orijinal adı: nod
yazar: adrian barnes
yayım yılı: 2012
eser, insanların uyuyamama korkusuyla günlerini geçirdiği, uyuyabilenlerin azınlık durumunda olduğu ve 32 gün daha geçerse uyuyamayan insanların ölümle buluşacakları distopik bir evrende geçiyor. uyuyan ve uyuyamayanların arasındaki savaş aktarılıyor.
yazar: adrian barnes
yayım yılı: 2012
eser, insanların uyuyamama korkusuyla günlerini geçirdiği, uyuyabilenlerin azınlık durumunda olduğu ve 32 gün daha geçerse uyuyamayan insanların ölümle buluşacakları distopik bir evrende geçiyor. uyuyan ve uyuyamayanların arasındaki savaş aktarılıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 08.05.2021 11:41 tarihinde açılmıştır.
1.
bir adrian barnes romanıdır.
ınsomnia kötü bir hastalık değil bence. yani uyuyamamak. uyku bu kadar elsem olmasaydı onu daha çok sevebilirdim ama maalesef uykunun kendisinden de uyuyor olma halinden de ciddi ciddi nefret ediyorum. ama mecburen uyuyoruz. peki ya uyuyamasaydık? uyku bir anda bizi terk etseydi? biz derken tüm dünyayı kast ediyorum. nasıl bir dünyaya dönüşürdü içinde yaşadığımız?
insanın hiç uyumadan hayatta kalabileceği o kısa zaman dilimi içinde nelere muktedir olabileceğini düşünmek korkutucu olabilir, hele de bu kitabı okuduysanız. uyuyamayan insan belli bir süre sonra dengesini kaybetmeye başlar, hem fiziksel hem zihinsel olarak. zaman geçtikçe duygu kontrolü imkansızlaşırken buna bir de halüsinasyonlar eşlik etmeye başlar ki bu sona yaklaşma belirtisidir. sonra da kaçınılmaz son gelir. uykusuzluk, uykunun kardeşi ölüme giden en güzel yoldur.
tıpkı saramago üstadın “ (bkz: körlük (kitap)) )” romanında olduğu gibi uykusuz kalmak da kaos yaratmak için fırsat kollayan insanlık için bu imkanı sağlar. suç örgütleri, tarikatlar, bireysel manyaklıklar çıkar ortaya. zaman geçtikçe ise daha büyükleri gelir. yok olan şehirler, tuhaf kurban merasimleri ve diğerleri.
uyuyamayanların olması elbette kötü ama daha kötüsü uykucuların yani bir nevi seçilmişlerin de var olmasıdır. bu durum iki grup arasında bariz bir savaşa neden olur ve işler çığrından çıkar.
gözünüzü kırpmadan okuyun bence...
ınsomnia kötü bir hastalık değil bence. yani uyuyamamak. uyku bu kadar elsem olmasaydı onu daha çok sevebilirdim ama maalesef uykunun kendisinden de uyuyor olma halinden de ciddi ciddi nefret ediyorum. ama mecburen uyuyoruz. peki ya uyuyamasaydık? uyku bir anda bizi terk etseydi? biz derken tüm dünyayı kast ediyorum. nasıl bir dünyaya dönüşürdü içinde yaşadığımız?
insanın hiç uyumadan hayatta kalabileceği o kısa zaman dilimi içinde nelere muktedir olabileceğini düşünmek korkutucu olabilir, hele de bu kitabı okuduysanız. uyuyamayan insan belli bir süre sonra dengesini kaybetmeye başlar, hem fiziksel hem zihinsel olarak. zaman geçtikçe duygu kontrolü imkansızlaşırken buna bir de halüsinasyonlar eşlik etmeye başlar ki bu sona yaklaşma belirtisidir. sonra da kaçınılmaz son gelir. uykusuzluk, uykunun kardeşi ölüme giden en güzel yoldur.
tıpkı saramago üstadın “ (bkz: körlük (kitap)) )” romanında olduğu gibi uykusuz kalmak da kaos yaratmak için fırsat kollayan insanlık için bu imkanı sağlar. suç örgütleri, tarikatlar, bireysel manyaklıklar çıkar ortaya. zaman geçtikçe ise daha büyükleri gelir. yok olan şehirler, tuhaf kurban merasimleri ve diğerleri.
uyuyamayanların olması elbette kötü ama daha kötüsü uykucuların yani bir nevi seçilmişlerin de var olmasıdır. bu durum iki grup arasında bariz bir savaşa neden olur ve işler çığrından çıkar.
gözünüzü kırpmadan okuyun bence...
devamını gör...