdan beri bayıldığım bir koku bu. sığınak hatta. ve kahve bence en çok yalnızken içilen bir içecek. kahvemi içerken uyku ile uyanıklık arası, varlıkla yokluk arası bir yerde hissediyorum kendimi. sesleri dinlerken de yaşamaya alışmaya çalışıyorum. ve bunu sabahın altısında da kalksam öğleye doğru uyansam da benzer bir şekilde sürdürüyorum. bir ritüel. tek başına gerçekleştirilen...

ve şimdi son olarak yenilen şeyden öte, günün anlamına uysun ve de diğer günlerin aksine yalnız kalmadığım bir kahvaltı için biraz daha özenli bir şeyler hazırlamaya başladım. buzlukta yazdan kalan son domatesleri tavaya yerleştirirken biraz da hüzünlendim bitişine. sonra şöyle düşünerek teselli buldum. yaz geliyor.

yaz sever bir çocuktum hep, yaz sever bir yetişkine dönüştüm. tatil, deniz, okuldan uzaklaşma... hepsi hala aynı ne de olsa.
hah ne diyordum evi saran mis gibi bir domates kokusu var. bu koku aldı beni yazlara götürdü, tatillere götürdü; salgınsız güzel zamanları, kalabalık kahvaltı sofralarını hatırlattı. ve bu güne has bir anlam yükledi kendine koku.
bugün 'paylaşmaktı', domates kokusu.
devamını gör...

artık gün içinde ne yapıyorsa yapsın aklının bir kısmı burada olup 'acaba şu an ne yazıyorlar? ' diyen yazarlardır. yazarların hiçbirini tanımasam da hepsinin çok iyi ve kafa olduğundan eminim. samimi insanlar ve samimi ortam bulmam kolay değil, bulunca da insan bırakmak istemez sahiplenir.
devamını gör...

ne kadar muhteşem bir bilgi allah'ım yarabbim! şu sıralar tam da ihtiyacımız olan şey.

lütfen en sevdiğiniz renklerine yazınız. çok merak ediyorum.
devamını gör...

şaka maka efsaneleşen bir adamın*, efsaneleşen bir şarkısıdır.

olmayan aşkın acısını yaşatır, uzaklara hasret çektirir. tek başına şu "ziyadesiyle şerdeyim" cümlesi bile içinizden geçer. abartmış olabilirim, kabul ama parça gerçekten enfes. tarzınıza uymuyor olabilir, anlıyorum ancak yeni tarzlara açıksanız kesinlikle dinlemelisiniz.
devamını gör...

bir kemal varol romanıdır.

kişisel olarak çok büyük takıntılara sahip olmadığıma inanıyorum. sadece birkaç tane; mesela sol tarafımda yürüyen insan kim olursa olsun sinirlenmeye başlıyorum o kişiye. mesela yağmur ne kadar şiddetli yağarsa yağsın asla şemsiye taşımam ve kullanmam. ve mesela bir kitabevine girdiysem ne olursa olsun bir kitap alırım.

kemal varol ile de bu son takıntım sayesinde tanıştım. girdiğim kitabevinde okumadığım ya da o an okumak istediğim hiçbir kitabı gözüme kestirememiştim. ben de rafta duran ucunda ölüm var’ı aldım ve çıktım. elimdeki kitabı bir kahve eşliğinde beklediğimden çabuk bitirince de hemen bu kitaba başladım. birkaç saat içinde onu da bitirdim ve koşa koşa kitabı aldığım yere bir katil soğukkanlılığı ile dönerek yazarın bütün kitaplarını aldım. ve beklemeye başladım başka kitapları gelsin diye.

kara sis 2021 yılı içinde çıkınca hemen okudum. ve kemal varol beni yine hayal kırıklığına uğratmadı.

bir cezaevinde altı kişilik koğuşta kalan yes kişinin romanı bu. hepsi cinayetten sabıkalı. hepsi zamanlarını doldurmak için farklı meşgaleler içinde. ve bir gün müebbet mahkum barana kan revan içinde bırakıldığında koğuşlarına onlara yeni bir hikaye dinleme, milyonuncu kez anlattıkları hikayelerini bir kez daha anlatma fırsatı doğuyor.

barana müebbet mahkum, diğerleri gibi kadın cinayetinden değil bir kadını korumak için işlediği bir cinayet yüzünden müebbet. yalnız ve güzel ülkemin hali ahvali budur işte.

her sayfada bambaşka bir hikaye var. herkesin kendine göre haklı başka herkese göre haksız olduğu hikayeler. her anlatıldığında yeni ayrıntılar eklenen, değişen ve gelişen hikayeleri mahkumların.

eğer kitabı okurken sayfaların bir yerinde bir saç teline denk gelirseniz, ilişmeyin. barana’nın hikayesinin süsüdür o. bırakın kalsın orda roman bitene kadar, zaten sonra siz o saç teliyle ne yapacağınızı anlayacaksınız.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim