orjinal adı: la symphonie pastorale
yazar: andré gide
yayım yılı: 1911
protestan bir rahip ile korumaya aldığı engelli bir kız çocuğu arasında geçen hikayede, 20.yüzyıl başına da sarkan, mezhep gerilimin etkilerini de yansıtır. andre gide bu eserinde birçok felsefi öğeye de yer vermiştir. keyifle okunabilecek bir eserdir.
yazar: andré gide
yayım yılı: 1911
protestan bir rahip ile korumaya aldığı engelli bir kız çocuğu arasında geçen hikayede, 20.yüzyıl başına da sarkan, mezhep gerilimin etkilerini de yansıtır. andre gide bu eserinde birçok felsefi öğeye de yer vermiştir. keyifle okunabilecek bir eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ivan dimitriç" tarafından 05.05.2021 11:36 tarihinde açılmıştır.
1.
nobel ödüllü yazar, andre gide'nin 1911 yılında yazdığı romanıdır. otobiyografik özellikler taşıyan bu romanı yazarın diğer romanlarından ayıran en büyük fark toplumdan ziyade bireye odaklanması. içsel fırtınaları, ideal insanı ve gerçeklik olgusunu yazarla birlikte tartışmak isterseniz keyifli bir okuma olacaktır.
"kendimi bir kuyunun üzerine eğilmiş,bu derin ve kapkaranlık kuyuya bir ip sarkıtmış gibi hissediyordum. aşağıdan canlı biri ipi tutsun diye ümitsizlikle bekliyordum ipi oynatarak."
"zihnimizdeki canavarlar ve hayaletlere kulak asmak yerine, gerçek hayattaki kötülüklerle yetinseydik zavallılığımız ne kadar katlanılır, hayat ne kadar güzel olurdu."
"kendimi bir kuyunun üzerine eğilmiş,bu derin ve kapkaranlık kuyuya bir ip sarkıtmış gibi hissediyordum. aşağıdan canlı biri ipi tutsun diye ümitsizlikle bekliyordum ipi oynatarak."
"zihnimizdeki canavarlar ve hayaletlere kulak asmak yerine, gerçek hayattaki kötülüklerle yetinseydik zavallılığımız ne kadar katlanılır, hayat ne kadar güzel olurdu."
devamını gör...
2.
bir andre gide eseridir. kitabın orijinal adı la symphonie pastorale türkçeye pastoral senfoni adıyla çevrilmiştir.
benim elimde olan kitap timaş yayınlarından, çevirisini buket yılmaz yapmış. severek okudum.
kitabın adının pastoral senfoni olma sebebi hem ünlü beethoven eseri hem pastoral kelimesinin fransızcada iki anlama gelmesidir. yazar hem kır hayatına ait bir senfoniyi hem de papazlıkla ilgili bir senfoniyi kastediyor.
kitap 93 sayfa olmasına rağmen güçlü bir metin sunuyor. kitabın konusu bir papazın hayatına giren küçük kör bir kızı anlatıyor. kör kız papazın hayatına girdikten sonra hem kendi içinde hem ailesinde bir takım değişikler oluyor ve biz bunu okuyoruz. yazarın iç dünyasını yansıtması ve yansıtırken iyi tespitlerde bulunması kitabı keyifli yapıyor.
kitabın çevirisini yapan buket yılmaz kitabın girişinde yazar hakkında çok önemli bilgiler veriyor ve kitap daha anlaşılır oluyor. yazarın geçmişinde yaşadığı din krizi ve dinle ilgili düşünceler kitaba güzelce yerleştirilmiş.
uzun lafın kısası okunması gereken bir eser. gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
papazın, kör kıza aşık olması ve kendine itiraf edememesi çok güzeldi. o kısımlar vurucu şekilde aktarılmış. yaşadığı ikilemi ve durumunu çok net hissediyorsunuz. tebessümle okuduğum kısımlar ise papazın renkleri kör kıza tarif etmeye çalıştığı kısımlardı.
kör kız üzerinden görülen ve görülmek istenen dünyayı anlatmasını akıllıca buldum ve sevdim. 93 sayfada bu kadar düşündüren bir metin olması çok başarılı.
benim elimde olan kitap timaş yayınlarından, çevirisini buket yılmaz yapmış. severek okudum.
kitabın adının pastoral senfoni olma sebebi hem ünlü beethoven eseri hem pastoral kelimesinin fransızcada iki anlama gelmesidir. yazar hem kır hayatına ait bir senfoniyi hem de papazlıkla ilgili bir senfoniyi kastediyor.
kitap 93 sayfa olmasına rağmen güçlü bir metin sunuyor. kitabın konusu bir papazın hayatına giren küçük kör bir kızı anlatıyor. kör kız papazın hayatına girdikten sonra hem kendi içinde hem ailesinde bir takım değişikler oluyor ve biz bunu okuyoruz. yazarın iç dünyasını yansıtması ve yansıtırken iyi tespitlerde bulunması kitabı keyifli yapıyor.
kitabın çevirisini yapan buket yılmaz kitabın girişinde yazar hakkında çok önemli bilgiler veriyor ve kitap daha anlaşılır oluyor. yazarın geçmişinde yaşadığı din krizi ve dinle ilgili düşünceler kitaba güzelce yerleştirilmiş.
uzun lafın kısası okunması gereken bir eser. gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
papazın, kör kıza aşık olması ve kendine itiraf edememesi çok güzeldi. o kısımlar vurucu şekilde aktarılmış. yaşadığı ikilemi ve durumunu çok net hissediyorsunuz. tebessümle okuduğum kısımlar ise papazın renkleri kör kıza tarif etmeye çalıştığı kısımlardı.
kör kız üzerinden görülen ve görülmek istenen dünyayı anlatmasını akıllıca buldum ve sevdim. 93 sayfada bu kadar düşündüren bir metin olması çok başarılı.
devamını gör...
3.
tek seferde okuyup bitirdiğim bu kitap beni sinirlendirmekten başka bir şey yapmadı desem yeridir.
kitap, kör bir kızı eğitmek için himayesine alan bir rahip ile ilgili. kız o yaşına kadar sağır biri tarafından büyütüldüğü için konuşmayı da bilmiyor. rahip, kendi ailesinin tüm itirazlarına rağmen kızı eve alıp eğitim vermeye başlıyor. sonra kıza aşık oluyor. çarpık saçma sapan bir ilişki yaşanıyor ikisi arasında. küçücük kız ya... tüm bunları rahibin günlüklerinden okuyoruz. bu açıdan ilginç bir kitaptı diyebilirim. manyağın tekinin kendini rahatlatmaya çalışma şeklini vs. okumak sinir bozucu da olsa kitabı güzel kılan ayrıntılardandı.
kitapta sevdiğim bir diğer şeyse rahibin karısı idi. her şeyi görüp tavrını sakınmaması güzeldi ama keşke daha çok konuşsaydı. -gerçi konuşsaydı da yobaz rahibe bir etkisi olur muydu bilmem ama.- daha güçlü bir karakter olarak yazılsa çok rahat baş karakter değerinde olurdu.
kitabın sonunda da güzel şeyler olmaması gerçekçi olmuş. mutlu sonla bitseydi bu kadar hayata yakın gelmezdi. evet maalesef bu sapıkça olay hayata yakın geliyor artık. bu ne ya olmaz böyle şey diyemiyorum.
kitap, kör bir kızı eğitmek için himayesine alan bir rahip ile ilgili. kız o yaşına kadar sağır biri tarafından büyütüldüğü için konuşmayı da bilmiyor. rahip, kendi ailesinin tüm itirazlarına rağmen kızı eve alıp eğitim vermeye başlıyor. sonra kıza aşık oluyor. çarpık saçma sapan bir ilişki yaşanıyor ikisi arasında. küçücük kız ya... tüm bunları rahibin günlüklerinden okuyoruz. bu açıdan ilginç bir kitaptı diyebilirim. manyağın tekinin kendini rahatlatmaya çalışma şeklini vs. okumak sinir bozucu da olsa kitabı güzel kılan ayrıntılardandı.
kitapta sevdiğim bir diğer şeyse rahibin karısı idi. her şeyi görüp tavrını sakınmaması güzeldi ama keşke daha çok konuşsaydı. -gerçi konuşsaydı da yobaz rahibe bir etkisi olur muydu bilmem ama.- daha güçlü bir karakter olarak yazılsa çok rahat baş karakter değerinde olurdu.
kitabın sonunda da güzel şeyler olmaması gerçekçi olmuş. mutlu sonla bitseydi bu kadar hayata yakın gelmezdi. evet maalesef bu sapıkça olay hayata yakın geliyor artık. bu ne ya olmaz böyle şey diyemiyorum.
devamını gör...