sözlük yazarlarının ölüme bakış açısı
sonsuzluğun başlangıcıdır.
tanım: ölüme bakış açılarımızı paylaştığımız başlıktır.
tanım: ölüme bakış açılarımızı paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
sussam olmuyor susmasam olmaz
hayat böyledir çoğu kez. ne yapacağını şaşırtır insana.
sussam gönül razı değil söylesem tesiri yok falandır.
ayrıca (bkz: hakim bey) şarkısının sözüdür.
sussam gönül razı değil söylesem tesiri yok falandır.
ayrıca (bkz: hakim bey) şarkısının sözüdür.
devamını gör...
yoğurdun en çok yakıştığı yemek
mantı demeye geldim, dendiği için 2. sıramdaki ıspanak diyorum.
devamını gör...
yayın önerisi
toplum içerisinde kendini bulmaya çalışan insanlar için bir sohbet programı. rock, country ve pop müzik eşliğinde dinleyenler ile de sohbet edilen bir sohbet programı. böyle bir şey düşündüm. programın ismi apartman boşluğu. keyifli muhabbeti olan bir yazar ile daha da güzel olur.
edit: portakal kutuma portakal fırlatırsanız. beraber konuşup tartışırız.
edit: portakal kutuma portakal fırlatırsanız. beraber konuşup tartışırız.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
evliliğimin ilk senelerinde ağlayarak uyandığım bir rüyamı da paylaşayım madem komikli rüyamdan sonra…
koridorları beyaz sabun kokan, tüylerimi diken diken edecek kadar serin bir hastanenin geniş bir alanında eş, dostla birlikte, bir doğumhanenin önünde telaşla ve korkuyla bekliyorum. eşim içeride doğuma alınmış. stresli bir şekilde yerimde duramıyor, sürekli bir o yana bir bu yana tüm hastane koridorunu adımlarımla arşınlıyorum. derken; arkadaşlarım bir anda koluma girip beni hastaneden dışarı çıkartıyorlar. yakınlarda bir otel odasına götürüyorlar beni. oda servisi ayarlanmış, odaya çıkar çıkmaz şampanyalar falan (hiç sevmem) bir sürü alkollü içki ile bana kutlama yapıyorlar. işte baba oluyorsun bilmem ne vari böyle sırtımı sıvazlıyorlar, gönlümü eğliyorlar falan… sanki demin doğumhane önünde tedirginlikle beklemiyormuşum gibi olanı biteni unutmuş gibiyim, mutluyum. daha sonrasında, ışınlanmış gibi bir anda aynı doğumhane önünde buluyorum kendimi. hala endişeyle beklerken acı bir fren sesi geliyor hastane dışından. etrafımda doktorlar, hemşireler dışarı doğru koşuşturup duruyorlar. bir kalabalıkla birlikte bir sedye sokuyorlar kapıdan içeri. bir hemşire gelip, zorlu bir doğum gerçekleştiğini, bir kızım olduğunu, birazdan odaya alınacağımızı, bebeği de o zaman görebileceğimi söylüyor bana. tam eşim nasıl diye sormak ve mutluluktan ağlamak üzereyken önümden geçen sedyeye takılıyor gözlerim. sedyede yatan babamı görüyorum… sedye üstünde kalp masajı falan yapıyorlar. o anı resmen böyle geniş plan ağır çekim bir sahne gibi izledim rüyamda. kucağıma bebeğimi almayı beklediğim hastane koridorunda babamın ölüm haberini verdiler… en yakın arkadaşımın omzuna yığılıp, ağlarken; eşimin beni sarsarak uyandırmasıyla son buldu. gözlerimi araladığımda eşim gözyaşlarımı falan siliyordu. bugüne kadar yaşadığım en b*ktan geceydi…
koridorları beyaz sabun kokan, tüylerimi diken diken edecek kadar serin bir hastanenin geniş bir alanında eş, dostla birlikte, bir doğumhanenin önünde telaşla ve korkuyla bekliyorum. eşim içeride doğuma alınmış. stresli bir şekilde yerimde duramıyor, sürekli bir o yana bir bu yana tüm hastane koridorunu adımlarımla arşınlıyorum. derken; arkadaşlarım bir anda koluma girip beni hastaneden dışarı çıkartıyorlar. yakınlarda bir otel odasına götürüyorlar beni. oda servisi ayarlanmış, odaya çıkar çıkmaz şampanyalar falan (hiç sevmem) bir sürü alkollü içki ile bana kutlama yapıyorlar. işte baba oluyorsun bilmem ne vari böyle sırtımı sıvazlıyorlar, gönlümü eğliyorlar falan… sanki demin doğumhane önünde tedirginlikle beklemiyormuşum gibi olanı biteni unutmuş gibiyim, mutluyum. daha sonrasında, ışınlanmış gibi bir anda aynı doğumhane önünde buluyorum kendimi. hala endişeyle beklerken acı bir fren sesi geliyor hastane dışından. etrafımda doktorlar, hemşireler dışarı doğru koşuşturup duruyorlar. bir kalabalıkla birlikte bir sedye sokuyorlar kapıdan içeri. bir hemşire gelip, zorlu bir doğum gerçekleştiğini, bir kızım olduğunu, birazdan odaya alınacağımızı, bebeği de o zaman görebileceğimi söylüyor bana. tam eşim nasıl diye sormak ve mutluluktan ağlamak üzereyken önümden geçen sedyeye takılıyor gözlerim. sedyede yatan babamı görüyorum… sedye üstünde kalp masajı falan yapıyorlar. o anı resmen böyle geniş plan ağır çekim bir sahne gibi izledim rüyamda. kucağıma bebeğimi almayı beklediğim hastane koridorunda babamın ölüm haberini verdiler… en yakın arkadaşımın omzuna yığılıp, ağlarken; eşimin beni sarsarak uyandırmasıyla son buldu. gözlerimi araladığımda eşim gözyaşlarımı falan siliyordu. bugüne kadar yaşadığım en b*ktan geceydi…
devamını gör...
onno tunç
türk pop müziği'nin uzay heparı ile devrimcisi olmuş üstün müzisyen, sanatçı.
erken ölümü* pop müziğini yapısal ve müzikalite olarak negatif etkilemiş, bu etkilerin yansımaları 2000 yılı sonralarında ciddi olarak görülmeye başlanmıştır.
daha sonrası, daha da fecidir.
1945 adlı bestesini en sevdiği parçalarından biri olarak belirtmiştir.
erken ölümü* pop müziğini yapısal ve müzikalite olarak negatif etkilemiş, bu etkilerin yansımaları 2000 yılı sonralarında ciddi olarak görülmeye başlanmıştır.
daha sonrası, daha da fecidir.
1945 adlı bestesini en sevdiği parçalarından biri olarak belirtmiştir.
devamını gör...
seinfeld
yıllar boyunca çevire çevire en az 6-7 tur izlediğim, sit comların şahı. her espriyi, her sahneyi ezbere bilirim. dizide walter reyiz ve hain karısı skyler da bir kaç bölümde yer almıştır. hangileri olduğunu söylemeyeyim, karşınıza çıkınca anlayın.
jerry seinfeld adlı bir komedyenin ekseninde arkadaşları george, kramer ve elaine'in "hiçbirşeyden bahsetmeyen" maceralarını anlatır.. eğlencelidir, mizah anlayışı biraz farklı olmakla beraber herkese uymayabilir..
george costanza ve cosmo, zaman içinde jerry"yi gölgelemiş, adeta rol çalmıştır.
costanza gibi iğrenç karakterli ama sevimli sayılabilecek bir arkadaşım vardı, tipi de benziyordu. ama kopamıyordum bu adamdan. diziyi önerdim, izledi. beraber izledik hatta bir kaç bölümü. adama baktım, sanki bir zamanlar anadolu'da yı seyrediyor. o nasıl ciddiyet. sanıyorum aynaya bakmasını sağladım. sonra her nedense ilişkimiz koptu.
jerry seinfeld adlı bir komedyenin ekseninde arkadaşları george, kramer ve elaine'in "hiçbirşeyden bahsetmeyen" maceralarını anlatır.. eğlencelidir, mizah anlayışı biraz farklı olmakla beraber herkese uymayabilir..
george costanza ve cosmo, zaman içinde jerry"yi gölgelemiş, adeta rol çalmıştır.
costanza gibi iğrenç karakterli ama sevimli sayılabilecek bir arkadaşım vardı, tipi de benziyordu. ama kopamıyordum bu adamdan. diziyi önerdim, izledi. beraber izledik hatta bir kaç bölümü. adama baktım, sanki bir zamanlar anadolu'da yı seyrediyor. o nasıl ciddiyet. sanıyorum aynaya bakmasını sağladım. sonra her nedense ilişkimiz koptu.
devamını gör...
yılan derisi
bir zamanlar amerikan kovboylarının, rock müzisyenlerinin, serserilerin sembolü iken günümüzde de para içinde yüzen kadınların gözdesi olmuştur.
asya'da bu yüzden yarım milyona yakın piton yılanı vahşi yöntemlerle öldürülüp derileri de alman, fransız, italyan, japon modaevlerine bazen yasal yollarla, bazen de karaborsa olarak ihraç ediliyor.
asya'da bu yüzden yarım milyona yakın piton yılanı vahşi yöntemlerle öldürülüp derileri de alman, fransız, italyan, japon modaevlerine bazen yasal yollarla, bazen de karaborsa olarak ihraç ediliyor.
devamını gör...
en sevilen dizi çifti
biri çıkıp kerem bursin ve hande erçel derse kendimi sözlükten aşağı atacağım başlıktır.
devamını gör...
masumlar apartmanı
sevgisizliğin nelere sebep olduğunu gösteren dizidir. baba anneyi sevseydi, anne çocuklarına hakettikleri sevgi ve özgüveni verebilseydi, bu çocuklar bu ruhsal hastalıkları yaşıyor olmazdı.
sevgisizlik tüm hastalıkların sebebi olduğu gibi sevgi de tüm hastalıkların merhemidir. sevelim...
sevgisizlik tüm hastalıkların sebebi olduğu gibi sevgi de tüm hastalıkların merhemidir. sevelim...
devamını gör...
sen yat bugün işe gelme diyen patron
elinden geliyorsa o gün işe giderek jestine jest yaptığın patrondur.
devamını gör...
nickaltında çirkeflik yapan yazar
bi de yazdığını sil sil diye yazıp duran tipler var.hakaret varsa sözlük yönetimi orada.düsüncemizi söylemek için bu platformdayiz. ne kadar alışmışsınız canım cicime.elestiriyi az kabul edin ya.
devamını gör...
normal sözlük yönetimine açık çağrı
sayın sözlük yöneticileri,sevgili sözlük yazarları ve değerli yoldaşlar;
ben tartarus.1 şubat 2021 tarihinde sözlüğe giriş yaptım. bu sözlüğü ekşide gördüm ve içimde bir umut belirdi. ekşinin kalabalık,sıkışık,abaza ortamından buraya gelince resmen oksijen zehirlenmesi yaşadım. acayip heveslendim çünkü 2 yıldır çaylaklığımın bitmesini beklediğim ekşide sadece 20.000 sıra ilerleyebilmiştim. burda ise 10 entry girdiğim gibi değerlendirmeye alınıp yazar olabilirdim. hemen entryler girmeye başladım. içerde bir kültür oluşumu gördüm ve bu benim umutlarımı tavana çıkardı. ama farkettiğim bir şey vardı. yazarlar çok negatifti. ben de diğer yazarlar gibi uzun uzun yazamadığım için "komik yazar" kalıbına oturmaya çalıştım. kısa ve güldüren entryler girmeye çalıştım. ilk gün böyle geçti. sonra bazı yazarlara ve moderatörlere mesaj atıp ne kadar sürede yazar olabilirim sorusunu sordum. yazarlardan gelen mesajlar beni çok şaşırttı. çünkü ben kaydolmadan sadece bir kaç hafta önce çaylaklık sistemi gelmişti ve yazarlar hiç çaylak olmamıştı. ilk çaylaklardan olmak fena değildi düşününce. moderatörler ise değerlendirmeye alacaklarını söylediler. ben de yazmaya devam ettim ve herhalde bir kaç güne olurum dedim. ama şuan üzerinden 1 hafta geçince bir umutsuzluğa kapıldım. acaba değerlendirme olmadı mı?
yoksa değerlendirme oldu da red mi edildim? peki niye hiç bildirim gelmedi? biliyorum,belki çok iyi bir yazar olamayacağım. belki uzun uzun yorum yazamayacağım. ama fikirlerimi özgürce paylaşmak istediğim platformda kısıtlanmak çok kötü bir şey. çok beğendiğim bir entryi beğenemiyorum."çaylaklar oy kullanamaz!".başlık açmaya çalıştığımda ukde bırakmaya zorlanıyorum."çaylaklar başlık açamaz!".evet,belki bu kurallar trollerin türememesi için ama eğer yazar alımı hızlanmazsa kuralcı izlenimler doğurur. hem benden önceki kullanıcıların çaylak olmadan direk yazar olması hem de benden sadece 1 saat önce hesap açmış kişilerin çoğunu yazar oduğunu keşfetmem benim çok zoruma gitti. burda bir haksızlık yaşandığını düşünmüyorum. buraya ekşideki gibi ezilmiş olarak kalmaktansa,herkese fikirlerimin özgürce ulaşmasını sağlamak için geldim ama her geçen gün ümitlerim azalıyor. her gün kafa sözlüğe girip yazar olduğum bildiriminin gelmesini bekliyorum.
sözlük kullanıcılarına soruyorum.sizce yanlış yaptığım şey ne?
şimdiden yardım edenlere ve küfredenlere teşekkür ediyorum.
ben tartarus.1 şubat 2021 tarihinde sözlüğe giriş yaptım. bu sözlüğü ekşide gördüm ve içimde bir umut belirdi. ekşinin kalabalık,sıkışık,abaza ortamından buraya gelince resmen oksijen zehirlenmesi yaşadım. acayip heveslendim çünkü 2 yıldır çaylaklığımın bitmesini beklediğim ekşide sadece 20.000 sıra ilerleyebilmiştim. burda ise 10 entry girdiğim gibi değerlendirmeye alınıp yazar olabilirdim. hemen entryler girmeye başladım. içerde bir kültür oluşumu gördüm ve bu benim umutlarımı tavana çıkardı. ama farkettiğim bir şey vardı. yazarlar çok negatifti. ben de diğer yazarlar gibi uzun uzun yazamadığım için "komik yazar" kalıbına oturmaya çalıştım. kısa ve güldüren entryler girmeye çalıştım. ilk gün böyle geçti. sonra bazı yazarlara ve moderatörlere mesaj atıp ne kadar sürede yazar olabilirim sorusunu sordum. yazarlardan gelen mesajlar beni çok şaşırttı. çünkü ben kaydolmadan sadece bir kaç hafta önce çaylaklık sistemi gelmişti ve yazarlar hiç çaylak olmamıştı. ilk çaylaklardan olmak fena değildi düşününce. moderatörler ise değerlendirmeye alacaklarını söylediler. ben de yazmaya devam ettim ve herhalde bir kaç güne olurum dedim. ama şuan üzerinden 1 hafta geçince bir umutsuzluğa kapıldım. acaba değerlendirme olmadı mı?
yoksa değerlendirme oldu da red mi edildim? peki niye hiç bildirim gelmedi? biliyorum,belki çok iyi bir yazar olamayacağım. belki uzun uzun yorum yazamayacağım. ama fikirlerimi özgürce paylaşmak istediğim platformda kısıtlanmak çok kötü bir şey. çok beğendiğim bir entryi beğenemiyorum."çaylaklar oy kullanamaz!".başlık açmaya çalıştığımda ukde bırakmaya zorlanıyorum."çaylaklar başlık açamaz!".evet,belki bu kurallar trollerin türememesi için ama eğer yazar alımı hızlanmazsa kuralcı izlenimler doğurur. hem benden önceki kullanıcıların çaylak olmadan direk yazar olması hem de benden sadece 1 saat önce hesap açmış kişilerin çoğunu yazar oduğunu keşfetmem benim çok zoruma gitti. burda bir haksızlık yaşandığını düşünmüyorum. buraya ekşideki gibi ezilmiş olarak kalmaktansa,herkese fikirlerimin özgürce ulaşmasını sağlamak için geldim ama her geçen gün ümitlerim azalıyor. her gün kafa sözlüğe girip yazar olduğum bildiriminin gelmesini bekliyorum.
sözlük kullanıcılarına soruyorum.sizce yanlış yaptığım şey ne?
şimdiden yardım edenlere ve küfredenlere teşekkür ediyorum.
devamını gör...
ispanya
7 ay kadar başkenti madrid'de ve 1 sene kadar sevilla 'da ikamet ettiğim ülke. iklimi can sıkıcı olmasına rağmen bir çok bölgede mimarisi insana sabah sabah nefes aldırmaktadır. dil bilmiyorsanız eğer eziyet çekmeniz olası. benim yaşadığım zamanlar , dilini öğrenene kadar elimde sözlükle gezmeme sebep olmuştur. kalabalığı bazen yorar ama prado müzesi sizi şehire zincirleyecek kadar güzeldir. sanatın hayat bulduğu ülkelerden biri ispanya . yazın gitmediğiniz , polislerle tartışmadığınız ve insanlarla din üzerine polemiğe girmediğiniz sürece çok sorun yaşamazsınız . ayrıca rìo manzanares karşısında biraz sangria içmeden yaşamış hissetmiyor insan.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
yazarların alası spawn oldu
tanımları turuncuyla doldu
flörtlerini çaldığı yazarların
ağlamaktan gözleri kurudu
tanımları turuncuyla doldu
flörtlerini çaldığı yazarların
ağlamaktan gözleri kurudu
devamını gör...
mülâzım-ı sânî
osmanlı devletinin son dönemi ve cumhuriyetin ilk 11 yılında kullanılmış olan, "üsteğmen" rütbesine karşılık gelen askeri bir rütbe.
26 kasım 1934 tarihin'de "lakap ve ünvanların kaldırılması" kanunu'nun 3. maddesi gereğince iptal edilmiştir.
26 kasım 1934 tarihin'de "lakap ve ünvanların kaldırılması" kanunu'nun 3. maddesi gereğince iptal edilmiştir.
devamını gör...
26 aralık 2020 dsö'nün şok eden koronavirüs aşı açıklaması
dsönün açıklamalarının gözümdeki değeri bizim buradaki kelle söğüşçü mustafa abinin söyledikleriyle eşdeğer.ikiside covid ile ilgili aynı düzeyde bilgiye sahip bence.
devamını gör...
bensu soral'ın aşı olması
kendisine 16 yaşında epilepsi teşhisi konulmuş. fakat doktoru yanlış teşhis koymuş ve epilepsi olmadığı ise 1 yıl sonra anlaşılmış. tabi o sürede kullandığı epilepsi ilaçları da kalbinde ritim bozukluğuna yol açmış. 2 sene önce de baygınlık geçirip midesinden rahatsızlanmış. . ömür boyu taşıyacağım kalp rahatsızlığım var demiş röportajında. tahminen bundan dolayı aşı oldu.
hatta ablası hande soral da yakın zamanda koranavirüse yakalanmıştı.
kaynak
kaynak2
edit: bensu soral: ’önceliğin nedir?’ sorusuna şu cevabı verdi: “crohn hastasıyım. kronik bir hastalık, her hafta kendime iğne yapmam gerek. kullandığım ilaç bağışıklığı çok düşürüyor. bu sayede aşı olabildim. bu felakette ayrıcalık talep edecek biri değilim.
hatta ablası hande soral da yakın zamanda koranavirüse yakalanmıştı.
kaynak
kaynak2
edit: bensu soral: ’önceliğin nedir?’ sorusuna şu cevabı verdi: “crohn hastasıyım. kronik bir hastalık, her hafta kendime iğne yapmam gerek. kullandığım ilaç bağışıklığı çok düşürüyor. bu sayede aşı olabildim. bu felakette ayrıcalık talep edecek biri değilim.
devamını gör...
kadın
"kadın insandir, biz erkekler insanoglu" neşet ertaş
devamını gör...
