yazarların sevdikleri tablolar
başlık "kendiniarayanbireyimsi" tarafından 10.11.2020 22:53 tarihinde açılmıştır.
261.
262.
263.
264.
265.
266.
yazmaya öncelikle bir soru ile başlamak, sevdiğim tabloyu tanımın en sonuna bırakmak istediğim başlık.
bir sanatçı eserini izleyenleri görebilir mi?
şu an içinde bulunduğumuz zaman ve yüz yılda, insanların birbirleri ile iletişim kurmalarının pek çok yolu var ve bu iletişimin gerek salt, sağlıklı gerekse anlaşılabilir olması için bizlere hizmet etmekte olan bir sürü araç mevcut. işte bunlardan bazıları:
sözlükler, sosyalleşme amaçlı diğer internet siteleri, telefonlar, bilgisayarlar...
peki çok çok çok eskiye gider isek, sözlüklerin, facebook, instagram gibi sitelerin; telefonların ve bilgisayarların olmadığı dönemlerde insanlar birbirleri ile nasıl iletişim kurabiliyorlardı? evet aklınıza telgraf, mektup, posta tarzı şeyler gelebilir fakat bunun için içerisinde özellikle sanatı da barındıran farklı araçlar da vardı:
resim yapma sanatı.
günümüzde değerini yalnızca zenginlerin anlayabildiği (!) bu sanat öyle güçlüymüş ki, imparatorlar gibi güçlü, kudretli insanlar bile kendi otorilerini, güçlerini göstermek amacı ile ressamlara tablolarını yaptırırlarmış.
bakınız:
atın üzerinde ihtişamlı bir tablosu yapılan bir kralın halkı, onun güçlü olduğuna inanabilir, ona güvenebilir miydi? kral bu şekilde halkı ile iletişime geçmiş sayılabilir miydi? elbette.


işte bu sanatçılardan bir tanesinin yaptığı bir tablo var ki, onu tıpkı sanat tarihçileri gibi ben de seviyorum.
sanatçı: (bkz: diego velázquez)
tablo: (bkz: las meninas) (bkz: nedimeler)

ispanyol kral ıv. felip'in isteği üzerine çizilen 366 yıllık olan bu tablo, belki de insanlarla iletişime geçmeyi başarabilmiş en iyi ve sanat tarihinin en çok incelenen tablolarından birisi.
tabloda toplam 11 kişi var.
kralın kızı, gösterişli eteği ve parlak sarı saçları ile hemen ortada, bir nedimesi solunda, sağında da eteği ile ona saygısını gösteren bir diğer nedime var. tablonun sağ alt kısmında kralın cüce soytarısı ve sevimli bir yoldaş tüylü dost görünüyor.
arka kısımda, açık olan güçlü kapının hemen yakınında, kraliçenin kahyası bize doğru bakıyor. peki kral nerede?
tabloda elinde palet ile resim çizen şahıs, kral değil. kendisi tablonun resmini yapan şahıs ile aynı şahıs; yani diego velázquez.
peki (bkz: picasso)'nun bile anlamakta zorlandığı bu dahi ressam bu tablonun içinde ise biz mi onu görüyoruz, yoksa görülen mi biziz? ayrıca tekrar sormakta fayda var, kral nerede?
tanım başındaki ilk soruya gelecek olursak, fransız filozof (bkz: michel foucault)'un seyirci bu tabloda ressam için görünür hale gelmiş. cümlesi, bir sanatçı eserini izleyenleri görebilir mi? sorumuzun cevabı oluyor.
kral ise kapının hemen solunda bulunan aynada, hayat arkadaşı ile beraber, aslında bizi izliyor.
o halde, eğer ışığın parlaklığından yola çıkarak bu kesinlikle bir aynadır diyebiliyorsak, kral ve karısı şu anda sizin tabloya baktığınız yerde bulunması gerekiyor. değil mi? evet.
aynanın üzerinde bulunan iki büyük tablo, tabloyu yapan ressamın en sevdiği tablolar ve onları kendi resminin içerisine, kendi bakış açısı ile çizmiş. fakat resmin içerisinde, çizmekte olduğu tablo, aynada görülen kral ve kraliçe'yi resmedebileceği kadar küçük değil, aksine çok çok büyük bir tablo. ispanya kralı ve kraliçesinin ise böyle büyük bir tabloları yok. o zaman neden bu resim? diye soracak oluyoruz ve cevabı şu şekilde:
o dönemler ispanya'nın durumu pek iyi değil! savaşlar var. durum kötü. peki ressam ne düşündü?
bu tabloyu yapabilen dahi bir ressam, kral ve kraliçeyi ihtişamlı bir şekilde yansıtamaz mıydı?
yansıtırdı fakat gereksizdi. o ne yaptı? geleceğe bak! dedi. burada iletişimin amacı buydu !
tabloda görülen genç nesillerin, içinde bulundukları bu sıkıntılı zamanlardan onları kurtaracak kişiler olduğunu göstermek istedi. işte, parlak sarı saçlı kız bu yüzden ışıldıyor...
ressam, ve tablonun içerisinde bulunan kişiler, kendi içinde bulunduğu zaman diliminden, çok daha uzak bir geleceğe bakıyor.
bir sanatçı eserini izleyenleri görebilir mi?
şu an içinde bulunduğumuz zaman ve yüz yılda, insanların birbirleri ile iletişim kurmalarının pek çok yolu var ve bu iletişimin gerek salt, sağlıklı gerekse anlaşılabilir olması için bizlere hizmet etmekte olan bir sürü araç mevcut. işte bunlardan bazıları:
sözlükler, sosyalleşme amaçlı diğer internet siteleri, telefonlar, bilgisayarlar...
peki çok çok çok eskiye gider isek, sözlüklerin, facebook, instagram gibi sitelerin; telefonların ve bilgisayarların olmadığı dönemlerde insanlar birbirleri ile nasıl iletişim kurabiliyorlardı? evet aklınıza telgraf, mektup, posta tarzı şeyler gelebilir fakat bunun için içerisinde özellikle sanatı da barındıran farklı araçlar da vardı:
resim yapma sanatı.
günümüzde değerini yalnızca zenginlerin anlayabildiği (!) bu sanat öyle güçlüymüş ki, imparatorlar gibi güçlü, kudretli insanlar bile kendi otorilerini, güçlerini göstermek amacı ile ressamlara tablolarını yaptırırlarmış.
bakınız:
atın üzerinde ihtişamlı bir tablosu yapılan bir kralın halkı, onun güçlü olduğuna inanabilir, ona güvenebilir miydi? kral bu şekilde halkı ile iletişime geçmiş sayılabilir miydi? elbette.


işte bu sanatçılardan bir tanesinin yaptığı bir tablo var ki, onu tıpkı sanat tarihçileri gibi ben de seviyorum.
sanatçı: (bkz: diego velázquez)
tablo: (bkz: las meninas) (bkz: nedimeler)

ispanyol kral ıv. felip'in isteği üzerine çizilen 366 yıllık olan bu tablo, belki de insanlarla iletişime geçmeyi başarabilmiş en iyi ve sanat tarihinin en çok incelenen tablolarından birisi.
tabloda toplam 11 kişi var.
kralın kızı, gösterişli eteği ve parlak sarı saçları ile hemen ortada, bir nedimesi solunda, sağında da eteği ile ona saygısını gösteren bir diğer nedime var. tablonun sağ alt kısmında kralın cüce soytarısı ve sevimli bir yoldaş tüylü dost görünüyor.
arka kısımda, açık olan güçlü kapının hemen yakınında, kraliçenin kahyası bize doğru bakıyor. peki kral nerede?
tabloda elinde palet ile resim çizen şahıs, kral değil. kendisi tablonun resmini yapan şahıs ile aynı şahıs; yani diego velázquez.
peki (bkz: picasso)'nun bile anlamakta zorlandığı bu dahi ressam bu tablonun içinde ise biz mi onu görüyoruz, yoksa görülen mi biziz? ayrıca tekrar sormakta fayda var, kral nerede?
tanım başındaki ilk soruya gelecek olursak, fransız filozof (bkz: michel foucault)'un seyirci bu tabloda ressam için görünür hale gelmiş. cümlesi, bir sanatçı eserini izleyenleri görebilir mi? sorumuzun cevabı oluyor.
kral ise kapının hemen solunda bulunan aynada, hayat arkadaşı ile beraber, aslında bizi izliyor.
o halde, eğer ışığın parlaklığından yola çıkarak bu kesinlikle bir aynadır diyebiliyorsak, kral ve karısı şu anda sizin tabloya baktığınız yerde bulunması gerekiyor. değil mi? evet.
aynanın üzerinde bulunan iki büyük tablo, tabloyu yapan ressamın en sevdiği tablolar ve onları kendi resminin içerisine, kendi bakış açısı ile çizmiş. fakat resmin içerisinde, çizmekte olduğu tablo, aynada görülen kral ve kraliçe'yi resmedebileceği kadar küçük değil, aksine çok çok büyük bir tablo. ispanya kralı ve kraliçesinin ise böyle büyük bir tabloları yok. o zaman neden bu resim? diye soracak oluyoruz ve cevabı şu şekilde:
o dönemler ispanya'nın durumu pek iyi değil! savaşlar var. durum kötü. peki ressam ne düşündü?
bu tabloyu yapabilen dahi bir ressam, kral ve kraliçeyi ihtişamlı bir şekilde yansıtamaz mıydı?
yansıtırdı fakat gereksizdi. o ne yaptı? geleceğe bak! dedi. burada iletişimin amacı buydu !
tabloda görülen genç nesillerin, içinde bulundukları bu sıkıntılı zamanlardan onları kurtaracak kişiler olduğunu göstermek istedi. işte, parlak sarı saçlı kız bu yüzden ışıldıyor...
ressam, ve tablonun içerisinde bulunan kişiler, kendi içinde bulunduğu zaman diliminden, çok daha uzak bir geleceğe bakıyor.
devamını gör...
267.
portrait de jeanne hébuterne
modigliani
modigliani
devamını gör...
268.
269.
270.

(bkz: vincent van gogh) ‘un ölmeden önceki son eseri olarak geçen (bkz: wheatfield with crows) tablosu.
devamını gör...
271.
(bkz: vincent van gogh) tabloları ve bana özel yapılan bir tablo.
beş on yıl içinde onlara kendi tablolarımı da eklemeyi düşünüyorum.
resim yapmak eski bir zevkim.
bir odamı sırf ona tahsis etmeyi başardığım an
bir dünya, dağ/dere resmi yapmayı planlıyorum.
beş on yıl içinde onlara kendi tablolarımı da eklemeyi düşünüyorum.
resim yapmak eski bir zevkim.
bir odamı sırf ona tahsis etmeyi başardığım an
bir dünya, dağ/dere resmi yapmayı planlıyorum.
devamını gör...
272.
273.

war
paula rego, 2003
kağıt üzerine pastel ile çalışılmış. tavşanların esin kaynağı ilk akla gelen alice harikalar diyarında değil donnie darko adlı filmmiş. aynı zamanda kompozisyon ırak savaşı sırasında çekilen bir fotoğraftan hareketle oluşturulmuş: fotoğrafta beyaz elbiseli bir kız patlamadan kaçmakta, arkasında kucağında bir bebekle bir kadın durmaktaymış. rego savaşla, çocukların aldığı hasarla alakalı bir resim yapmak istediğinde onları insan olarak yansıtmak yerine yaratıklara dönüştürmeyi tercih etmiş, daha çarpıcı olacağını düşünmüş.
devamını gör...
274.
275.
devamını gör...
276.
277.
devamını gör...
278.
edgar degas - the rehearsal
devamını gör...
279.
devamını gör...
280.