geceye bir şiir bırak
biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
cemal süreya
üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
cemal süreya
devamını gör...
kazım karabekir
hakkında birçok kişinin bolca yanıldığı şahsiyet.
yani nereden başlanır bilmem ama üşenmeyip yazacağım. öncelikle şunu belirteyim ki adamın anılarını yazdığı kitapları var arkadaşlar. hani bir insanı tanımanın en iyi yoludur diye düşünüyorum. kitaplarını okuduğunuzda anlarsınız ki kendisi kesinlikle hilafetçi, saltanatçı biri değildir. aksine özellikle saltanatı öyle bir eleştirir ki bu eleştiriler neredeyse "yıldız sarayındaki baykuş" seviyesine kadar gider. bu adam sırf bu yüzden ittihatçı olmuştur. sonradan ittihatçıların zamanla tehlike potansiyeli taşıdığını idrak edip onlara da sırt çevirmiştir. enver paşayı yeri geldiğinde över yeri geldiğinde eleştirir. bu adamın hilafetçi ve saltanatçı olması söz konusu bile değildir.
atatürk ile arası açılan herkesi sahiplenen günümüz "yeni türkiyeci" andavalları bir kenara koyuyorum. bunun tam tersi atatürkçü olup da atatürk ile arası açılan herkesi saltanatçı, hilafetçi, dinci diye kalıplara sokanlar da sağlıklı düşünmüyorlar.
özellikle karabekir paşayı atatürk ile fikir çatışması yaşıyor diye sahiplenen akp'li arkadaşlar, paşanın kitabını açıp okusalar, içine neo kaçmış ajan smith gibi kendilerini patlatarak yok olurlar. çünkü karabekir paşadan duyacakları eleştiriyi daha önce atatürk'ten bile duymamış olacaklardır. öyle sert eleştirir saltanatı.
ittihat ve terakki cemiyeti kitabından;
"abdülhamid’in münevverlerimizin çoğalmasından ürktüğünü
gösteren tavırlar takınması, nihayet kendini zulmün, geriliğin
hamisi ve müsebbibi vaziyetine düşürmesi bizde hürriyet
cereyanlarının biraz daha kökleşmesine yol açmıştır.
abdülhamid de kendinden evvelki padişahlar gibi etrafına
toplananlardan, milletten evvel kendi nefsine ve saltanata
sadakat bekliyor; onlar da şahsi menfaatleri için ona sadık
görünüyorlar, milletin halini ve istikbalini hiç
düşünmüyorlardı"
istiklal harbimiz kitabında mustafa kemal atatürk ile karşılıklı telgrafları okunabilir. bu memleketi el birliğiyle nasıl kurtarmışlar görülebilir. paşanın en çok sitem ettiği şey harpten sonra her başarının mustafa kemal atatürk'e aitmiş gibi gösterilmesi, çevresindeki insanların atatürk'e yanaşarak kendilerini zengin etmesi vs.
kesinlikle öyle hilafet isteği falan yok. cumhuriyet adamıdır. atatürk de devrimleri gerçekleştirmek uğruna en doğrusunu yapmıştır bence. tarih ikisini de yargılasa ikisi de birbirinden daha şereflidir.
"işte istiklal harbimiz bu suretle görüş birliğiyle sona erdi.
gerçi milletimizin istiklälini kurtarmak için dört yıldır askeri, idari ve
siyasi icraat ve teşebbüslerimiz hakkında mustafa kemal paşa ile bazı fikir
ayrılıklarımız dolayısıyla münakaşalarımız olmuştu. fakat sonunda fikir ve
el birliğiyle yürümek ve muvaffak olmak büyük mazhariyetti. çünkü her
fikrimiz, her hamlemiz şuurlu, hesablı ve tabii neticeleri de muvaffakiyetli
idi. benim, fikirlerimi apaçık bütün samimiyetle söyler ve yazar bir adam
olduğumu ve bütün düşüncelerime hakim olan ruhun da millet ve memleket
meselesi olduğunu mustafa kemal paşa çoktan beri bilirdi. bu dört yıllık
müşterek fedakarlığımızdaki feragat ve vefakarlık ve açık yürekliliğimi
daha yakından sonuna kadar görmüşlerdi. bundan sonra yüz yüze, göz göze
görüşmekle hasselarımdan hiç bir şey kayıp etmediğimi ve düşüncelerimdeki samimiyeti daha kolay gösterebilecektim. ancak bundan sonraki işlerimizde mesele ruhi bakımdan dahi çok çetin olacaktı.
çünkü zafer sulhune kavuştuktan sonra istiklal harbinin hakikatları,
o tehlikeli günlerdeki fikir ve hareketleri cılız veya menfi olanlar tarafından
ört bas edilerek bir düzüye yalanlanmış ve bütün işler bir şahsa mal edilerek milletin hal ve istikbali tek ele teslim olunmuştur. bu suretle hürriyet
ve hakikat, zincirlenerek zindana atıldıktan sonra tek iradeye ram olan yeni
ve eski emeksizler, hakiki mal sahiplerine her vasıta ile saldırarak onların
haklarını çiğnemişler ve çiğnetmişlerdir. onların bu tüfeyli gayretleri boşa
gitmemiştir. kolayca ve fakat şerefsizce servet ve saadetlerini bol bol elde
etmek fırsatına nail olmuşlardır.
şimdiye kadar istiklal harbi hakkındaki yazılan ve söylenenlerle benim
şu kitabım karşılaştırılınca bu hakikatler yaman bir surette görülecektir.
"inkılap hareketleri" eserim dahi o devirdeki halimizi ve mesaimizi gösterecek ve bir çok yalan yanlış neşriyatı süngerleyecekti"
buradan kimseye ekmek çıkmaz. fakat uydurma düşmanlıklarla kahraman da yarıştırılmaz. o cumhuriyeti kuran kadronun o tarihte bir arada bulunabilmesi bu topraklar için büyük şanstır. hepsi birbirinden şerefli, ülkesini seven, hürriyetine düşkün vatanseverlerdir.
yani nereden başlanır bilmem ama üşenmeyip yazacağım. öncelikle şunu belirteyim ki adamın anılarını yazdığı kitapları var arkadaşlar. hani bir insanı tanımanın en iyi yoludur diye düşünüyorum. kitaplarını okuduğunuzda anlarsınız ki kendisi kesinlikle hilafetçi, saltanatçı biri değildir. aksine özellikle saltanatı öyle bir eleştirir ki bu eleştiriler neredeyse "yıldız sarayındaki baykuş" seviyesine kadar gider. bu adam sırf bu yüzden ittihatçı olmuştur. sonradan ittihatçıların zamanla tehlike potansiyeli taşıdığını idrak edip onlara da sırt çevirmiştir. enver paşayı yeri geldiğinde över yeri geldiğinde eleştirir. bu adamın hilafetçi ve saltanatçı olması söz konusu bile değildir.
atatürk ile arası açılan herkesi sahiplenen günümüz "yeni türkiyeci" andavalları bir kenara koyuyorum. bunun tam tersi atatürkçü olup da atatürk ile arası açılan herkesi saltanatçı, hilafetçi, dinci diye kalıplara sokanlar da sağlıklı düşünmüyorlar.
özellikle karabekir paşayı atatürk ile fikir çatışması yaşıyor diye sahiplenen akp'li arkadaşlar, paşanın kitabını açıp okusalar, içine neo kaçmış ajan smith gibi kendilerini patlatarak yok olurlar. çünkü karabekir paşadan duyacakları eleştiriyi daha önce atatürk'ten bile duymamış olacaklardır. öyle sert eleştirir saltanatı.
ittihat ve terakki cemiyeti kitabından;
"abdülhamid’in münevverlerimizin çoğalmasından ürktüğünü
gösteren tavırlar takınması, nihayet kendini zulmün, geriliğin
hamisi ve müsebbibi vaziyetine düşürmesi bizde hürriyet
cereyanlarının biraz daha kökleşmesine yol açmıştır.
abdülhamid de kendinden evvelki padişahlar gibi etrafına
toplananlardan, milletten evvel kendi nefsine ve saltanata
sadakat bekliyor; onlar da şahsi menfaatleri için ona sadık
görünüyorlar, milletin halini ve istikbalini hiç
düşünmüyorlardı"
istiklal harbimiz kitabında mustafa kemal atatürk ile karşılıklı telgrafları okunabilir. bu memleketi el birliğiyle nasıl kurtarmışlar görülebilir. paşanın en çok sitem ettiği şey harpten sonra her başarının mustafa kemal atatürk'e aitmiş gibi gösterilmesi, çevresindeki insanların atatürk'e yanaşarak kendilerini zengin etmesi vs.
kesinlikle öyle hilafet isteği falan yok. cumhuriyet adamıdır. atatürk de devrimleri gerçekleştirmek uğruna en doğrusunu yapmıştır bence. tarih ikisini de yargılasa ikisi de birbirinden daha şereflidir.
"işte istiklal harbimiz bu suretle görüş birliğiyle sona erdi.
gerçi milletimizin istiklälini kurtarmak için dört yıldır askeri, idari ve
siyasi icraat ve teşebbüslerimiz hakkında mustafa kemal paşa ile bazı fikir
ayrılıklarımız dolayısıyla münakaşalarımız olmuştu. fakat sonunda fikir ve
el birliğiyle yürümek ve muvaffak olmak büyük mazhariyetti. çünkü her
fikrimiz, her hamlemiz şuurlu, hesablı ve tabii neticeleri de muvaffakiyetli
idi. benim, fikirlerimi apaçık bütün samimiyetle söyler ve yazar bir adam
olduğumu ve bütün düşüncelerime hakim olan ruhun da millet ve memleket
meselesi olduğunu mustafa kemal paşa çoktan beri bilirdi. bu dört yıllık
müşterek fedakarlığımızdaki feragat ve vefakarlık ve açık yürekliliğimi
daha yakından sonuna kadar görmüşlerdi. bundan sonra yüz yüze, göz göze
görüşmekle hasselarımdan hiç bir şey kayıp etmediğimi ve düşüncelerimdeki samimiyeti daha kolay gösterebilecektim. ancak bundan sonraki işlerimizde mesele ruhi bakımdan dahi çok çetin olacaktı.
çünkü zafer sulhune kavuştuktan sonra istiklal harbinin hakikatları,
o tehlikeli günlerdeki fikir ve hareketleri cılız veya menfi olanlar tarafından
ört bas edilerek bir düzüye yalanlanmış ve bütün işler bir şahsa mal edilerek milletin hal ve istikbali tek ele teslim olunmuştur. bu suretle hürriyet
ve hakikat, zincirlenerek zindana atıldıktan sonra tek iradeye ram olan yeni
ve eski emeksizler, hakiki mal sahiplerine her vasıta ile saldırarak onların
haklarını çiğnemişler ve çiğnetmişlerdir. onların bu tüfeyli gayretleri boşa
gitmemiştir. kolayca ve fakat şerefsizce servet ve saadetlerini bol bol elde
etmek fırsatına nail olmuşlardır.
şimdiye kadar istiklal harbi hakkındaki yazılan ve söylenenlerle benim
şu kitabım karşılaştırılınca bu hakikatler yaman bir surette görülecektir.
"inkılap hareketleri" eserim dahi o devirdeki halimizi ve mesaimizi gösterecek ve bir çok yalan yanlış neşriyatı süngerleyecekti"
buradan kimseye ekmek çıkmaz. fakat uydurma düşmanlıklarla kahraman da yarıştırılmaz. o cumhuriyeti kuran kadronun o tarihte bir arada bulunabilmesi bu topraklar için büyük şanstır. hepsi birbirinden şerefli, ülkesini seven, hürriyetine düşkün vatanseverlerdir.
devamını gör...
çılgın hırsız
profil fotoğrafımdaki minnoş karakterin olduğu animasyon filmidir. bana göre en güzel sahnesi lunaparkta bunun için canımı bile veririiim, yumuşacıııık dediği sahnedir.
yumuşacıııık
yumuşacıııık
devamını gör...
ilgi delisi olmak
herkes ilgiyi sever, birileri az, birileri cok. ama bunu nasil ortaya cikardigimiz onemlidir. birileri kendisine zarar verir, kimileri baskalarina. ama teknolojinin gelisimiyle ve sanal ortamlarla boyle insanlari artik daha cok gormeye basladik. sebebi de anonimlik, erisebilirlik ve yuz yuze olmayisinin cesaretidir.
devamını gör...
roman okumanın faydaları
okurken çok iyi de kitabı kapattıktan sonra saçma sapan insanlarla muhatap olmak zorunda kalmak can sıkıyor.
devamını gör...
a0 ingilizceyle utanmadan yurt dışı hayali kurmak
başlık sahibi yazara gereksiz yüklenildiğini düşündüğüm başlık. başlık sahibi yazarın düşüncesini paylaşmasında ben bir sıkıntı görmüyorum. fakat ne yazık ki ülkemizde linç kültürü bir hayli geliştiğinden hemen kişiyi hedef alan agresif yazılar yazılıyor. siz tersini düşünüyorsanız kendi düşüncenizi belirtebilirsiniz.
başlık sahibi yazar kimsenin hayatına burnunu sokmamış, sadece düşüncesini paylaşmış. düşüncemizi paylaşamayacaksak kapatalım sözlüğü gidelim.
edit: son zamanlarda bunlar çıktı piyasaya. en ufak bir şey denildiğinde “senden izin mi alsaydı, insanların hayatına burnunuzu sokmayın” tepkileriyle karşılaşıyoruz. kimsenin hayatına burun falan sokulmuyor arkadaşlar. gidip havalimanında “dur yolcu, sen ingilizce bilmiyorsun ülkeden çıkamazsın.” demiyor kimse. “ingilizce bilmeden yurt dışı hayali kuramazsın, kurarsan kurşunu yersin.” de demiyor. usulünce düşünce paylaşılıyor, ki bildiğiniz üzere sözlük de bunun için var.
başlık sahibi yazar kimsenin hayatına burnunu sokmamış, sadece düşüncesini paylaşmış. düşüncemizi paylaşamayacaksak kapatalım sözlüğü gidelim.
edit: son zamanlarda bunlar çıktı piyasaya. en ufak bir şey denildiğinde “senden izin mi alsaydı, insanların hayatına burnunuzu sokmayın” tepkileriyle karşılaşıyoruz. kimsenin hayatına burun falan sokulmuyor arkadaşlar. gidip havalimanında “dur yolcu, sen ingilizce bilmiyorsun ülkeden çıkamazsın.” demiyor kimse. “ingilizce bilmeden yurt dışı hayali kuramazsın, kurarsan kurşunu yersin.” de demiyor. usulünce düşünce paylaşılıyor, ki bildiğiniz üzere sözlük de bunun için var.
devamını gör...
zamanın rengi
sulu boya yaparken, bardakta karıştırdığımız fırçadan akan boyalarla karışmış su gibi... bulanık.
devamını gör...
normal sözlük’ün isminin acilen değiştirilmesi gerekliliği
devamını gör...
brain test
ücretsiz olarak indirilebilen, keyifli ama bağımlılık yaratan bir mobil oyundur. çeşitli kafa çalıştırıcı oyunlar var. size bazı yönergeler veriyor ve onları yapmaya çalışıyorsunuz, tabi bir sürü zıpır şeyler bulmanız gerekebiliyor. örneğin; oyunun bir seviyesinde kapalı bir kapıyı açmamız bekleniyor, hemen ortamı inceliyorsunuz ve paspası çektiğinizde altında anahtarı buluyorsunuz. ** oyunda çok fazla reklam var ve merakla devam ettiğiniz için az biraz telefon ısınınca doğal olarak yavaşlatabiliyor ortamı, kötü tarafı da bu. oyunun birinci bölümü 287. seviyede bitiyor. aşırı bağımlılık yapıyor bir kere başladığınızda ve bitirmeden bırakamıyorsunuz.
devamını gör...
kahkaha atmanın sağlığa faydaları
kahkaha atmak, böbreklerimizin üstünde bulunan adrenal bezlerden salgılanan kortizol gibi stres hormonlarının salınımını azaltır. bu etkiler anidir ve uzun sürer. hindistan, bangolore’de 50 bilişim uzmanları üzerinde son zamanlarda yapılan çalışmalar, stres hormon seviyelerinin (kortizol), kahkaha yogası seansından sonra önemli derecede düştüğünü açığa çıkarmıştır. kahkaha, doğanın strese karşı panzehiridir.
kahkahanın; doğal bir ağrı kesici olduğu, kendi kendine üretilen doğal uyuşturucu endorfini salgıladığı ispatlanmış. endorfinler, zihinde pozitif bir durum yaratırlar ve iyimserliği, kendine güveni ve değerlilik duygularını yükseltirler. vücudumuzdaki doğal ağrı kesici olarak bilinen beta-endorfinlerin salgılanması, kahkaha attığımızda %27 oranında artar.
kahkaha yogası, öksürük ve soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlara karşı bizi koruyan, savunmamızın ilk basamağı olan immunoglobülin a (ıga) ve kronik hastalıklara karşı koruyucu ıgg seviyelerini yükseltir. kahkahanın hastalığa karşı engelleyici bir ajan olarak çalıştığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
lee s. berk, phd (klinik araştırma 1989) kahkahanın bazı strese bağlı hormonları azaltabileceğini ve imminomodulasyona sebep olan doğal katil hücre aktivitelerini değiştirebileceğini ( doğal katil hücreler bizi kanserden korur) bulmuştur.
kaynak
kahkahanın; doğal bir ağrı kesici olduğu, kendi kendine üretilen doğal uyuşturucu endorfini salgıladığı ispatlanmış. endorfinler, zihinde pozitif bir durum yaratırlar ve iyimserliği, kendine güveni ve değerlilik duygularını yükseltirler. vücudumuzdaki doğal ağrı kesici olarak bilinen beta-endorfinlerin salgılanması, kahkaha attığımızda %27 oranında artar.
kahkaha yogası, öksürük ve soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlara karşı bizi koruyan, savunmamızın ilk basamağı olan immunoglobülin a (ıga) ve kronik hastalıklara karşı koruyucu ıgg seviyelerini yükseltir. kahkahanın hastalığa karşı engelleyici bir ajan olarak çalıştığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
lee s. berk, phd (klinik araştırma 1989) kahkahanın bazı strese bağlı hormonları azaltabileceğini ve imminomodulasyona sebep olan doğal katil hücre aktivitelerini değiştirebileceğini ( doğal katil hücreler bizi kanserden korur) bulmuştur.
kaynak

devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
bak bu olur işte. olursa katılırım.
devamını gör...
duygusal erkek
olsa bile olmuyormuş gibi davranması gereken erkektir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
hafif bir ilacı bile kullanırken müthiş bir titizlik uygulayarak saati saatine içiyorum. bunun için bana "happa" diyen bir aile dostumuz bile var. neden böyle dedigini ben de çözmüş degilim. sanirim bir ninenin ismiydi. *
devamını gör...
yazarlar ilkokulda olsa açılacak başlıklar
beslenme çantasının olmazsa olmazları
devamını gör...
ilk olup yok olmak mı son olup sonsuz olmak mı sorunsalı
ilk olsa ne
son olsa ne dediğim,
anıt da yaptıralım ruhlara varlığımızın unutulmaması için tam olsun,
dediğim başlıktır.
yahu güzel sevelim,
güzel olmak için güzellenmeyi öğrenelim,
her şekilde insan gibi hareket edelim.
e yeter:)kim daha ne ister..daha ne olsun ki..
son olsa ne dediğim,
anıt da yaptıralım ruhlara varlığımızın unutulmaması için tam olsun,
dediğim başlıktır.
yahu güzel sevelim,
güzel olmak için güzellenmeyi öğrenelim,
her şekilde insan gibi hareket edelim.
e yeter:)kim daha ne ister..daha ne olsun ki..
devamını gör...
lgs 2021 birincisi suriyeli safo
merak etmeyin avrupalı ülkeler kapar bunu. bize de plaj kenarında nargile içen barzosu kalır.
devamını gör...
bir cümle ile çocukluğunu tanımlamak
benim değil annemin tabiri ile tanımlayayım; "seni büyütene kadar üç kız daha büyütürdüm de bu kadar yorulmazdım".
devamını gör...