he-man ve casper.
devamını gör...

fantastik kurgu kitaplar ve seriler birkaç örnek hariç özgünlük konusunda sıkıntı yaşarlar. kuralları önceden çizilmiş bir dünya gibidir bu alan ve herkes bu dünyadaki genel kabullerden memnundur. kimse o kırmızı çizgileri geçmeye meyletmez. geçenlerin yarattığı birkaç örnekte efsane olmuştur zaten. michael moorcock'un melnibone'lu elric'i böyle bir seridir misal. ya da margaret weis ve tracy hickman'ın yazdığı ölüm kapısı serisi'de öyle. ne zaman ki bu alanda bir yazar tolkien'e dair zincirleri kırar, işte o zaman ortaya okunası bir eser çıkar. zaman çarkı serisi de bunlardan birisidir. evvela jordan bilinen kurallara çok bağlı kalmıyor. temel ırksal batakların içine düşüp sadece hikâyeyi değiştirme cinliğine meyletmiyor. bambaşka bir hareket noktası var. ve o hareket noktası da ciddi anlamda başarılı. nasıl başlarsa öyle gider diye bir tabir var ya, hah işte jordan iyi başlıyor ve serisini de zaman çarkını dokuduğu gibi dokuyor ki bu arada o fikirde fena fikir değil ve bence göndermesi de yerinde.

ben genelde hikayelerden ve kitapların konularından bahsetmeyi sevmiyorum. mevzuları, okuyacak olanların kursağında bırakmanın lüzumu yok. lakin birkaç şeyin altını çizmem lazım. jordan'ın tasvirleri muhteşem. zaten bu sayede serinin durağan geçen bölümlerinde bile akıcılığı sağlayabiliyor. gerek karakterler gerekse mekanlar ve olaylar anlatılırken gözünüze projeksiyon perdesi sokulmuş tavşan moduna giriyorsunuz zira her şey yerli yerinde gözünüzde canlanıyor. bu da zaten onun anlatım dilinin ne kadar ayrıntıcı olduğunun kanıtı. şimdi bazılarınız diyebilir ki, film izlemek istersek sinemada izleriz, kitap bu, bu kadar ayrıntıya ne gerek var? evet aynen öyle! kitap bu ve siz o filmi kafanızda izliyorsunuz, ayrıntı da bunun için lazım. yazarın bu ayrıntıcı tavrı bazılarını sıksa ve direkt seriyi gömme moduna geçseler de, o ayrıntılar cidden bu serinin alameti farikası. seriyi diğer birçok seriden ayıran temel özellikte bizatihi bu tavır ve tutum.

bu seriye dair her daim kafamda kalan soru işareti ise şu olacak; robert abimiz vefat etmeseydi geri kalan kitaplardaki anlatım tarzı nasıl olacaktı? zira onun ayrıntıcı anlatımına o kadar alışmıştık ki, brandon sanderson'ın anlatımı bana hep daha vasat geldi. diğer kitaplar yazılırken elbette robert abimizin notlarından ve yol haritalarından yararlanıldı ama o anlatımdaki özgünlük? işte onu bir türlü bulamadık. insan nasıl olurdu acaba demekten kendisini alamıyor. hele ki o final ve savaş sahnelerini robert abi nasıl tasvir ederdi bunu düşünmek bile insanı başka yerlere götürüyor.

hülasa; bu seri tasvir özgünlüğü, konu bütünlüğü ve en önemlisi fantastik kurgunun ırksal bataklığına düşmeden yazıldığı için ziyadesiyle değerli bir seridir. ha tabi benim için bir de ogier mevzusu var ama bu tamamen kişisel * bu arada kitap sayısı gözünüzü korkutmasın, su gibi akıp gidiyor.
devamını gör...

dil milliyetçiliği yapmayacağım. yapanlar için de üzgünüm ama dünyanın evrildiği noktaya bakarsak farklı dillerden etkileşim kaçınılmaz olmuştur. bilgi ve iletişim çağındayız ve bu durum dili de etkileyecektir. ayrıca onu söyleyecek insanlığa sahip olsun da sorry dese dahil benim için problem yoktur.
devamını gör...

amaçsız olmakla karıştırılmaması gereken his.

amacın var ama amaçsız hissediyorsun.
yaşamayı seviyorsun ama yaşamak istemiyorsun.
hem seviyorsun hem nefret ediyorsun...
devamını gör...

dindarlığınızı tanrı'ya gösterin,bana insanlığınız lazım.
nietzsche son noktayı koymuş.
devamını gör...

serini meydana koymaya gelenlerin, turk halk muzigi sevenlerin kulübü.

4 aydir mızrap vuran bir insan evladi olarak kendim gibilerle ve turk halk muzigi sevenlerle, herhangi bir enstrumani calan arkadaslarla bu baslik altinda bulusmak isterim. birbirimizden bir seyler ogrenebiliriz. iyi aksamlar.
devamını gör...

bir kitabı okurken, bir filmi izlerken, şiir düzenlerken, roman yazarken, arkadaşımla otururken, kardeşlerimle otururken, bir işi bitirdikten sonra çok keyifli içiyorum.
devamını gör...

cildimde gözle görülür bi gerilme var ve karın kaslarım oldukça belirginleşti inanamıyorum bi sözlük bu kadar mı etki eder..
devamını gör...

cümlenin göbek adıdır.
bir duyguyu, düşünceyi, isteği, yargıyı v.b olguyu anlatmak için tek başına çekimli kelime birliği ya da özne, tümleç ve yüklemden oluşan sözcük dizisidir.
devamını gör...

ne çektin be lucifer
devamını gör...

başlık aslında kadın yazarların daha çok takipçisi olması sorunsalı olacakmış da kaldırılır diye öyle açılmamış gibime geldi.
devamını gör...

bir çok ailelerde bunlardan çoktur.
devamını gör...

bi de entryle alakalı mesaj atıp oylamayanlar var çok acayip.
devamını gör...

şu kafamın içi tertemiz değil yani rahat değil. bi kurt var ya da adını koyamadığım bir şey. şu sınav geçsin şu da olsun bu da olsun derken kim bilir kaç zaman geçecek.
sınav geçer, üniversite ee meslek sahibi olma stresi ordan yuva kurma ordan ıncık mıncık bi dünya hurda. oysa hayattayım ve bir kez olacak bu durum.
böyle yaşamak istemiyorum. hayatta bazen zorunluluktan allah yaşatıyor diye yaşıyorum, sormuyor kimse sen yaşamak istiyor musun böyle? bizim bu durumlar ne olcak, mezara girince mi düzelecek, sanmıyorum düzelmez orda da sorgu sınav...
allah 'ım neden böyle desem imtihan diyecek, sabır göstermelisin diyecek, bir kez yaşadığım bu hayatı sabır taşı olarak geçireceğim büyük ihtimalle. aslında özgürlük diye bir şey yok anca adı var. hayatı şöyle kafası güzel yaşasak ne olurdu sanki? acaba bu, bulunduğumuz durumlardan mı ya da benden kaynaklı. farklı bir yaşantım olsaydı farklı olur muydu? hayırlısı buymuş, can sağlığı olsun diye diye ne can kaldı ne de ben...
çok değişik bir hayat. hayat, menfaate dayalı. allah bile iyi olursan şu kötü olursan şu olur demiş. biz insanlık için demiş de biz iyi miyiz böyle iyi olur muyuz oluruz belki de. ben sabırsızım ondan galiba.
seviyorum şükürler olsun ama hep mi noksanlık yaşayacağız bi de gönlümüz tarafından. aklım kırılmıyor kalbim kırılıyor ya. ne olurdu sabah gülüşünle uyansam şu hayata inat. hayat bana inat böyle mi yapıyor ya da olacak olan bu deyip kenara mı çekileyim?
yaşamak güzel ama böyle yaşamak güzel değil. buna da şükür diyim içimi rahatlatmaya çalışayım ama bu kafa öyle kolay inanmıyor ne yapcaz?
yine de şükür, sağlığım yerinde, ailem yanımda teşekkür ederim bu var.
can ve gönlün akılla uyum sağladığı sağlıktan olsun. ohhh dediğim de kafam pürüzsüz olmadı dileğiyle.
iyi, huzurlu, sağlıklı kalınız...
devamını gör...

