pek cok edebi eser tarih boyunca erkekler tarafından yazılmıstır.
peki bu eserlerde kadının yeri nedir?

son yuzyıllarda yavas yavas psikolojik analizler yapılmaya baslanmıs, karakterler duygusal anlamda derinlestirilmis, yerine gore aykırı secimler yapan, karısık ruh hallerinden gecen hale burunmustur.
peki bu rollerde kadının durusu ve sonunda basına gelenler nedir?

gustavfe flaubert in madame bovary sini ele alalım. kadın monoton bir doktorla evlidir. adamdan sıkılır. zengin bir adamla dusup kalkmaya baslar. sonra zengin adam bunu sutlar. kadın intihar eder.
tolstoy un ana karenina sını ele alalaım. kadın cok ust duzey duzgun bir adamla evlidir. gonlunu bir askere kaptırır. pesinden gider. once tutkulu ask zamanla yerini askerin kadını kendinden uzaga itmesine bırakır. kadın tren rayına atlar, intihar eder.
halit ziya usaklıgin in ask-ı memnu sunu ele alalım. evli kadın yasak ask yasar. muhattabı baskasıyla evlenemeye kalkar. kadın intihar eder.


gordugunuz uzere aykırı secimler ve kadınlar edebiyata girmistir. ama sonucları felaket olmanın otesine gidememistir bu yazarların kaleminde. halbuki her aykırı secim illa intiharla mı sonuclanmalı? illa mutsuz son mu olmalı? sadece bu secenek mi var?
bu soruların cevabını size bırakıyorum.
devamını gör...
uğruna ölünen, terk edilen, cinayet işlenendir.
ama modern öncesi edebiyatta kadının kahraman olduğu çok eser yok gibi .
varsa da ben bilmiyorum.
erkeklerin dünyası işte ne yapacaksın bacım.
devamını gör...
toplumdaki yeriyle aynıdır herhalde, fikriye hanımın intiharı mesela..
devamını gör...
kadın başkişiyi irdeleyebilecek erkek yazar yok gibidir. #3148995 örnekteki yazarlar da doğru dürüst psikoanaliz yapmamış olay örgüsünün yüzeyinden derine inememiştir. aynı yazarları erkek başkişilerinde daha derinlemesine psikolojik tahlil örülür.

yazarın cinsiyeti ve ataerkil toplum yaşamı bunun nedenidir. neyse ki kadın yazarlar artıyor, nobel ödülü de alıyor ve kadın başkişilerinde daha bütünsel karakter tanımlamaları görüyoruz.

2023 nobelini alan 'annie ernaux'yu okuyorum bir süredir. bu fransız kadının iki kitabını bitirdim ve yukarıda anlattıklarımı düşündüm. paylaştım
devamını gör...
ugruna ölüp bitilendir. edebiyatcilar bile libidolarina sahip cikamamis.*
devamını gör...
ilk tanımda bahsedilen durumdan ötürü bronte kardeşleri, jane austen'ı, virginia woolf'u ve daha nice kadın yazarı okumak çok önemlidir zannımca.

kadınlara kadın olduğu için değer verilen klasik kurgular mevcut mudur? günümüz feminizm manasında yoktur diye düşünüyorum. ama kendi zamanında değerlendirince yukarıda bahsettiğim yazarlar edebiyatta kadının yerini öne çıkarmaya başlayan yazarlardır ve okunmalıdır efendim.
devamını gör...
önemli yerler hep erkeklere ayrılmıştır. kadına da üstteki yazarın dediği gibi “uğruna yazılan yazılan” kadar değer verilmiştir. misal ünlü öykücü tomris uyar öykücü kimliğiyle değil ‘ikinci yeninin gelini’ olarak anılmıştır hep.
devamını gör...
coventry patmore’un “angel in the house” adlı eserinden sonra aynı isimle ortaya çıkan bu kavram az çok özetler niteliktedir edebiyatta kadının yerini. tamam, kadın melektir ama yeri evdir.

patmore bunu şu şekilde özetler;

angel in the house denen yaratığın öncelikli işi kocasını memnun etmektir. kendi mutluluğu da buna bağlıdır. kendisine kötü davranıldığında bile çok naziktir ve kibardır. kocası iyi bir şey dese bile sulugözlülüğünden dolayı hemen ağlamaktadır. her tür kötü muameleyi hemen affetme eğilimindedir. günahkar olan her daim kendisidir. karşılık beklemeden ve yorulmadan kocasını sevmelidir. zira bu onun için bir görevdir.

bir diğer önemli yazar virginia woolf, killing the angel in the house adlı eserinde öncelikli olarak bu kavramla savaşmıştır. woolf’a göre bu angel, kadının önündeki güçlü engellerden biridir. kendisi bu olayı şöyle açıklamıştır; angel arı ve utangaçtır, gereksiz bir empatiye sahiptir ve kendine özgü düşünceleri yok denecek kadar azdır. ve ekler; her ne zaman bir erkek yazar üzerine bir eleştiri yapmaya kalksa bu yaratık gelir ve kendisine daha nazik bir dil kullanmasını öğütler. erkeklere karşı her zaman daha naziktir bu yaratık. çare ise bu yaratığın öldürülmesidir. çünkü o yaşarken kadın asla kendisi olamayacaktır.
devamını gör...
yine erkeğinin yanıdır.

ya ne olacağıdı? edebiyat olunca yerini mi değiştirecektik?
devamını gör...
kadın, edebiyatta evrensel imgelerle yer alır. ya sevdanın adıdır, ya özlemin, gecenin, denizin.. kimi kez bir kent olur, kimi kez bir yıldız belkide bir gezegen.. yahut ayrılık... kısaca ;kadın olmasa edebiyat olmazdı belki de dedirtecek kadar önemlidir..
devamını gör...
edebiyatta kadın demek; güm güm atan kalp demektir...
devamını gör...
erkek mahlaslı kadın yazarlar da çoktur edebiyatta. kadınların edebiyattan dışlanışı da yazının tarihi kadar eskiye dayanıyor.
kadınlar da buna çözümü erkek mahlasını kullanmakta bulmuşlar. hem gelecek yoğun eleştirinin hem de ciddiye alınmayıp eserlerinin basılmama ihtimalinin önüne geçmeye çalışmışlar. böylelikle geniş kitlelere ulaşmayı başarmışlar ne acı ki!
louisa may alcott,küçük kadınlar romanından tanıyacağınız kadın yazarımız "a.m barnard" mahlasiyla eserler vermiştir.
currer, ellis ve acton bell (charlotte, emily ve anne bronte kardeşler)
bronte kardeşler, 19. yüzyıl ingiltere'sinde eserlerini "currer bell" (charlotte bronte), "ellis bell" (emily bronte) ve "acton bell" (anne bronte) takma adlarıyla yayınlamışlardır. kadın yazarların ciddiye alınmadığı bir dönemde, eserlerini yayımlatabilmek için bu erkek mahlaslarını kullanmışlardır.
devamını gör...
kurguda karakterin akıbeti, var olmuşluğunun kıymetini azaltmaz diye düşünüyorum. bahsi geçen romanlar hiç de o kadar sığ değildir. madam bovary'de söz gelimi kadının duygularından uzun uzadıya bahsedilir. stephen zweig bilinmeyen bir kadının mektubu, korku, bir kadının yaşamından yirmi dört saat gibi kitaplarda sadece kadınları konuşturur. mesele intihar ise werther bir kadının aşkı için intihar eder. mesele delilikse raskolnikov şahsi bir kin beslemediği, "masum" bir kadını öldürmüş olmanın ağırlığı ile baş edemez. edebiyatta güçlü kadın olmak, kılıç kuşanıp savaşa gitmek olacaksa vatan yahut silistre'de o da vardır, sevdiği adamın arkasından erkek kılığında savaşa giden bir kadın anlatılır. ayn rand her ne kadar çok fazla paye vermediğim ve edebiyata yakın bulamadığım bir filozof (?) olsa da yarattığı erkekler kadar güçlü kadın karakterler kurgular. agatha christie bayan marple'a örgü örüp dedikodu yaparken cinayet çözdürür ve keyifle okuruz. çok zeki bir kız kurusu yaratmıştır.

güç kendisini büyük işler yaratmakta değil hayatın monotonluğuna katlanmakta, bir sürü ufak ilmeğin üstüne binmesine kafa tutmakta da gösterir. bence virginia woolf hem deniz feneri'nde hem de mrs dalloway'de biraz böyle bir güç sergiletir karakterlerine.

velhasılı hayatın kendisi gibi edebiyat da perspektif meselesi. toplumun tomris uyar'ı edebiyatın gelini olarak tanıması tomris uyar'ın yazarlığını etkilemez. karakterin ölmesi de onun zavallılığını ve hiçliğini göstermez. bu bir değer sorunu değil açı sorunu.

ayrıca intiharı pes ediş olarak algılamak yaygınsa da, onu bir başkaldırı olarak algılamak da bir o kadar yaygındır.
devamını gör...
yazar ya da yaratılan kahramanlar yönünden bir nicel (sayı) değerlendirme arayışı değilse -ki bu yanlıştır. edebiyat ve insan, edebiyatta insan "ne" ise, kadın o toplamın içinde ve yarısıdır zaten.
cinsiyetler yönünden kategorileştirme, buna dair veriler de gerçeği değiştirmez.
devamını gör...
kadınlar uzun süre boyunca edebi eserlerde çoğunlukla erkek yazarlar tarafından idealize edilmiş / nesneleştirilmiş bir biçimde yer almışlardır. kimi zaman masum ve saf bir sevgili, kimi zaman da tehlikeli bir baştan çıkarıcı olarak karşımıza çıkarlar eserlerde. ancak bu, kadının edebiyattaki rolünün yavaş yavaş değişmeye başlamasının önünde tabii ki duramamıştır. özellikle 19. yüzyıldan itibaren kadınlar sadece yazın dünyasında bir nesne olmaktan çıkmış, aynı zamanda eserlerin arkasındaki yaratıcı güçler olmaya başlamışlardır.

rönesans ve aydınlanma çağına bakarsak, kadınlar için toplumsal sınırlamalar devam etse de, mary wollstonecraft gibi isimler kadın haklarını savunan eserler vermeye başlamış ve kadınların edebi üretime dahil olmalarının önündeki engelleri tartışmaya açmıştır. 19. yüzyıla geldiğimizde jane austen, charlotte brontë gibi yazarlar kadınların iç dünyasına ve toplumsal rollerine daha derinlikli bakışlar sunmuşlar. özellikle bu dönemde kadın karakterler, evlilik baskıları, toplumsal kısıtlamalar gibi temalar etrafında şekillendirilmiş ve kadınların bireysel özgürlükleri için verdikleri mücadele işlenmiştir.

20. yüzyıla gelindiğinde ise kadınlar artık sadece toplumsal rolleriyle değil; kimliklerini ve cinsiyetlerini sorgulayan, daha özgür bir sesle yazmaya başlamışlardır. virginia woolf gibi yazarlar, kadınların edebiyatta daha fazla varlık göstermesi gerektiğini savunmuş ve "kendine ait bir oda" gibi eserlerle kadının yaratıcı potansiyelini özgür bırakmasının önemini vurgulamışlardır. aynı dönemde simone de beauvoir’ın "ikinci cins" adlı kitabı, kadının toplumda nasıl ikincil bir konuma itildiğini anlatmış ve bu konunun edebiyat ve felsefe üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemiş.

bugün ise kadınlar, elbette, edebiyatın her alanında güçlü bir varlık göstermektedir. toni morrison, margaret atwood gibi yazarlar, kadınların farklı toplumsal ve kültürel bağlamlarda yaşadıkları deneyimleri merkezine alan eserler yazmışlar. morrison’un "sevilen" kitabı siyahi kadınların kölelik dönemi sonrası yaşadıkları zorlukları anlatırken, atwood’un "damızlık kızın hikayesi" patriyarkal baskıyı distopik bir gelecekte ele alıyor. günümüzde kadın karakterler artık sadece toplumsal baskılar altında ezilen figürler değil yani. kadınlar, aynı zamanda bağımsız, güçlü ve çok yönlü olarak edebiyatta yer almaktadır.
devamını gör...
objedir. siirsel obje.

kadin sanatin her alaninda metalastirip objelestirilmistir maalesef.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"edebiyatta kadının yeri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim