ketojenik beslenme

karbonhidrat ile beslenme bırakılıp, yağ ağırlıklı beslenilmesi şeklindeki diyettir. vücut yağ kullanarak yağ parçalamaya başlıyor. keton oluşturuyor. kilo verme dışında diyabet kolesterol gibi problemlere de çare olduğu söyleniyor. ancak uzun süre yapılmış olması bir takım riskler oluşturuyor.

günlük karbonhidrat miktarının 20 gramı geçmemesi gereken diyettir. gözü pek erler istikrarlı bir şekilde yaparsa epey faydalı oluyormuş.

karbonhidrat içeriği düşük, protein içeriği orta ve yağ içeriği yüksek beslenme çeşididir. son zamanlarda zayıflamak isteyenlerin başvurduğu bir beslenme çeşididir. uygulaması ise uzmanlara göre oldukça zordur ve sağlıklı olup olmadığı konusu tartışmalıdır.

karbonhidratın düşürülerek vücudun enerji kaynağının değiştirildiği bir diyet türüdür. vücudumuz normal şartlarda karbonhidratları glikoza dönüştürerek glikozu enerji kaynağı olarak kullanır, fazlasını da depo eder. ketojenik beslenme de vücuda karbonhidrat almadığımız da glikoza dönüştürecek bir şey bulamadığı için yağlara yönelir. yağlar ana enerji kaynağı olmadığı için de vücut keton üretek yağları enerji kaynağı haline getirir. keton yağlar için bir çözücüdür. trigliseritleri çözerek enerjiye dönüştürür. vücudun keton ürettiği bu sürece ketosis denir. ketosis'de biraz yorgun hissedilebilir. baş dönmesi ve mide bulantısı da hissedilebilir. 3 haftasına girdiğim bu diyette oldukça güzel sonuçlar aldım, spor yapanların genel korkusu enerjim düşecek mi oluyor. enerjim bir tık düşmedi değil 74 kiloya düşmüş biri olarak hala 180 kg. deadlift , 130 kg squat basabiliyorum. kas kaybı yaşamamak için spor verimini eski seviye de tutmak çok önemli. ketosis'e girip girmediğinizin testisi en kolay eczaneden keton çubukları alarak yapabilirsiniz. bir kaba bir miktar idrar örneği alıp içine aldığınız stribi batırıyorsunuz, stribin aldığı renge göre idrarınızdaki keton miktarı anlaşılıyor.

vücutta, gluten/karbonhidrat oranının minimuma indirilerek uygulandığı beslenme yöntemi.

sadece kanser ve şeker bağlamında değil, troid bezinin düzgün çalışmasında, gluten alerjisi ve/veya intöleransında, yine elbette ki şeker hastalığı durumunda kullanıldığında da yarar sağlandığı görüşleri ağır basmaktadır. konu henüz tam gelişmediği, hakkında araştırmalar tam olarak tamamlanmadığı hatta yeni yeni geliştiği için tıp da çekimserdir. ancak tam olarak nedeni ve tedavisi bulunamamış, vücudun kendi bağışıklık sistemine savaş açtığı, tiroidin çalışmasını bozduğu, yada kanser hücresi ürettiği ve nedeni henüz anlaşılamayan hastalıklarda umut kaynağı olması dolayısıyla son yıllara artarak daha çok tercih edilir olmuştur.

zira hastalıklarla mücadelede ilaç, ameliyat ya da diğer yöntemlerin yanı sıra elbetteki beslenmenin etkisi tartışmasızdır. bu nedenle tıbbın çekimser kalmasına karşın alternatif olarak tercih edilir hale gelmiş spor yapanlar, obeziteyle mücadele edenler, keza kanser, şeker, haşimoto hastaları, gluten alerjisi, intöleransı olanlar yada bunların tehdidine karşı yavaş yavaş uygulanılır hale gelmiştir.

sedanter bireyler için uygundur ama sporcular için kötüdür. amaç kilo vermekse

yüksek karb düşük yağ yüksek protein ve günlük kalori ihtiyacının altında kalıp haftada bir karb yüklemesi yapmak en doğrusu.

medyum ketonun icat ettiği beslenme şeklidir.

konu hakkında daha önce, bilgilendirici bir tanım yapmışım: #1926233. ancak gerekli oldu ve yeniden tanım girmek istedim. zira çok bilinmeyen, ağızdan ağıza tıpkı sık ve bilinçsiz diyet yapma salınımı gibi boy vermiş ve maalesef gereksiz moda olmuş bir beslenme türü olma durumda.

bunu bilinçsiz yapanlara öyle kızıyorum ki.. vücudunda ete karşı gelişmiş bir alerji durumun yok, tiroid bezlerin düzgün çalışıyor, geçirgen bağırsak rahatsızlığın da yok ya da gluten duyarlılığın keza alerji durumun da yok, e ne diye bu beslenme türünü benimsiyorsun? bu senin vücudunun beslenme şekli değil ki.. sırf sağlıklı olacağım diye vücudunu, ihtiyacı olan besinlerden neden ayrı tutuyorsun? bu*, zorunluluk halinde oluşturulmuş bir beslenme biçimidir ve nitelikli uzmanlar, çok zorda olmadıkça, yukarıda saydığım sorunlardan, en az iki ya da üçüne sahip olmadıkça başvurulmaması gerektiğini söylüyor. çoğu insan, bilinçsiz yapıyor ve sağlıklı olacağını sanarken tam da aksine vücudunda geri dönülmez hasarlar ve belki de tedavisi zor beslenme bozukluklarına yol açıyor.

size tavsiyem, kan değerlerinizi ölçtürmeniz ve alerji durumunuzun niteliğini öğrenip ona göre bir yol haritasına başvurmanız. yoksa çok da tercih edilir bir beslenme seçimi değil. özellikle de, rahat hayatına alışanlar için çok zor.*

kalorisi düşürülmüş,
karbonhidratı azaltılmış,
yüksek protein,
yüksek lif,
bitkisel ve whey protein içerikli kalibra gıdaları ile yapılan bir diyet türü. kalibra diyeti olarak geçiyor.
https://www.sdmkalibradiyeti.com/

bunun bir adım ötesi ise fotojenik beslenmedir.

karbonhidratı düşürülmüşten öte, neredeyse sıfırdır (%5). amaç zaten basit şekeri, karbı tamamen kesip vücudu ketosise sokmaktır. adı buradan gelir. imkan olsa sıfırlarsın ama öyle yiyecek kaynağı bulunuyor gerçek hayatta. yağ, protein ve lif yersin.

ketosis nedir? orucun son saatleri oluşan ağız kokusunun nedenidir. vücut glükoz yerine yağ yakmaya başlar ve bunun sonucu olarak keton çıkar. o koku aslında keton kokusudur. bu seviyeye gelmek de en az 12 saat sürer. bazısında bir tam günü buluyor. keton testi yaptıranlar var "ketosisism başladı mı?" diye. bu noktada bir dilim ekmek yeseniz ketosis bozulur, başa dönersiniz.

ketojenik diyet aslında bazı kronik hastalıkların tedavisi için önerilmiştir. (sara vs.) sonradan beyne ve bedene faydaları farkedilmiş, ana akım diyetlerden olmuş.

zaten insan biyolojisine aykırı olsan tahıl- şeker bazlı beslenme yerine ne koysanız çalışıyor.

kilo vermek, ödem azaltmak, "brain fog" denilen tokluk aptallığını kesmek için harikadır. sürdürmesi bizimki gibi yemek odaklı toplumlarda ve bizim mutfakta zordur. (hayır, fasülye olmuyor, bakliyat ağırlıklı karatay keto sayılmıyor. evet, et de çok pahalı) ama 6-7 süredir sürdüren tanıdıklarım da var.

kendimizi tanıyarak girmek gerek. şeker varsa özel ketoları takip etmek gerekiyor. kemik zayıflatma riski var, özellikle kadınlarda ona da özel ayar gerekiyor vs. vs.

bu diyet herkeste aynı etkiyi göstermiyor. 77 kilo yağsız kas kemik ağırlığı olan bir kişi ortalama 255 gram karbonhidrat tüketiyor. bu şekilde ayarlanarak bir sistem oturtulmalıdır.

bugün itibariyle en az 2 hafta deneyip izlenimlerime göre bir süre daha devam edeceğim beslenme düzenim. ilk bir kaç gün zor geçecek, özellikle 18-6 aralıklı oruç ile beraber epey zorluyor beni. bir kaç gün baş ağrısı, enerji düşüklüğü ve unutkanlık beni bekliyor ki daha ilk günden bunlar başladı ama ketosise girdikten sonra minimum inecek diye tahmin ediyorum.
destek olarak sadece multivitamin kullanıyorum. hafta da 3 gün d vitamini alacağım uyanınca. uyanınca ve idman öncesi espresso içiyorum. her öğünde yarım demet maydanozla beraber bir kaç çeşit yeşillikli salata yapıyorum. idman durumuna göre atrofi hissedersem(ağırlık düşerse kreatini 4 ten 6grrama çıkartıp 5 er gram glutamin ve lösin ekleyebilirim)

edit: 200 protein+ 110 yağ makro olarak 1 haftamı doldurdum.(1800 kcal) enerji problemi yaşadığım zamanlar çok oluyor. idmanlarda dinlenme sürelerim biraz arttı. tuz tüketimimi arttırmam gerekti kramplardan ve baş ağrılarından dolayı. her gün aynı aralıkla gitmiyor. sporsuz günlerde tek öğün yiyorum ve o günler çok zorlayıcı geçiyor. odaklanma problemleri yaşıyorum. karın kaslarım daha belirgin gözükmeye başladı ama istediğim seviyede değil henüz. kilom düştü elbet ama çok doğru bir sonuç olmayacağı için takılmıyorum. boynum aynı ölçüde belim 1 cm inceldi ve bu kas kayıpsız yağ kaybı anlamına geliyor çok güzel. kollarım 2 cm küçüldü ve kolların büyümüş tepkileri almaya başladım.çünkü daha parçalı gözüküyor.

gün itibariyle bir 32 gün deneyip 1 hafta ara verdiğim beslenme düzeni. ne kadar kilo verdim ne kadar yağ ne kadar su ne kadar kas(allahım seni kasımı koru yarabbim) hesabını bilmiyorum ama kemerde 3. deliği açtım geçen hafta. tahminimce 8 kilo civarı verdim. 2 kez birer öğün yükleme yaptım.(pirinç,patates,hurma) bugün bırakma( ara verme) sebebim hem psikolojik olarak iyice sinirli bir hal almam hem enerjimin çok düşmesi,ev ahalisi grip oldu ve bağışıklığımın iyice düştüğü hissettiğim için hasta olmamak adına ara verdim. karbonhidrat yediğim günler aslında karb.ın yam bir hamallık olduğunu anlıyorum, gaz yapması mide bağırsak şişkinlikleri sindirim problemleri , sindirim süreci enerjinin düşmesi, kan şekeri dalgalanmaları hepsini bir arada yaşadım bugün ve kötü hissettim. sadece tıka basa yemek yedikten sonra mide doluluğu 15 dakika çok güzel hissettirdi ( 2 tabak pilav, 3 kase ezogelin çorbası, 250 gr. palamut, 200 gr tavuk göğsü, 4 tabak taze ev yapımı patates cipsi, almanyadan kuzen hediyesi raffaello çikolata( aile boyuna tek attım 25 tane falan sanırım).

boyuna et boyuna yeşillik yediren nalet olsun kim bulmuş hangi psikomanyak insan geliştirmiş dediğim beslenme.

canım çok tahıllı karabuğday ve siyezli çavdar ekmeklerim. sizi çok özledim.