oldu canım.
herkes yüreğinin götürdüğü yere gitsin, yürekler kesişirse ne ala, kesişmezse yapacak bir şey yok.
nikahlı eşinden ayrılıyor insan, sözlükten gitmek de ne var.
devamını gör...

üniversite sınavına hazırlanırken hunharca edebiyat kastığım günler gözümün önünden geçti resmen.
devamını gör...

bir zamanlar bizde çiçektik diyen görsel.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gözümde her iki cins için geçerli olan detay sigara içmesi, iddiaa oynaması ve bir spor takımının fanatikliğini yapması
devamını gör...

ihsan oktay anar türk yazar. kendileri lisans yüksek lisans ve doktorasını ege üniversitesi felsefe bölümünde tamamlamıştır sonra ege üniversitesinde öğretim görevlisi olmuştur . 2009 yılında erdal öz edebiyat ödülüne layık görülmüştür. kendisinin yayınlanan 7 kitabı vardır . kalemi eşi benzeri görülmemiş şekilde farklıdır (abartmıyorum okuyan ne dediğimi anlar ) okuması zordur uzun ihsan efendiyi bir sürü bilmediğimiz kelimelerle karşılaşırız okurken zevkli tarafı odur aslında ihsan hoca kendini bize göstermek için biraz çabalamamızı istiyor . ilk kitabı puslu kıtalar atlası 1995 yılında çıktı ve büyük bir ilgiyle okundu hala okunmaya devam ediyor . kendisi postmodernist bir yazardır . kitaplarında kendince oluşturduğu bir dil vardır ( tolkien gibi ) . kendisi çok ilginç gizemli bir insandır kafasında ayrı bir dünyası var büyük ihtimalle . istanbula sadece 3 kere gitmiştir mesela ama istanbulu onun kadar güzel yazan birini okumamıştım . kitaplarını eşine armağan eder onun beğenisi okuyucudan daha önemlidir . ilginç kişiliği o kadar ilginçtir ki söyleşilerde ropörtajlarda pek bulunmaz hatta hiç bulunmaz. aylar önce tesadüfen bir sokak ropörtajına denk gelmiştir okuyanlarda uzun ihsan efendiyi görmek büyük bir tebessüme yol açmıştır . kitapları
puslu kıtalar atlası
amat
suskunlar
kitab-ül hiyel
yedinci gün
efrasiyabın hikayeleri
galiz kahraman
sıralama rastgele yapılmıştır okuyana tavsiye verecek olursam puslu kıtalar atlası kitabından başlamalarını öneririm . okuması zor biridir ihsan oktay anar ama okuduğunuz zaman ne kadar muhteşem bir dünyaya girdiğinizi anlayacaksınız. benim ihsan oktay anarla tanışmam puslu kıtalar atlasının girişiyle oldu belki sizinde öyle olur diye o girişi yazacağım buraya" ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki, kun-ı kâinattan 7079, isa mesih’ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına kostantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı." ihsan oktay anar okuyan bir insanla karşılaşmak dileğiyle veya umarım birisi onu sözlük sayesinde tanır ve okumaya başlar sevgiler saygılar .
devamını gör...

takılırsa uğraştırır,hasta eder.büyük olasılıkla gitmiştir artık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim