öne çıkanlar | diğer yorumlar

zülfü livaneli'nin romanıdır. çocukluğu mardin'de geçen ve şimdi istanbul'da yaşayan gazetecinin çocukluk arkadaşının başına gelenleri araştırmak için mardin'e gitmesini ve sır perdelerini aralamasını anlatan bir romandır. zülfü livaneli'nin yine kalemini konuşturdu çok iyi bir romandır.
devamını gör...
mardin'de ki bir hikayeyi konu alan zülfü livaneli'nin yazdığı romandır. içinde gerçeklik payında olması sebebiyle okunması gereken ve bilgi sahibi olmamızı sağlayan bir kitaptır.
devamını gör...
batı özentiliğiyle kavrulan çatır çutur doğulu, kendinden kaçan, aslını kusurmuş gibi örtbas etmeye çalışan ve bunların yanı sıra okumuş, kültürlü sayılabilecek ve bakış açısı tek taraflı olamayan, analizci bir gazeteci gencin çoktan kurtulmuş olduğu geçmişi bir ölümle yüzüne çarpar. öyle bir soğuktur ki bu belki bir süt, bebeğini emzirirken anneyi doyurur, belki bir gözü, irisi yokmuşçasına yalnız bir beyaz topa (bkz: sklera) gömer, belki bir devenin kendi kanıyla doyumunu nice hayatların simgesi haline düşürürdü.
devamını gör...
türkiye'de müslüman olmamakla suçlanan, amerika'daki ise müslüman olmakla suçlanan yüreği sevgi dolu tertemiz bir genç ve küçük yaşta çekmediği çile, yaşamadı acı kalmamış ama yine de hayata tutunmaya çalışan bir genç kız... okurken insanın yüreği sıkılıyor ama bu konu yürek sıkmadan başka nasıl anlatılabilir ki?
devamını gör...
ışid terörü ve ezidilere dair bilmediğim şeyler öğrendiğim zülfü livaneli kitabı. öykü olarak çok matah değil bence ama pekçok livaneli kitabında olduğu gibi yeni şeyler öğrenebilir veya konu ile ilgili araştırmaya ilgi oluşturabilirsiniz
devamını gör...
kitapta, arkadaşı ölen gazeteci durumu duyunca mardine gider. ölümün sebebini merak edip araştırır. farklı bir hayata dokunur hikaye. meleknaz.. meleknaz güç bela ışıd zulmünden kaçmış, kucağında yavrusuyla perişanlık çeken bir kadın. öyle acı ki hikayesi, ve kesinlikle bunların yaşanmış hikayeler olma olasılığının yüksekliği can yakıcı. orta doğu, terör, masum insanlara yapılan zulümlerin anlatıldığı gayet güzel, zaman çok almadan bitecek kısa bir kitap.
devamını gör...
akıcı anlatımı sayesinde çok hüzünlenseniz, kendinizi huzursuz hissetseniz bile içinden çeşitli konular hakkında bilgi edineceğiniz, çok beğeneceğiniz bir zülfü livaneli romanıdır. eminim ki çok etkileneceksiniz. okumadıysanız okuyun, okutturun derim.
devamını gör...
konusu muhteşemdi. livaneli kitaplarında güzel olan tek şey konudur zaten. ilerleyiş değil, anlatış değil. hep bir kopukluk var kitaplarında, bir boşluk. serenad kitabında da aynı sorun vardı. konu aşırı güzel ama koskoca bir kitabı konuya bağlamak için resmen ter dökmüş gibi.
devamını gör...
(bkz: zülfü livaneli) ‘nin (bkz: doğan kitap) yayınevinden ocak 2017’de çıkan kitabıdır.

ibrahim isimli kahramanımızın, çocukluk arkadaşı hüseyin’in ölüm haberini aldıktan sonra, ikisinin de doğum yeri olan mardin’e gidip; hayatını araştırmasıyla gelişen olayların anlatıldığı güzel bir kitaptır.

kitap yazımı için livaneli’nin işid zulmüne maruz kalan ezidilerin yaşadıklarından ilham aldığı açıktır.(böylesine kötü gerçeklikler için ‘ilham’ gibi güzel bir kelime doğru bir tercih oldu mu emin değilim. esinlenmek olabilir miydi onu da bilmiyorum.) bu yüzden ezidiler ve ezidilik ile ilgili kıymetli bilgiler vermesi açısından da önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum.

zulüm insanoğlunun hakikatidir. kitabı okuduğum süre zarfında içimde uyanan merhamet duygusu bana kendimi çok tuhaf hissettirdi. bir yandan merhamet sahibi olduğumu düşündüren bir vicdan mastürbasyonu ile kendimi iyi hissettim. sonra böyle hissettiğim için çok utandım. bu vicdani mastürbasyonun içimi birazcık olsun rahatlatmış olmasından utandım. sonra öfkelendim. kendime kızdım. bu anlık rahatlık hissi bugüne kadar savunduğum tüm değerlerime, etik anlayışıma, ahlakıma tersti, örtüşmüyordu. böyle bir insan olduğum için kendime çok öfkelendim… çünkü dostlarım, merhamet maalesef ki zulüm derdine deva olmuyor…

öfkelendim.
öfkelendim çünkü o vicdani rahatlama, bir kabullenişti…
kendime öfkelendim çünkü ahmet hamdi tanpınar’dan bir şey öğrenmiştim:
‘’zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur…’’

işte sanıyorum bu yüzden, denk geldiğimiz tüm zalimlere, zorbalara, zulümlere karşı öfkemizi diri tutmamız gerektiğine inanıyorum…

son olarak kesinlikle okunmasını tavsiye ettiğim bu kitaptan küçük bir anekdot paylaşmak istiyorum:

“harese nedir bilir misin oğlum?
arapça eski bir kelimedir.
bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
develerin çölde çok sevdiği bir diken vardır.
deve, dikeni yedikçe ağzı kanar.
tuzlu kanın tadı, dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider.
kanadıkça yer, bir türlü kendi tadına doyamaz…

ortadoğu’nun adeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
kendi tadının kanından sarhoş olur...”
devamını gör...
çöp bir yapıt. livaneli'nin tüm kitapları böyle. gidin "huzursuzluğun kitabı"nı okuyun pessoa'dan. asıl hüznü, burukluğu ve huzursuzluğun içindeki o rahatsız edici huzuru o zaman görün.
devamını gör...
en son okuduğum kitap olur kendisi. zülfü livaneli tarafından kaleme alınmıştır. yazar gazeteci karakteriyle kitaptadır. mardinde yaşayan hüseyinin ezidi kadına sevdaya tutulup ölüme nasıl gittiğini, o dönem (2015 2016) adı sıkça duyulan ışıd topluluğunu ve coğrafyanın kültürünü anlatır. orta doğu kanı denen gerçeği iyi ve sade dille işlemiş kitapta. kitaba ön yargım vardı ancak okumaya başladktan sonra iyi ki dedim.okumaya ayırdığım zamana değdi kitap. kitap sürükleyici. yakın dönemi anlatması mı yoksa yazarın bakış açısı mı etkiledi beni bilemem. kitabın fiyatı da göreceli olarak uygun diyebilirim alınabilir.(gerçi bir kitap 26 lira olmamalı o ayrı ama günümüz gerçeği var).
devamını gör...
zülfü livaneli'nin yazdığı hüzün ve keder dolu, orta doğunun gerçeklerini insanın yüzüne vuran kitap. bir çok bilmediğim şeyi araştırmama ve yeni şeyler öğrenmeme de neden oldu.
devamını gör...
zülfü livaneli’nin açık ara en sevdiğim kitabı. kesinlikle kusursuz bir roman. ben aşk romanı sevmem diyip aynı yazarın yine bir aşk romanıyla buradayım. bu sefer ki ise doğu bölgemizde gerçekleşen bir imkansız aşk.

ana karakterimiz ibrahimin bir sabah okuduğu gazetede çocukluk arkadaşının amerikada ki ölüm haberiyle soluğu cenazesinin gerçekleşeceği mardinde alır. kimseyle bir sorunu olmayan arkadaşının ölümünün sebebini aramaya başlar. ucu bir kadına(meleknaza)bir aşk hikayesine değen bu ölüm ibrahimin dikkatini çeker ve meleknazı aramaya başlar.

meleknaz karakteri bir yezidili (aslında yezidi değil ezidi'dir.) olarak karşımıza çıkar ve bu dinle ilgili bir çok bilgi de kitapta yer alır.
ve söylemeden geçemeyeceğim ki meleknazın ve arkadaşının hikayesini ağlaya ağlaya okudum.
bu kitaptan bir alıntı bırakmam gerekirse de nergisin som sözü olurdu.
ben bir insandım abla.

ayrıca bu kitapta (inanır mısınız) angelina jolie hakkında (kısa da olsa) değinilmiştir.

hayatım boyunca bu kadar etkili bir kitap okuduğumu sanmıyorum. beni en çok etkileyen 2 kitabın sahibide hep zülfü livaneli oldu bu yüzden hatta şiddetle tavsiye ederim.
devamını gör...
doğu'nun huzursuzluğunu anlatan, zülfü livaneli eseri.

yazarın ilk okuduğum kitabıdır. tren yolculuğumda başlamıştım ve şehre varmadan bitirmiştim. uzun zamandır tek bir cümlesiyle beni düşündüren bir kitap okumamıştım.

"ben de insandım."

genel olay örgüsü olarak şehirli bir gazetecinin, bir gün eski arkadaşlarından birinin ölüm haberini alması üzerine doğu'ya gitmesi ile başlayan bir zaman çizelgesine sahip. bu yolculukta hem kahramanın şehirden önceki hayatını hem de vefat eden arkadaşının hikayesini dinliyoruz.

bence asıl kahramanımız ise, meleknaz isimli karakterimiz. insanlığınızı ve şu anki şartlarınızı sorgulatacak bir hikayeye ve geçmişe sahip meleknaz. çok bahsetmeyeceğim çünkü çok ama çok etkileyen bir sonu vardı beni ama günümüz kadınlarının sorunlarını doğu perspektifi ile aktarıyor bize. kadınların satılması, tecavüz, evlendirme, yetiştirme ve kölelik gibi başlıkların neredeyse hepsini yaşıyorlar ve bunun sorgulanmadığı bir coğrafyada yaşıyorlar.


harese nedir, bilir misin? develerin çölde çok sevdiği bir diken var. deve dikeni yedikçe ağzı kanar. tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. kendi kanının tadından sarhoş olur.


hem keskin hem de akıcı diliyle bu eser, sahip olduklarımı düşündürdü ve oldukça da etkiledi. "bu dünyada hiçbir şey insanları söz kadar etkileyemez..", bunu çok daha net anladım .
devamını gör...
bende bir insandim

"merhamet zulmün merhemi olamaz" bu söz üstüne o kadar çok şey yazılır ki. bu söz de insanlık insanlığımız sorgulanıyor bunu anlamak çok zor olmasa gerek. dünyada yapılan bunca kıyım, zulüm ve cinayetler karşısında görevimizi yapabildik? haberleri izleyip ahlayıp vahlayıp iki ağlayıp hemen unutuveriyoruz zavallı olarak nitelendirdiğimiz bu insanları bunlardan başka ne yapabildik? sizce gerçek zavallı kim? bizler mi? bunlara tabi tutulan o insanlar mi? ben cevap vereyim bu soruya. asıl zavallı biziz. her gün bir sürü insan katlediliyor ve biz korktuğumuz için sesimizi çıkaramayacak kadar aciziz. bende bir insandım sözü insanlığa olan nefreti, kini z korkakliği gösteriyor tam anlamıyla. bu dünya artık dini, dili, rengi cinsiyeti yüzünden can veren insanların acı çekmediği ve eziyet görmediği bir dünya olabilmesi dileğiyle.

bir kez daha insanlıktan, insan oluşumdan utandım.


"belki de alışmam gerekiyor yalnızlığa

"beni alıp tekrar kamina geri soksan bile koruyamazsın anne

"zaten dünyanın hangi köşesinde huzur kaldı ki

*insanlık ağacının kılmış dalıyız"

"kan da eksilmez zulüm de
devamını gör...
zülfü livaneli'nin işid'in edizilere yapmış olduğu işkenceyi konu alan kitabı.
kitabın başkahramanı meleknaz adında türlü işkencelere ve ahlaksız olaylara maruz kalan, artık insanlara olan umudunu yitiren, türkiye'ye sığınan bir göçmen. hikayenin anlatıcı ise mardin'de doğup büyüyen ancak istanbul'a gidip doğu kültürünü unutan ve meleknaz ile birlikte tekrar özüne yaklaşan bir gazeteci.

kitap oldukça etkileyici ancak yine de yazarın kim olduğu, anlatılan olaya bakış açısını etkiliyor bence. mesela aynı coğrafyada pkk'nın dağa kaldırıp tecavüz ettiği kürt kökenli kızlardan neden bahsedilmemiş? neden şehit edilen öğretmenlerden bahsedilmemiş? elbette dünya üzerindeki bütün kötülüklerden bahsedemez. burada bir konu işlenmiş. ancak livaneli'nin pkk'ya bakış açısını da biliyorum. işid'den bir farkı olmayan bir terör örgütüne samimiyet kurabiliyorsa bu kitapta anlattıkları benim için havada kalıyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"huzursuzluk (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim