online kişi sayısının 300'ün altında kalması
gidenlere güle güle diyenler kraldan çok kralcı olmuyor bilginize. milletin peşinden yalvarcaklar mı gitmeyin diye? neyse bu gerginlikler hep dolunaydan. relax biraz.
(bkz: dolunay etkisi)
(bkz: dolunay etkisi)
devamını gör...
normal sözlük'ün 500.000 tanıma dayanması
yakında 500.000'e ulaşacak tanım sayısının 1677'ciğini oluşturmak benim için bir keyifti.
nice keyifli tanımlara öyleyse*!
nice keyifli tanımlara öyleyse*!
devamını gör...
normal sözlük’ü bırakmak
arada girip okursun, bir kaç entry girersin, hayatına devam edersin. neden bu kadar içselleştiriyorsunuz bu platformları hayret doğrusu.
devamını gör...
balık kraker
sadesi güzeldi, mısırlı apayrı bir mükemmel ancak küçültüp bırakmaları kötü oldu,zevk vermiyor.
devamını gör...
aynaroz kadısı
yunanistan'ın kuzeyinde üç parmaklı bir yarımada vardır. bu üç parmağın en doğusundaki yarımadanın özerk olduğunu fazla bilen yoktur.
özerkliği de bizans imparatorluğu'nda başlar, osmanlı imparatorluğu döneminde bu özerkliği korur, 2. dünya savaşı'nda alman işgali yıllarında da özerkliğine saygı gösterilen yegane yerdir.
adı aghion oros. türkçesi 'kutsal tepe' anlamına gelir.
'aghion oros' osmanlı'da türkçeye çevrilerek, günümüze kadar 'aynaroz' adıyla anılır.
musahipzade celal'in "aynaroz kadısı" eserinde hıristiyan ve müslüman din adamlarının paraya ve kadına karşı tutkuları taşlanmış, son osmanlılar devrinde adalet müessesesinin bozuk düzeniyle, bu düzeni temsil edenlerin hukuka ve ahlaka aykırı davranışları anlatılmıştır.
filmde ise şeyhülislamın başkanlığındaki bir davada reşit olmamış bir rus kızının mirasını manastırdan evvel ele geçirmeye çalışan bir kadı'nın hileyle haklı çıkarılması hikaye edilir.
özerkliği de bizans imparatorluğu'nda başlar, osmanlı imparatorluğu döneminde bu özerkliği korur, 2. dünya savaşı'nda alman işgali yıllarında da özerkliğine saygı gösterilen yegane yerdir.
adı aghion oros. türkçesi 'kutsal tepe' anlamına gelir.
'aghion oros' osmanlı'da türkçeye çevrilerek, günümüze kadar 'aynaroz' adıyla anılır.
musahipzade celal'in "aynaroz kadısı" eserinde hıristiyan ve müslüman din adamlarının paraya ve kadına karşı tutkuları taşlanmış, son osmanlılar devrinde adalet müessesesinin bozuk düzeniyle, bu düzeni temsil edenlerin hukuka ve ahlaka aykırı davranışları anlatılmıştır.
filmde ise şeyhülislamın başkanlığındaki bir davada reşit olmamış bir rus kızının mirasını manastırdan evvel ele geçirmeye çalışan bir kadı'nın hileyle haklı çıkarılması hikaye edilir.
devamını gör...
nuh’un gemisi şırnak’ta olsa bile karadan yürütüp ağrı’ya getireceğim
ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olmaya soyunmuş olan ibrahim tatlıses, bu sırra yıllar önce erişmiş. şarkının remix versiyonunu daha dikkatli dinleyince, bu ulvi bilgiye ulaşabiliyoruz.
buradan
laydizzz and centilmeneeee mınaaa haaa
are you readyyyyy???
one two three forrroooooo
arkadaşlar, yıllardır bodrum sahillerinde eskitilmeyen nadir şarkılardandır. ben bu şarkıyı her duyduğumda kendimce sorgulardım;
''yahuuu serdar verken demet varken hatta bülent serttaş varken neden ibo'nun bu şarkısı eskimiyor kiiii?''
turistlere verilen subliminalmiş meğersem*. atalarınız oradan gelme amma bugün sizler sadece eteklerinde uçabilecek güvercin olmayı hayal edebilirsiniz.
popülist ve partiler arası geçiş ile ünlü mr. sayan, ağrı dağını ışıklandırma işlemini bitirmiş, sıra başka dağlarda bulunan parçaları çalmaya gelmiş*. allah yüzümüze bakmış, bu adam izmir belediye başkanı olmamış. düşünsenize rakiii bizim, baklava bizim ve hatta ege denizi bizimdir gibi sahiplenmelere başlardı. ege denizinin muhtelif yerlerine ışıklandırma sistemleri kurdurup, denizin kırmızı görünmesini sağlardı ve ay-yıldız yansıtmasını da asla atlamazdı*
başarılarının devamını dilerim.....
buradan
laydizzz and centilmeneeee mınaaa haaa
are you readyyyyy???
one two three forrroooooo
arkadaşlar, yıllardır bodrum sahillerinde eskitilmeyen nadir şarkılardandır. ben bu şarkıyı her duyduğumda kendimce sorgulardım;
''yahuuu serdar verken demet varken hatta bülent serttaş varken neden ibo'nun bu şarkısı eskimiyor kiiii?''
turistlere verilen subliminalmiş meğersem*. atalarınız oradan gelme amma bugün sizler sadece eteklerinde uçabilecek güvercin olmayı hayal edebilirsiniz.
popülist ve partiler arası geçiş ile ünlü mr. sayan, ağrı dağını ışıklandırma işlemini bitirmiş, sıra başka dağlarda bulunan parçaları çalmaya gelmiş*. allah yüzümüze bakmış, bu adam izmir belediye başkanı olmamış. düşünsenize rakiii bizim, baklava bizim ve hatta ege denizi bizimdir gibi sahiplenmelere başlardı. ege denizinin muhtelif yerlerine ışıklandırma sistemleri kurdurup, denizin kırmızı görünmesini sağlardı ve ay-yıldız yansıtmasını da asla atlamazdı*
başarılarının devamını dilerim.....
devamını gör...
domestic hıyar
(bkz: sütten çıkmış ak kaşık)
devamını gör...
her cuma ısrarla cumaya gelmiyor musun diye soran insan
hadi bir ya da iki kere soranları anlıyorum.
kendisine eşlik etmeni istiyor olabilir.
ama her cuma gelip hadi hadi derse biri bozarım.
git kendii sevap pointini kendin kas kardeşim beni ne karıştırıyosun.
kendisine eşlik etmeni istiyor olabilir.
ama her cuma gelip hadi hadi derse biri bozarım.
git kendii sevap pointini kendin kas kardeşim beni ne karıştırıyosun.
devamını gör...
likit radyo yayını
şarkı seçimleriniz nostaljiden kopamayan bünyeme o kadar iyi geldi ki. teşekkür ediyorum bu güzel akşam için sevgili supportgirl.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
arkadaştan alınan ufak bir kötü haberle az biraz üzülmüş, her şeyin güzel olacağına inanan, güzel günlerin geleceğini bilen ancak şimdilik o kadar umutlu değil gibi.
ne eksik ne fazla tam tamına turgut uyar'ın aşağıdaki şiiri gibi hissediyorum;
"evet, önümüz bahardır biliyorum.
leylaklar açacak biliyorum,
kiraz da çıkacak yakında.
iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum.
sevgilim, güzelim, bir tanem biliyorum da
şimdilik bağışla.."
ne eksik ne fazla tam tamına turgut uyar'ın aşağıdaki şiiri gibi hissediyorum;
"evet, önümüz bahardır biliyorum.
leylaklar açacak biliyorum,
kiraz da çıkacak yakında.
iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum.
sevgilim, güzelim, bir tanem biliyorum da
şimdilik bağışla.."
devamını gör...
abdülmecid efendi
1868-1944 yıllarında yaşamış osmanlı'nın son halifesi, ressam ve müzisyen.
tabloları 1914'te paris'te ve 1918'de viyana'da sergilenmiş. döneminde kurulan osmanlı ressamlar cemiyeti'nin fahri başkanlığını yapmıştır.
avluda kadınlar (1899) nü bir tablo olduğu için ilginçtir. eserin onun olup olmadığı bir süre tartışılmış ama eseri zaten halife olmadan önce, şehzadeyken yapmıştır. eser 2013'te 1 milyon 600 bin tl'ye satıldı.
haremde goethe (1917)
haremde beethoven (1915)
hanzade sultan
daha fazla eserini görmek isteyenler için güzel bir twitter thread'i. buradan
tabloları 1914'te paris'te ve 1918'de viyana'da sergilenmiş. döneminde kurulan osmanlı ressamlar cemiyeti'nin fahri başkanlığını yapmıştır.
avluda kadınlar (1899) nü bir tablo olduğu için ilginçtir. eserin onun olup olmadığı bir süre tartışılmış ama eseri zaten halife olmadan önce, şehzadeyken yapmıştır. eser 2013'te 1 milyon 600 bin tl'ye satıldı.
haremde goethe (1917)
haremde beethoven (1915)
hanzade sultan
daha fazla eserini görmek isteyenler için güzel bir twitter thread'i. buradan
devamını gör...
leyla aydemir'in öldürülmeden önce cinsel istismara uğraması
biliyor musunuz?
ben bu çağdan nefret ettim.
etimle, kemiğimle nefret ettim!
devamını gör...
edebiyat dedikoduları
mina urgan, urgan soyadını yakın dostu necip fazıl’ın önerdiğini söylemiştir. necip fazıl, kendisine soyadı olarak “urgan’ı seç” demiş.”urgan da ne demek?” diye sorduğunda, anadolu’da ip anlamına geldiğini açıklamış ve kahkahalar atarak, “solculuğundan ötürü günün birinde nasıl olsa asılacağın için, bu soyadı sana ayrıca uygun” diye eklemiş. 1930’lu yılların necip fazıl’ı ile 1940’lı yılların necip fazıl’ı arasında uzaktan yakından en küçük bir benzerlik yokmuş. bunlar iki ayrı kişiymiş sanki. mina urgan, birincisini çocukluğundan beri çok iyi tanırmış. annesinin bir yakın arkadaşına aşık olduğundan, onların evinden hiç çıkmazmış. ikincisini ise, hiç görmemiş, hiç tanımıyormuş. çünkü mina urgan ve bütün arkadaşları 1940’tan sonra tasavvufla tanışıp hayat tarzını epey değiştiren ve şeyhi abdulhakim arvasi ile manevi bağlılığı bulunan necip fazıl ile selamı sabahı kesmişler. bohem şair necip fazıl, süper-mürşite dönüşmüş ansızın. (bkz: bir dinozorun anıları)
devamını gör...
hande erçel
bugün sokakta aynısından 10 tane gördüm neden bu kadar abartıldığını anlamadığım kadındır. ayrıca bir şey fark ettim yanaklı estetikle göçürtülmüş sanırım.
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
açıkcası ben karı kız düşürürüm ümidiyle geldim ama hayal kırıklığı ile karşı karşıya kaldım. sözlüğe girerken kapıyı bacayı açıyorum artık yoksa duramıyorum.
devamını gör...
feylesof (yazar)
şimdi keşfettiğim* ufuk açan, tanımları gayet güzel ve anlaşılır olan değerli sözlük yazarımız. güzel tanımlarıyla hep aramızda olsun*.
devamını gör...
chocolate chip cookies
amerikan cookie veya starbuck kurabiyesi olarak da bildiğimiz kurabiye çeşidi. bildiğiniz damla çikolatalı kurabiye
içerisinde tereyağ, şeker, daha çok şeker, çikolata, un, yumurta ve kabartma tozu bulunuyor. özelliği fırında yayılması, aşırı kabarmaması, dışının çıtır içinin yumuşak olması...
internetteki farklı tariflerle defalarca denedim. tamamen yayvan ve aşırı lezzetli tarifi tam olarak tutturabildim desem yalan olur. çeşitli tariflerden derleme tarifimi paylaşıyorum.
malzemeler:
1 yumurta
yarım paket (125 gr) tereyağ
1 çay bardağından biraz fazla esmer şeker (çay bardakları küçük olanlar değil de bi boy büyük olanları. paşabahçede istanbul serisi diye satılanlardan)
yarım çay bardağı beyaz toz şeker
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı vanilin
1 paket bitter, 1 paket sütlü çikolata (veya damla çikolata)
3 çay bardağı un
ben denediğim tariflerde tereyağ yerine margarin kullanmaya başladım. hakiki tereyağ sağlıklı olduğundan mıdır nedir damak zevkim kabul etmiyor. tüm malzemeleri oda sıcaklığında tutarak tarifi yapın diyorlar. tereyağ/margarin oda sıcaklığında çok zor karıştığı için mikrodalgada ısıtıyorum. çikolata parçaları iri olsun derseniz bıçak yardımıyla kesin. yok uğraşamam derseniz damla çikolata işinizi görür.
yapılışı:
tereyağ ve şekeri spatula veya yardımıyla karıştırın, elinizle karıştırmayın. elinizin sıcaklığı geçmesin. iyice karıştıktan sonra yumurtayı ekleyerek karıştırmaya devam edin. kabartma tozu, vanilin ve unu katıp karıştırın. unu yavaş yavaş ekleyin. cıvık bir kıvamı olması gerekiyor. sıvı halde olmasın yeter. unu fazla gelirse pişerken tepside yayılmaz. karışım unla iyice karıştıktan sonra kestiğiniz çikolataları ekleyin. çikolatalar çok ufalıp dağılmasın diye en son ekliyoruz. kolay şekil alıp elinize yüzünüze bulaşmaması için bir süre buzdolabında bekletin. sonrasında kaşık, dondurma kaşığı vb yardımıyla -tercihen fırın kağıdı serilmiş- tepsiye yuvarlak yuvarlak yerleştirin. (merak etmeyin sonra yayılıp yassı bir şekil alacak) önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 15-20 dakika kadar pişirin. çok hızlı yanıyorlar gözünüzü fırından ayırmayın. afiyet olsun.
içerisinde tereyağ, şeker, daha çok şeker, çikolata, un, yumurta ve kabartma tozu bulunuyor. özelliği fırında yayılması, aşırı kabarmaması, dışının çıtır içinin yumuşak olması...
internetteki farklı tariflerle defalarca denedim. tamamen yayvan ve aşırı lezzetli tarifi tam olarak tutturabildim desem yalan olur. çeşitli tariflerden derleme tarifimi paylaşıyorum.
malzemeler:
1 yumurta
yarım paket (125 gr) tereyağ
1 çay bardağından biraz fazla esmer şeker (çay bardakları küçük olanlar değil de bi boy büyük olanları. paşabahçede istanbul serisi diye satılanlardan)
yarım çay bardağı beyaz toz şeker
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı vanilin
1 paket bitter, 1 paket sütlü çikolata (veya damla çikolata)
3 çay bardağı un
ben denediğim tariflerde tereyağ yerine margarin kullanmaya başladım. hakiki tereyağ sağlıklı olduğundan mıdır nedir damak zevkim kabul etmiyor. tüm malzemeleri oda sıcaklığında tutarak tarifi yapın diyorlar. tereyağ/margarin oda sıcaklığında çok zor karıştığı için mikrodalgada ısıtıyorum. çikolata parçaları iri olsun derseniz bıçak yardımıyla kesin. yok uğraşamam derseniz damla çikolata işinizi görür.
yapılışı:
tereyağ ve şekeri spatula veya yardımıyla karıştırın, elinizle karıştırmayın. elinizin sıcaklığı geçmesin. iyice karıştıktan sonra yumurtayı ekleyerek karıştırmaya devam edin. kabartma tozu, vanilin ve unu katıp karıştırın. unu yavaş yavaş ekleyin. cıvık bir kıvamı olması gerekiyor. sıvı halde olmasın yeter. unu fazla gelirse pişerken tepside yayılmaz. karışım unla iyice karıştıktan sonra kestiğiniz çikolataları ekleyin. çikolatalar çok ufalıp dağılmasın diye en son ekliyoruz. kolay şekil alıp elinize yüzünüze bulaşmaması için bir süre buzdolabında bekletin. sonrasında kaşık, dondurma kaşığı vb yardımıyla -tercihen fırın kağıdı serilmiş- tepsiye yuvarlak yuvarlak yerleştirin. (merak etmeyin sonra yayılıp yassı bir şekil alacak) önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 15-20 dakika kadar pişirin. çok hızlı yanıyorlar gözünüzü fırından ayırmayın. afiyet olsun.
devamını gör...
1992 yılındaymış gibi sözlüğe yazmak
olacak o kadar bu akşam değil miydi ya.
devamını gör...

