seküler milliyetçiliğin mümkün olmaması

bir realite.
ülkücüler , allah'a , atsızcı tayfa ise ulu türk'ün tanrısına yemin eder.
seküler yani laik bir ideoloji , dini motiflere sarılmaz.
türk milliyetçileri ise tanrı kavramını bir türlü aşamıyor.
şimdi , ben bir ateistim. türküm aynı zamanda. türkçü bir oluşuma katılmak istedim diyelim.
tanrı'ya yemin mi edeceğim.
hani sekülerlik nerede?

sekülerlik ile ateistliği aynı zanneden yazar beyanı. sekülerlik dini reddetmek değildir. hiç mi atatürk ilke ve inkilaplarını okumadınız? ülkücüler, 2017 den önce günümüzdeki kadar muhafazakar değildi. hatta mhp içinde allah yerine "tanrı" ifadesi kullanılırdı. bu başlı başına muhafazakarlığa ters zaten. milliyetçiliği öncelikle mhp sınırından çıkartalım; "ülkücüler allaha yemin ediyor" başlı başına absürt bir yaklaşım. milliyetçilik kavramı salt bir şekilde ele alınır zaten. milliyetçiler ırk üzerinden giderken muhafazakarlar din kardeşliği üzerinden gider. sekülerler ise daha hümanist yaklaşır.

kimse senin herhangi bir tanrıya inanıp inanmadığınla ilgilenmiyor. vatan sevgisi kalpten gelen bir şey. allaha yemin etmedin diye azad edilmiyorsun :s

gayet de mümkün. atatürk bunu başardı. bu halkta azıcık kafa olsaydı ülkücülük yerine seküler milliyetçiliği tercih ederdi asıl.

sekülerite, yönetsel anlamda toplumsal yönetimin ilahi, dinsel ilkelerle değil, aklın ve bilimin öncelendiği esaslarla kurgulanıp yönetilmesi, din ve devlet/kamu işlerinin birbirinden ayrılarak dinin kişisel inanç alanında sınırlanması anlamındadır.
seküler milliyetçi de olunabilir.
son yıllarda yaygınlaşan ateizme ve inançsızlığa yöneliş, ümmet fikrinin tutmayışı ve yönetme işinde islamın başarısız sınavı, siyaseten dinin yedeğine alınan ve törpülenen milliyetçiliğin, tabanını sola kaptırma endişesi ve gözlemi oluşturdu. buna bir çözüm olarak ve ırkçı faşist de olunmadığını ilanla seküler milliyetçilik istasyonu oluşturulmaya çalışılıyor. bu yolla sol cephedeki ulusalcı ve batıcı atatürkçüleri de yedekleyebiliriz diye düşünüldü. iyi parti bu misyonla yola çıktı.. sonuç ortada.. şimdi zafer partisi buna sarılmış durumda.. akıllarındaki de : din bizi kullanmasın artık yeter, yeniden biz dini kullanalım eskisi gibi düşüncesi.. iktidar yaşamış siyasal islamcı bunu kabullenir mi: zor. din de milliyetçilik de yüz yıldır hırpalanmış imajlarına bolca atatürk serpiştirirsek olur sanıyorlar.. ama atatürk'ü de, bütünsel değil, sadece osmanlı "arap ümmetçiliğine karşı türk duruşu kadar sınırlı bir atatürk" olarak görüyorlar. (ki atatürk bundan çok daha fazlası bunu biliyorlar.)
milliyetçilik eninde sonunda dini kullanır, türkiyede yaşanan süreçte de böyle olmuş ve bu noktaya gelmiştir zaten. sekülerite ve laiklik devletin tüm inançlara, inançsızlar dahil eşit uzaklıkta kalarak yönetimi demektir. islamın türklükten önce mi sonra mı kimlik tanımında kullanılması, müslüman türklükten yeniden türk müslümanlığa geçişin, ne seküleriteyle ne atatürkle ilgisi olamaz. atatürk lazıyla çerkeziyle arnavut boşnak kürt ve arabıyla 'ne mutlu türküm diyene' ilkesinde bir türk anlayışındadır. bu nedenle 'yurtta barış dünyada barış' ve kardeşlik demiştir. cumaları aksatmayıp tekbir haykıran, kendine türk müslüman dese, allahtan vazgeçip yeniden tanrıya dönse ne farkecek. ya ırkçılığa ya dine... sıkışınca yine savrulacak..
keza antiarap anadolu aleviliğini, kendine taban edinme çabası ne kadar sonuç verir. verir mi..
ki türkçüler, daha sağlığında atatürkle de çatıştılar, en rezil atatürk düşmanlığı onlardan geldi. tarih ortada.. bakalım gelişmeler nasıl olacak: bunu zaman gösterecek.. burası türkiye.!

yahu gidip biraz okuyun. bakın öyle ağır kuramsal kitaplar falan da okumanızı istemiyorum. sosyal bilimlerle ilgili ortalama bir kavramlar sözlüğü okuyun da kavramların anlamlarını öğrenin sadece, buna bile razıyım. okumam diyorsanız da o gevşek çenenizi tutmayı öğrenin.

orta doğu ülkeleri hariç hiçbir aşırı sağ partisi dinci değil, kaldı ki türkiye'de milliyetçilerle fransa'da aynı çizgide görebilmek bile sığ bir zihnin ürünü. fransa'da aşırı sağ parti iktidara gelince başörtüyü yasaklayacağını söyledi. bu adam müslüman değil evet ama burada bahsettiğim şey sağın laikliği. onlar tesettürü bir dinle değil, bedevi kültürüyle ilişkilendiriyorlar. fars (iran) asıllı tacikistan bile başörtüsünü kaldırdı.

yukarıda yazarlardan birisi yazmış ki "milliyetçiler bile önünde sonunda dini kullanır" din bir ideoloji değildir. bu yüzden onu kendi potanızda eritemezsiniz. ben milliyetçiyim diye dinimi neden bırakacağım? ya da milliyetçi olmak için illa bir tanrıya inanmamak mı şart? benim tanrım öldürmeyeceksin, insanı insan olduğu için seveceksin diyor ancak ben milliyetçi olduğum için hudut namustur diyerek sınırlarımın korunmasını gözetiyorum. bu da günün sonunda rabbim ile benim aramda olan bir şey.

türkiye'de muhafazakarlık yoktur. çünkü siz siyasal islamı muhafazakarlık sanıyorsunuz. avrupa'nın aşırı sağ-muhafazakar kesimi bile türkiye'nin en solcusundan daha solcu kalıyor. hollanda'nın aşırı sağ/muhafazakar partisi sığınmacı karşıtı politika izliyor. türkiye'de ise bırakın sığınmacı karşıtı olmayı, daha doğu türkistan'a sahip çıkamıyorlar.

siyasal islam'ın bir ırk bilinci yoktur. onlar tamamen müslümanlık olarak bakar olaya. bu yüzden milliyetçiler ile dincilerin beraber olduğu tezi de çürüyor. çünkü milliyetçi ülkemde sığınmacı istemiyorum derken, siyasal islam onlara dört elle sarılacaktır.

polonya, ispanya, fransa, italya.. vb ülkelerde aşırı sağ ve milliyetçilik yükselişte. ama hepsinin ortak bir görüşü var: sığınmacı karşıtlığı.
siz iktidarı ve türk halkının büyük bir bölümünü muhafazakar sanıyorsunuz ama düpe düz siyasal islamcılığı yediriyorlar bize.

evinde kim hangi dine inanıyorsa inansın ama devlet’in içine ve işlerine o dini bulaştırmasın, siyasette o dini kullanıp kazanım elde etmesin, basit bir şekilde seküler milliyetçiliğin tanımı.

ittihatcılık ve atatürkçülük gibi iki ideolojiden bir haber yazar beyanı. özellikle ikincisi resmi olarak laikliği devlet rejimine entegre etmiştir.

hatta ilk türkçü hareket kabul edilen cedidcilik bile reformist yapısı sebebiyle ulema sınıfıyla çok takışmıştır.

ülkücülük ise dönem dönem değişen bir söyleme sahiptir. 1960'larda türkçü çizgideyken sola karşı islamcılar ile yapılan ittifak sebebiyle yavaş yavaş türk-islam sentezine evrilmiştir. 1980'lerde ayrışmalar başlamış, 1990'larda hareket içinden ayrılan türk-islam sentezcileri bbp ve alperen/nizam-ı alem ocaklarını kurmuştur. 2000'ler başında da ülkücüler ile islamcılar direk karşı tarafta konumlanmıştır. cumhur ittifakının kurulmasıyla zaten türkçü olan ülkücüler iyi partiyi kurarak ayrılmıştır. zaten seküler milliyetçilerin partileşmesi de iyip ile başlamıştır.