#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda nuri bilge ceylan'ın yer aldığı 1997 yapımlı yerli dram filmidir. konu; 1970'li yıllara ait bir köy kasabasında geçmektedir. oldukça büyük bir ailenin yaşantısını konu alan film, ailenin çocukları gözünden anlatılmıştır.
washington dc film eleştirmenleri derneği en iyi oyuncu kadrosu ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yitzhar" tarafından 25.12.2020 12:26 tarihinde açılmıştır.
1.
tıpkı bir kasaba gibi sade, kenarda, duru, sakin, sıkıcı. sıkıcıdan kasıt karakterin sıkıcılığının gerçek bir sıkılmaya, iç burkulmasına neden olacak denli yansıtılması. köyde yaşayan ailenin ateş başında oturuşlarındaki anlatmadan yansıtma başarısı 'mayıs sıkıntısı' ile devam edecek filmdir.
devamını gör...
2.
ilk sahnede kış ve sınıfta geçiyor. sonraki sahnede akşam ateş başındaki sohbette aslında 3 kuşak birlikte ve herkes bir şey anlatıyor.mesela dedenin anlattığı şeyleri ilk kez duymuş gibi dinleyen çocuklar ve ordaki diğer aile üyeleri var . bunun sebebinin filmde de geçtiği gibi kasabada tekdüze yaşamdan ve farklı bir yaşam görme duyma isteklerinden kaynaklandığını düşünüyorum.çocuğun dedesinin anlattığı hikayede sonunu getirmesi aslında bu hikayeyi önceden birçok kez dinlediğini gösteriyor. daha farklı bir şey yok ki hayatlarında anlatılsın ve konuşulsun. bir de aslında o ateşin başında herkes birbirini dinliyor gibi fakat hepsinin aklında bambaşka düşünceler var. hepsi birbirinin yüzüne bakıyor sadece akıllarındakiler ise bambaşka.saffet var bir de kasabadan mutlu olmayan gitmek isteyen ama bir yandan da kasabadan askerlik dışında çıkmamış olan bir saffet.saffetle eminin çatışmaları çok fazladır emin okumuş yurtdışına çıkmış fakat yine kasabaya dönmüştür. babasının sen burdan kaçmak için okudun ama geri buraya döndün gibi yakarmaları vardır .aslında burda da kaçmak istediğimiz çoğu yere bağlı olduğumuzu ve aslında çoğu zaman kaçmaktan korktuğumuzu hissettirdi bana.
saffet şunu diyor:
güçlüsün dünyayı yerinden oynatabilirmişsin gibi geliyor.gel gelelim dünyanın umrunda olmayan hapisten farksız bu kasabada yaşamak zorundasın.sağa bak ağaç sola bak ağaç gitmeyip de ne yapacaksın?
evet belki ben bir baltaya sap olamayan sıkıcı ve acınacak biriyim.tersliğim uyumsuzluğum canınızı sıkıyor. galiba hiçbir yeteneğim de yok gençliğim kimseye gerekli olmayan bir izmarit gibi yok olup gidiyor. ne bir yuvam ne dostlarım ne de bir işim var.gençliğimin en verimli çağında bu kasabaya kısıldım kaldım.şunu da söyleyeyim askere gitme vaktim gelene kadar bu kasabadan kurtulmaktan başka bir şey düşünmedim. ama o sabah gelip çattığında beni bu kasabaya bağlayan o güne kadar farketmediğim daha derin bağlar olduğunu farkettim. çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu.nedense o gün bana bu kavakları çamları çınarları hayatımda sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi . sabahın bu erken vaktinde sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan köpek çetelerinden başka bir şey olamaz. galiba bu sessiz sabahları köpekleri toprak kokusunu seviyorum ama bu kasabada yaşayan insanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyorum. ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum.şimdi söyleyin bana büyük ciddi ve herkese gerekli bir işin yapıldığı bir yerlere gitmek istemekte kötü olan ne var?
saffet şunu diyor:
güçlüsün dünyayı yerinden oynatabilirmişsin gibi geliyor.gel gelelim dünyanın umrunda olmayan hapisten farksız bu kasabada yaşamak zorundasın.sağa bak ağaç sola bak ağaç gitmeyip de ne yapacaksın?
evet belki ben bir baltaya sap olamayan sıkıcı ve acınacak biriyim.tersliğim uyumsuzluğum canınızı sıkıyor. galiba hiçbir yeteneğim de yok gençliğim kimseye gerekli olmayan bir izmarit gibi yok olup gidiyor. ne bir yuvam ne dostlarım ne de bir işim var.gençliğimin en verimli çağında bu kasabaya kısıldım kaldım.şunu da söyleyeyim askere gitme vaktim gelene kadar bu kasabadan kurtulmaktan başka bir şey düşünmedim. ama o sabah gelip çattığında beni bu kasabaya bağlayan o güne kadar farketmediğim daha derin bağlar olduğunu farkettim. çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu.nedense o gün bana bu kavakları çamları çınarları hayatımda sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi . sabahın bu erken vaktinde sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan köpek çetelerinden başka bir şey olamaz. galiba bu sessiz sabahları köpekleri toprak kokusunu seviyorum ama bu kasabada yaşayan insanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyorum. ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum.şimdi söyleyin bana büyük ciddi ve herkese gerekli bir işin yapıldığı bir yerlere gitmek istemekte kötü olan ne var?
devamını gör...
"kasaba (film)" ile benzer başlıklar
kasaba
11