an itibariyle akışında bir tane bile bilgi içerikli tanım olmayan sözlük. sağlık olsun. zaten wikipedia mı burası. neyse ben geldim buralardayım. herkese selam. *
devamını gör...

büyük pasifik çöp girdabı, pasifik okyanusunda insanların denizlere attıkları genelde plastik maddelerden oluşan çöplerin biriktiği alana verilen isimdir. girdapta bulunan çöplerin büyük kısmı deniz yüzeyinin biraz altında olduğu için, uydu görüntüleri veya deniz yüzeyine çıplak göz ile bakılarak tespit edilmesi mümkün olamamaktadır.
girdap içerisinde yaklaşık 80.000 ton çöp olduğu tahmin edilmektedir ve girdabın büyüklüğü yeni biriken çöpler sebebiyle gün geçtikçe artmaktadır. büyük pasifik çöp girdabının 2018 yılı itibarıyla pasifik okyanusunda fransa‘nın üç katı kadar bir alanı kapladığı tahmin edilmektedir.
büyük pasifik çöp girdabı okyanusta yaşayan canlı türlerine ciddi zararlar vermektedir. yapılan araştırmalarda albatros kuşları, deniz kaplumbağaları gibi birçok canlı türünün sindirim sistemlerinde plastik atıklar tespit edilmiştir. albatrosların plastik atıkları yiyecek zannederek yavrularına verebildikleri ve bunun sonucunda yavruların öldüğü de belirlenmiştir. plastiklerin okyanuslarda zaman içerisinde çözülmesi sonucu, balık ve denizanası gibi canlılar da plastik atıkları yemekte ve plastik atıklardaki zehirli maddelere maruz kalmaktadır. yapılan tahminlere göre yılda 100 milyon kadar okyanus canlısı plastik atıklar sebebiyle hayatını kaybetmektedir. birleşmiş milletler okyanus konferansında ortaya konulan bir tahmine göre, 2050 yılında gelindiğinde denizlerdeki plastik atıkların toplam ağırlığı, denizlerde yaşayan balıkların toplam ağırlığını geçecektir.
link
devamını gör...

aşkından leyla olduğum adamın düğününe davet edilmiştim. benden 7 yaş büyük. gelinle de yakınız tanışıyoruz tabi. çok güzel süslenip gittim. salona girdikleri anda ağlamaya başladım. ne oldu diyenlere gelin çok güzel olmuş duygulandım onu böyle görünce diye de yalan söyledim. içim kan ağladı be :(. neyse 17 yaşındaydım çocuktum geçti
devamını gör...

oğlum bu ülkedeki son genç kalsam, tek başıma olsam yine atamın emanetine sahip çıkar, dikilirim bu adamların karşısına.
tanım: çöl bedevilerinin ıslak rüyası.
devamını gör...

insanları canavara dönüştürür.
devamını gör...

dubai'de 24 saatini de evde geçiren, dışarı ile bağlantısı olmayan sedat peker için ciddi ciddi konuşulan iddia.

daha önce cem adrian'ın kafa sözlük'te yazar olduğunu gördük.
sadi celil cengiz'in yazdığını biliyoruz.
melikşah' da sürekli olmasa da ara ara giriyor.
kadın ünülerden ise merve boloğur, bir dönem yazmıştı.

bunlar sadece benim bildiklerim, bilmediğim de vardır illaki.

ama aralarında en şaşırdığım sedat peker oldu.
adam sıkılıyor demekki evinde, yapacak iş de yok.
yazarlık yapıyor kafada.

yoldaaaaş orada mısın??? + tamammmmmm,
lucifer tayfa orada mısın??? +tamammmmmmm,
siz de orada mısınız çaylaklar, sizi unuttum sanmayın? +tamammmmm
devamını gör...

para demek güç ve zeka demektir. akıllı kadın paraya, zeki kadın güç ve zekaya bakar. yani biri için nicelik/netice önemli iken, diğeri için nitelik/hatice önemlidir.

sonuç olarak ortak nokta güçtür. kadınlar güçlü erkekleri sevebilir. bu mental olarak da fiziksel olarak da böyledir. kadın korunmak ister, yeri gelince geleceği de korunsun ister. kadın yüzeyselse buna anlık ve çıkarcı gözle bakabileceği gibi bu aynı zamanda neslin devamı için bir savunma mekanizmasıdır da diyebiliriz.

yani kadın cüzdana bakar deyip sakın konuya bok atmayın derim. bakarsa bakar abi, o da tercihtir. kimse erkekler güzel kadına, dolgun kalçaya, iri memeye bakar diye fırçalıyor mu sizi? her kadının tercihi olmak zorunda değilsiniz.
devamını gör...
(tematik)

cevizi ile bilinen bir kırşehir ilçesidir.
devamını gör...

tbmm.
devamını gör...

çünkü kızların gözleri çok güzel.
devamını gör...

insana kırmızı bir jacket aldırıp ciklet çiğneyerek moda yolunda dolaşma isteği aşılayan ajda pekkan eseri. '66 yılı.

devamını gör...

"söz ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" mesela bu konuda söylenmiş über saçma sözlerden biridir.
sevgili support, selamlar ve iyi yayınlar.*
devamını gör...

başka insanların hayatları hakkında yorum yapabileceklerini düşünen, tedavi edilmesi gereken insanlardır. kimse sana eşcinsel ol, trans ol demiyor. sen neden bu kadar sorun ediyorsun bunu?

yoksa...
devamını gör...

bir ordulu olaraktan en sevdiğim manzaraya sahip olan yason burnu'nu ve efsanesini anlatacağım sizlere.*
ordu'nun perşembe ilçesi çaytepe köyü'ne bağlı olan yason burnu yarımadası eski bir kilise, deniz feneri ve efsanesiyle ordu'nun en özel yerlerinden biridir.
antik dönemdeki ismi “iasonia akte”dir.
1. derece arkeolojik, 2.derece doğal sit alanıdır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şimdi gelelim benim mükemmel olan yason burnu fotoğraflarıma.* beraber yorumlayalım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu güzel manzarası zaten yason burnu'nun en güzel özelliklerinden biri. karadeniz'in rüzgarlı havasıyla o çimlere oturup uzun uzun denizi ve gökyüzünü seyredebilir, dilerseniz denizin kıyısında ayaklarınıza su çarparken yürüyüş yapabilirsiniz. hatta denizin kıyısına sandalyenizi atıp oturabilirsiniz bile. düşüncelere dalmak için güzel bir yer.

şimdiii gelelim yason kilisesi (jason's church)ve yason burnu fenerini tanıtmaya.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çektiğim fotoğraflar bunlar fakat attığım kaynaklardan iç mimarisine de ulaşabilirsiniz. tüm yönden çekilmiş fotoğrafları mevcuttur.


bu kilise, 1868'de yörede yaşayan rumlar ve gürcüler tarafından yaptırılmış olup, mimarisi gayet özelliklidir. yason burnu, esasen çok eski bir yerleşim yeridir. ms 3. yüzyılda hıristiyanlar, giresun'da isa’nın doğumunu kutladıktan sonra buraya gelerek 'ışıklar bayramına' katılırlarmış


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


ordu'nun fatsa ile perşembe ilçeleri arasında kalan küçük bir yarımadanın üzerinde bulunuyor yason feneri. fenerin hemen arkasında bir kiliseye ait kalıntılar var. yason feneri'nin yer aldığı bölgenin ismi ise kiremit burnu. eskiden yason burnu olarak anılıyormuş. 1980 sonrası bu ismi almış. sahili kayalıklarla çevrili yemyeşil bir alan üzerinde yer alan yason feneri, denizden pek fazla yüksek değil. bu nedenle de rüzgarlı günlerde karadeniz'in hırçın dalgaları ıslatıyor yason feneri'nin duvarlarını. gövdesi demirden üretilmiş olan yason feneri'nin ışığı 8 mile kadar aydınlatabiliyor. 


yason burnu'na gidip de yason burnu fenerine yaslanıp fotoğraf çekmeyeni dövüyorlar sayın okuyucular.* gittiğinizde siz de mutlaka orada fotoğraf çekinmeyi unutmayın. benim çektiğim bu fotoğrafta insanlar facebook'a koymak için fotoğraf çektiriyorlardı. orada bir yoğunluk mevcuttu.
ne yazık ki kendini bilmez birkaç kişi tarafından fener karalanmış fakat onu boyadılar bir dahaki gitmemde güncellerim yeni halini.

gelelim yason burnu'nu özel kılan o efsaneye..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

argonotlar ve altın post efsanesi



altın post yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden postun adıdır. argonotlar bu postu ele geçirmek için kolkhis ülkesine gitmişler(günümüzde gürcistan'ın karedeniz kıyısındaki bir bölgesi) ve uzun bir mücadele sonucunda postu almayı başarmışlardır. jason (iason) da yunan mitolojisinde altın postu arayan argonotların önderidir.

argo ve argonaut'lar hakkında azra erhat'ın “mitoloji sözlüğü”nde şu şekilde bahsedilmektedir:
“adı "hızlı" anlamına gelen argo gemisi karadeniz'in kolkhis ülkesinde altın post'u aramaya giden kahramanlar için yapılmış elli beş kürekli bir gemidir. onu yapan ustanın adı da argos’dur.” 
“bazı argonautlar: jason, argos(gemi ustası), tiphys(dümenci), orpheus(ozan), idmon(bilici), amphiaraos(bilici), mopsos(bilici), herakles...”

jason'un kral babası amcası tarafından jason henüz küçük bir çocukken öldürülür. jason büyüyüp genç bir adam olduğunda krallığı amcasından geri almak istemektedir. bunun için ise uzak bir diyarda bulunan altın postu ele geçirmesi gerekmektedir. zeus’a kurban edilen koçun altından olan postu ares’e adanmış bir korulukta saklanmaktadır.

yunan mitolojisinde, güneş tanrısı helious’un oğlu olan kolkhis kralı aiet’nin (aietes) “altın post”a sahip olduğu anlatılır. yunanistan’da jason (iason)’un başkanlığında kahramanlar bir araya gelirler ve “altın post”u ele geçirmek için kolkhis'e gitmeye karar verirler. argonotlar, “argo” adlı bir gemi yaparlar ve yola çıkarlar. uzun ve çok zor bir yolculuktan sonra aiet’in güçlü ve zengin krallığına varırlar. “kral, yunanlı kahramanları saygıyla karşılar ve gelmelerinin nedenini öğrenir. aiet, jason’un şartlarını yerine getirmesi halinde “altın post”u yunanlılara vermeye karar verir. iason önce ateş püskürten öküzlere boyun eğdirecek, başlarına boyunduruk geçirecek ve büyük bir tarlayı sürecektir. sonra iason’un ejderhayı öldürmesi ve onun dişlerini toprağa ekmesi gerekir. bu dişlerden savaşçılar çıkmaktadır. iason’un bu savaşçılarla savaşması ve onları yenmesi gerekir. yunanlılar ancak bundan sonra “altın post”u alabileceklerdir.”

“kralın kızı, ilk görüşte jason’a âşık olmuş ve ona yardım etmeye karar vermiştir. medea bir büyücüdür. onun yardımıyla jason kralın şartlarını kolayca yerine getirir ve aiet’den “altın post”u ister. kral, yunanlılara kimin yardım ettiğini hemen anlar ve “altın post”u vermeyeceğini açıklar. bunun üzerine jason, postu ele geçirmeye karar verir. ne var ki medea’nın yardımı olmadan bunu gerçekleştirmesi olanaksızdır. kralın kızı, postu bekleyen korkunç ejderhayı uyutur ve yunanlılar “altın post”u ele geçirmeyi başarırlar. hızla gemilerine binerler ve ülkeleri yunanistan’a doğru yola çıkarlar.

mitolojide “altın post” phriksos ile helle’yi sırtında yunanistan’dan karadeniz’e taşımış olan kanatlı koçun altın postudur. babaları kral olan çocukları üvey anneleri kurban etmeye karar verir. tam bu sırada gökten inen altın postlu koç çocukları kafkaslara kaçırır.

“altın post” onur ve saygınlık ifade eden bir simgedir, farklı mitolojik hikâyelerde işlenir. onurlu, erdemli, adil, cesur, dürüst, sadece kendini düşünmeyen örnek kahramanlar önce kendi kendilerine hâkim olmayı öğrenip, kitleleri peşlerine takarlar. yolculuk ise her daim sürer gider…




ilgi çekici bir efsane gerçekten. ordu'nun en sevdiğim yeri yason burnu yarımadasıdır. kilisesi, feneri, efsanesi ve havasıyla çok özeldir. olur da karadeniz turu yapmaya karar verirseniz buraya uğramadan geçmeyiniz.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynaklar: 12345

not: ilk iki fotoğraf hariç diğerleri bana aittir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başladı efendim, huzuru bulmaya geldik.
yerimizi aldık.
devamını gör...

biraz düşündüm de küçükken hiçbir şeyden korkmuyormuşum ama şimdi yükseklik.
devamını gör...

matthew mcconaughey ve woody harrelson aşırı sevdiğim aktörler olup döktürmüş olsalar da true detective sezon 2 diyorum. neden sezon 2? çünkü biliyorum siz de ilk sezonu izleyip final verince tadında bırakmak istediniz. görüyor ve arttırıyorum; sezon 2 daha başarılı.
devamını gör...

japon yapıştırıcısı.
devamını gör...

(bkz: nick cave) ustanın murder ballads albümünde kylie minogue ile düet yaptığı şarkı. hikaye anlatan şarkılardandır. şarkının yer aldığı albüm zaten bir bütün olarak bizlere seri katillerin hikayesini anlatır. fakat bu şarkıda hikayeyi sadece katil anlatmaz. katil ile beraber maktülün de ağzından dinleriz hikayeyi.
bu şarkı üç bölümden oluşur. ilk bölümde katil ve maktül birbirlerini nasıl gördüklerini anlatır. ne hissettiklerini, birbirleri hakkında ne düşündüklerini.

ilk olarak maktül kendini tanıtır. kylie minogue; bana yaban gülü diyorlar fakat benim adım elisa day'di. bana neden böyle dediklerini bilmiyorum der. ardından katilimiz, nick cave reyizimiz o davudi sesiyle yaban gülünü ilk gördüğü anı anlatır bize.

onu ilk gördüğüm günden beri onun tek olduğunu biliyordum
gözlerime baktı ve gülümsedi
dudakları güllerin rengindeydi
nehrin alt tarafında büyüyenlerden, kan kırmızısı ve yabani..

böylelikle elisa day'e neden yaban gülü dendiğini anlayabiliyoruz. en başta verdim spoilerı. nick cave için katilin ağzından hikayeyi anlattığını. fakat şarkının ilk paragrafında bir katil gibi durmuyor bu sözleri söyleyen kişi. fakat hikaye öyle bir felsefeye varacak ki.

ardından maktül kızımız şu cümleleri kurar;

kapımı çalıp içeri girdiğinde
titremem onun kendinden emin kucaklamasıyla yatıştı
o benim ilk erkeğim olabilirdi, dikkatli elleriyle
yüzüme akan gözyaşlarını sildi

elisa day'in bu erkekten epey etkilendiğini ve kendini onun yanında epey iyi hissettiğini öğreniriz. yaptığım araştırmalarda, yaban gülünün yunan mitolojisinde; bağlılık, sevgi ve hayranlığın sembolü olduğunu öğrendim. afrodit'in sembollerinden biriymiş.
kaynak

amerikan yerlilerinin mitolojisinde ise yaşamın simgesi, yaşamı hayaletlerin verebileceği zararlardan koruyan bir bitki. aynı zamanda canlılık veren, hayatı koruyan bir ilaç. kaynak
ayrıca o benim ilk erkeğim olabilirdi kelimesi de elisa'nın saflığına bir gönderme. bu konuda da şu linkte yaban güllerinin; bizim şu an bildiğimiz güllerin atası oldukları için çiçek yetiştiricileri tarafından dokunulmamış, saf bir gül olarak tanımlandığını okumuştum. bu da başka bir güzel anekdot olsun bu konuda (:

ve sonrasında elisa tekrardan bana neden yaban gülü diyolar, benim adım elisa day'di diye devam eder. ilk bölüm bu şekilde sona erdikten sonra ikinci bölümü açan nick cave olur.

bir sonraki gün ellerinde çiçeklerle kapısında sırılsıklam olduğunu anlatır.

ikinci gün ona bir çiçek götürdüm
gördüğüm tüm kadınlardan daha güzeldi
dedim ki, "yabani güllerin nerede yetiştiklerini biliyor musun
çok güzel, kırmızı ve özgür?"

burada nick abimizin kıza olan sevgisini ve beğenisini görmeye devam ediyoruz. kylie ablamız ise şöyle anlatır o günü.

ikinci gün bana tek bir kırmızı gül ile geldi
dedi ki, "verir misin bana kaybını ve kederini?"
başımla onayladım, yatağa uzanırken
dedi ki, "beni takip eder misin, sana gülleri gösterirsem?"

bir önceki kıtada nick abi yaban güllerini tanımlarken kullandığı "kırmızı" rengi "scarlet" kelimesini kullanarak söylemekte. kylie minogue ise bana tek bir kırmızı gül ile bana geldi derken "red" kelimesini kullanır. red ile scarlet arasındaki fark nedir ikisi de kırmızıyı anlatıyo derseniz eğer; scarlet, orta çağda ingilizceye giren bir kelime. latince scarlatum, fransızca escarlate. kırmızının özel bir tonu. antik çağlarda zenginlik, güç ve gösterişin rengi iken; orta çağda bu kelimenin belirttiği kırmızı renk; haçlı şövalyelerinin bayrağındaki haçın rengi olarak karşımıza çıkıyor. bunun anlamı ise oldukça manidar. tanrı yolunda, tanrı için kurban olmak ve kan dökmek. (link: https://bit.ly/3lxkrou::kaynak)

ayrıca; kylie'nin dediğine göre nick abi ona "verir misin bana kaybını ve kederini?" diye soruyor. yine bir arındırma ve saflık vurgusu var burada.

daha sonra tekrar kylie'nin sözleri ile üçüncü bölüm açılır. artık yaban güllerinin açtığı yerdedirler.

üçüncü gün beni bir nehire götürdü
bana gülleri gösterdi ve öpüştük
duyduğum son şey fısıltılı bir sözcüktü
yumruğundaki bir kayayla, önümde diz çökülüydü(gülümseyerek durdu)

artık sona geldiğimizi anlıyoruz. bir öpücük, fısıltılı bir sözcük. ve nick abinin elinde tuttuğu taş parçası. o mırıldanan söz neydi? nick abiden dinleyelim.

son gün onu yaban güllerinin yetiştiği yere götürdüm
ve banka uzandığında rüzgar bir hırsız gibi konmuştu
ve elveda öpücüğü verdim, dedim ki: 'bütün güzellikler ölmeli'
ve eğildim ve dişlerinin arasına bir gül yerleştirdim

"bütün güzellikler ölmeli". bu felsefe hakkında şurada çok güzel bir yazı yazılmış. buraya kadar okuduysanız lütfen o linkteki yazıyı da okuyun lütfen. özet olarak o entryden bir kaç satır ekliyim.

"sözler dinlenir: bir adam, bir kadını, çok sevdiği için, "all beauty must die - tüm güzellikler ölmeli" diyerek, başına taşla vurarak göle atar, öldürür. bu cinayetin bir sebebi yok.
bu iki şarkıda anlatılan haleti ruhiye: sevginin bir yanı olabildiğine şiddet ve ölümle bağlantılıdır. sevmek, bireyin kendi benliğini karşısındaki insanın benliğinde eritme, ve/veya onun benliğini kendinde eritme arzusundan beslenir.
...
sevgi paylaşıldıkça azalır. şiddet, nesnesini buldukça söner. sevgi ve şiddet, biz (evet bizim değil, biz) olmayan güzel şeyleri bizim bir parçamız haline getirmek için giriştiğimiz tutkulu süreçlerdir. amacımız günahlarımızdan arınmaktır, bunun için güzel, şirin, masum, temiz kurbanlar seçeriz."

klipte; nick abi kylie bebeğimizi öldürdükten sonra cesedini çiçeklerle süsler ve nehire bırakır. bu su ve ağaç kültü de sümerden itibaren yaşamla ilgilidir. tammuz bir yaban domuzu ya da şeytanlardan kaçarken bir nehir kenarına gelir, karşı kıyıda sevgilisi aşk tanrıçası inanna(yunan da afrodit, yukarda bahsetmiştim) ve kız kardeşi geştinanna bulunur. onların yanına geçmek için nehre atlar ve o nehirde tammuz yani bitki tanrısı ölür. bu da ayrı bir anekdot olsun diyelim.

internette bu şarkının yerel bir irlanda efsanesinden esinlenerek yazıldığı söylenir. 19. yüzyıl'da irlanda'dan amerikaya göç eden irlandalıların beraberinde taşıdıkları folk müzik türü olan appalachian müziğinde rastlanır benzer hikayelere. down in the willow garden isimli anonim folk şarkısının hikayesi pek benzer bu şarkıya. kaynak, appalachian ile ilgili kaynak.

onun öncesinde de 1889'da yazılan down by the salley gardens isimli şiire dayandıranlar olur bunu. rambling boys of pleasure gibi şarkılarda da benzer hikayeler geçer. nick cave'in o zamanlarki sevgilisi kylie minogue ile söylediği bu şarkının şöyle de romantik bir canlı performansı var. izlenmeden geçilmemeli.

nick cave & the bad seeds - where the wild roses grow (live at koko) ft. kylie minogue
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim