1.
(bkz: bilim adamı)
devamını gör...
2.
sırf cinsiyetçilik olmasın diye bilim kadını başlığını buraya yönlendiriyorum, ilk entry dalga geçer gibi, bilim adamına yönlendiriyor. kendini bilime adayan homo sapiens sapiens'in her bireyine verilen isimdir bu.
devamını gör...
3.
(bkz: ilk tanımı olmayan başlıklar)
devamını gör...
4.
türkiye'de değeri bilinmeyip yurt dışına beyin göçü verdiğimiz insan toplulukları.
devamını gör...
5.
''bilim adamı'' sıfatından daha doğru olan bir sıfattır bence.
aslında ''adam'' kelimesi ''adem peygamberden gelen'' anlamına gelir ama sonuçta herkes inançları ve tercihleri konusunda özgür olduğu için ''bilim insanı'' kelimesi bence daha doğrudur.
aslında ''adam'' kelimesi ''adem peygamberden gelen'' anlamına gelir ama sonuçta herkes inançları ve tercihleri konusunda özgür olduğu için ''bilim insanı'' kelimesi bence daha doğrudur.
devamını gör...
6.
buyrun benim.
devamını gör...
7.
hücreleri bilimle dolmuş, damarlarında bilim akan, kalbi bilim bilim diye çarpan, beyni bilimle yaşamış ve gelişmiş, ömrünü çalışmalarına adamış insandır.
devamını gör...
8.
yersiz merakları olup, eski köye yeni adet getirmeye çalışan kişidir bilim insanı.
bilim insanı da komik bir tabir bakınca. yaygın kullanılan bilim adamı lafı da komik. ortam adamı ortamcı der gibi. tamam yaptıkları şey bilim ama neden ön ek olarak kullanırsın ki bunu? tamirciye tamir insanı, fırıncıya fırın insanı demiyoruz. bence daha düzgün bir tabir bulunabilirdi.
birde bu bilim insanı denen tayfa çoğunlukla almanya'dan çıkar. beni derinden yaralayan, üzen, geceleri yorganı üstüme çekip ağlamama neden olan durum da budur. çünkü türkiye olarak çoğunlukla bilimin neden yapıldığını, oradan çıkan sonuçların nerelerde kullanıldığını, hani o çok sevdiğimiz "vatan millet sakarya"ya ne gibi bir faydası olduğunu tam olarak anlayamayız. bizde sadece bilim insanı değil ders çalışan bile inektir, enayidir, sen mi kurtaracaksın bu memleketidir. ondan sonra almanya, amerika gibi ülkeler dış güçlerdir, bize zarar vermek istiyordur, vatanımda gözü olanın gözü çıksındır. oysa amerika, almanya, japonya neden bilim yapıyor, neden ülkesinde bilimi sevdirmeye çalışıyor pek anlamayız.
bilim insanı meraklı insandır bunu milyonuncu kez duydunuz eminim ama bilim insanı birde tutkulu insandır. aklın hemen bel altına gitmesin kaseti var demiyorum adamların. kaseti olanların alanı başka. (bkz: swh) adam tutuyor mesela gökyüzündeki gezegenlerin hareketini anlamaya çalışıyor. çözdüğünde de muhtemelen beyninde büyük bir orgazm yaşıyor. bir yerden tanıdık geldi mi? sherlock holmes. esasen bilim insanlarını herkes zeki olduğu için başarılı zanneder. einstein bu durum için "zeki değilim çalışkanım" desede ben einstein gibi düşünmüyorum. (bkz: einstein'la aynı fikirde olmamak) o kadar çok çalışmak için tutku gerekir. sherlock holmes gibi puzzle'ın peşinde koşmak gerekir. bu çalışma tutkusuz mümkün değildir. yani diyebiliriz ki bilim insanı karikatürize edildiği gibi asosyal, dışlanmış, takıntılı halde bir konuya dalmış bir tip değildir. einstein, newton, oppenheimer gibi tipler sosyal, tutku sahibi, ne yaptığının çok iyi farkında olan insanlardı.
