din ve sanat

daha başlığı açarken bana bir gülme geldi.

tarihin hiçbir döneminde yanyana gelememiş iki kavram.

din her zaman sanatın karşısındadır hatta ve hatta sanatın düşmanıdır.
sanatı kimler yapar?
özgürlüğe hürriyete inanan insanlar yapar.
özgür bir ruha sahip olan insanlar sanat yapar.
peki dinlerde özgürlüğe yer var mıdır?
kocaman bir hayır.

düşünebiliyor musunuz?
resim yapmanın bile tartışmalı olduğu bir din.
resim yapmak helal mi, haram mı diye tartışılan bir dinde sanata yer var mıdır?
bütün dinlerde sansür vardır.
sansür ve sanat hep çatışır.
sanat hiçbir şekilde sansürü kabul etmez!

ota boka helal mi haram mı diye diye geçen bir ömür...
yok dostum yok. imkanı yok.

allah azze ve celle her insana irade vermiştir. isteyen inanır ve emredilen her şeye kayıtsız itaat eder, isteyen inanmaz ve ona göre yaşar. siz çok kasmasanız bizim hiç umrumuzda değil sizin sanat aşkınız.

dindar ve sanatsal ruhu arşı alada olan biriyim. napcaz şimdi.

ikisi de insan yapımıdır. biri huzur verir diğeri ise -doğru kullanıldığı anlar hariç- insanı insanlıktan çıkartır.

islam'da resim heykel gibi sanat dalları günah olduğu için gelişmezken hristiyanlıkta çok güzel eserler var. üzücü bir kayıp

bazı dinler insanı dinden çıkardığını iddia ederek sanatı yasaklamaya kalkar. ama biri itaat eder ikisi itaat eder, sonra rönesans gelir.

iki büyük semavi dinde farklı yönde evrilmiş ilişkidir. hristiyanlıkta heykel, resim, çoksesli kilise müziği gelişirken islamiyette hat, ebru, tezhip, minyatür ve özellikle tasavvuf edebiyatı gelişmiştir. modern sanattan farkı; başlıktaki sanatın ana temasının dini öğeler olmasıdır. her şeyi dönemine göre kabul etmek güzeldir ancak başlığa ithafen de şunu söylemeliyim; thank you rönesans!

dinde yasak olan yaptığın şeye tapmaktır ,ne kadar doğrudur bilemiyorum ama benim düşüncem tapmadığın sürece heykel yapmak veya resim yapmakta bir sakınca yoktur bence. ikiside insana huzur veren farklı şeyler. elhamdülillah müslümanım ama sanatla meşgul oluyorum bu benim mesleğim. kişi kendinden sorumludur bu yüzden isteyen istediği şeyle uğraşabilir bence. ve kesinlikle değer verilmeyen bir iş bu çok üzücü.

hayatta hiçbir şeyin din kadar tutku duyulduğu, ilgi gördüğü, hayran kaldığı başka bir şey yoktur bulamazsınız. yaratıcının yaratma sanatı, yaşatma sanatı, kusursuz olma sanatı insanların ilgisini hep çekmiştir. bazen bir ezan okuyan müezzinin sesinde, bazen rengarenk kusursuzca yaratılmış bir tavus kuşunda, bazense geceleri baktığımız gökyüzünde sanatı ve dini birlikte görür insan. tabi bunca şeyi göremeyen ve zırvalayan kişilerde yok değil. bunlar da sanatın bir parçasıdır.

anladım işi ; san'at allah ı aramakmış,
marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.

n.f.k.

ikisi de insanın kendine bulduğu sığınak. veya kendine yarattıĝı.
ikisi de kadından alır ilhamını. biri kadını methederken diğeri öldürür. dini inancın bittiği yerde sanat başlar kişide. sanatın bittiği yerde de sanatçı dine yönelir. ölmeye yakın.

bu dönem sanat ve estetik adında seçmeli bir ders alıyorum. dönem dönem sanat akımlarını inceliyoruz. din etkisinde gelişen sanat büyüleyici olabiliyor. yani ateist biri olabilirsiniz veya ülkemizi gezmek için gelen hristiyan vs de olabilirsiniz ama sultanahmet camisine girdiğinizde mozaikler çiniler süslemler vs kubbenin ihtişamı sizi etkiler yani.

benden allahsızı zor bulunur ama bu yan yana gelemezler iddiasını kabul etmiyorum. benim bugün tutkuyla bağlı olduğum dansın temelleri dahi tanrılara yapılan ayinlerde atıldı. insanlığın fıtratındaki inanma ihtiyacı ve duyguların getirdiği bedensel hareketlerin bileşeni bugünlerin dansını doğurdu. dini sevin sevmeyin düşman olun olmayın hayatımızın her alanını şekillendirmiş bir olgudur.

üniversitede tez konumdur. din ile sanat günümüzde olmasa da ilkel dönemden başlayarak iç içe ilerlemektedir. ilk kabilelerin tanrılara tapınmak için yaptıkları ayinlerde sergiledikleri müzik olsun, isa’nın doğumu, son akşam yemeği gibi resimlerin dini göstergesi olsun her daim birlikte ilerlemişlerdir. günümüzde ilahiler de ezgilerden oluşmaktadır ancak en sevdiğim din ile sanat ilişkisi eseri michelangelo’nun adem'in yaratılışı’dır. altında yatan anlam tanrı’nın bulunduğu kısım insan beynini ve tam olarak insanın hayal ürünlerini ürettiği kısımdır. yani michelangelo abimiz kiliseyle sağlam dalga geçmiş, tanrı insanın yarattığı bir hayal ürünüdür demek istemiştir. * *

buyrunuz