1.
az olan ile yetinmek… genelde eski kadınların, annelerimizin, anneannelerimizin yaptığı davranış… şimdilerde ise anlamı belki de bilinmeyen… herkesin çalıştığı bir ortamda, isteniyor ki eksik bir şey olmasın, isteniyor ki geçinmek için her şeyden çok olsun…
devamını gör...
2.
az ile yetinmemek, daha fazlasını istemek manâsına gelir ki, “aza tamâh eden, çoğu bulamaz” sözü de buradan gelmektedir. yani aza kanaât etmeyip, beklenti içinde olan daha fazlasına nâil olamaz.
devamını gör...
3.
gecekonduda yaşıyorum. kafamı sokacak bir yerim, makarnam, kömürüm var daha ne isteyim hayattan çok şükür. bunu bulamayanlar da var değil mi?
devamını gör...
4.
insan güdülerine aykırıdır. eğer insan aza tamah eden, edebilen bir varlık olsaydı hiçbir şey icat edemezdik. bir dünya ülkesi kurulmuş olurdu. sınırlar falan kalmazdı. aza tamah ediyorum diye kendini kandıranlar da başka bir hayatta ödül bekledikleri içindir. ona şükretmek deniyor. karşılığında bir ödül bekleyerek bir şeye katlanmak da tam olarak aza tamah etmek olmuyor. menfaat oluyor. geçiniz bu mülayim tavırları. isyan edin.
devamını gör...
5.
aza tamah etmek ve aza kanaat etmek farklı şeyler gibi geliyor bana.
tamah etmek, keyiften ötürü, çalışmadan elde olana mecburen katlanmak,
aza kanaat etmek ise elinden gelen herşeyi yaptığı halde, oluşan şartlara sabretmek gibi algılıyorum.
tamah, tembellikle edilen sabır
kanaat ise çalışarak edilen sabır.
çocukken okuduğum kitaplar böyle lanse etmişti sanki.
tamah etmek, keyiften ötürü, çalışmadan elde olana mecburen katlanmak,
aza kanaat etmek ise elinden gelen herşeyi yaptığı halde, oluşan şartlara sabretmek gibi algılıyorum.
tamah, tembellikle edilen sabır
kanaat ise çalışarak edilen sabır.
çocukken okuduğum kitaplar böyle lanse etmişti sanki.
devamını gör...
6.
zenginlerin fakirleri uyutmak için söylediği ninnilerden biri. öbür tarafta kralsın be oğlum*
devamını gör...
7.
fakirlere öğretilmiş durum motivasyonu.
devamını gör...