neyse ki durum o kadar kötü değil türkiye'de. günümüz popüler bilim kanalları, iletişimciler, ve bilim insanları sayesinde karikatürize edilmiş bilim insanı kavramı yıkıldı. bu karikatürize durum o kadar kötüydü ki en son hatırladığım mete atatüre biz öyle değiliz diye gençlerin algısını yıkmaya çalışıyordu.
bilim insanı denen yaramaz çocuklar hakkında yine de hala başka yanlış algılar mevcuttur. bunlardan birisi cern'de dünyayı yok etme planı yapıldığıydı. bilim insanları çıktı dedi ki "kardeş yaptığımız şey 1 oksijen tüpü kadar hidrojeni ayrıştırıp birbirine çarpıştırmak sadece". komplo teorisyenleri buna inanır gibi olsa da arkasından gelen kovid ile birlikte çipiydi aşısıydı yine başa döndük.
bilim insanlarının türkiye'de bilim yapmaktan daha zorlu problemleri olur genelde. örneğin seküler mi laik mi, atatürkçü mü erdoğancı mı, dindar mı değil mi gibi gibi uzar gider. yani seküler motivasyonla bilim yapılır mı bilmiyorum. ya da dini motivasyonla yapılır mı? elbette insanların yaşayışları, inançları var ama bilim böyle bir şey değil ki. sadece merak etmek yeterli bir motivasyon değil mi? yurdum insanından manzaralar.
bilim insanlarının kırmaya çalıştığı bir algı daha var. vatandaşlar bazen şöyle düşünür. "kardeşim bu bilim insanları bugün ak dediğine yarın kara diyor, sonra çıkıp bilime güvenin diyor." bir bakıma haklılar da düşününce fakat bunlar eksik bilgiden kaynaklı. erkcan özcan'ın çok sevdiğim bir tanımı vardır konuyla ilgili. diyor ki "bilim en doğrusu bu demez. en az yanlışı bu der" bu çok iyi bir tanım. bugün suyun 100 derecede kaynadığını biliriz. 1000 derece için de kaynar diye düşünebiliriz. fakat 1 milyon derecede su farklı davranabilir henüz deneyini yapmadıysan bilemezsin. bir bakarsın ki tamamen atarak söylüyorum 1 milyon derecede kaynayan su manyetik davranış gösteriyor. ama bu bilgi suyun 100 derecede kaynadığı gerçeğini değiştirmez. bilim, araştırdıkça hassaslaşan bir veri sunar sana. bugün insanlar 1 metre zıplayabilir der. yarın 1 metre 10 cm zıplayabilir der. öbür gün 1 metre 9.2 cm zıplayabilir der. üzerine koyarak ilerler. einstein görelilik teorimini bulduğunda "şimdi yedim seni newton" demedi. newton yasaları işlemeye devam etti. özel görelilik bulundu diye herkesin saati anlamlı bir şekilde farklı işlemedi".
aslında bu bilim yalan mı söylüyor, bilim yanıldı mı hurafelerinin nedeni bilim okur yazarlığımızın olmayışıyla birlikte ister sosyal ister geleneksel medyanın ilgi çekmek için bilim haberlerini çarpıtarak yayınlamasıdır. bir bilim insanının hipotetik bir düşüncesini alıp farklı şekilde yansıtır medya. ya da daha hipotez aşamasında olan bir sürecin kesin kabüllü olarak servis edilmesi bilinçli yapılıyorsa bana göre suçtur. daha bununkuramı var, teorisi var benim de bilmediğim neleri neleri var. bilimin metodlarını bile bilmeden yurdumda sen newton'u savundun denilerek üzerine kavgaları dönüyor.
bu kavgalar her ne kadar bilime ilgi var diye bilim insanlarının hoşuna gitse de saçmalığına da bir o kadar güldüklerine eminim. özellikle kuantumla ilgili şeylere ben de cahil halimle çok gülüyorum. gülüyorum çünkü cahil olduğumu biliyorum. (bkz: gülüyorum öyleyse cahilim) esasen sıkıntı popüler bilim denilen bilim iletişiminden kaynaklı. carl sagan ile başlayan bilimin halka anlatılması, halkın meraklandırılması, gelecek bilim insanlarının ilgisinin çekilmesi ile yapılan yayınlara popüler bilim denilir. bu yayınlar asla gerçek bilim değildir. fakat bilimi sevdirmek adına güzel bir yöntemdir. bu yayınlarda halka hap niyetine bilgi verilir. sorun şu ki yurdum insanları bu hap gibi bilgileri birleştirip birbirine youtube'da twitter'da "araştırmanı öneririm" diyerek üstünlük sağlamaya çalışır. medya da bu tarz yayınları alıp çarpıtarak verince işler iyice çorba olur. sonra gelsin komplo teorileri.
her ne kadar ekranlarda tontiş tontiş gördüğünüz, ay ne kadar mütevazi gördün mü mahmut dediğiniz bilim insanları olsa da diğer tarafta "halka bu kadar bilim anlatmayın sonra yeni bir şey bulunca eski algıyı kırmak zor oluyor" diye popüler bilime karşı çıkan bilim insanları da vardır.
bilim insanı olmak merak gerektirir, tutkusuz yapılacak bir şey değildir, çok çalışma gerektirir, halka anlatması zordur fakat seven sevip yapıyor işte. bu yüzdendir sanırım einstein'ın dilini çıkarması.
bilim insanı da komik bir tabir bakınca. yaygın kullanılan bilim adamı lafı da komik. ortam adamı ortamcı der gibi. tamam yaptıkları şey bilim ama neden ön ek olarak kullanırsın ki bunu? tamirciye tamir insanı, fırıncıya fırın insanı demiyoruz. bence daha düzgün bir tabir bulunabilirdi.
birde bu bilim insanı denen tayfa çoğunlukla almanya'dan çıkar. beni derinden yaralayan, üzen, geceleri yorganı üstüme çekip ağlamama neden olan durum da budur. çünkü türkiye olarak çoğunlukla bilimin neden yapıldığını, oradan çıkan sonuçların nerelerde kullanıldığını, hani o çok sevdiğimiz "vatan millet sakarya"ya ne gibi bir faydası olduğunu tam olarak anlayamayız. bizde sadece bilim insanı değil ders çalışan bile inektir, enayidir, sen mi kurtaracaksın bu memleketidir. ondan sonra almanya, amerika gibi ülkeler dış güçlerdir, bize zarar vermek istiyordur, vatanımda gözü olanın gözü çıksındır. oysa amerika, almanya, japonya neden bilim yapıyor, neden ülkesinde bilimi sevdirmeye çalışıyor pek anlamayız.
bilim insanı meraklı insandır bunu milyonuncu kez duydunuz eminim ama bilim insanı birde tutkulu insandır. aklın hemen bel altına gitmesin kaseti var demiyorum adamların. kaseti olanların alanı başka. (bkz: swh) adam tutuyor mesela gökyüzündeki gezegenlerin hareketini anlamaya çalışıyor. çözdüğünde de muhtemelen beyninde büyük bir orgazm yaşıyor. bir yerden tanıdık geldi mi? sherlock holmes. esasen bilim insanlarını herkes zeki olduğu için başarılı zanneder. einstein bu durum için "zeki değilim çalışkanım" desede ben einstein gibi düşünmüyorum. (bkz: einstein'la aynı fikirde olmamak) o kadar çok çalışmak için tutku gerekir. sherlock holmes gibi puzzle'ın peşinde koşmak gerekir. bu çalışma tutkusuz mümkün değildir. yani diyebiliriz ki bilim insanı karikatürize edildiği gibi asosyal, dışlanmış, takıntılı halde bir konuya dalmış bir tip değildir. einstein, newton, oppenheimer gibi tipler sosyal, tutku sahibi, ne yaptığının çok iyi farkında olan insanlardı.
neyse ki durum o kadar kötü değil türkiye'de. günümüz popüler bilim kanalları, iletişimciler, ve bilim insanları sayesinde karikatürize edilmiş bilim insanı kavramı yıkıldı. bu karikatürize durum o kadar kötüydü ki en son hatırladığım mete atatüre biz öyle değiliz diye gençlerin algısını yıkmaya çalışıyordu.
bilim insanı denen yaramaz çocuklar hakkında yine de hala başka yanlış algılar mevcuttur. bunlardan birisi cern'de dünyayı yok etme planı yapıldığıydı. bilim insanları çıktı dedi ki "kardeş yaptığımız şey 1 oksijen tüpü kadar hidrojeni ayrıştırıp birbirine çarpıştırmak sadece". komplo teorisyenleri buna inanır gibi olsa da arkasından gelen kovid ile birlikte çipiydi aşısıydı yine başa döndük.
bilim insanlarının türkiye'de bilim yapmaktan daha zorlu problemleri olur genelde. örneğin seküler mi laik mi, atatürkçü mü erdoğancı mı, dindar mı değil mi gibi gibi uzar gider. yani seküler motivasyonla bilim yapılır mı bilmiyorum. ya da dini motivasyonla yapılır mı? elbette insanların yaşayışları, inançları var ama bilim böyle bir şey değil ki. sadece merak etmek yeterli bir motivasyon değil mi? yurdum insanından manzaralar.
bilim insanlarının kırmaya çalıştığı bir algı daha var. vatandaşlar bazen şöyle düşünür. "kardeşim bu bilim insanları bugün ak dediğine yarın kara diyor, sonra çıkıp bilime güvenin diyor." bir bakıma haklılar da düşününce fakat bunlar eksik bilgiden kaynaklı. erkcan özcan'ın çok sevdiğim bir tanımı vardır konuyla ilgili. diyor ki "bilim en doğrusu bu demez. en az yanlışı bu der" bu çok iyi bir tanım. bugün suyun 100 derecede kaynadığını biliriz. 1000 derece için de kaynar diye düşünebiliriz. fakat 1 milyon derecede su farklı davranabilir henüz deneyini yapmadıysan bilemezsin. bir bakarsın ki tamamen atarak söylüyorum 1 milyon derecede kaynayan su manyetik davranış gösteriyor. ama bu bilgi suyun 100 derecede kaynadığı gerçeğini değiştirmez. bilim, araştırdıkça hassaslaşan bir veri sunar sana. bugün insanlar 1 metre zıplayabilir der. yarın 1 metre 10 cm zıplayabilir der. öbür gün 1 metre 9.2 cm zıplayabilir der. üzerine koyarak ilerler. einstein görelilik teorimini bulduğunda "şimdi yedim seni newton" demedi. newton yasaları işlemeye devam etti. özel görelilik bulundu diye herkesin saati anlamlı bir şekilde farklı işlemedi".
aslında bu bilim yalan mı söylüyor, bilim yanıldı mı hurafelerinin nedeni bilim okur yazarlığımızın olmayışıyla birlikte ister sosyal ister geleneksel medyanın ilgi çekmek için bilim haberlerini çarpıtarak yayınlamasıdır. bir bilim insanının hipotetik bir düşüncesini alıp farklı şekilde yansıtır medya. ya da daha hipotez aşamasında olan bir sürecin kesin kabüllü olarak servis edilmesi bilinçli yapılıyorsa bana göre suçtur. daha bununkuramı var, teorisi var benim de bilmediğim neleri neleri var. bilimin metodlarını bile bilmeden yurdumda sen newton'u savundun denilerek üzerine kavgaları dönüyor.
bu kavgalar her ne kadar bilime ilgi var diye bilim insanlarının hoşuna gitse de saçmalığına da bir o kadar güldüklerine eminim. özellikle kuantumla ilgili şeylere ben de cahil halimle çok gülüyorum. gülüyorum çünkü cahil olduğumu biliyorum. (bkz: gülüyorum öyleyse cahilim) esasen sıkıntı popüler bilim denilen bilim iletişiminden kaynaklı. carl sagan ile başlayan bilimin halka anlatılması, halkın meraklandırılması, gelecek bilim insanlarının ilgisinin çekilmesi ile yapılan yayınlara popüler bilim denilir. bu yayınlar asla gerçek bilim değildir. fakat bilimi sevdirmek adına güzel bir yöntemdir. bu yayınlarda halka hap niyetine bilgi verilir. sorun şu ki yurdum insanları bu hap gibi bilgileri birleştirip birbirine youtube'da twitter'da "araştırmanı öneririm" diyerek üstünlük sağlamaya çalışır. medya da bu tarz yayınları alıp çarpıtarak verince işler iyice çorba olur. sonra gelsin komplo teorileri.
her ne kadar ekranlarda tontiş tontiş gördüğünüz, ay ne kadar mütevazi gördün mü mahmut dediğiniz bilim insanları olsa da diğer tarafta "halka bu kadar bilim anlatmayın sonra yeni bir şey bulunca eski algıyı kırmak zor oluyor" diye popüler bilime karşı çıkan bilim insanları da vardır.
bilim insanı olmak merak gerektirir, tutkusuz yapılacak bir şey değildir, çok çalışma gerektirir, halka anlatması zordur fakat seven sevip yapıyor işte. bu yüzdendir sanırım einstein'ın dilini çıkarması.
devamını gör...
9.
konu hakkında söylenebilecek her şeyi söylemiş bir tanım olmuş trevor'un tanımı; kutluyorum. evet kutlamak için yazıyorum. zaten yazılabilecek tek şey olur kanımca ancak: nokta.
devamını gör...
10.
bugün için ölüm insanı anlamına gelir.
labaratuvara sokulan, deney ve ya gözlem yapılan hiçbir bilgi teorisinin insana ve doğaya gram faydası yok. silah sanayiine, insanı yok etmeye dayalı bir sistem var. nasıl daha çok insan öldürürüz, nasıl daha çok insanı yok ederiz ve insanlığa nasıl hukmederiz anlayışıyla iş gören ve ya gördürülen insanlar var.
insanı kar zarar ekseninde düşünmeye ve yaşamaya zorlayan, parçalanmış,atomize edilmiş ekonomi, siyaset, başarı, güç , çıkar ekseninde dönüp duran bir bilim ve adamı var. ve bunlardan sadece birini kurtuluş reçetesi olarak ele alıp çözüm sunan bir bilim var. tümel anlamda hepsini içine alan bir reçete yok.
doğa bilimcileri, kültürel bilimleri skine bile takmıyor, kültür bilimcileri doğa bilimcilerini adam yerine bile koymuyor. bu kadar atomize olan insanı paranteze alıp parçalayan bilimden insan için bir kurtuluş umudu çıkmaz zaten. bilim adamları bilim adamı olmadan önce adam gibi bir araya gelip bu bilimlerin bütünlüğünü sağlamak zorunda.
hoş 150 bin yıllık homo sapiensin geldiği son noktayı da gördük. 150 bin yılda gelinen nokta ufacık bir koronaya bile çözüm bulamayıp milleti evlerine mahkum etmek.
bakın bunu ilkellige dönelim bilimi falan sktir edelim büyüye, sihire, üfürükçüluge ,gizeme sırcılığa dönelim anlamında falan söylemiyorum. mevcut durumun fotoğrafı olarak bir durum tespiti olarak söylüyorum.
19. yüzyıl pozitivistlerinin bilim her şeyi çözecek, insanlar barış ve huzur içinde yaşayacak, artık savaşlar olmayacak, herkes kardeş olacak, tüm insanlık bilim sayesinde komsu olacak kafasından kurtulmamız lazım.boyle bir şey olmadı çünkü ve bu kafayla da hiçbir zaman olmayacak.
çünkü en fazla bilimsel buluşun yapıldığı yüz yıl 20 yüzyıldır ve bu yüzyıl tarihin en aydınlık değil en karanlık çağı olmuştur.2 büyük dünya savaşında 100 milyondan fazla insan ölmüş, çevre felaketleri , katliamlar, soykırımlar , travmalar tarihin tüm dönmeleri toplamından kat kat daha fazla olmuştur.
rasyonel, aşırı fiziklalist ve pozitivist bilim anlayışından yeni bir bilim anlayışına geçmek zorunda insanlık. bu dar cendereden acilen çıkmalı insanlık. varlığa şiddet uygulamadan , varlığı öznel değil bütüncül bir anlayışla kavrayan sadece insanı değil tüm varlığı aynı bilinçle , dikkat ve rikkatle dikkate alan yeni bi bilimle iş görmeli insanlık. mevcut bilim neoliberalist ve kapitalist politikalara hizmet etmekten başka bı şeye yaramıyor..
labaratuvara sokulan, deney ve ya gözlem yapılan hiçbir bilgi teorisinin insana ve doğaya gram faydası yok. silah sanayiine, insanı yok etmeye dayalı bir sistem var. nasıl daha çok insan öldürürüz, nasıl daha çok insanı yok ederiz ve insanlığa nasıl hukmederiz anlayışıyla iş gören ve ya gördürülen insanlar var.
insanı kar zarar ekseninde düşünmeye ve yaşamaya zorlayan, parçalanmış,atomize edilmiş ekonomi, siyaset, başarı, güç , çıkar ekseninde dönüp duran bir bilim ve adamı var. ve bunlardan sadece birini kurtuluş reçetesi olarak ele alıp çözüm sunan bir bilim var. tümel anlamda hepsini içine alan bir reçete yok.
doğa bilimcileri, kültürel bilimleri skine bile takmıyor, kültür bilimcileri doğa bilimcilerini adam yerine bile koymuyor. bu kadar atomize olan insanı paranteze alıp parçalayan bilimden insan için bir kurtuluş umudu çıkmaz zaten. bilim adamları bilim adamı olmadan önce adam gibi bir araya gelip bu bilimlerin bütünlüğünü sağlamak zorunda.
hoş 150 bin yıllık homo sapiensin geldiği son noktayı da gördük. 150 bin yılda gelinen nokta ufacık bir koronaya bile çözüm bulamayıp milleti evlerine mahkum etmek.
bakın bunu ilkellige dönelim bilimi falan sktir edelim büyüye, sihire, üfürükçüluge ,gizeme sırcılığa dönelim anlamında falan söylemiyorum. mevcut durumun fotoğrafı olarak bir durum tespiti olarak söylüyorum.
19. yüzyıl pozitivistlerinin bilim her şeyi çözecek, insanlar barış ve huzur içinde yaşayacak, artık savaşlar olmayacak, herkes kardeş olacak, tüm insanlık bilim sayesinde komsu olacak kafasından kurtulmamız lazım.boyle bir şey olmadı çünkü ve bu kafayla da hiçbir zaman olmayacak.
çünkü en fazla bilimsel buluşun yapıldığı yüz yıl 20 yüzyıldır ve bu yüzyıl tarihin en aydınlık değil en karanlık çağı olmuştur.2 büyük dünya savaşında 100 milyondan fazla insan ölmüş, çevre felaketleri , katliamlar, soykırımlar , travmalar tarihin tüm dönmeleri toplamından kat kat daha fazla olmuştur.
rasyonel, aşırı fiziklalist ve pozitivist bilim anlayışından yeni bir bilim anlayışına geçmek zorunda insanlık. bu dar cendereden acilen çıkmalı insanlık. varlığa şiddet uygulamadan , varlığı öznel değil bütüncül bir anlayışla kavrayan sadece insanı değil tüm varlığı aynı bilinçle , dikkat ve rikkatle dikkate alan yeni bi bilimle iş görmeli insanlık. mevcut bilim neoliberalist ve kapitalist politikalara hizmet etmekten başka bı şeye yaramıyor..
devamını gör...
11.
hepsi tek tek saygı duyulacak insanlardır. lakin hiçbiri de bilimci değildir. bilime iman etmek ya da bilimist olmak gibi bı önyargıları yoktur.bilimin sonuna herhangi bir izm eki getirerek bilimi ideoloji haline sokmazlar. bilime bu görevi yüklemeye kalkanların kahır ekseriyeti de bilimle uzaktan yakından alakası olmayan bilimcilerdir.
devamını gör...
12.
yanlıştır
orjinali bilim adamıdır.
orjinali bilim adamıdır.
devamını gör...